Tatiana AYÇENK / t.aycenk@savunmahaber.com
Ümit BAYRAKTAR / ubayraktar@savunmahaber.com
Sualtı akustik sistemleri başta olmak üzere sualtı sistemleri alanında bir dizi çözüm sunan ARMELSAN, bu yıl kuruluşunun 10. yıldönümünü kutluyor. ARMELSAN, bu yıldönümünü, yeni tesisleriyle taçlandırmaya da hazırlanıyor. Firmanın 10 yıllık süreçte; başta teknoloji, ürünler ve kurumsal gelişim alanlarında başardıklarını, ARMELSAN Genel Müdürü Can Emre Bakım, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.
MSI Dergisi: Can Bey, öncelikle sizi ve tüm ARMELSAN ailesini, bu önemli dönüm noktasına ulaşmış olduğunuz için tebrik etmek istiyoruz. Sualtı akustiği; doğasından gelen zorluklar, gizlilik, testler konusundaki güçlükler gibi çeşitli nedenlerle uzmanlığın zor kazanıldığı bir alan. ARMELSAN’ın sualtı akustiği konusundaki 10 yılda biriktirdiği tecrübe ve altyapı hakkında bilgi verir misiniz?
Can Emre BAKIM: Teşekkür ederim. Umarım ARMELSAN’ın daha nice 10 yılını, sektör olarak hep birlikte kutlarız.
Belirttiğiniz gibi sualtı akustiği, zor ve tecrübenin önemli olduğu bir alan. Biz de bugüne kadar en önemli yatırımlarımızı, hep tecrübeli insan kaynağına yaptık. ARMELSAN 10 yıllık bir firma; ama alan uzmanı arkadaşlarımızın ortalama tecrübesi 12 yılın üzerinde. Bu tecrübeyi, ekibimizdeki genç arkadaşlarımıza aktarmak ve onları yetiştirmek de bizim için öncelikli konulardan biri. Hatta bunu, ülkemize olan bir borcumuz olarak da görüyoruz. Sualtı akustiği konusunda uzun yıllar çalışacak bir insan kaynağı havuzu oluşturduk ve bu havuzu sürekli genişletiyoruz.

Sualtı akustiğiyle ilgili en önemli yetkinliklerden biri de sonar sistemlerinin beyinlerini oluşturan algoritmalar. Günümüzde bilgisayarların işlem gücünün artması ve yapay zekâ teknolojilerinin ilerlemesi gibi gelişmeler, daha karmaşık algoritmaların kullanılabilmesinin önünü açıyor. Bu gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Algoritmalar konusunda, farklı sonar sistemleri geliştirmiş, tecrübeli arkadaşlarımızın yanı sıra genç arkadaşlarımızın da yer aldığı bir ekibimiz var.
ARMELSAN olarak fark yarattığımız konulardan biri de yeniden kullanım yaklaşımımız. Ürünlerimizi geliştirirken aynı zamanda yeniden kullanılabilir yapı taşlarını da geliştiriyoruz. Örneğin, her sonarda bir güç yükseltme birimi vardır. Biz bunu yeniden kullanılabilir bir yapı taşı olarak ortaya koyuyoruz. Diğer projelerimizde, o projenin teknik isterlerinin gerektirdiği ufak değişikliklerle bu yapı taşını kullanmaya devam ediyoruz. Böylece, yeni ürünlerimizi, çok daha hızlı ve maliyet-etkin bir şekilde pazara sunabiliyoruz.
KAŞİF Gördü, FATİH Fethetti
MSI Dergisi: ARMELSAN, bugüne kadar neleri başardı? Bir diğer bakış açısıyla ARMELSAN olmasaydı, hangi projelerde neler başarılamazdı?
Can Emre BAKIM: “Biz olmasaydık şunlar olmazdı” çok iddialı bir söylem. Bununla beraber, ARMELSAN olarak, ekosistemimizle birlikte başardığımız önemli işler bulunuyor.
ARMELSAN, her şeyden önce butik bir firma. Butik olduğumuz için de belki kas gücümüz, her alanda çok büyük değil; ama kas gücü büyük firmalara göre çok daha hızlı hareket edebiliyoruz. Bir ihtiyacı görüp o konuda çalışmaya başlama kararını hızlı bir şekilde alabiliyoruz. Ürünü de çok hızlı bir şekilde ortaya koyabiliyoruz. KAŞİF iş sınıfı uzaktan kumandalı sualtı robotu (ROV), bu konuda çok güzel bir örnek.
