Ana Sayfa Kapak Dosyası Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak MERCAN: “Artık önümüzde, olgunluk dönemi bulunuyor ve bu dönemin anahtarının da küresel rekabete açık, yurt dışındaki faaliyetlerinde de sürdürülebilirliği yakalamış bir firmaya dönüşmek olduğunu düşünüyoruz.”

Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak MERCAN: “Artık önümüzde, olgunluk dönemi bulunuyor ve bu dönemin anahtarının da küresel rekabete açık, yurt dışındaki faaliyetlerinde de sürdürülebilirliği yakalamış bir firmaya dönüşmek olduğunu düşünüyoruz.”

Altınay Savunma Teknolojileri, savunma ve havacılık sanayisinde 200’ün üzerinde proje tamamlamış ve ulaştığı teknik ve idari olgunluk seviyeleri sayesinde ülkemiz için kritik öneme sahip iştirak şirketlerini bünyesinden çıkartmış bir firma olarak, kritik teknolojileri geliştirme ve bunu sürdürülebilir kılma konusunda büyük bir birikim ve tecrübeye sahip. Bu projelerde önemli teknolojiler geliştirmeyi başaran firma, ürünleri ve iştirakleri ile sektörde kritik bir konumda bulunuyor. Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak Mercan ile Altınay’ın savunma ve havacılık alanındaki yolculuğunu ve sektörün küresel çaptaki çözüm ortağı olma hedefleri hakkında konuştuk.

MSI Dergisi: Altınay Teknoloji Grubu’nun, savunma ve havacılık sanayisindeki faaliyetlerinin de öncesine dayanan bir geçmişi bulunuyor. Kısaca savunma ve havacılık alanına girişinize de değinerek Altınay Savunma Teknolojileri’nin bugünlere nasıl geldiğini anlatır mısınız?

Z. Burak MERCAN: Altınay Teknoloji Grubu’nun geçmişi, Türkiye’nin “ilk endüstriyel robotunu” geliştirdiği 1990’lı yıllara kadar uzanıyor. Sanayileşme hamlesinin doğal bir parçası olarak robotların üretim alanında hizmete girmeye başladığı bu yıllarda, 21. yüzyılın gerektirdiği teknolojiyi üreten, ulusal ve uluslararası kurumlara katkı sağlayan, bilgiyi ana değer kabul eden ulusal bir şirketin temelleri Hakan Altınay Bey tarafından atıldı ve 1994 yılında Altınay Robot Teknolojileri şirketimiz kuruldu.

DASAL X4 platformu keşif, gözetleme ve istihbarat görev türleri için kullanılabiliyor.

Savunma ve havacılık sanayisi ile tanışmamızı sağlayan proje ise bugün ana faaliyet alanımızı oluşturan konulardan birisi olan mühimmat üretim ve imha sistemleriyle ilgiliydi. NATO / NSPA koordinasyonunda, ülkemiz envanterinde yer alan ve kullanım ömürlerini tamamlamış mühimmatların sökülmesi ve söküm işlemi sonrasında elde kalan değerli malzemelerin sanayiye geri kazandırılmasını amaçlayan entegre bir tesis kurulması için Roketsan kritik bir görev almıştı. Tesis yalnızca ülkemizle sınırlı değil, dost ve müttefik ülkelerin benzer ihtiyaçlarını da karşılayabilecek şekilde kurgulanacaktı. TSK için-MAAT (Mühimmat Ayırma Ayıklama Tesisi) adı verilen bu proje kapsamında toplam 10 ana atölye ve bu atölyeleri destekleyecek yardımcı birimler kurulacaktı. Altınay olarak, dünya envanteri açısından da ilk olmuş, NATO Stok kodları almış, yarı ve tam otomatik söküm sistemlerinin yer aldığı 5 ana atölyede, Roketsan’ın teknik alt yüklenicisi olarak çalıştık, böylece savunma ve havacılık sanayisi ile tanışmış olduk.

Roketsan vasıtasıyla 2010 yılında da ASELSAN ile tanıştık. ASELSAN ile ilk projemizde, ALTAY tankı atış kontrol alt sisteminin yerlileştirilmesi kapsamında çalıştık.

