Birleşik Krallık, Mart ayında; güvenlik, savunma, kalkınma ve dış politika konularını bir arada ele alan, “Rekabetçi Bir Çağda Küresel Britanya” başlıklı bir bütüncül gözden geçirme (integrated review) dokümanını yayınladı. Bu dokümanın ardından da Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetlerinin gelecek vizyonunu ortaya koyan; “Rekabetçi Bir Çağda Savunma” başlıklı direktif dokümanı yayınlandı. Birleşik Krallık Savunma ve Askeri Ataşesi Albay Piers Strudwick, bu iki dokümanda; müttefiklerle ilişkiler, Ar-Ge ve silah sistemleri başta olmak üzere öne çıkan noktalarla ilgili sorularımızı cevapladı.
MSI Dergisi: Söyleşimize, müttefikler bakış açısı ile başlayacak olursak Birleşik Krallık’ın müttefikleri, bu iki dokümanı nasıl yorumlamalılar?
Albay Piers STRUDWICK: Her iki doküman da müttefiklerimiz için çok açık bir mesaj içeriyor: Birleşik Krallık, dünya genelinde, yüksek değerler için mücadele eden bir güç olmaya devam edecek ve başta iklim değişimi, COVID-19 salgını, organize suçlar ve terörizm olmak üzere tüm dünyayı etkileyen sorunlarla mücadelede, yakın iş birliğine açık olacak.
Bütüncül gözden geçirme dokümanı, Birleşik Krallık’ın, yeni teknolojiler geliştirmeye ve çağdaşlaşmaya odaklı, yenilikçi bir ulus olacağının altını çiziyor. Direktif dokümanını inceleyen müttefiklerimiz ise Birleşik Krallık’ın, her zaman için dünya genelinde varlık göstermeye ve sorunlarla mücadeleye devam edeceği taahhüdünü görebilir.

MSI Dergisi: Her iki doküman da Ar-Ge konusunun önemine vurgu yapıyor. Bu dokümanlar, Ar-Ge alanında, geçmiş yıllara göre yeni neler başarmayı hedefliyor?
Albay Piers STRUDWICK: Konuya savunma sektörü açısından yaklaştığımızda, en büyük yeniliğin, yatırımların ölçeği ve içeriği olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki 4 yılda, Birleşik Krallık, bütüncül gözden geçirme dokümanında ortaya konan; “stratejik avantajı, bilim ve teknoloji ile sürdürme” hedefi doğrultusunda, Ar-Ge çalışmalarına, 6,6 milyar sterlin ayıracak. Bu ise son dönemde, Ar-Ge harcamalarında görülen gerilemeye son verecek ve silahlı kuvvetlere, yeni nesil teknolojiler ve kabiliyetler kazandıracak. Böylece silahlı kuvvetler, Birleşik Krallık’ı ve ülkenin çıkarlarını daha iyi koruyabilecek; müttefikleri daha çok destekleyebilecek.
Önümüzdeki dönemde; yönlendirilmiş enerji silahları, hipersonik silahlar, dron sürüleri, yapay zekâ, otomasyon ve makina öğrenmesi gibi konulara ve yeni harekât sahaları olarak siber dünyaya ve uzaya odaklanacağız. Bu doğrultuda yapacağımız çalışmalar, Birleşik Krallık’ı, küresel bir bilim gücüne dönüştürecek ve kalifiye iş gücü için yeni iş imkânları yaratacak.

Uzay Komutanlığı Geliyor
MSI Dergisi: Birleşik Krallık’ın yapay zekâ ile siber ve uzay alanları için yapmayı planladığı Ar-Ge çalışmaları ile ilgili biraz daha ayrıntı verebilir misiniz?
Albay Piers STRUDWICK: Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı, silahlı kuvvetlerinin sahip olduğu stratejik avantajları koruyabilmek için yeni teknolojilere ve endüstriyel kabiliyetlere yöneliyor. Bunların arasında; sayısal (dijital) omurga, siber ve uzay alanlarında kabiliyetler, yeni silahlar ve yapay zekâ bulunuyor.
Yapay zekâ ile siber ve uzay alanları özelinde ise biraz önce ifade ettiğim 6,6 milyar sterlinlik Ar-Ge bütçesinin ötesinde, kayda değer yatırımlar ve güncelleme çalışmaları yapıyoruz. Örneğin, önümüzdeki 10 yıllık süreçte, uzay alanında 1,4 milyar sterlinlik ek bir bütçe daha kullanacağız. Bu ek yatırımlar sayesinde Uzay Komutanlığını kuracağız. Müşterek bir komutanlık olacak bu yeni yapılanma; deniz, kara ve hava kuvvetlerinden personelden, sivil personelden ve ticari sektörün önde gelen temsilcilerinden oluşacak. Ayrıca, uzay alanında farkındalığı arttıracak yeni algılayıcılara sahip olacak Ulusal Uzay Operasyonları Merkezi’ni de kuracağız.