Hatırlayacağınız üzere 2017 yılında, Türkiye, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile çevre denizlerinde derin deniz sondajı çalışmalarına başladı. 2018’de ise Türkiye’nin bu çalışmalarına yönelik ambargolar başladı ve çalışmalar kapsamında TPAO’nun hizmet aldığı yabancı firmalar faaliyetlerini durdurmaya başladı. Bu noktada, ROV ve onu işletecek personel konusunda bir eksiklik ortaya çıktı.

Biz bir offshore firması değildik ve ROV konusunda da ciddi bir tecrübemiz yoktu. Diğer yandan bu alanda çalışan ekosistemi biliyorduk. Bir de bir proje açılması durumunda önereceğimiz potansiyel bir çözümümüz vardı.
Bu ortamda, faaliyetlerindeki yerlilik oranını arttırmak vizyonuyla yoğun bir tempoda çalışmalar yürüten TPAO, bizimle de temasa geçti ve ihtiyacını söyledi. Biz de TPAO’nun çizdiği yol haritasına uygun bir şekilde çalışmalara başladık. ROV’lar, karmaşık cihazlar. Sadece cihazı geliştirmek yetmiyor, bunlara kullanım ve işletme desteği de verebilmelisiniz. Biz de çizilen yol haritası uyarınca, önce hazır bir sistemi aldık ve kullanıma sunduk. Bu sistem sayesinde hem bir ROV’un sahip olması gereken teknik özellikler konusunda kendi konseptimizi ortaya çıkarttık hem de işletmeyle ilgili yaşanabilecek sorunları not ettik. 2019’a gelindiğinde TPAO, yerli ve milli bir ROV geliştirilmesi için irade ortaya koydu ve bu işi de biz üstlendik. Ekosistemimizle birlikte yoğun bir çalışmanın sonunda, 6 ay gibi rekor olarak nitelendirebileceğimiz bir süre zarfında KAŞİF’i ortaya koyduk. KAŞİF, TPAO’nun 2 gemisinde hizmete girdi ve TPAO Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Melih Han Bilgin’in “KAŞİF keşfedecek, FATİH fethedecek!” şeklinde ifade ettiği slogan, Karadeniz’de gerçeğe dönüştü.
Özetlediğim ve aslında tek başına bile bir kitaba konu olabilecek kadar güzel bir hikâyeye sahip KAŞİF’in geliştirme süreci, aslında neler başardığımızla ilgili soruya verebileceğimiz en güzel yanıtlardan biri.
Egosistem Değil Ekosistem
MSI Dergisi: KAŞİF’le aynı sınıfta olmasa da insansız sualtı araçlarıyla ilgili geçmişte birçok firmanın çalışmaları olduğunu biliyoruz. ARMELSAN onların arasından nasıl öne çıktı?
Can Emre BAKIM: KAŞİF’i geliştirirken bir ekosistemle yola çıktık. Her biri alanında uzman firmalardan oluşan bu ekosistemdeki insanlarla “bir ana yüklenici ve alt yüklenicileri” bakış açısıyla değil tek bir firma çatısı altındaymış gibi çalıştık. Herkes egolarını bir kenara bıraktı. Egosistem değil ekosistem yaklaşımını hayata geçirdik ve çalışmalarımızın bir döneminde, yaklaşık bir kaç aylık bir süreçte, her gün sabah 8.00’den gece yarısına kadar çalıştığımız yoğun bir tempoya girdik. Ekipteki firmaların sahiplerinden çalışanlarına kadar herkes bir arada emek verdi ve başarıya ulaştık.
Fark Yaratacak Teknolojiler
MSI Dergisi: ARMELSAN, Türkiye’de ve dünyada, bugün nasıl bir noktada bulunuyor?
Can Emre BAKIM: Sahip olduğumuz kabiliyetlere bakacak olursak sektörümüzün önde gelen firmalarından biri haline geldiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Yürütülen sonar sistemi proje sayısı açısından Türkiye’de ilk 2 firmadan biriyiz.