Doğrusu o yıllarda, firmamızın endüstriyel bilgisini ve birikimini, savunma ve havacılık sanayisinden gelen ihtiyaçlara cevap verecek biçimde uyarlıyorduk. Zamanla hareket kontrol teknolojilerindeki tecrübemizi, savunma ve havacılık sanayisinde kritik bir yere getirmeyi başardık.

2014 yılına kadar, Altınay Robot Teknolojileri çatısı altında, savunma ve havacılık bölümü olarak faaliyet gösterdik. 2007 yılında 4 kişilik çekirdek bir ekiple başlayan bu yapı, 2013 yılına geldiğinde 25 kişiye ulaşmıştı. Bizim açımızdan 2013 yılı kritik bir eşik oldu. Zira grubumuzun lokomotifi olan Altınay Robot Teknolojileri, genel endüstriye çalışıyor ve otomasyon hatları kuruyordu. Genel endüstri ve savunma çalışmalarının aynı çatı altında yürütülmesinin başka zorlukları da beraberinde getirmesi ve daha da önemlisi, savunma ve havacılık alanında ekibimiz ile ortaya koyduğumuz amaç ve vizyon çerçevesinde, savunma yapılanmamızı 2014 yılında, Altınay Havacılık ve İleri Teknolojiler adı altında ayrı bir tüzel kişilik haline getirdik.

Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak MERCAN

Bugün “Altınay Teknoloji Grubu” olarak nitelendirdiğimiz yapı, savunma ve havacılık şirketlerimizi de içerecek şekilde, Altınay’ın tüm sanayi kollarındaki şirketlerini içine alıyor, burada 9 şirketten bahsediyoruz. “Altınay Savunma Grubu” olarak nitelendirdiğimiz yapıda ise, ana şirketimiz Altınay Savunma Teknolojileri, TUSAŞ ile iştirak şirketimiz olan ve 2019 yılında kurulan TAAC, ASELSAN ile iştirak şirketimiz olan ve 2020 yılında kurulan DASAL ile birlikte toplam 3 şirket yer alıyor.

Zorlu Problemlere Çözüm Üretiyoruz

MSI Dergisi: Verdiğiniz bilgiler ışığında, Altınay adı, önümüzdeki dönemde savunma ve havacılık alanında daha da çok duyulacak gibi görünüyor. Bu alandaki birikiminizi daha iyi anlayabilmemiz açısından, şimdiye kadar savunma ve havacılık alanında kaç projede görev aldığınızı söyler misiniz?

Z. Burak MERCAN: 2007 yılından bugüne kadar, projelerimizde kullandığımız özel bir kodlama yöntemimiz var. Rakamlarla konuşacak olursak Roketsan ile 40’lı sayılara, ASELSAN ile 45’li sayılara geldiğimizi görüyoruz. TUSAŞ, Otokar, BMC ve TÜBİTAK gibi sektördeki diğer firmalarla yaptığımız çalışmaları da dahil ettiğimizde, 200’e yakın proje tamamladık diyebiliriz.

DASAL X8 platformu yer testlerinde.

Bu projelerin büyük çoğunluğu, “Bunu yapsa yapsa Altınay yapar.” şeklinde gelen işlerdi. Önümüze çıkan problemleri, her zaman için salt bir mühendislik merakıyla ele aldık. Sektörün yeni yeni tabana yayılmaya başladığı 2000’li yılların ortasında müşterilerimizden gelen talepler, görece daha kolay hayata geçirilebilir sistemlere yönelikti. Zaman içerisinde kazandığımız teknolojik derinleşmeyle birlikte, çok daha hassas ve karmaşık sistemleri tasarlayıp, hayata geçirebilir hale geldik.

Altınay’ın savunma ve havacılık sanayisindeki geçmişine bakacak olursak 2013 yılına kadar çıraklık dönemimiz olduğunu söyleyebilirim. 2013 ve 2022 yılları arasında geçen süre ise kalfalık. Artık önümüzde, olgunluk dönemi bulunuyor ve bu dönemin anahtarının da küresel rekabete açık, yurt dışındaki faaliyetlerinde de sürdürülebilirliği yakalamış bir firmaya dönüşmek olduğunu düşünüyoruz.

DASAL Kargo 75 İHA, 75 kg taşıma kapasitesiyle kullanıcısına, lojistik alanda yeni avantajlar kazandırıyor.

