Alper ÇALIK / a.calik@savunmahaber.com
FNSS, PARS ürün ailesine eklediği yenilikler ile taktik tekerlekli zırhlı araçlar konusundaki beklentiyi her geçen gün bir adım ileriye taşıyor. Firma, IDEF 2021’de, bu ailenin en yeni üyelerinden PARS IV 8×8 ve Mayına Karşı Korumalı Araç (MKKA) Projesi kapsamında geliştirdiği PARS IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı’nı (ÖOA) ilk kez sergiliyor. PARS IV 8×8, ateş gücü, beka ve hareket kabiliyetinin yanı sıra muharebe sahalarına getireceği durumsal farkındalık, bağlanabilirlik ve modülerlik gibi kabiliyetler ile kendi sınıfının geleceğini tanımlıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı (Öz.K.K.lığı) için geliştirilen PARS IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı ise yüksek ateş gücü ve diğer kabiliyetlerinin yanında MRAP (Mine-Resistant Ambush Protected / Mayına Karşı Korumalı) araçlar ile aynı seviyede koruma kabiliyetleri sunuyor. FNSS’nin IDEF’te öne çıkardığı bir diğer araç olan PARS 6×6 İZCİ ise keşif harekâtı için olmazsa olmaz olan durumsal farkındalık kabiliyetleri ile dikkat çekiyor.
Öz kaynakları ile geliştirmeye başladığı PARS IV 8×8’in tasarımı ile ilgili tüm süreçleri tamamlayan FNSS, IDEF’te, bu aracın ilk prototipini sergiliyor. Firma, fuarın hemen ardından, PARS IV 8×8’i testlere sokmayı planlıyor. PARS IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı’nda ise seri üretime başlayan FNSS, bu proje kapsamında Öz.K.K.lığı için üreteceği 12 aracın tamamını bu yıl içinde teslim etmeyi hedefliyor.
FNSS, PARS 6×6 İZCİ ve PARS 8×8 İZCİ araçlarını da PARS IV’e benzer şekilde öz kaynakları ile geliştirmeye başladı ve daha sonra bu tasarımları ile Savunma Sanayii Başkanlığının (SSB) Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Araçlar (ÖMTTZA) projesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığının ve Jandarma Genel Komutanlığının tercihi oldu. Proje kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından talep edilen konfigürasyondaki PARS 6×6 İZCİ araçlarının prototip üretimini tamamlayan firma, bu araçların testlerine devam ediyor. FNSS, aynı proje kapsamında, PARS 8×8 İZCİ’nin ilk prototipinin üretimine devam ediyor.
Tekerlekli Zırhlı Araçların En İyi Özellikleri, PARS Ürün Ailesinde Toplanıyor
PARS 6×6 taktik tekerlekli zırhlı araç (TTZA), TSK envanterine girecek olan ilk 6×6 TTZA olma özelliği taşıyor. Bununla birlikte 6×6 ve 8×8 TTZA’lar, hemen hemen İkinci Dünya Savaşı’ndan beri, dünya ordularında farklı rollerde görev alıyor. PARS ürün ailesi de tekerlekli zırhlı araçların tarihsel gelişimi sonucunda ortaya çıkan en iyi özellikleri bünyesinde barındırıyor.
Tekerlekli zırhlı araçların tarihine bakıldığında, bu araçların modern anlamda ilk ortaya çıkışının, 1910’lu yıllarda gerçekleştiği görülüyor. O yıllarda, mevcut ticari otomobil ya da kamyonların zırhlandırılması suretiyle geliştirilen bu araçlar, dönemin otomotiv teknolojileri nedeniyle sınırlı muharip kabiliyetlere sahipti. Bu nedenle bu araçlar, sadece kolluk kuvvetleri tarafından icra edilen devriye görevleri gibi ikincil rollerde kullanılabildi. Bu durum, özgün şasilere sahip araçların tasarımını zorunlu kıldı. Benzer şekilde, bu araçların sadece belirli akslarında çekiş gücü olması da araçların sadece yollarda kullanılabilmesi anlamına geliyordu.
İkinci Dünya Savaşı ve Gelişen Otomotiv Teknolojileri