Ürünler bakış açısıyla baktığımızda ise 5 ana ürünümüzle; ARAS-2023 Dalgıç Tespit Sonarı, MELİS-2071 Karinaya Monteli Sonar, NUSRAT-1915 Mayın Avlama Sonarı, ORKUN-2053 Daldırma Sonarı ve Düşük Frekanslı Aktif Sonar (DÜFAS) ile dünya çapında rekabet edecek bir ürün gamına ulaşacağız.

ARMELSAN olarak fark yarattığımız konulardan biri de yeniden kullanım yaklaşımımız. Ürünlerimizi geliştirirken aynı zamanda yeniden kullanılabilir yapı taşlarını da geliştiriyoruz. Örneğin, her sonarda bir güç yükseltme birimi vardır. Biz bunu yeniden kullanılabilir bir yapı taşı olarak ortaya koyuyoruz. Diğer projelerimizde, o projenin teknik isterlerinin gerektirdiği ufak değişikliklerle bu yapı taşını kullanmaya devam ediyoruz. Böylece, yeni ürünlerimizi, çok daha hızlı ve maliyet-etkin bir şekilde pazara sunabiliyoruz.
Özellikle fark yaratacak, “oyun değiştirici” tabir teknolojiler üzerinde çalışıyoruz. Örneğin güç elektroniği sistemlerinin daha verimli hale gelmesiyle artık sürekli yayın yapabilen sonarların (continuous active) geliştirilebilmesi mümkün hale geldi. Bu konuda çalışıyoruz. Tek bir yapının yayın yapıp dinlediği monostatik sonarlar yerine, birden çok yerden yayın yapıldığı ve bu yayınlardan dönüşlerin bir arada değerlendirildiği multistatik yapılara da geçiş var. Bu konuda da yürüttüğümüz projeler var.
KAŞİF, sadece geliştirildiği şartlarla ve geliştirme süresiyle bir başarı hikayesi değil; aynı zamanda ROV alanında hibritleşme konusunda da öncü bir ürün. ROV’lar, geleneksel olarak hidrolik sistemlere sahiptir. KAŞİF ise elektrikli motorlarıyla hem hidrolik hem de elektrikli tahrikin kullanıldığı hibrit bir ROV. Hibrit ROV’lar arasında da hem sahada kendini ispatlamış bir ürün olarak hem de rakiplerinin yarısı kadar kısa teslimat zamanıyla öne çıkıyor. Teknolojik gelişmelerle önümüzdeki 5 yıl içinde, ROV’ların tamamen elektrikli olacağı öngörülüyor ve biz de bu geleceğe şimdiden hazırız.
MSI Dergisi: ARMELSAN’ın, Türkiye’de, sonar alanında en çok projeye sahip olan 2 firmadan biri olduğunu belirttiniz. Türkiye’deki sonar sistemleri alanındaki rekabetle ilgili siz ne düşünüyorsunuz?
Can Emre BAKIM: Amacımız hiçbir zaman var olan bir ürünü tekrar geliştirmek ya da Türkiye’nin sınırlı kaynaklarını, aynı şeyleri tekrarlayarak harcamak olmadı. Ürün geliştirirken hep şu soruların cevaplarını aradık: “Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın neye ihtiyacı var ve bu ihtiyaç karşılanıyor mu? Dünyadaki teknolojik gelişmeleri barındıran çözümler sunabilir miyiz? Yerlilik oranını arttırabilir miyiz? Maliyetleri düşürebilir miyiz?” Ürün geliştirme kararlarımızı, bu soruların cevapları doğrultusunda veriyoruz.
Bu tabloda da ürünlerimiz; Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyacını en iyi şekilde karşıladıkları, daha güncel teknolojileri kullandıkları, daha maliyet-etkin oldukları ve çok daha hızlı bir şekilde hazır hale geldikleri için tercih ediliyor.
Sektörel rekabete ve iş birliklerine de bu bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Örneğin, bazı projelerde iş birliği yaptığımız bir firmayla farklı bir projede rakip olabiliyoruz. Bunu da sektörün dinamikleri içinde normal bir durum olarak görüyoruz.

Ürünler Kullanıma Hazır Hale Geliyor
MSI Dergisi: ARMELSAN’ın ürünleri hakkında kısa bilgiler verir misiniz?