Savunma ve Havacılık Sanayisinde Az Rastlanan Şirketleşme Kurgusu

MSI Dergisi: Altınay Savunma Teknolojileri’nin, sektörde örneğine az rastlanan bir şirketleşme kurgusu olduğunu görüyoruz. İştirakleriniz olan TAAC ve DASAL ile de sektöre hizmet veriyorsunuz. Bu iştiraklerin kurulmasının arkasında nasıl bir vizyon bulunuyor?

Z. Burak MERCAN: Altınay Savunma Teknolojileri olarak, ülke savunması için bizden talep edilen tüm konulara çözüm bulmak için koştuk; kara, hava ve deniz sistemlerine yönelik ayrımlar gözetmeden, uzmanlığımıza uygun veya kabiliyet geliştirebileceğimize kanaat getirdiğimiz tüm projelerde katkı sunma gayreti içinde olduk. Zaman içerisinde; ülkemizin ihtiyaç duyduğu ve geliştirme yol haritasına aldığı büyük platform projelerine yönelik kritik alt sistem çözümlerinde dışa olan bağımlılığın azaltılması hususunun önem kazanması ve elde edilecek tecrübenin yeni sanayi kollarını oluşturması beklentilerinin doğal bir sonucu olarak şirketimizin sahip olduğu bazı kritik yetenekleri vakıf şirketlerimizin de liderliğinde ayrı şirket yapılanmaları haline getirdik.

İlk iş birliğimiz, havacılık alanındaki milli platformları geliştirme görevini alan TUSAŞ ile 2019 yılında oldu. TUSAŞ ve SSB, Altınay Savunma Teknolojileri’nin hareket kontrol teknolojileri alanındaki hakimiyetine zaten aşinaydı. Birlikte bu hakimiyetin yeni bir seviyeye taşınabileceği ve derin bir uzmanlık alanı oluşturulabileceği kanaatine ulaşıldı ve TAAC Havacılık Teknolojileri böyle ortaya çıktı.

TAAC’ı, her hava platformu için özel olarak ele alınması gereken iniş takımlarının ve uçuş kontrol sistemlerinin geliştirildiği, ulusal ve uluslararası düzeyde çözüm oluşturma kabiliyeti olan bir havacılık şirketi olarak kurguladık. Dolayısı ile, Altınay Savunma Teknolojileri bünyesinde o güne kadar vücut bulmuş bu alandaki tüm kabiliyetleri de TAAC bünyesine devrettik. İlgili branşlarda, TUSAŞ’ın uzman kadrolarından da ekibimize katılan diğer arkadaşlarımız ile birlikte, TAAC’ı, ülkemizin havacılık alt sistemleri konusunda dışa bağımlılığını ortadan kaldıracak ve dünyaya çözüm sunabilecek bir şirket haline getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Milli Muharip Uçak’ın (MMU) hangardan çıkış seremonisindeki iniş takımlarını ve uçuş kontrol eyleyicilerini tasarlayan, üreten ve platforma entegrasyonunu sağlayan da TAAC’tır. Aynı şekilde HÜRJET’in uçuşa elverişliliği için en önemli alt yapıyı oluşturan Iron Bird Test Sistemi TAAC’ın eseridir. MMU, HÜRJET ve halihazırda geliştirme süreci devam eden Helikopter platformlarında, TAAC’ın önemli görev ve sorumlulukları bulunuyor.

DASAL’ın mini sınıfındaki İHA çözümleri, rakiplerine nazaran daha gelişmiş otonomi özellikleri ve daha yüksek havada kalış süresi sağlıyor.

DASAL İştirakimiz İHA Ürün Ailesiyle Yurt Dışına Açılıyor

MSI Dergisi: ASELSAN ile ortak olduğunuz DASAL iştirakiniz ise tamamen farklı bir ortaklık yapısına ve uzmanlık alanına sahip. Burada süreç nasıl gelişti?