İkinci Dünya Savaşı’na doğru gelindiğinde, özgün şasilere ve tüm tekerleklerden çekiş gücüne sahip olacak şekilde üretilen tekerlekli zırhlı araçlar ortaya çıkmaya başladı ve bu araçlar, askeri birlikler tarafından, keşif ve ileri gözetleme gibi görevlerde kullanıldı. Bununla birlikte ABD’de geliştirilen M8 Greyhound 6×6 gibi bağımlı süspansiyona sahip olan araçlar, yollarda yüksek süratlere erişebilseler de kötü bir arazi performansı sergiledi.
Nazi Almanya’sının hemen hemen aynı dönemde geliştirdiği Sd.Kfz. 234 ailesi 8×8 araçlar ise bağımsız süspansiyonları ile rakiplerine kıyasla zorlu arazi şartlarında daha başarılı oldu. Tüm tekerleklerinde dönüş kabiliyeti de bulunan bu araçlar, dar kasaba sokaklarında daha rahat manevra yapabildi.
Amfibi Kabiliyet Standart Hale Geliyor
1950’li yıllarda geliştirilen Rus menşeli BTR-152 araçlarının çeşitli sürümlerinde olduğu gibi lastik basınçlarının ayarlanabilmesi özelliği, tekerlekli zırhlı araçların yumuşak arazilerdeki kabiliyetini arttırdı.
1960’lara doğru gelindiğinde, gelişen teknoloji ile birlikte amfibi kabiliyet de standart haline gelmeye başladı. Böylece keşif görevleri gibi özel rollerde kullanılacak olan ve çoğunlukla istihkâm unsurlarının ilerisinde, müstakil olarak görev yapacak araçlar, nehir gibi engelleri kendi kabiliyetleri ile geçebileceklerdi. Yine Rus menşeli BRDM-1 ve BRDM-2 araçları, bu teknolojiyi kullanan ilk araçlar arasında yer aldı.
İlerleyen teknoloji, tekerlekli araçların ateş gücünü de olumlu etkiledi. Güdümlü tanksavar füzelerinin gelişimi, 6-7 tonluk 4×4 zırhlı araçlara, ana muharebe tanklarını alt edebilecekleri bir kabiliyet kazandırdı. İngiltere’de geliştirilen ve Malkara füzelerini ateşleyebilen 4×4’lük Hornet’ler, bu tip araçların bir örneği oldu.
1980’li yıllara doğru gelindiğinde ise daha ağır yükleri taşıyabilen süspansiyon sistemleri ile birlikte, 6×6 ve 8×8 tekerlekli zırhlı araçlar, çapı 105 mm’ye kadar varabilen ana silaha sahip kuleleri taşıyabilecek hale geldi.
El yapımı patlayıcıların terörist örgütler tarafından sıklıkla kullanılmaya başlanması, araçların mayın korumasının arttırılmasını gündeme getirdi. Buna yönelik olarak ilk örnekleri 1980’lerde ortaya çıkan “V” şeklinde taban zırhları ve 5 noktalı emniyet kemeri benzeri teknolojiler ise günümüzdeki mayın koruması yöntemlerinin temellerini oluşturdu.
Soğuk Savaş Biterken Çatışmalar Şehirlere Kayıyor