Siber dünyada ise hedefimiz, dünyanın önde gelen siber güçlerden biri olmaya devam etmek. Siber operasyonlar yürütmesi ve hasımlarımıza karşı koyabilmek için Ulusal Siber Kuvveti’ni kurduk. Siber dünyada mücadelede, her zaman en iyi insan kaynağına sahip olabilmek için Savunma Siber Okulu’nu daha da ileri taşıyoruz. Ayrıca görev provalarını ve uluslararası tatbikatları destekleyecek müşterek sanal eğitim ortamlarının geliştirilmesi için de yatırım yapmayı planlıyoruz.
Tip 32 Fırkateyni ve Tip 83 Muhribi, Geleceğin Gemileri Olacak
MSI Dergisi: Direktif dokümanı, Birleşik Krallık Kraliyet Deniz Kuvvetleri için iki yeni gemi modelinden bahsediyor: Tip 32 fırkateyni ve Tip 83 muhribi. Bu gemilerin genel özellikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Albay Piers STRUDWICK: Tip 32 fırkateyninin, denizaltı savunma harbi ve mayın karşı tedbirleri gibi görevleri yerine getirecek otonom sistemler için bir platform olması öngörülüyor. Bununla beraber, fırkateynin üstleneceği rollerin ve sahip olacağı kabiliyetlerin, henüz başlamamış olan konsept fazından sonra tam olarak belli olacağını belirtmem gerekiyor. Benzer şekilde, Tip 83 muhribi için konsept aşamasının da önümüzdeki birkaç yıl içinde başlaması planlanıyor. Bu gemiler, 2030’lu yılların sonunda, Tip 45 muhriplerinin yerini alacak.
MSI Dergisi: Direktif dokümanı, açık deniz karakol gemilerinin (Off-shore Patrol Vessel / OPV), bir dizi farklı görevi başarıyla yerine getirdiğini vurguluyor. OPV’ler, Kraliyet Deniz Kuvvetlerinin geleceğinde nasıl bir rol oynayacak?
Albay Piers STRUDWICK: River sınıfı ilk grup (Batch 1) OPV’ler olan HMS TYNE, HMS SEVERN ve HMS MERSEY, Birleşik Krallık etrafındaki sularda görev yapmaya ve münhasır ekonomik bölgenin, hem askeri hem de ekonomik açılardan bütünlüğünü sağlamaya devam edecek. Kraliyet Deniz Kuvvetleri, bu süreçte, Birleşik Krallık Deniz Yönetim Organizasyonu ile birlikte çalışacaklar.

İkinci grup gemiler olan HMS FORTH ve HMS MEDWAY, bir yılı aşkın süredir Güney Atlantik ve Karayipler’de görev yapıyor ve Birleşik Krallık’ın o bölgedeki topraklarının ve uluslararası paydaşlarının güvenliğine katkıda bulunuyor. HMS MEDWAY, özellikle hortumların yoğun görüldüğü dönemlerde, gerektiğinde insani yardım sağlamak ve afetlerle mücadele etmek için yüksek hazırlık seviyesinde tutuluyor.
İkinci grup OPV’lerden HMS TRENT, HMS TAMAR ve HMS SPEY ise önümüzdeki dönemde Akdeniz’de, Batı Afrika’da ve Pasifik Okyanusu’nun Hindistan ve Asya yakınlarındaki bölümünde görev yapacak. Buralarda NATO’yla ve paydaşlarımızla birlikte çalışacaklar ve Birleşik Krallık’ın küresel gündemini destekleyen faaliyetlerde bulunacaklar.
Kara Kuvvetlerine Yeni Yapılanma
MSI Dergisi: Direktif dokümanı, Birleşik Krallık Kraliyet Kara Kuvvetlerinin yeniden yapılanacağını ve bunun sonucunda da daha az sayıda birliğe ihtiyaç duyulacağını belirtiyor. Yeni yapılanma ve bunun kuvvet yapısı üzerine etkileri konusunda bilgi verebilir misiniz?
Albay Piers STRUDWICK: Dokümanda geçen bu konu, anlaşılabilir bir şekilde, basında büyük ilgi gördü. Burada önemli olan, Kraliyet Kara Kuvvetlerinin, bu girişim sonunda; daha yalın, daha çevik, daha hızlı tepki veren ve günümüzün ve geleceğin tehditlerine karşı daha etkin bir kuvvet haline gelecek olması. Bu konudaki çalışmalar halen devam ediyor ve ayrıntılar yıl sonuna doğru açıklanacak. Bu nedenle ne yazık ki burada daha fazla bilgi veremiyorum.