Z. Burak MERCAN: Aslında DASAL’ın hikâyesi, 2014 yılına kadar uzanıyor. Hobi amaçlı kullanılan drone sistemlerinin yeni yeni ortaya çıkmaya başladığı o zamanlarda, Altınay, tamamen özgün olarak geliştirdiği özel bir güç paketi ve itki sistemine sahip, yüksek irtifada ve olumsuz hava koşullarında muadillerine göre daha uzun süre görev yapabilen Çok Rotorlu Taktik bir İHA sistemi ortaya koymuştu. ASELSAN’ın, Altınay’ın geliştirmiş olduğu bu İHA sistemine kendi haberleşme ve elektro-optik sistemini entegre etmesi suretiyle, Silahlı Kuvvetlerimizin tüm birimlerinde kritik operasyonlarda görev alabilecek bir çözüm sunmuş oldu. Bu çözüm, ihtiyaç ve tedarik makamlarımızın yaptığı resmi ihale ve deneme çalışmalarında, yurtiçi ve yurtdışı rakipleri arasında en iyi fiyat/performans oranına sahip ürün olarak seçildi ve envantere alındı.

ASELSAN ve Altınay arasında, yıllara sâri şekilde artarak devam etmekte olan iş birliği, bu proje ile farklı bir model ve seviyeye ulaşmıştı. İşte bu alt yapı, söz konusu teknolojilerde söz sahibi olmak, ülkemize ve dünyaya teknolojik olarak yön vermek ve en iyi çözümleri sunan bir iştirak şirketi olmak amacıyla, 2020 yılında vücut buldu ve DASAL kuruldu. Şirketin kuruluşu ile birlikte, Altınay, konu ile ilgili kendi bünyesinde uzlaşmış olan ekibi DASAL çatısı altında topladı. Buradaki gelişmeyi, pek çok kritik bilgiyi kendi içinde özümsemiş, biriktirmiş bir potansiyelin, daha büyük bir potansiyele vesile olacak spin off şirkete dönüşmesi olarak da tanımlayabiliriz.

MMU, HÜRJET ve HÜRKUŞ gibi projelerde, TAAC’ın önemli görev ve sorumlulukları bulunuyor.

Her İştirak, Daha Fazla Çalışma Azmi Kazandırıyor

MSI Dergisi: Peki, nitelikli insan kaynağı başta olmak üzere birikimlerinizin bir bölümünün DASAL’a gittiğini bir bölümünün de TAAC’a gittiğini görüyoruz. Bu ayrılmalar Altınay Savunma Teknolojileri’ne zarar vermiyor mu?

Z. Burak MERCAN: Bu gelişmeler sonrası ortaya çıkan yeni düzeni bir kayıptan çok fırsat olarak görerek, yıllardan beri iyi yapabildiğimiz, yeni bir potansiyeli, kabiliyeti diğerinin yerine koyabilmeyi başardık. Kısa süre önce ön kabulü tamamlanan Helikopter Yakalama ve Transfer Sistemi projemiz bu konuya çok iyi bir örnektir. Savunma Sanayii Başkanlığının, ülkemize uygulanan bir ambargo sonrası yerlileştirme kararı aldığı bu sistemin fabrika kabul faaliyetlerini kısa süre içerisinde tamamlayarak, saha entegrasyonu aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Çalışmaların tamamlanması ile birlikte, DİMDEG ve MİLGEM 6,7, 8 platformları başta olmak üzere, bu sisteme ihtiyaç duyacak diğer tüm platformlar açısından da yurtdışı bağımlılığını ortadan kaldırmış olacağız.

Altınay çatısı altındaki ekibimiz, tüm kuvvetlerde kullanılan anten yönlendiriciler, görüntüleme sistemleri, elektro-optik birimlerin pozisyonlanmasıyla ilgili teknoloji, alt sistem ve ürünler konusunda son derece deneyimli. Doğrusunu söylemek gerekirse Altınay bünyesinden çıkan her iştirak, bize daha çok çalışma ve daha fazlasını başarma azmi kazandırıyor.

Ayrıca savunma ve havacılık alanında hizmet vererek kazandığımız teknolojik yetkinlikler, sivil endüstriden de özel talepler gelmesine neden oluyor. Buna örnek olarak, kalıp temizleme robotumuzu verebilirim. Bugüne kadar çok sayıda robot ürettik ve bir kısmını da ihraç ettik. Bunlar çok özel robotlar ve lastik üretim tesislerinde spesifik bir görev yapmak için tasarlandılar. Lastik dökümünde kullanılan ve düzenli temizlenmesi gereken kalıpların makineden sökülmesi, temizlenmesi, tekrar montajıyla geçen kayıp süreyi asgariye indiriyorlar. Ayrıca bu işi yapmakta olan insanların temas etmesi gereken kimyasal malzemelerin oluşturacağı sağlık riskini de ortadan kaldırıyorlar. Kısacası faaliyet alanımızı, sadece savunma ve havacılık sanayisi olarak değerlendirmemek lazım. Bu alandaki birikimimize tüm endüstri kolları ihtiyaç duyabiliyor.