Can Emre BAKIM: KAŞİF ROV ile başlamak istiyorum. KAŞİF, 350 kg faydalı yük taşıyabilen ve 3.000 m derinliğe kadar operasyonlara kesintisiz devam edebilen bir hibrit platform olarak, alanında lider bir konumda yer alıyor. Şu anımız, KAŞİF’in ulaştığı noktayı çok iyi ortaya koyacaktır: KAŞİF, yaşanan acil bir durumda, 13 gün boyunca, 2.200 m derinlikte kesintisiz faaliyet gösterdi. 13 günün sonunda, bir kaç saatlik kısa bir bakım için gemiye alındıktan sonra da görevine devam etti. Bu güvenilirlik, ancak sınıfının en iyisi bir platformda olabilir.
ARAS-2023, 3 Farklı Sınıf Gemide Görev Yapacak
ARAS-2023 Dalgıç Tespit Sonarımız, ilk yerli ve milli taşınabilir dalgıç tespit sonarı olarak öne çıkıyor. ARAS-2023’ü, 2018 yılında ürünleştirdik. Bu ürünümüz, ilk olarak Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi ANADOLU için seçildi. Şu anda ürünümüzün ANADOLU üzerindeki fabrika ve liman testleri tamamlandı. Deniz kabul testlerinin başlamasını bekliyoruz.
ARAS-2023’ün başarısı, BARBAROS sınıfı fırkateynlerin yarı ömür modernizasyonu ve İSTANBUL fırkateyni için de seçilmesinin önünü açtı. İSTANBUL’un ardından inşa edilecek 3 adet daha İ sınıfı fırkateynde de yer almayı hedefliyoruz.
Bununla birlikte sadece İnsansız Suüstü Araçlarında kullanım amaçlı otonom ARAS-2023 Dalgıç Tespit Sonarı da Eylül ayı itibarıyla sahada yerini alacak.
NUSRAT-1915, Yenilikçi Teknolojileriyle Geliyor
NUSRAT-1915 Mayın Avlama Sonarımızın lansmanını, IDEF 2021’de, Savunma Sanayii Başkanımız Prof. Dr. İsmail Demir’in de katılımıyla yaptık. Bu ürünümüz, dicing denilen bir yöntemle geliştirilen sensörlere sahip. Bu da sonarın bant genişliğini arttırarak çok daha yüksek çözünürlüklü görüntüler alınmasının önünü açıyor. NUSRAT-1915’te, farklı frekanslarda çalışan iki dizin bulunuyor. Orta frekansta çalışan dizin, yaklaşık 1 km mesafeden mayın tespiti yapabiliyor. Yüksek frekansta çalışan 2. dizin ise yaklaşık 250 m mesafeden mayını sınıflandırabiliyor. Dizinlerin mekanik yapısı, 6 eksende hareketli; böylece mayının farklı açılardan görüntülerini alabiliyoruz. Yapay zekâ algoritmalarından yararlanarak bilgisayar destekli tespit ve teşhis kabiliyeti de sunuyoruz kullanıcımıza.

ARAS-2023 Dalgıç Tespit Sonarı’nın suüstü birimi.
Özellikle fark yaratacak, “oyun değiştirici” tabir teknolojiler üzerinde çalışıyoruz. Örneğin güç elektroniği sistemlerinin daha verimli hale gelmesiyle artık sürekli yayın yapabilen sonarların (continuous active) geliştirilebilmesi mümkün hale geldi. Bu konuda çalışıyoruz. Tek bir yapının yayın yapıp dinlediği monostatik sonarlar yerine, birden çok yerden yayın yapıldığı ve bu yayınlardan dönüşlerin bir arada değerlendirildiği multistatik yapılara da geçiş var. Bu konuda da yürüttüğümüz projeler var.
NUSRAT-1915, mayın avlama gemilerinin yarı ömür modernizasyonunda ya da yeni nesil mayın avlama gemilerinde kullanılabilecek bir ürün.
ORKUN-2053’ün İlk Gösterimi Bu Yıl Sonunda
ORKUN-2053 Daldırma Sonarımızın kritik tasarım aşamasını tamamladık. Bu yılın sonuna kadar da ilk prototipi suya daldırıp bir gösterim yapmayı hedefliyoruz.
