Şebnem ASİL / s.asil@savunmahaber.com
Çevre ve tesis güvenliği konularında kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik özgün ürünler geliştiren AB Çevre Güvenlik Sistemleri A.Ş., faaliyet alanında, Türkiye’nin ve uluslararası pazarın önde gelen oyuncularından biri olmayı hedefliyor. AB Çevre Güvenlik Sistemleri Ar-Ge Direktörü Şafak Akça, firmanın Safe Zone ürün ailesinde yer alan çözümlerini ve gelecek hedeflerini, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.
MSI Dergisi: AB Çevre Güvenlik Sistemleri’ni okuyucularımız için kısaca tanıtabilir misiniz?
Şafak AKÇA: AB Çevre Güvenlik Sistemleri, güvenlik sistemleri tasarımı ve uygulamaları konusunda uzmanlaşmış, akademisyenlerden ve emekli askerlerden oluşan bir kadro tarafından, 2018 yılında, Ankara’da kuruldu. Kuruluş hedefini; bilimsel verileri iş ve saha tecrübeleriyle bir araya getirerek yenilikçi yaklaşımları ortaya koymak ve inovatif ürünler üretmek olarak belirledi ve çalışmalarını da halen bu hedef doğrultusunda sürdürüyor.

MSI Dergisi: Sınır, bölge ve tesis güvenliğine yönelik Safe Zone ürün ailesine üye; sismik sensör ve çit sensörü ürünleriniz bulunuyor. Bu ürünleri geliştirme sürecinizi anlatır mısınız? Nasıl bir ihtiyaçtan yola çıkarak bu ürünleri geliştirme kararı aldınız?
Şafak AKÇA: Ülkemiz kara sınırları; Bulgaristan’la 269 km, Yunanistan’la 203 km, Gürcistan’la 276 km, Ermenistan’la 328 km, Azerbaycan’la 18 km, İran’la 560 km, Irak’la 384 km ve Suriye’yle 911 km olmak üzere toplam 2.949 km’dir. Bu sınırlardan yapılan terörist sızmaların, düzensiz göçün ve kaçakçılık faaliyetlerinin engellenebilmesi için çevre ve sınır güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu doğrultuda yaptığımız ihtiyaç analizi ve durum tespit çalışmaları neticesinde, çevre ve sınır güvenliğinin; ülkemizde üretimi yapılmayan, yurt dışından tedarik edilen ürünlerle sağlandığını gördük. Son kullanıcıların, bu ürünlerin kullanım şartlarına göre uyarlanması ve diğer sistemlerle entegrasyonu için kritik olan haberleşme ve yazılım konularında ise dışa bağımlı olunduğunu tespit ettik.
Bu doğrultuda, kendi bünyemizde bulunan Ar-Ge ekibimizle 2020 yılının Şubat ayında çalışmalara başladık. Bu kapsamda kırsalda ve yerleşim yerlerinde kullanılacak yüksek güvenlikli çözümleri, yerli ve milli imkânları kullanarak üretmeyi hedefledik. Yerli sensör geliştirmeye yönelik Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda, çoklu sensörlerden oluşan bir algılama sistemi olan Safe Zone Sismik Sensör Sistemi çözümümüzü geliştirdik ve bunu, 2021 yılında ürünleştirdik. Hâlihazırda kullanıma girmiş olan çözümümüzü, IDEF’21’de, savunma sanayisinin paydaşlarına tanıttık. Çözümümüz için patent başvurumuzu da yaptık.
Safe Zone Sismik Sensör Sistemi çözümümüzün ardından, aynı konsept çerçevesinde; kamunun ve güvenlik birimlerinin yanı sıra sivil kullanıcıların kullanıma da uygun bir çit çevre güvenliği sistemi geliştirmek için çalışmalara başladık. Yine özgün Ar-Ge çalışmalarımızla, yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz Safe Zone Fence Sistemi çözümümüzün ürünleşme sürecini de Ocak ayında tamamladık.