DASAL, İHA’ları birçok farklı silah ve mühimmat tipini kullanmak üzere uyarlayabiliyor.

Milli Uçakların Kritik Test Altyapısı: Demir Kuş

MSI Dergisi: Diğer faaliyet alanlarına değinmişken HÜRJET uçağının gelişimine başarılı bir şekilde katkı sağlamasıyla dikkat çeken Demir Kuş (Iron Bird) Test Sisteminiz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Z. Burak MERCAN: Bildiğiniz üzere yerli ve milli bir savunma ve havacılık sanayisine sahip olmak, ürettiğiniz ürünleri de yurt içinde test edecek altyapılara sahip olmanızı gerektiriyor. Havacılık terminolojisinde, bir uçağı uçurmadan, üzerinde her türlü uçuş ve yazılım donanım bazlı acil durum senaryolarını koşturabileceğiniz testlerin yapıldığı sisteme “Demir Kuş (Iron Bird)” deniliyor.

Bunu bir nevi, yerde uçan uçak olarak da tanımlayabiliriz. Uçağın ana kontrol yüzeylerine, kritik hareketli gruplarına, manevra, acil durum, hava durumuna bağlı etkiler ve diğer şeklinde sınıflandırabileceğimiz değişik büyüklüklerde yükler uygulamak suretiyle, gövde ve yapısal parçalar üzerinde, çevresel şartlardan dolayı meydana gelecek olan ve manevralar esnasında maruz kalınabilecek yükleri, yerde uygulama şansınız oluyor. Kontrol sisteminin, diğer kritik alt sistemlerin bu durumlarda nasıl davrandığını, doğru tepkileri verip vermediğini kontrol edebiliyorsunuz. Gerçek zamanlı kayıt alabiliyor, anlık analizler yapabildiğiniz gibi topladığınız verileri, uçağın dijital ikizine de yansıtabiliyorsunuz.

Bu kıymetli proje, ülkemizde ilk kez TAAC – Altınay iş birliği ile hayata geçirildi ve bu projeden elde edilen birikim ile Milli Muharip Uçağımızın “demir kuş” test sistemine yönelik çalışmaları devam ediyor. Bu sayede artık ülkemizin havacılık test sistemleri alanında herhangi bir kritik teknolojiye bağımlı kalmadığı ve en karmaşık test sistemlerinin dahi mühendislerimiz tarafından hayata geçirilebildiği bir seviyeye ulaşmış bulunuyoruz.

DASAL, taşınabilir komuta kontrol istasyonları ve anten yapılarını da isterler doğrultusunda özelleştirebiliyor.

Cumhuriyetin 100. Yılını Yeni Tesislerimizde Kutlayacağız

MSI Dergisi: Şu ana kadar aktardığınız bilgiler ışığında, Altınay Savunma Teknolojileri’ni, hem platform hem de platformlarda kullanılan alt sistemlerin üreticisi konumunda görüyoruz. Yerine göre ana yüklenici, yerine göre alt yüklenici olarak görev alabiliyorsunuz. Altınay Savunma Teknolojileri’nin bugünkü durumunu okuyucularımızın gözünde daha net canlandırabilmek adına; personel, tesisler, projeler, cironuz ve ihracatınız gibi konularda somut rakamlardan bahsedebilir misiniz?

Z. Burak MERCAN: Altınay Savunma Grubu’nun bugünkü çalışan sayısı 337. Altınay Savunma Teknolojileri’nde ise 142 çalışanı mevcut. Çalışanlarımız arasında, Altınay Savunma Teknolojileri’nin çıraklık ve kalfalık döneminden gelen oldukça tecrübeli bir ekip de var. Elbette kayıplar yaşanıyor; ancak başlangıç günlerinden itibaren bizimle olan ekibin büyük çoğunluğunu muhafaza ediyoruz ve bu ekibi sürekli aramıza katılan gençlerle güçlendiriyoruz.