Soğuk Savaş’ın bitişi ile birlikte, çatışmalar şehirlere ve şehir çevrelerine doğru kaymaya başlamıştı. Bu gelişme, paletli araçlara göre; işletme maliyetlerinin düşüklüğü, hareket hızlarının yüksekliği ve bakım kolaylıkları gibi pek çok özellikleri ile öne çıkan tekerlekli zırhlı araçların, keşif benzeri ikincil görevlerden ziyade, doğrudan ön saflarda kullanılabileceği bir ortam yarattı. Birinci ve İkinci Körfez Savaşları, ABD’nin 8×8 taktik tekerlekli zırhlı araçları yoğun şekilde kullanmasına tanıklık etti.
2020 yılına doğru gelindiğinde, bilgi teknolojileri de muharebe sahasının bir parçası haline geldi. Bu teknolojiler, bir zırhlı aracın kabiliyetlerini ifade etmek için kullanılan ve ateş gücü, beka ve hareket kabiliyeti şeklinde tanımlanan 3 geleneksel boyutun yanına, bir yenisini daha ekledi. Bu 4’üncü boyut, durumsal farkındalık, uyarlanabilirlik, bağlanabilirlik ve otonomi gibi gelişen teknolojilerin getirdiği yeniliklerin bir bileşkesi olarak şekillendi.
Özgün Tasarıma Sahip Yerli 8×8 Sahneye Çıkıyor
Dünyadaki 6×6 ve 8×8 taktik tekerlekli zırhlı araçlar konusundaki eğilimi gören FNSS, bu alandaki çalışmalarına, 2000’lerin başında başladı. Başlangıçta lisans altında üretim modelini masaya yatıran FNSS, benzer bir model altında yürütülen ZMA projesinden edindiği tecrübeler ile bu fikirden hızlıca vazgeçti ve kendi özgün aracını geliştirmeye karar verdi. Başlangıç aşamasında, GPV isimli yabancı bir mühendislik firmasından teknik destek alan FNSS, bir süre sonra bu firma ile yollarını ayırdı ve yola tek başına devam etti. Bu süreçte FNSS, uzun soluklu Ar-Ge çalışmaları gerçekleştirdi. Çalışmalarının meyvesini ise 2004 yılında aldı ve PARS 8×8’in ilk prototipi ortaya çıktı.
PARS’ın ilk prototipi çıkar çıkmaz, FNSS tarafından, çeşitli kullanıcıların açtığı ihalelerde testlere sokulmaya başladı. Bu testlerde, uzun yıllardır tekerlekli araçlar sektöründe yer alan yabancı rakiplerini zorlayan PARS, büyük bir ihracat potansiyeli olduğunun da sinyallerini veriyordu.
Arazi Canavarı ve Şehir Savaşçısı
PARS ailesinin ilk üyesi olan bu araç, dönemi itibarı ile modern bir taktik tekerlekli araçtan beklenen özelliklerin ötesinde kabiliyetlerle donatılmıştı. Komutan ve sürücünün, aracın ön bölümünde ve yan yana oturacağı şekilde tasarlanan PARS, sahip olduğu 180 derecelik görüş açısıyla her iki kullanıcıya da çok yüksek bir durumsal farkındalık sunuyordu. Muharebenin kaotik ortamında bile, komutanın sürücü ile koordinasyonunu kaybetmeden yönetebileceği bir araç ortaya çıkmıştı.
PARS, amfibik özelliği sayesinde göl ve nehirleri yüzerek geçebiliyordu. Güç grubu, geleneksel yaklaşımın aksine, aracın sürücü ve komutan mahallinin hemen arkasında ve yine birinci ve ikinci akslarının üzerinde yer alıyordu. Böylece araç, muadillerine göre çok daha dengeli hale geldi. Gevşek ve yumuşak arazide çok daha yüksek bir hareket kabiliyetine sahip oldu.
Her birinde bağımsız çekiş kabiliyeti olan 8 tekerleğin 8’i de yine birbirinden bağımsız şekilde, dikey eksende 50 santimetre hareket edebiliyordu. PARS bu sayede, paletli araçların kabusu olan küçük kayalarla dolu leçelik arazileri de kolaylıkla aşabiliyordu. Aracın lastik basınçları ayarlanabildiği için de kum benzeri yumuşak yüzeylerde de hareket kabiliyetini kaybetmiyordu. Yüksekliği ayarlanabilir pnömatik süspansiyonları ise araca, hem farklı eğimlere uyum sağlayabilme hem de yol ya da arazide sürüş durumuna göre aracın karın altı yüksekliğini ayarlama yeteneği kazandırıyordu. 8 tekerleğinin tamamında da direksiyon kontrolü olduğu için araç, aynı boydaki rakiplerine kıyasla %40 daha düşük dönüş yarıçapına sahipti. Araç, bu özelliklerin tamamını, yüksek bir koruma seviyesi ile birlikte kullanıcıya sunuyordu.
İlk başta zırhlı muharebe aracı (ZMA) şeklinde kurgulanan PARS 8×8, üzerinde 25 mm’lik otomatik top bulunan bir kuleye sahipti.
Sıra PARS 6×6’da