Her iki sistemde kullanılan sismik sensörlerin ve çit sensörlerinin yanı sıra sistemi oluşturan diğer donanım ve yazılımlar da Ar-Ge ekibimiz tarafından, laboratuvar ve çevre testlerinin sonucunda ürün haline getirildi.
Kolay Kurulum ve Kullanım
MSI Dergisi: Bu çözümlerinizin kullanım konsepti hakkında bilgi verir misiniz? Son kullanıcıya ne gibi avantajlar sağlıyorsunuz?
Şafak AKÇA: Safe Zone Sismik Sensör Sistemi; sınırlar, sınır güvenlik bölgeleri; askeri üs, tesis, karakol ve operasyon bölgeleri, havaalanları, cezaevleri, enerji santralleri, doğal gaz boru hatları, kritik tesisler, fabrikalar ve özel mülkler başta olmak üzere pek çok alanda kullanılabiliyor. Sistem sayesinde terör, sabotaj ve illegal giriş tehditleri sismik olarak algılanabiliyor. Sistem, kullanıcısına kazandırdığı erken tespit kabiliyetiyle kırsal kesimde ve yerleşim yerlerinde yüksek güvenlik ihtiyacını karşılıyor.
Ülke içinde ve sınır ötesinde gerçekleştirilen operasyonlar sırasında kurulan geçici konaklama ve üs bölgelerinin sızmalara karşı yakın emniyetinin sağlanması, son dönemde artan bir ihtiyaç haline geldi. Safe Zone’un sismik sensörleri, bu bölgelerin korunmasında da kullanılabilecek durumda.
Sistem; sismik sensörler, el terminali ve sinyal tekrarlayıcıyı içeren 3 ana unsurdan oluşuyor. Sensörler, sismik algılayıcılarıyla ortamdaki titreşimleri tespit ediyor, tespit edilen titreşimleri işleyerek bir tehdit olup olmadıkları belirliyor, belirlediği tehditleri alarma dönüştürüyor ve bu alarmı, RF sinyalleri aracılığıyla el terminaline iletiyor. El terminali, alarmların gösterildiği ünite olarak görev yapıyor. Sinyal tekrarlayıcı ise el terminalinin sensörlerin menzilinin dışına çıkması gerektiği durumlarda, menzili artırmak amacıyla kullanılıyor. Menzil, birbirine bağlı birden fazla sinyal tekrarlayıcı kullanılarak arttırılabiliyor.
Safe Zone Sismik Sensör Sistemi; taşınabilir olması, sahada kolaylıkla kurulması ve kullanılması, anten çıkıntısı olmaması ve böylece rahatlıkla gizlenebilmesi, GSM hattının olmadığı yerlerde kullanılabilmesi, kendine özel iletişim hattı olması sayesinde mevcut ağları kullanmaması gibi bir dizi avantaja sahip. Ayrıca, düşük maliyetiyle de kullanıcısına fayda sağlıyor.

Yerli sensör geliştirmeye yönelik Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda, çoklu sensörlerden oluşan bir algılama sistemi olan Safe Zone Sismik Sensör Sistemi çözümümüzü geliştirdik ve bunu, 2021 yılında ürünleştirdik. Hâlihazırda kullanıma girmiş olan çözümümüzü, IDEF’21’de, savunma sanayisinin paydaşlarına tanıttık. Kullanıma girmiş olan bu ürünümüz için patent başvurumuzu da yaptık.
Safe Zone Fence Sistemi çözümümüz ise tesislerde yer alan çitlerin güvenliğini sağlıyor. Çit üzerinden atlama, sistemin kablosunun kesilmesi, çitin yıkılması ya da kesilmesi gibi durumları tespit ederek güvenlik birimlerini uyarıyor. Sistem; sınırlarda, sınır güvenlik bölgelerinde, askeri üs, tesis ve karakollarda, havaalanlarında, cezaevlerinde, enerji santrallerinde, doğal gaz boru hatlarında, kritik tesislerde, fabrikalarda ve özel mülklerde kullanılabiliyor.
MSI Dergisi: Ürünleriniz, kendi alanlarındaki rekabette nasıl bir noktadalar? Rakiplerinden üstün yönleri neler?
Şafak AKÇA: Her iki ürünümüzün de yerli rakipleri bulunmuyor. Yabancı rakiplerinden ise gerek teknoloji gerekse maliyet konularında daha üstün bir noktada olduklarını, gururla ifade edebilirim.
Ürünlerimizin teknoloji tarafındaki üstünlüklerini şöyle sıralayabilirim: Uzun mesafede sinyal iletimi, anten çıkıntısı olmaması, en az 1 yıllık batarya ömrü, çok hafif ve taşınabilir olma, hızlı ve kolay kurulum ve kullanım, hızlı operasyonel yer değiştirme, operasyonel el terminali ve detaylı eğitim gerektirmeyen kullanım.

