MSI Dergisi’nin 188’inci sayısında yayımlanan Özel Haber, derginin internet sitesinde paylaşılmıştır:
Şebnem ASİL / s.asil@savunmahaber.com
Turan SALCI / t.salci@savunmahaber.com
Birol TEKİNCE / btekince@savunmahaber.com
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Savunma Sanayi Meclisinin 41’inci toplantısı, 24 Aralık’ta, Ankara’da, TOBB Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Toplantıda; ihracat, fuar destekleri, beyin göçü, etkinlikler ve sektörün ihtiyaçlarına dair birçok konu istişare edildi.
Toplantıya; Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyüksimitci ve TOBB Savunma Sanayi Meclis Başkanı Yılmaz Küçükseyhan’ın yanı sıra 200’e yakın meclis üyesi ve davetli katıldı.

Sektörün sorun ve çözüm önerilerinin istişare edildiği toplantıda, Küçükseyhan, 30 civarında sektör sorununu, çözüm önerileri ile birlikte sundu. (Tablo 1.) Önümüzdeki günlerde düzenlenecek 10’uncu TOBB Türkiye Sektörel Ekonomik Şurası’na bu sorunları sunacaklarını belirten Küçükseyhan, sektörün sorunlarını çözmek için, ellerini her zaman taşın altına koyacaklarını belirtti.
Küçükseyhan’ın sunduğu sorun ve çözüm önerileri, çeşitli bakanlıklardan ve firmalardan temsilcilerin de katılımıyla tartışıldı ve birtakım kararlar alındı.
Tablo 1. Türkiye Savunma Sanayi Meclis Toplantısı’nda Sunulan Sorun ve Çözüm Önerilerinden Bazıları
Sorun | Çözüm Önerisi |
İhracat fuar destekleri | Prestijli uluslararası savunma fuarlarına katılımdaki maliyet kalemlerinde destekler artırılmalıdır. |
Yurt dışından gelen numunelerin gümrüklerde bekleme süreleri | Gelen numunelerin bekleme sürelerini kısaltmak ve masrafları daha aza indirecek bir uzlaşma noktası bulunmalıdır. |
Gümrük vergisi muafiyeti | Doğrudan gümrük muafiyeti alt yüklenicilerin kullanımına kadar genişletilmelidir. |
Ürün ve teknoloji geliştirme projelerinin destekleri sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede değil | Milli olması zorunlu ve kritik teknolojiler sınıflaması yapılarak ürün ve teknoloji geliştirme projeleri yaygınlaştırılmalıdır. |
Kamu kurumlarına bağlı kuruluşların seri üretim ihalelerine teklif vermesi | Ar-Ge kuruluşlarının, Ar-Ge projeleri dışında seri üretim işlerine teklif vermesini engelleyen bir yönetmelik hayata geçirilmelidir. |
Beyin göçü | SSB’nin Ekosistem Koordinasyon Platformu çalışmaları desteklenmelidir. |
Banka kredi faiz oranlarının yüksek olması | Sözleşmelerdeki ödemeler krediye gerek kalamayacak şekilde düzenlenmeli, avans ve aşamalı ödeme ile dengelenmelidir. |
Prof. Dr. Demir, Sektörün Sorunlarını Değerlendirdi

Prof. Dr. Demir, konuşmasının başında yaptığı değerlendirmede, sektörde, iş birliğinin artması gerektiğini ifade etti ve “2023 hedeflerini hep birlikte gerçekleştireceğiz.” dedi. SSB’nin, Savunma Sanayi Yetenek Envanteri (YETEN) ve Endüstriyel Yetkinlik Değerlendirme ve Destekleme Programı (EYDEP) programlarından bahseden Prof. Dr. Demir, bu programlar için sektörün geri bildirimi ve katkılarının, yapılacak iyileştirmeler için çok önemli olduğunu vurguladı. Toplantıda sunulan ve konuşulan sektör sorunlara ilişkin Prof. Dr. Demir’in değerlendirmeleri şöyle oldu:
- Etkinlik enflasyonu, bizim de dikkatimizi çeken bir konu. Hangi etkinliği kim, ne için yapıyor? Bunu bir sorgulamak lazım. Burada, gerçekten ihtiyaç temelli yaklaşım önemli diye düşünüyorum. Bir ön analiz ve strateji çerçevesinde yapmak, gerekli etkinlikler nelerdir diye bir soruyu sormak, bunun cevabını almak ve ona göre etkinliğin planlamasını yapmak gerekiyor. “A” kuruluşu, ‘Ben de şu etkinliği yapmak istiyorum.’ dediğinde, konu savunma sanayisi olunca destekleseniz bir dert, desteklemeseniz ayrı bir dert oluyor… Bu etkinlik enflasyonu içinde, belki de yapılması gereken bazı etkinlikleri atlarken, bazı alanlarda birbirlerinin üzerine düşen etkinlikler yapıyoruz. Bir kurul oluşturulması ve bu etkinliklerin değerlendirilmesi fikrine katılıyorum. Etkinlikler, Türkiye’nin hangi ihtiyacını karşılayacak? Bunun cevabının alınması gerekiyor.
- Ana yüklenicilerin alt yüklenicilerle rekabet etmesi konusunu çok sık gündeme getirdik. Ana yüklenicilerimiz, ‘politika değiştirdik, asla yapmıyoruz’ derken, projeler hayata geçtiğinde, şikâyetler devam ediyor. Biz, mümkün olduğunca hakemlik rolü oynamaya çalışıyoruz. Büyük firmaların, küçük firmalara rakip olmasının, bir mantığı olması gerekiyor. Eğer belirli bir faaliyetin devam etmesi gerekiyor ve bunun için teklif vermeleri gerekiyorsa sorun yok. Ama büyük firmaların, küçük firmaların yaptığı işlerden artık daha üst boyutlarda faaliyet göstermeleri gerektiğine biz de inanıyoruz. Bu konuda, vakıf şirketlerimiz başta olmak üzere ana yüklenicilerimize biz de hatırlatmada bulunmak istiyoruz.
- Satın alma zorunluluğu konusunda, eğer bir ürün fonksiyonel ise belirli bir kullanım alanı var ise biz, bunu, özellikle teşvik etmek istiyoruz. Ancak elimizde olmayan ve dışardan temin etmek zorunda kaldığımız ürünün yerini alacak ürünler olmalı. Şu anda acil alım diye, yurt dışından aldığımız bazı ürünler var. Çok sayıda firma da bu tip ürünleri getirmek için aracı olmaya başladılar. Bu da rahatsız edici başka bir husus. Biraz kolları sıvamalı ve bu ürünleri kendimiz üretmeliyiz.

- Sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülükleri alta sirayet ettirme konusu, iki ucu keskin bıçak gibi. Eğer bir ana yüklenici, bir alt yüklenicinin herhangi bir hususu geciktirmesinden dolayı gecikme cezası alıyorsa bu cezayı alt yükleniciye sirayet ettirmek zorunda kalıyor. Ama bu firmayı nakitle cezalandırmak yerine, bir şekilde firmanın da ileri vadede hizmet vereceği mal satacağı bir formüle dönüştürmek istiyoruz.
- Yerli firmaların döviz bazlı fiyatta ısrar etmesi konusunda iki alternatif var: Ya yerli olduğunu iddia eden firma, aslında çok az bir yerlilikle sözde yerli ürün satıyor -bu bir anlamda bizleri kandırmak oluyor- veya bir güvensizlik durumu var. İkisi de bence çok doğru şeyler değil. Aynı zamanda, Türk lirası ısrarımızla beraber birtakım firmalarımız, müthiş bir risk faktörü koymaya başladılar. Eğer bu risk faktörünü koyduysanız yine ürününüzün yerli olmadığı anlamına geliyor, dövizle ilgili dalgalanmaları riskli buluyorsunuz. Ürününüz yerli ise biz zaten enflasyon oranında bir artış veriyoruz. Ürünün yerli olması ve şeffaflık burada çok önemli. Alt kırılımlarda, yabancı kaynaklı ürünleri çok açıkça belirtin ki yerlileştirme politikamız kapsamında açık kapı bırakmayalım. Yarın, ambargo durumda, çok küçük bir parçadan dahi sıkıntı yaşamayalım.
- Beyin göçü konusunda, 2017-2018 yıllarında, %20’lik bir artış var. Ben, bu duruma tersten yaklaşacağım. Bir kere gitmek isteyen arkadaşlarımızı durduramayız. Bu kadar proje varken insanların ayrılmak istemesi ile ilgili yapılan analizlerde; aslında, maddi imkânların ilk sırada gelmediğine dair bir veri geldi. İş ve çalışma şartlarında, o ortamların daha iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Savunma sanayisinde, her çalışanın kendisinde bir kahramanlık duygusunu bulmasını bekliyoruz. Yurt dışındaki arkadaşlarımızı, tekrar yurt içine getirmek için gayret etmek gerekiyor. Onlara diyelim ki; ‘Git kardeşim, 3 sene sonra gel. Burada işin hazır ve şartların iyi olacak.’ Bu durum, teknoloji transferi için iyi bir fırsat.
Sektörün 2019 Yılı İhracatı, 2,7 Milyar Dolara Ulaştı

Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi, konuşmasında, sektörün 2019 yılı güncel ihracat rakamının 2,7 milyar dolara ulaştığını belirtti. Dr. Tüfekçi, ayrıca, Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (HAB), Savunma Sanayii Başkanlığının (SSB) öncülüğünde yeni bir teknopark kurulduğunu açıkladı. Üretim Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nin (ÜRTEMM), İstanbul Teknopark’tan sonra, SSB öncülüğünde kurulan ikinci teknopark olduğunu ifade eden Dr. Tüfekçi, bu teknoparkın, kendine has, çok özel bir yapısı olacağını söyledi. Dr. Tüfekçi, “ÜRTEMM ile prototip üretime yönelik bir yatırım amaçlıyoruz. Burada oluşturacağımız prototip üretim altyapıları, ileri üretim teknolojilerine yönelik olacak.” ifadelerini kullandı.