FNSS, 2009’a gelindiğinde, TSK’nın özel maksatlı ve 6×6 konfigürasyonda taktik tekerlekli araç ihtiyacına yönelik olarak bir Ar-Ge projesini hayata geçirdi. Bu projeyle henüz daha sözleşme imzalamadan, öz kaynakları ile PARS 6×6’yı geliştirmeye başladı. Bu milli proje, daha sonra TÜBİTAK desteği aldı ve son 25 yılın en iyi Ar-Ge projesi olarak seçildi. Konsept çalışmaları 4 ay, detay tasarım ve üretim faaliyetleri 14 ay süren PARS 6×6’nın ilk prototipi, 2011’de ortaya çıktı.
Gelişimini Sürdüren PARS, Malezya’nın İlgisini Çekiyor
PARS 6×6 ile ilgili Ar-Ge çalışmaları devam ederken PARS 8×8 de Malezya Kara Kuvvetlerinin ilgisini çekti ve 2011 yılında FNSS, Malezya ile 257 adet 8×8 aracı kapsayan bir sözleşme imzaladı. 559 milyon dolar değerindeki bu sözleşme ile FNSS, daha önce kırdığı “Türkiye’nin kara araçları alanında tek kalemde imzalanan en büyük sözleşmesi” rekorunu geliştirmiş oldu. Ayrıca PARS 8×8, Türkiye’deki bir kullanıcının envanterine girmeden önce, ilk olarak yurt dışına satılarak başka bir başarının altına da imza atmıştı.
Kullanıcı talepleri doğrultusunda, aracın balistik ve mayın koruması arttırılırken diğer özelliklerinden taviz verilmedi. Bunun yanında araç, Malezya’nın sıcak ve rutubetli koşullarında performansından ödün vermeyecek bir hale geldi. Ayrıca araç, sadece ZMA sürümü bulunan PARS 8×8’den farklı olarak, 12 farklı konfigürasyona sahipti. Bu konfigürasyonlar arasında; komuta kontrol araçları, 30 mm’lik ana silaha sahip araçlar ve muhabere araçları da vardı. Bu sayede FNSS, PARS 8×8’i modüler bir araç ailesine dönüştürdü ve PARS II 8×8 ortaya çıktı. Bu araç, Malezya’da AV-8 GEMPITA olarak adlandırıldı.
PARS II’den PARS III’e Geçiş
FNSS, Malezya’daki teslimatlarına devam ederken PARS’ın bir sonraki jenerasyonu için Ar-Ge çalışmalarına da başladı. PARS III olarak adlandırılacak bu araç, Türkiye ve çevre ülkelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak geliştirildi.
FNSS, sahadan aldığı geri bildirimler doğrultusunda, aracın yüksek hareket kabiliyetini muhafaza ederken koruma seviyelerini ve iç hacmini arttırdı. Firma, birbiri ile çelişen bu gereksinimleri karşılayabilmek adına yoğun Ar-Ge çalışmaları yürüttü ve bu süreçte, platforma yeni kabiliyetler kazandırdı. Öncelikle PARS II’deki pnömatik süspansiyondan farklı olarak, PARS III’te hidro-pnömatik süspansiyon tercih edildi. Bu sayede aracın gövde altında ilave bir hacim ortaya çıktı ve buraya eklenen ilave zırhlar ile aracın mayın koruması kabiliyeti arttırıldı. Ayrıca, zırh teknolojileri alanında yürütülen çalışmalar sayesinde araç, ağırlığı çok artmaksızın daha yüksek bir balistik koruma seviyesine ulaştı.
Bunların yanında araç; KBRN koruma sistemi, parçacık kalkanı (spall-liner), patlak gider (run-flat) lastikler, infilak bastırma sistemi, patlamaya ve delinmeye dayanıklı yakıt tankları ve kendini kurtarma vinci gibi çeşitli sistemlere kavuştu.
Umman Projesi ve %95’lik Harbe Hazırlık Seviyesi

PARS III platformunda, baz aracın modülerliği ve farklı konfigürasyonlardaki ortak bileşen sayısı daha da arttı. FNSS, aracın idame edilebilirliğine de odaklanmıştı. Örneğin aracın güç grubu, sahada, yarım saatte değiştirilebilir hale geldi. Bu süreçte, komponent bazında PARS II’den %85 oranında farklı olan yepyeni bir araç ortaya çıkmış oldu. Tüm bu yeni kabiliyetler, PARS III’e ihracat başarısı getirdi ve FNSS, Umman Kraliyet Kara Kuvvetleri ile 500 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Bu proje, hem 6×6 hem de 8×8 tipindeki ve 13 farklı konfigürasyondaki 172 aracın üretimini kapsıyordu.

2021 yılı itibarı ile bu projedeki tüm araçların teslimatını tamamlayan FNSS’nin kullanıcıdan aldığı raporlara göre, araçlar, şu anda %95 civarında bir harbe hazırlık seviyesi ile görev yapıyor.