Bu projede birinci hedefimiz, Türkiye’nin denizlerine uygun bir sonar geliştirmek. Yaptığımız analizlerle ihtiyacı karşılayacak frekans bandını tespit ettik ve ürünümüzü buna gere geliştirdik.
Sonarımızın ilk gösterimini, insansız bir deniz aracı üzerinde yapmayı planlıyoruz. TUSAŞ’ın geliştirdiği GÖKBEY helikopterinin deniz sürümünde de sonarımızın kendisine yer bulacağına inanıyoruz.
DÜFAS’ta Hedef TF-2000

DÜFAS ise 2019 yılında başladığımız bir proje. Bu projede tedarik makamı, Savunma Sanayii Başkanlığı Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanlığı; ana yüklenici ise ASELSAN. Biz ASELSAN’ın alt yüklenicisi olarak görev alıyoruz. Projede, çok düşük frekansta görev yapan, çok uzun menzillerden tespit yapabilen çekili bir aktif sonar sisteminin Gönderici Dizin Elektro-Mekanik Donanım Birimi’ni ve Sonar Performans Belirleme Aracı Yazılım Birimi’ni geliştiriyoruz. Bu sonar, ASELSAN’ın HIZIR ürünüyle entegre olarak çalışacak. Kritik tasarım aşamasını tamamladık ve prototipi ortaya koyduk. Testlerin yakın zamanda başlamasını planlıyoruz.
DÜFAS, “continuous active” teknolojisini de kullanan bir ürün olacak. TF-2000 fırkateynlerinde görev alması hedefleniyor.
MSI Dergisi: Ürünlerinizin yerlilik oranı nedir?
Can Emre BAKIM: Genel olarak yüzde 80-90 bandında. Örneğin, ARAS-2023’te yüzde 90’ın üzerine çıkabildik. KAŞİF’te ise sistemin beynini oluşturan elektronik kartlar ve yazılımları biz geliştirdik. Bununla beraber, endüstri standardı olmuş çeşitli alt sistemler hazır olarak alınıyor. Bu tabloda, KAŞİF’te de yüzde 65 civarında bir değere ulaştık.
MSI Dergisi: ARMELSAN, saydığınız bu ürünleri nasıl bir süreçte geliştirdi?
Can Emre BAKIM: ARMELSAN, Ar-Ge ve ürün geliştirme faaliyetlerini, son 5 yılda yoğunlaştırdı. İlk 5 yılda, halen özel ihtiyaçları karşılamak için sürdürdüğümüz temsilcilik faaliyetimiz daha ağırlıktaydı. Yan taramalı sonar alanında 1968 yılından beri faaliyet gösteren KLEIN firmasının temsilcisiyiz ve bu alandaki ihtiyaçlara cevap veriyoruz. Bununla beraber, önümüzdeki dönemde, insansız denizaltı araçlarında kullanılacak yan taramalı sonar alanında da çözümler geliştirme planlarımız bulunuyor.
MSI Dergisi: Mevcut ürünlerinizle ilgili gelecek planlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Can Emre BAKIM: Mevcut ürünlerimizin büyük bir genişleme potansiyeli barındırdığını düşünüyoruz. Ürünlerimizin farklı sürümlerini geliştirebiliriz. Örneğin, bir dalgıç tespit sonarını, aynı zamanda dalgıç intikal vasıtalarını ya da insansız denizaltı araçlarını tespit etmek için de kullanabilirsiniz. Bunun için çalışma frekansıyla ilgili ayarlar yapmanız gerekir. Biz de ARAS-2023’ün bu görevleri üstlenecek sürümlerini geliştirmeyi hedefliyoruz. Tüm ürünlerimizi, bu sürümleri hayata geçirebilecek bir “ürün hattı” yaklaşımıyla ele alıyoruz.
Belki daha da büyük bir potansiyel, insansız araçlarda bulunuyor. Geleneksel olarak sonarlar, platformlara bağımlıdır. Örneğin, bir gemi modelindeki karinaya monteli sonarı değiştirmeniz zordur; o yüzden sonar üreticileri, satışlarını, platformlarla birlikte yapar. Bu ortamda, bir ülkenin gemi tedarik ihalesine, dışarıdan bir sonar üreticisinin kendi başına katılması pek mümkün olmaz. İnsansız araçlar ise bu durumu değiştiriyor. Çünkü bu araçlarda sonar, takılıp çıkartılabilen, gerçek bir faydalı yük gibi kullanılıyor. Örneğin; ARAS-2023, NUSRAT-1915 ya da ORKUN-2053’ün küçültülmüş sürümleri, insansız suüstü araçlarında rahatlıkla görev yapabilir. Dünyada birçok insansız suüstü aracı geliştiriliyor ve bunların hepsi, bizim için potansiyel birer taşıyıcı platform.