Şu anda aktif olarak yürüyen irili ufaklı 25 projemiz var. Bunların yarısı 2023 yılı içerisinde tamamlanacak. Kalanı ise birkaç yıla sarkması doğal olan uzun soluklu projeler.

Eriştiğimiz seviye itibarıyla Altınay Savunma Grubu, gerek ciro gerek sözleşme büyüklüğü gerekse de teknolojik açıdan ülkemiz savunma sanayisinin en etkin oyuncularından birisi haline geldi.

Şu anda savunma grubu tarafındaki tüm mühendislik ekiplerimiz, Teknopark İstanbul’da faaliyet gösteriyor. Bir de Gebze Şekerpınar’da üretim tesisimiz var. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde 12 bin metrekarelik “Üretim Mükemmeliyet Merkezi” inşaatımız ise son sürat devam ediyor. Yaşanan büyük deprem felaketi ve son dönemdeki ekonomik zorluklar yatırımlarımızı hızlandırma konusunda bizleri daha da kamçılamış durumda. Zira ülkemizin arzu ettiğimiz seviyeye gelmesinin en temel yolunun teknolojiyi kullanan değil üreten bir ülke olmaktan geçtiğine inanıyoruz. Yeni tesisimize son derece anlamlı bir tarih olan Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde yani Ekim 2023 itibarıyla taşınmayı planlıyoruz. Bu tesiste, sadece Altınay Savunma Teknolojileri değil, TAAC ve DASAL gibi iştiraklerimizin üretimleri de aynı çatı altında toplanacak ve birçok alt yapıyı bünyesinde barındıracak örnek gösterilen bir tesis olacak.

İhracata konusuna gelirsek Altınay Savunma Teknolojileri, Türk savunma ve havacılık sanayisine sağladığı alt sistem ve çözümlerle uzun süredir dolaylı ihracat yapan bir firma. Fakat yeni stratejik kurgumuzla beraber, ihracat alanında büyük bir sıçrama gerçekleştiriyoruz. Bu alanda en kapsamlı faaliyetimizin ise DASAL iştirakimiz çerçevesinde gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Başta DASAL olmak üzere yakın zamanda önemli ihracat başarılarını sizlerle paylaşıyor olacağız.

Altınay Savunma, anten yönlendiriciler ve elektro-optik birimlerin pozisyonlanmasıyla ilgili teknolojilere hakimiyetini SATCOM çözümlerine de yansıtıyor.

Türk Savunma ve Havacılık Sanayisinin “Skunk Works”ü Gibi Çalışıyoruz

MSI Dergisi: Altınay Savunma Teknolojileri bir ürün şirketi olmakla, bir proje şirketi olma arasında nerede duruyor? Sizin firmaya ilişkin tanımınız hangisine daha çok uyuyor?

Z. Burak MERCAN: Proje şirketi olmanın en büyük artısı, her yaptığınız projenin size bir kabiliyet kazandırmasıdır. Öte yandan bir proje şirketi olarak hayatınızı devam ettirebilmek, gelecekle ilgili öngörülerde bulunabilmek çok zor.

Genetik kodlarımızı endüstriyel tabanımızdan miras alan bir firmayız ve bu doğrultuda bugüne kadar, savunma ve havacılık sanayisinin “Skunk Works”ü gibi çalıştık dersek yanlış olmaz. Geliştirdiğimiz birçok projenin fikri mülkiyet hakları tamamen ülkemize ait. Bununla birlikte oldukça derin ve yetkin bir kabiliyetler seti kazandık. Bu kabiliyetler setini hiçbir fikri mülkiyet hakkını ihmal etmeyecek şekilde ürünlere dönüştürebiliriz. Ya da uzmanlık alanımızın sağında, solunda, önünde ve arkasında yatan engin boşluklarda yeni ürünler yetiştirebiliriz.

Türk savunma ve havacılık sanayisi içerisinde oluşan kendine has pozisyonumuz, bize sadece teknik yetenekler değil, güçlü bir iş ağı da sağladı. ASELSAN, HAVELSAN, Roketsan ve TUSAŞ gibi tüm büyük üreticilerle çift taraflı işleyen bir bağımız var. Biz onların ihtiyaç duyduğu alanlarda nasıl destek sağlıyorsak onlardan yardım istediğimizde de hiçbir zaman geri çevrilmiyoruz. Bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetebildiğimizin ve yürütebildiğimizin en büyük göstergesi ise iştiraklerimiz.