PARS Ailesinin En Yeni Nesli: PARS IV 8×8

FNSS, IDEF 2021’de ilk kez sergilediği ve taktik tekerlekli zırhlı araç ailesinin en gelişmiş neslini temsil eden PARS IV 8×8’i, kendinden önceki PARS araçlarının öne çıkan özelliklerine sadık kalarak ve herhangi bir kullanıcıdan sipariş gelmesini beklemeksizin geliştirdi. Bunun yanında PARS IV’e pek çok yeni özellik eklendi.
PARS IV’ün yaklaşık 2 yıl süren tasarım çalışmalarını geride bırakan FNSS, tam fonksiyonlu ve çalışır durumdaki ilk prototipin üretimini de tamamladı. FNSS ayrıca, ilk başta 8×8 sürümünü geliştirdiği PARS IV’ün, 6×6’lık sürümünün tasarımına da devam ediyor.
PARS IV, Muharebeyi 4’üncü Boyuta Taşıyor

Gelişen teknolojiler ile birlikte; hareket kabiliyeti, beka ve ateş gücünün yanına ilave edilen 4’üncü boyut dikkate alınarak tasarlanan PARS IV, gövdesinin dışına eklenen ve 360 derece görüş sağlayan sistemler ile durumsal farkındalığı bir üst seviyeye taşıyor. Bu sistemler; gece görüş sistemleri, kızılötesi görüntüleme sistemleri ve gündüz kameralarından gelen veriyi, füzyon prensibi ile işleyerek personele bütünleşik tek bir görüntü sunuyor ve hiçbir tehdidin gözden kaçmamasını sağlıyor. Ayrıca, araç üzerinde yer alan muharebe sahası bilgi aktarım sistemleri ve muharebe yönetim sistemleri gibi çeşitli yeni donanımlar, PARS IV’ün, geleceğin muharebelerine hazır olduğunun sinyallerini veriyor.
PARS IV, 35 mm’lik Silahını Kuşanıyor

FNSS, PARS IV’e, ateş gücü konusunda da yenilikler getirdi. 35 mm’ye kadar ana silaha sahip insansız kulelerin entegre edilebildiği PARS IV, bu özelliği ile kullanıcıya daha yüksek bir ateş gücü sunuyor. Stabilizasyon ve lazer mesafe tespit cihazlarının standart donanım haline geldiği bu kuleler, artık otomatik hedef takibi yapabiliyor ve belirlenen bir sektörü tarayarak, şüpheli bir durum olması halinde kullanıcıyı uyarıyor.
Bununla birlikte, sürekli gelişen teknolojiler, yeniliklere açık bir araç tasarımını zorunlu hale getirdi. Bu nedenle FNSS, temellerini ilk olarak PARS III’te attığı açık mimarili tasarım felsefesini, PARS IV’te daha da olgunlaştırdı. Bu sayede, çok farklı faydalı yüklerin entegre edilebileceği; yüksek taşıma kapasitesine sahip bir araç ortaya çıktı.
PARS IV, Koruma Seviyesi ile de Fark Yaratacak

TSK’nın son dönemde gerçekleştirdiği çok sayıda harekât, el yapımı patlayıcılara (EYP) karşı koruma ihtiyacının daha da arttığını gösterdi. Bu durumu göz önünde bulunduran FNSS, PARS IV ile ilgili çalışmalarında, MKKA projesinde elde ettiği tecrübelerden yararlandı. Yürütülen Ar-Ge çalışmaları ile PARS IV’ün koruma seviyesi, PARS III’ün daha da ötesine taşındı.
700 Beygirlik Güç ile Mobiliteden Ödün Vermiyor
Koruma kabiliyetleri ve faydalı yük taşıma kapasitesi ile ilgili yeniliklerin PARS IV’ün hareket kabiliyetini olumsuz etkilememesi adına, daha güçlü bir güç gurubu entegre edildi. Bu sayede çekiş gücünden bir şey kaybetmeyen PARS IV, diğer PARS araçlarında olduğu gibi %60’lık dik eğime rahatlıkla tırmanabiliyor ve 0,7 metrelik dik engelleri aşabiliyor.
Bunların yanında aracın tasarımında geleceğin ihtiyaçları da unutulmadı ve çeşitli modifikasyonlarla daha yüksek ağırlıklara ulaşabilecek bir büyüme potansiyeliyle geliştirildi.