Farklı Kuşaklara Hitap Edebilen Kurum Kültürü
MSI Dergisi: Kuruluşunun 10. yılını geride bırakmış bir firma olarak, kurumsal gelişiminiz nasıl bir noktaya vardı? Nasıl bir kurumsal kültür ve ekosistem oluşturdunuz?
Can Emre BAKIM: Ofis ortamında, farklı kuşaklar beraber çalışmak durumunda. Bu tablo da bize, her yaş, kültür ve farklı disiplinlerden gelen personelin uyum içinde çalışmasının zaruri olduğunu gösteriyor. Bu kapsamda, kurum kültürümüzü inşa ederken alışılmışın dışında, dikey hiyerarşi yerine yatay bir hiyerarşi oluşturduk. Her seviyede sorumluluk almanın önünü açan, açık iletişimin ve açık kapı politikasının uygulandığı bir çalışma ortamını sağlayamaya çalışıyoruz. Yaptığı işi üstlenen, kendi hatalarının farkına varan ve telafi edebilen kişilerin önünü açan; farklı fikirlerin hayata geçebildiği bir kültür oluşturduğumuzu değerlendiriyorum.
Bir yandan da özellikle lojistik, idari işler ve tedarik alanlarında dijitalleşme çalışmaları yürütüyoruz. Böylece, kurumsal hafızayı da korumayı hedefliyoruz.

Özellikle son 5 yılda, bizim ölçeğimizdeki bir firma için ciddi bir ekosistem oluşturduk. Kritik teknolojiler dışında her şeyi ekosistemimizle yapıyoruz. Üniversitelerle iş birliklerine de önem veriyoruz. Yakın zamanda, özellikle İstanbul’daki üniversitelerle bir dizi iş birliği başlattık. Sualtı akustiği özel bir alan ve saha verisi olmadan akademik çalışma yapabilmeniz pek mümkün değil. Biz de çalışanlarımızın, proje konularıyla ilgili yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapmasını teşvik ediyoruz, onlara veri sağlıyoruz. Bu yaklaşımımızdan üniversiteler de fayda sağlıyor.
MSI Dergisi: Ürün ve çözümlerinizin lojistik desteğine de özel bir önem veriyorsunuz. 10 yılda bu alanda neler yaptınız ve neleri başardınız?
Can Emre BAKIM: KAŞİF’in sahada, 7/24 kesintisiz bir şekilde görev yapabilmesini sağlamamız, lojistik destek konusunda başardıklarımızı anlatan en güzel örnek. Enerji sektöründe, 1 saatlik bir arızaya bile tahammül yok. Denizin ortasındaki bir gemide ya da platformda bulabileceğiniz kaynaklarınız kısıtlı. Ürününüzün iyi olmasının yanı sıra kullanıcıya verdiğiniz eğitim ve yedek parçaları nasıl konumlandırdığınız da ciddi bir fark yaratıyor.
MSI Dergisi: ARMELSAN, ihracat cephesinde 10 yılda neler yaptı?
Can Emre BAKIM: İnsansız araçların önümüzde yarattığı potansiyelin, ihracat çalışmalarımıza da yansıyacağını öngörüyoruz. Geçtiğimiz yıl organizasyon yapımızda bir değişiklik yaparak Uluslararası İş Geliştirme Departmanımızı kurduk. İlk ihracatımıza çok yakın bir konumdayız. Dost ve müttefik olduğumuz bir ülkeyle KAŞİF ve ARAS-2023’e yönelik görüşmelerin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu sene sonunda ilk ihracat sözleşmemizi imzalayarak bu güzel haberi sizlerle paylaşmayı umuyoruz.