MSI Dergisi: Önümüzdeki dönemde, Kraliyet Kara Kuvvetlerinin ana muharebe tankı Challenger III olacak. Challenger II ile Challenger III arasındaki farklılıklar neler olacak?
Albay Piers STRUDWICK: Modernize ettiğimiz tugaylarımızın daha yüksek harekât kabiliyetine sahip olması, vuruş gücünün arttırılması ve beka kabiliyetini yükseltilmesi için 148 adet Challenger II tankını, Challenger III seviyesine yükseltiyoruz. Halen devam eden proje hakkında, bu aşamada daha fazla ayrıntı veremiyorum.
FCAS Programı İlerliyor
MSI Dergisi: FCAS (Future Combat Air System / Geleceğin Muharip Hava Sistemi) programı, bütüncül gözden geçirme ve direktif dokümanlarında nasıl bir yer sahip?
Albay Piers STRUDWICK: FCAS, hem bütüncül gözden geçirmenin hem direktif dokümanının hem de Birleşik Krallık’ın küresel güvenliğe katkısının önemli bir parçası. Yayınlanan dokümanlar, TEMPEST muharip uçağının; tasarımını, üretimini ve teslim edilmesini kapsayan FCAS programının bir sonraki aşamasını başlatıyor. Ortaklarımızla yürüttüğümüz bu program, yüzyılın sonuna kadar güvenliğimizin teminatı olacak. FCAS programı, Birleşik Krallık ve ortakları için önemli bir yolculuk. Direktif dokümanı, bu program için, önümüzdeki dört yıllık dönemde, 2 milyar sterlini aşan bir harcama yapılmasını öngörüyor.
Direktif dokümanı, Türkiye’nin kritik bir NATO müttefiki olduğunu; bu müttefik ile terörle mücadele de dâhil olmak üzere bölgesel güvenlik konularında yakın çalışılacağını açıkça belirtiyor.
MSI Dergisi: Direktif dokümanı, Savunma Bakanlığı bünyesinde bir Değerlendirme ve Meydan Okuma Ofisi (Secretary of State’s Office for Net Assessment and Challenge / SONAC) kurulmasından da bahsediyor. Bu ofis, bakanlığa neler getirecek ve bakanlığın işleyişini nasıl etkileyecek?
Albay Piers STRUDWICK: SONAC, var olan ya da kabul edilmiş bilgilere, kanaatlere ve iş yapış tarzlarına meydan okuyacak. Bakanlığın merkezinde, stratejik analiz konusunda ana birim olacak. Stratejimizin ve kuvvet konuşlandırmamızın tehdit odaklı ve bilgiye ve kanıtlara dayalı olmasını sağlayacak.
SONAC ekibi, bakanlıkta; “var olan ya da kabul edilene meydan okuma ve yenilikçi düşünme yaklaşımı”nı geliştirecek. Bakanlık dışındaki uzmanlarla da çalışarak onların uzmanlığını ve en güncel analiz tekniklerini bakanlığa getirecek. Böylece, yenilikçi stratejik seçenekler ortaya çıkacak; alternatif bakış açıları getirilecek.
MSI Dergisi: Direktif dokümanı, savunma ataşelerinin ağının geliştirilmesi konusuna, birkaç yerde değiniyor. Bu konuyu biraz açabilir misiniz?
Albay Piers STRUDWICK: Birleşik Krallık, savunma ataşelerinin küresel ağını genişletmeyi; böylece uluslararası alandaki etkisini ve müttefiklerle entegrasyonu arttırmayı hedefliyor. Bu hedefler, hasımlarımıza karşı sürekli mücadele eden silahlı kuvvetleri destekleyecek. Ayrıca, müttefiklerimizle savunma alanındaki ilişkilerimizi de geliştirecek.
MSI Dergisi: Bütüncül gözden geçirme ve direktif dokümanları açısından baktığımızda, Türkiye ile Birleşik Krallık arasında, hem silahlı kuvvetler hem de savunma ve havacılık sanayisi kapsamında ne gibi iş birliği fırsatları bulunuyor?
Albay Piers STRUDWICK: Direktif dokümanı, Türkiye’nin kritik bir NATO müttefiki olduğunu; bu müttefik ile terörle mücadele de dâhil olmak üzere bölgesel güvenlik konularında yakın çalışılacağını açıkça belirtiyor.
Savunma ve havacılık alanında da geçmişten bugüne gelen, uzun soluklu yakın iş birliğimizi daha da sağlamlaştırmak için çalışacağız. Bu konu, Nisan ayının başında, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace’ı, Londra’da ziyaret etmesinde de gündeme geldi.
Birleşik Krallık Savunma ve Askeri Ataşesi Albay Piers Strudwick’e, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için, okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.