PARS IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı: PARS’ın Kıvraklığı MRAP Koruması ile Buluştu
FNSS’nin IDEF’te ilk kez sergilediği bir diğer ürün olan PARS IV 6×6 Özel Operasyonlar Aracı (ÖOA), kullanıcıya sunduğu yüksek koruma kabiliyetleri ile dikkat çekiyor. Diğer projelerden farklı olarak, Mayına Karşı Korumalı Araç (MKKA) projesi, Öz.K.K.lığının doğrudan yaptığı bir talep ile başlatıldı. Kullanıcı, tehdidin belirsiz olduğu ve EYP riskinin yüksek olduğu özel durumlara yönelik bir araca ihtiyaç duyuyordu. Bu süreçte değerlendirilen teklifler sonucunda, PARS IV 6×6 öne çıktı.
EYP ve Mayın Korumalı 6×6
FNSS, PARS IV 6×6’nın yüksek koruma seviyesini, prototip olarak üretilen araç üzerinde yapılan mayın ve EYP testleri ile kanıtladı. Bunların yanında, PARS IV 6×6 ÖOA üzerinde, PARS ailesindeki standart koruma tedbirlerine ilave olarak; RPG koruma ağı ve 360 derece koruma sağlayan sis havanları gibi ilave sistemler de bulunuyor.
Çift Silah Kulesi, Yüksek Ateş Gücü Sağlıyor

PARS IV 6×6 ÖOA, Öz.K.K.lığının yüksek ateş gücü konusundaki gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde, iki adet uzaktan komutalı silah sistemi (UKSS) taşıyor. FNSS’nin bu projeye özel olarak geliştirdiği ve SANCAK adı verilen bu UKSS’lerden biri aracın ön bölümünde; diğeri ise arka tarafta yer alıyor. Stabilizayon özelliğine sahip SANCAK üzerinde, lazer mesafe tespit cihazı da bulunuyor. Sistem ayrıca, otomatik hedef takibi ve sektör taraması da yapabiliyor. SANCAK’ın, 3 farklı silah seçeneği bulunuyor: 7,62 mm makinalı tüfek, 12,7 mm makinalı tüfek ya da 40 mm otomatik bombaatar. Bu silahlar, sahra koşullarında, SANCAK üzerine kullanıcı tarafından kolaylıkla takılıp sökülebiliyor.
Durumsal farkındalık, 2 adet silah kulesinin ve araç önündeki 230 derece görüş sağlayan periskopların yanı sıra aracın çeşitli yerlerinde bulunan ve 360 derece görüş açısı sunan kameralar ile sağlanıyor. Araç üzerinde ayrıca, özel görevlere yönelik pek çok faydalı yük yer alıyor.
Sınıfının En Kıvrak Aracı

Toplamda 7 metre uzunluğa sahip olan PARS IV 6×6 ÖOA, 7 metre gibi dar bir yarıçapta dönebiliyor. Bu, özellikle meskûn mahallerde dar sokaklardaki çatışmalarda büyük avantaj sağlayabilecek bir kabiliyet. Bunun yanında, yüksek motor gücü ile araç, PARS ailesinin diğer üyelerine benzer şekilde, başarılı bir hareket kabiliyeti performansı sergiliyor.
FNSS Genel Müdürü ve CEO’su K. Nail Kurt, PARS IV 6×6 ÖOA hakkında şunları söylüyor: “Bu proje için farklı branşlardaki tüm kullanıcıların ortak talebi; ‘yüksek koruma seviyesi’ oldu. Bunun yanında araç, farklı yönlerden aynı anda gelebilecek tehditlere cevap verebilecek ateş gücüne sahip olmalı ve dar sokaklara teröristler tarafından kurulan engelleri, kıvrak bir şekilde aşabilmeliydi. Araç, tüm bu özellikleri ile personeli, görev bölgesine güvenli şekilde taşıyabilmeli; personel araçtan emniyetli şekilde inerek görevini gerçekleştirebilmeli ve aynı şekilde sağ salim geriye dönebilmeliydi. Biz de işe koruma seviyesinden başladık ve MRAP araçlarıyla aynı seviyede koruma sağlayan bir araç tasarladık. Öyle ki dünya genelindeki benzer 6×6 platformları incelediğimizde, bu koruma seviyesinde başka bir araç göremedik.”
PARS İZCİ, Yüksek Durumsal Farkındalığı ile Doğuştan Keşif Aracı