Özellikle KAŞİF, ARAS-2023 ve ORKUN-2053 ürünlerimize yönelik olarak Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu Asya bölgelerinde yoğun bir ilgi var. Bu kapsamda yaklaşık 8-10 ülkede aktif olarak yurt dışı iş geliştirme faaliyetlerine başladık. Bahse konu bölgelerde temsilcilik anlaşmalarımızı imzaladık ve son kullanıcılarla teknik görüşmelerimizi yürütüyoruz.
Amacımız hiçbir zaman var olan bir ürünü tekrar geliştirmek ya da Türkiye’nin sınırlı kaynaklarını, aynı şeyleri tekrarlayarak harcamak olmadı. Ürün geliştirirken hep şu soruların cevaplarını aradık: “Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın neye ihtiyacı var ve bu ihtiyaç karşılanıyor mu? Dünyadaki teknolojik gelişmeleri barındıran çözümler sunabilir miyiz? Yerlilik oranını arttırabilir miyiz? Maliyetleri düşürebilir miyiz?” Ürün geliştirme kararlarımızı, bu soruların cevapları doğrultusunda veriyoruz.
Yeni Tesis, Yeni Kabiliyetler
MSI Dergisi: 10. yıldönümünüzde yeni bir tesis açılışına da imza atacaksınız. Bu yeni tesisinizle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Can Emre BAKIM: Teknopark İstanbul’da yer alan yeni binamızın resmi açılışını bu yıl içinde gerçekleştireceğiz. Çevre dostu olan yeni yerleşkemizde, Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetlerimizi yürüteceğiz. Ürünlerimizin dizayn, geliştirme, test, üretim ve lojistik desteğine yönelik tesisimizdeki altyapı faaliyetlerimizi tamamladık. Yaklaşık 3.500 metrekare alana sahip yeni binamızda; prototip üretim alanı, sistem entegrasyon alanı, tasarım ofisi, akustik ölçüm havuzu, basınç test kabini gibi altyapılar yer alacak.
MSI Dergisi: Yeni tesis, ARMELSAN’ın gelişiminde nasıl bir yere sahip olacak? ARMELSAN, bu tesis sayesinde neleri yapabilir ya da neleri daha iyi yapabilir hale gelecek?
Can Emre BAKIM: Bu tesis sayesinde, altyapı konusundaki eksiklerimizi tamamlayacağız. Böylece yeni teknolojiler üzerinde çok daha hızlı çalışabileceğiz. Örneğin, ROV’ların, suyun altında 3 boyuttaki konumunu koruma özelliğini otonom haline getirdiğimiz teknolojimizi, yeni tesisimizdeki havuzda deneyebileceğiz. KAŞİF 3’te bu özellik de yer alacak.
Sürdürülebilir Büyüme
MSI Dergisi: ARMELSAN’ın önünde nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
Can Emre BAKIM: Son 10 yılda ciromuzu 15 kat arttırdık ve bizim ölçeğimizdeki bir şirket için ciddi ciro rakamlarına ulaşmayı başardık. Tabii önemli olan bunun sürdürülebilir olması. Bekleyen siparişlerimize baktığımızda, önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte de ciro ve döviz bazında, her yıl %15-20 bandında büyüyebileceğimizi öngörüyoruz.
Şu anda 43 kişiyiz. Öngörülerimizin hayata geçmesi durumunda, yaklaşık 60 kişilik bir büyüklüğe ulaşmayı ve ekosistemimizden yararlanmaya devam etmeyi hedefliyoruz.

MSI Dergisi: Yakın gelecekte hangi projeler gündeminize gelecek?
Can Emre BAKIM: İnsansız araçlara yönelik çalışmalarımız, TF-2000 fırkateylerinin sonar süiti ve sayısal sualtı telefonu, ilk aşamada sayabileceğim projeler. Özellikle insansız denizaltı araçlarının kamu ve sivil kullanımının artmasıyla savunma dışı projelerimiz de gündeme gelecek.
MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?
Can Emre BAKIM: Öncelikle bu söyleşi için MSI Dergisi’ne teşekkür ediyorum. İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte, Mavi Vatanımızın güvenliği ve bekası için durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Özellikle kendini sualtı akustik sistemler alanında geliştirmiş ve geliştirmek isteyen bütün genç arkadaşlarımızı bizimle irtibata geçmeye davet ettiğimizi de burada belirtmek istiyorum.
ARMELSAN Genel Müdürü Can Emre Bakım’a, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.