Savunma ve havacılık sanayisindeki büyük firmalar, her zaman göz önünde oluyorlar. Fakat bu firmaları büyük kılan faktörlerin başında ekosistemleri geliyor. Biz, bu ekosistemin oldukça önemli ve kritik bir parçasıyız. Aynı zamanda da kendimize ait de bir alt ekosistemimiz var ve tedarik ağımızı sektörün ihtiyaç duyduğu standartlara uygun seviyeye getirmek için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Biz de başka firmalara iş veriyor, alt yüklenicilerle çalışıyoruz.

Burada şu hususu vurgulamak istiyorum: Türkiye’nin savunma ve havacılık ekosisteminde Altınay Savunma Teknolojileri diye bir firma var ve bu firma, ticari macerasının başından bu yana güç biriktiriyor. Bu gücü kullanıp bir ürüne, hizmete veya çözüme dönüştürmek isteyen tüm ekosistem paydaşlarına kapımız açık.

Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak MERCAN

IDEF 2023, Sürprizlerle Geliyor

MSI Dergisi: Ürün bazlı gelişim stratejinize verebileceğiniz yeni örnekler var mı? IDEF 2023’te yeni ürünler tanıtacak mısınız?

Z. Burak MERCAN: Detaylarını şimdilik veremeyecek olsam da iki kişi taşıyabilecek kabiliyette bir İHA projemiz bulunduğunu söyleyebilirim. Kargo 150 İHA ile büyük oranda ortak parça kullanımını gözeterek geliştirdiğimiz bir ürün. Bir çatışma esnasında ateş hattına inebilecek, bir yaralıyı alıp cephe gerisine taşıyabilecek bir ürün. Kısmetse bunu IDEF’ten önce uçuracağız. IDEF sırasında daha çok ağır ve mikro sınıftaki İHA ürünlerimizi sergilemeyi düşünüyoruz. Bu iki sınıfın arasındaki ürün yelpazemiz zaten kamuoyu tarafından yeterince biliniyor.

Uzun Ömürlü İş Birlikleri İçin Daha Güçlü İlişkiler Kurmalıyız

MSI Dergisi: Altınay Savunma Teknolojileri’nden yakın gelecekte yurt içi ya da yurt dışında yeni iştirakler beklemeli miyiz?

Z. Burak MERCAN: Yeni iştiraklere açığız. Ancak şu an için somut bir çalışmadan bahsedemem. İlk etapta ABD, Orta Doğu ve Uzak Doğu Asya’da ayak izimizi büyütecek şekilde adımlar atıyoruz. ABD hem Kuzey hem de Güney Amerika pazarına girmek için ideal bir merkez olarak öne çıkıyor. Zira bu pazarın ticareti, ağırlıklı olarak Amerikan şirketleri üzerinden yürüyor. Uzak Doğu’da ise hem satıcı hem de alıcı olarak bulunmak ve karşılıklı iş birliğini yerinde güçlendirmek önemli. Orta Doğu’da ise Türk savunma ve havacılık sanayisi ürünlerine yönelik çok pozitif bir algı var. Ülkemizin geldiği aşamayı hem takdir ediyor hem de buradaki bilgimizden yararlanarak kendi alt yapılarını kurmak istiyorlar. Ürün ve hizmet ihracatının yanı sıra model ihracatı da bu ülkelerin büyük ilgisini çekiyor ve bu ilgiden faydalanmak amacıyla daha güçlü ilişkiler kurmak gerekiyor.

MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?

Z. Burak MERCAN: Altınay Savunma Grubu’nun tüm başarılarını, bir ekip olarak çalışmamıza borçluyuz. Tüm başarılarımızın arkasında her şeyden önce kıymetli insan kaynağımız bulunuyor ve bu takımda oynamak isteyen iyi oyunculara da kapımız her zaman açık.

Altınay Savunma Teknolojileri Genel Müdürü Z. Burak MERCAN’a, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.

Loading

İlgili İçerikler

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyoruz, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Detaylı bilgi almak için tıklayın.