Fotoniks’in Lazer Haberleşme Sistemi Göreve Hazır
Türk savunma ve havacılık sanayisinin teknolojik KOBİ’lerinin kritik alanlarda yaptıkları ürün geliştirme çalışmaları, birer birer meyvelerini veriyor. Bu çalışmaların meyvelerinden biri de sektörün önde gelen teknolojik KOBİ’lerinden Fotoniks tarafından geliştirilen ve bu sayının kapak dosyasında ele aldığımız Lazer Haberleşme Sistemi (LHS).

Türkiye’de, lazer haberleşme sistemleri üzerinde çalışmaya başlayan ilk firma olduklarının altını çizen Fotoniks Yönetim Kurulu Başkanı Cem Yazıcıoğlu, LHS ile sahada denenen ve başarılı sonuçlar elde eden ilk yerli çözümü ortaya koyduklarına da dikkat çekiyor.
Günümüz muharebe sahasında iletilen verinin hacminin giderek artması dolayısıyla ortaya çıkan yüksek hızlı ve geniş bant muhabere ihtiyacına çözüm olarak geliştirilen LHS; 5 km menzilde, çift yönlü olarak, her bir yönde 1 Gbps’lik veri aktarım hızına ulaşabiliyor. Bu hız değeri, her iki yönde, saniyede 500’er yüksek çözünürlüklü (HD) görüntünün aktarılabilmesi anlamına geliyor. Elektronik olarak karıştırılamaması, dinlenememesi ve tespit edilememesinin yanı sıra kolay taşınabilir ve kurulabilir olmasıyla dikkat çeken LHS’nin, bu nitelikleriyle kullanıcısına, yeni ve kritik muhabere kabiliyetleri kazandırabilme ve aynı zamanda mevcut muhabere sistemlerine katma değer sağlayabilme potansiyeli bulunuyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan çeşitli testlerle olgunluk seviyesini potansiyel kullanıcılara da gösteren LHS, EFES gibi tatbikatlarda da başarıyla kullanıldı ve kendisini sahada ispat etme noktasına geldi.

Fotoniks’in 2013 yılında başlattığı Ar-Ge çalışmalarının ürünü olan LHS, sektördeki teknolojik KOBİ’lerin, kendilerine verilen iş paylarını ana yüklenicilerine teslim etmenin çok ötesine geçebileceğinin; yıllara yayılan bir süreçte çalışmayı ve adım adım ilerlemeyi gerektiren çok özel alanlarda dahi projeler yürütebileceğinin kanıtıdır.
LHS, gelişen Türk savunma ve havacılık sanayisinin, KOBİ’ler seviyesinde ulaştığı teknolojik derinliği ve bu seviyede çok özel ürünler ortaya koyulabileceğini göstermesi açısından da önemlidir.
Anova, İhracatın Önündeki Engelleri Kaldırıyor
Ürünleşme yolculuğunda kritik aşamaları geride bırakan sektörün önde gelen bir diğer teknolojik KOBİ’si Anova da bu sayının konukları arasında yer alıyor. Yaklaşık 4 yıl önce ürünleşme stratejisini güncelleyen firma, bu strateji doğrultusunda kendisine 3 tane stratejik alan belirledi: Çevresel iklimlendirme sistemleri, esnek mermi yolu ürün ailesinin de üyesi olduğu silah sistemleri ve yakıt sistemleri. Bu stratejik alanlarda bir dizi ürünü özgün olarak ortaya koymayı başaran Anova, bu ürünlerin farklı sürümlerini de geliştirerek birer ürün ailesi oluşturdu.


Belirlenen stratejik alanlarda, Anova’nın yetkinliklerine uygun ve Anova’ya yeni yetkinlikler kazandıracak ürünlerin seçiminde göz önünde bulundurulan kriterler ise şöyle sıralanıyor:
- İlgili ürünün başka bir yerli firma tarafından çalışılmıyor olması
- Katma değeri yüksek elektromekanik ürün olması
- Tedariki sorunlu, ihracat potansiyeli yüksek ürün olması
- Seri üretim potansiyelinin yüksek olması
Bu strateji doğrultusunda Anova, ilk aşamada, bir kısmı yurt dışından hazır olarak tedarik edilen alt sistemler ya da bileşenler kullanarak ürünlerini geliştirme yoluna gitti. Ancak Türkiye’ye uygulanan ambargolar ya da ihracat kısıtları gibi engellemeler, Anova’nın, yurt dışından alınan bu bileşenleri de yerlileştirmesinin önünü açtı. Böylece, Anova çözümlerinin kullanıldığı sistemlerin ihraç edilebilir hale gelmesine de ciddi katkı sağlandı.