Kullanıcılar Saha Performansından Memnun
MSI Dergisi: Ürünleriniz kullanıma girdi mi? Girdiyse kullanımlarıyla ilgili nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?
Şafak AKÇA: Safe Zone Sismik Sensör Sistemimiz, sınırlarımızdaki terör ve kaçakçılık faaliyetlerinin engellenmesi için görev yapıyor. Sistemi kullanan askeri personel, sistemin kolay kurulum ve kullanım özelliklerinden çok memnun olduklarını ifade ediyor. Çözümümüz, sisli havalarda görüş mesafesinin 1 metreye kadar düştüğü bölgelerde ve zorlu kış şartlarında aylarca ulaşılamayan bölgelerde de kullanılıyor. Kullanıcılar, sistem sayesinde gerek terör gerekse terörün finansmanı için yapılan kaçakçılık faaliyetleri kapsamında insan hareketliliğini saniyeler içinde tespit edebildiklerini vurguluyorlar.
MSI Dergisi: Ürünlerinizin yerlilik oranı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Şafak AKÇA: Ürünlerimizin yerlilik oranı yüzde 75 seviyesinde. Özgün dış gövde tasarımı, sensör tasarımı, elektronik kart tasarımı, anten tasarımı, mikro işlemci ve uygulama yazılımlarının tamamı şirketimize ait.
MSI Dergisi: İhracata yönelik çalışmalarınız var mı?
Şafak AKÇA: Ürünlerimizin ihracatına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Büyükelçilikler ve askeri ataşeliklerle irtibata geçerek görüşmelere başladık. Yurt dışı fuarlara da katılıyoruz.
Safe Zone Sismik Sensör Sistemimiz, sınırlarımızdaki terör ve kaçakçılık faaliyetlerinin engellenmesi için görev yapıyor. Sistemi kullanan askeri personel, sistemin kolay kurulum ve kullanım özelliklerinden çok memnun olduklarını ifade ediyor. Çözümümüz, sisli havalarda görüş mesafesinin 1 metreye kadar düştüğü bölgelerde ve zorlu kış şartlarında aylarca ulaşılamayan bölgelerde de kullanılıyor.
MSI Dergisi: Safe Zone ürün ailenizle ilgili gelecek planlarınız neler?
Şafak AKÇA: Ar-Ge ekibimiz, sahadan gelen geri bildirimlere göre ürünlerimizin yeni sürümlerini geliştiriyor. Ayrıca, yürüttüğümüz çalışmalarda, çevre ve sınır güvenliğine yönelik yeni ve gelişen ihtiyaçları tespit etmeye devam ediyoruz. Ar-Ge ekibimiz, bu tespitler doğrultusunda sürekli geliştirme çalışmaları da yapıyor.
MSI Dergisi: AB Çevre Güvenlik Sistemleri, Safe Zone sismik sensör ve çit sensörü çözümleri dışında, bir dizi hizmet de sunuyor. Bu hizmetler arasında, savunma ve havacılık sektörüne yönelik olarak hangilerini öne çıkartmak istersiniz?
Şafak AKÇA: Talep edilmesi durumunda; Fiziksel Güvenlik Değerlendirmeleri, Güvenlik Politikaları ve Prosedürleri, Güvenlik Planlaması ve Tasarımı, Güvenlik Teklif Hazırlığı, Güvenlik Tasarım Standartları, Güvenlik Teklifi İncelemesi, Güvenlik Tasarım İncelemesi ve Ev Güvenlik Değerlendirmeleri başlıkları altındaki çalışmaları da gerçekleştirebiliyoruz.

MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu ya da konular var mı?
Şafak AKÇA: Üzerinde çalıştığımız diğer sistemler ve hizmetlerle ilgili de kısaca bilgi vermek istiyorum.
Güçlü Ar-Ge ekibimizle, müşterilerimizin talep ettiği; HF SSB, UHF, VHF, mikro dalga link ve mobil haberleşmeye (LTE) özel frekanslarda kullanılacak antenleri tasarlayabiliyor ve üretiliyoruz.
Arama ve kurtarma faaliyetlerinde kullanılan enkaz altı arama cihazlarının imalatı, bakımı ve onarımı konularında da hizmet verebiliyoruz.
AB Çevre Güvenlik Sistemleri Ar-Ge Direktörü Şafak Akça’ya, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için, okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.