FNSS’nin IDEF’te öne çıkardığı bir diğer ürün grubu da 6×6 sürümü hazır olan; 8×8 sürümünün ise prototip üretimi devam eden PARS İZCİ ailesi. FNSS, çok yüksek bir yerlilik oranına sahip olacak şekilde tasarladığı PARS İZCİ ailesinde, diğer araçlarında olduğu gibi yurt içindeki tedarikçi ekosistemi ile iş birliği yapıyor.
En baştan itibaren keşif araçları şeklinde kurgulanan ve genel olarak PARS ailesinin mimarisi kullanarak tasarlanan PARS İZCİ, kullanıcıya sunduğu yüksek durumsal farkındalık ile öne çıkıyor. PARS İZCİ, bu kabiliyeti, aracın önünde yer alan ve şeffaf zırh olarak da adlandırılan balistik camlar ile sağlıyor. Balistik camlar, aracın koruma kabiliyetlerini zafiyete uğratmaksızın, personelin görüş açısını önemli ölçüde arttırıyor. Balistik cam sayesinde komutan ve sürücü, aracın etrafında 270°’ye yakın bir açıda, 6 m mesafede zemini görebiliyor. Kalan 90°’lik kısımda ise geri görüş kamerası, aynı şartlarda görüş sağlıyor. Aynalar, aracın yan taraflarındaki ölü bölgeleri tamamen ortadan kaldırıyor. Balistik camlı araçlar, kullanılabilecek ayna ve bakılan cam büyüklükleri nedeniyle görüş performansı açısından periskoplu araçlara kıyasla daha etkili oluyor.
Aracın etrafında ölü alan kalmaması, özellikle meskûn mahal görevlerinde, bina aralarına saklanıp, ani şekilde araçların civarına yaklaşarak patlayıcı atan veya yapıştıran düşman unsuru gibi tehditlere karşı, diğer araçlara göre üstünlük sağlıyor.
Bu sayede, araç komutanı ya da sürücü, örneğin yakın mesafede yerde yatan bir roketatar nişancısını ya da alçak irtifada uçan tehditleri rahatlıkla görebiliyor.
PARS ailesinin genelinde olduğu gibi, PARS İZCİ araçlarında da sürücü ve araç komutanı, aracın ön bölümünde ve yan yana oturuyor. Ailenin diğer araçlarında, sürücü ve komutan arasındaki eşgüdümü arttıran bu özellik, keşif aracı olarak kurgulanan PARS İZCİ ailesinde farklı bir anlam kazanıyor. Bu özellik sayesinde, sürücü ve komutan, keşif harekâtı sırasında ortak gözlem yapabiliyor. Ayrıca komutan, intikal sırasında ortaya çıkan kritik durumlara anında müdahale edebiliyor. Bunların yanında personelin, gözlem yapabilmek için araç kapaklarını açıp dışarı çıkarak emniyetten taviz vermesine gerek kalmıyor. Araç içerisinde iklimlendirme sistemi de yer aldığı için personel, çok sıcak hava koşullarında dahi aracın zırh koruması altında gözlem yapmaya devam edebiliyor.
Keşif Harekâtının Olmazsa Olmazı: Hız