Mevcut ürün ailelerine yeni üyeler kazandırmanın yanı sıra yeni alanlarda ürünler ortaya koymak için çalışmalarını sürdüren Anova, ürünlerinin markalaşması için de çalışmalar yürütüyor.
SaSaD’ın Performans Raporu Anketlerine Katılım Düşüyor
Kurulduğu 1990 yılından beri sektörün en kritik kurumları arasında yer alan Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SaSaD), 2021 Yılı Savunma ve Havacılık Sanayii Performans Raporu’nu, 5 Haziran’da yayınladı. SaSaD’a üye firmaların, hazırlanan anket sorularına verdiği cevaplar kullanılarak hazırlanan raporun giriş kısmında, 206 imalatçı firmanın SaSaD üyesi olduğu belirtiliyor. Raporda yer alan bilgilere göre, ankete cevap veren firma sayısı ise sadece 81. Bu rakam, ankete katılımın yüzde 39 seviyesinde gerçekleştiğini gösteriyor.
SaSaD, geçtiğimiz yıl yayınladığı performans raporunda ise 2020 yılı verileri için o zamanki 182 üye firmasının 85’inden geri dönüş almıştı. Ankete katılan firma sayısının bir önceki yıla kıyasla düşmüş olmasına dikkat!
SaSaD’ın her yıl yayınladığı performans raporları için bardağın hem dolu hem de boş tarafları bulunuyor. Bardağın dolu tarafında; sektörle ilgili analizlerde de kullanılan bu raporların, alanında tek kaynak olması ve SaSaD’ın da sektöre bu konudaki hizmetini kesintisiz sürdürmesi yer alıyor. Bu noktada SaSaD’a, bu rapor ve benzeri çalışmalarla ilgili olarak huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz.
Bardağın boş tarafında ise bu önemli dokümanın, sektöre ilişkin sunduğu kritik bilgilerin yanı sıra bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmesi yer alıyor. Akıllarda soru işaretlerine neden olan konuların başında da SaSaD üyelerinin ankete katılma oranının neden bu kadar düşük olduğu geliyor.

Raporlardaki verilerin güvenilirliği açısından da bazı tespitlerimiz var. 2021 raporunda yer alan şu cümle dikkat çekici: “Yurt içi sanayiciye yapılan satışların ana yüklenici satışları içerisinde yer aldığı değerlendirilir ise sektörün net toplam yurt içi satışının 6.322 M$ olduğu (Yurt içi sanayiciye yapılan satışların dublikasyonundan arınmış), toplam gerçek cironun yurt içi net toplam ile yurt dışı satışlardan oluştuğu ve 8.703 M$ olarak gerçekleştiği ifade edilebilir.”
Bu cümleden hareketle sektörün toplam cirosunun 10,159 milyar dolar mı yoksa 8,703 milyar dolar mı olduğunun bilinmediği bir ortamda, diğer tüm verilerin de ne kadar güvenilir olduğu bir soru işareti olarak önümüzde duruyor.
Kuşkusuz bu durumun sorumluluğu sadece SaSaD’da değil. Yapılan anketlere katılmayan, verilerini en güvenilir şekilde derleyerek SaSaD’a teslim etmeyen kuruluşlar başta olmak üzere sektörün tamamının sorumlu olduğunu kabul etmenin ve konuya bu ortak sorumlulukla yaklaşmanın, çözüm için atılabilecek ilk adım olacağını değerlendiriyoruz.
Sektörün Genişleme Hızı, SaSaD’ın Üye Sayısına Yansımıyor
Raporda, SaSaD’ın hâlihazırdaki üyelerinin, 206 imalatçı firma ve kuruluş ile 6 kümeden oluştuğu bilgisi yer alıyor.
Sektördeki firma sayısının çok ciddi bir seviyede arttığı; örneğin, Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliğinin (SSI) üye sayısının 1.000’in üzerinde olduğu; hatta bazı kümelenmelerin üye sayılarının birkaç yüzlere ulaştığı bir ortamda, SaSaD’ın üye sayısının neden bu kadar az olduğu; devamında da bu üye sayısı ile SaSaD’ın sektörün ne kadarını temsil ettiği üzerinde düşünülmesi gerekiyor.

Bugün gelinen noktada, sektörün genişleme hızıyla SaSaD’ın üye sayısındaki artış paralellik göstermediği gibi SaSaD çatısı altında yer almayan yüzlerce sektör oyuncusu var. Bu durumun SaSaD’ın hazırladığı raporlar için toplanan verilere yansıması da kaçınılmaz.
Bu tespitler ışığında, SaSaD yönetiminin önümüzdeki dönemdeki en önemli gündem maddeleri arasında, “üyelik” konusunun ve dolayısıyla da üyelik sürecinin olacağını tahmin ediyoruz.
Bu tabloda, SaSaD’ın yeni Genel Sekreteri olarak 1 Haziran’da göreve başlayan Dr. Ruşen Kömürcü’yü, ne kadar zorlu bir görevin ve yoğun bir gündemin beklediğini görebiliyoruz. SaSaD Yönetim Kurulu’nun ince eleyip sık dokuduğu bir sürecin sonunda bu kritik göreve layık görülen Dr. Kömürcü’ye, SaSaD’ı dünyanın önde gelen ülkelerinin benzer dernekleri seviyesine çıkarma yolculuğunda kolaylıklar diliyoruz.

Görevine hızlı bir başlangıç yapan yeni SaSaD Genel Sekreteri’nin, bu zorlu yolculukta SaSaD’ı geleceğe taşımak için iyi bir ekibe ihtiyaç duyacağı gerçeğinden hareketle yakın zaman içerisinde SaSaD’ın personel yapılanmasında bir büyüme de kaçınılmaz görünüyor.
Temmuz ayının öne çıkan gelişmelerini sizlerle paylaşacağımız Ağustos sayısı ile gelecek ay yeniden birlikte olmak dileğiyle.