Keşif görevlerinin doğası gereği, bu tip görevleri icra edecek araçlar, gerektiğinde çok hızlı bir şekilde mevzi değiştirebilme kabiliyetine sahip olmalıdır. Ayrıca bu araçlar, düşmanın gözünden kendini koruyabilmek için kritik arazi arızalarından olabildiğince çok yararlanmalıdır. Bu da keşif araçlarının, hedef bölgeye intikal için zaman zaman asfalt yollar yerine, leçelik araziler gibi zorlu güzergâhları kullanmasını zorunlu kılar.
PARS İZCİ ailesi ise sahip olduğu yüksek hareket kabiliyeti ile bu gereksinimleri fazlasıyla karşılıyor. PARS ailesinin kalıtsal özellikleri olan yüksekliği ayarlanabilir hidro-pnömatik süspansiyon ve basıncı ayarlanabilir lastikler gibi kabiliyetlerle donatılan PARS İZCİ araçları, zorlu arazilerde problem yaşamıyor. Benzer şekilde aracın güç grubu, gövdenin orta bölümünde yer aldığı için yolda yüksek sürat ve dengeli bir sürüş imkânı sunuyor. Aracın ağırlık merkezi ortada olduğu için virajlarda, aracın ön ya da arka bölümünde savrulmalar oluşmuyor.
PARS İZCİ araçları, güçlerini, Tümosan tarafından geliştirilen dizel motorlardan alıyor.
Silahlı Keşif ve Ateşle Keşif Rolleri
PARS İZCİ ailesindeki 6×6 ve 8×8 araçlar, farklı kalibrede ana silaha sahip kule sistemleri ile donatılabiliyor. Araçlar bu sayede, gerektiğinde rahatlıkla ateşle keşif görevleri icra edebiliyor ya da silahlı keşif rollerinde kullanılabiliyor. Keşif harekâtının ihtiyaç duyduğu tüm muharebe bilgi sistemi donanımlarını taşıyacak şekilde tasarlanan PARS İZCİ ailesi, mini insansız hava araçları (İHA) ve mini insansız kara araçları (İKA) ile birlikte görev yapabilecek şekilde kurgulandı.
PARS İZCİ araçları, kara gözetleme radarları, teleskopik mast üzerine entegre elektro-optik sistemler ve KBRN tespit donanımı gibi pek çok keşif sistemi taşıyabiliyor. Bunun yanında araç, PARS IV’e benzer şekilde, açık bir elektronik mimari ile tasarlandı.
Personele Yüksek bir Koruma Seviyesi Sunuyor
PARS İZCİ ailesi, kullanıcıya, balistik tehditler ile mayın ve EYP tehditlerine karşı yüksek bir koruma seviyesi sunuyor. Araçlarda, PARS ürün ailesinin diğer üyelerinde olduğu şekilde; parçacık kalkanı, infilak bastırma sistemi ve mayına dayanıklı koltuk gibi özellikler yer alıyor. Ayrıca araca, hem pozitif basınçlı tipte hem de maskeli tip KBRN koruma sistemleri entegre edilebiliyor.
FNSS, PARS İZCİ ailesini, SSB tarafından yürütülen Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Araçlar (ÖMTTZA) projesi başlatıldıktan sonra; ancak daha henüz SSB ile bir sözleşme imzalamadan önce, kendi kaynakları ile geliştirdi. Daha sonra ihalede FNSS’nin tasarımı galip geldi ve IDEF 2019 sırasında, SSB ile sözleşme imzalandı.
Tablo 1. FNSS’nin PARS Ailesindeki Araçların Özellikleri
Araç | Kalifikasyon Yılı | Proje | Temel Özellikler |
PARS 8X8 Mk1 TTZA | 2004 | 8×8 Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç Geliştirme Projesi | Sürüş Yüksekliği Ayarlanabilir Pnömatik Süspansiyon Amfibik Değil STANAG 4569 Uyumlu Balistik Koruma |
PARS II 6X6 TTZA | 2011 | FNSS Geliştirme Projesi | Hidro-Pnömatik Süspansiyon Amfibik STANAG 4569 Uyumlu Balistik Koruma STANAG 4569 Uyumlu Mayın Koruması |
AV8 (PARS II) 8X8 TTZA | 2013 | Malezya AV8 Projesi | Havalı Süspansiyon Amfibik STANAG 4569 Uyumlu Balistik koruma STANAG 4569 Uyumlu Mayın koruması |
PARS III 6X6 & 8X8 TTZA | 2017 | Umman Projesi | Hidro-pnömatik Süspansiyon Amfibik Değil STANAG 4569 Kapsamında Yüksek Balistik Koruma STANAG 4569 Kapsamında Arttırılmış Yüksek Mayın Koruması |
PARS 4X4 STA | 2018 | Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı Silah Taşıyıcı Araçlar Projesi | Hidro-pnömatik Süspansiyon Amfibik STANAG 4569 Uyumlu Balistik Koruma STANAG 4569 Uyumlu Mayın Koruması |
PARS İZCİ 6×6 ve 8×8 | 2019 | Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı için Yürütülen Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Araçlar (ÖMTTZA) Projesi | Sürüş Yüksekliği Ayarlanabilir Hidro-Pnömatik Süspansiyon Amfibik Değil Sürücü ve Komutanın Durumsal Farkındalığı İçin Balistik Cam Özelliği STANAG 4569 Kapsamında Yüksek Balistik Koruma STANAG 4569 Kapsamında Yüksek Mayın Koruması |
PARS IV 8X8 TTZA | 2021 | Yeni Nesil Taktik Tekerlekli Zırhlı Muharebe Aracı Geliştirme Projesi | Sürüş Yüksekliği Ayarlanabilir Hidro-Pnömatik Süspansiyon Amfibik Değil STANAG 4569 Kapsamında Yüksek Balistik Koruma STANAG 4569 Kapsamında Yüksek Mayın ve EYP Koruması |
PARS 6X6 MKKA (Özel Operasyonlar Aracı) | 2021 | Özel Kuvvetler Komutanlığı için Yürütülen Mayına Karşı Korumalı Araçlar (MKKA) Projesi |