Ümit BAYRAKTAR / ubayraktar@savunmahaber.com
K. Burak CODUR / b.codur@savunmahaber.com
Türkiye için büyük bir potansiyel barındıran küresel havacılık sektörü, aynı zamanda yoğun bir rekabete sahne oluyor. Küçükpazarlı Havacılık ve Uzay (KPA); doğru stratejileri kurgulayıp doğru yatırımları yaparak 2028 yılında 100 milyon dolar ciroya ulaşmış, 1.500 çalışanı olan ve yaklaşık 200 tedarikçisine 30 milyon dolarlık iş veren bir oyuncu haline gelmeyi hedefliyor. KPA Genel Koordinatörü Taha Küçükpazarlı, bu hedefleri ve onlara ulaşmak için yaptıkları çalışmaları, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.

MSI Dergisi: Taha Bey, COVID-19 süreci, havacılık sektörünü ciddi şekilde etkiledi ve biz de söyleşimize, bu süreci nasıl yönettiğinizi sorarak başlamak istiyoruz. Pandemiye kadar olan dönem ve pandemi dönemi olarak ikiye ayıracak olursak KPA açısından son 5 yılı nasıl özetlersiniz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: Havacılık sektörüyle ilgili en beğendiğimiz ve takdir ettiğimiz şeylerden biri, uzun dönemli öngörüler yapabilmeniz. Örneğin, platform üreticileri, her yıl, gelecek dönemde, hangi sınıftan ve kaç tane uçak üretmeyi planladıklarını açıklarlar. KPA gibi firmalar da gelecek planlarını ve uzun dönemli yatırımlarını, bu öngörüler kapsamında yapabilirler. Pandemi öncesinde, biz de adımlarımızı bu öngörülere göre atıyorduk ve özellikle de 2016-2019 döneminde, ciddi bir büyüme grafiği yakaladık. Bu dönemde, her yıl yüzde 25’lik bir büyüme kaydettik, önemli yatırımlar yaptık. Bu 3 yıl; beyaz yakalı çalışan sayımızın arttığı, havacılık kültürünün farklı boyutlarıyla kurum kültürümüze daha da derinden işlediği bir dönem oldu.
2019 yılının sonu ve 2020 yılının başı itibarıyla hiçbirimizin öngöremediği ve istemediği pandemi sürecini yaşamaya başladık. Havacılık, küresel anlamda pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında yer aldı. Sektörün ciro kaybının, 600 milyar dolar mertebesinde olduğu söyleniyor. Pandeminin başlamasıyla hava yolu firmaları uçak satın alımlarına ara verdi, bu doğrultuda Airbus ve Boeing gibi platform üreticileri, üretimlerini ciddi ölçüde yavaşlattı.
Pandemi öncesinde, bir tezgâhımızda 2027 yılına kadar neler yapabileceğimizi öngörebiliyorduk. Pandemi ile bu öngörülerde bir bulanıklık oluştu. Bir stratejik belirsizlik dönemi yaşadık. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da herkes kontrollü bir küçülmeye yöneldi. Yüzde 40’lara varan küçülmeler oldu; cirolarda ise yüzde 70’lere varan düşüşler yaşandı.
Biz de bu stratejik belirsizlik ortamında önümüzü görmeye çalıştık. Okumadığımız makale ve danışman raporu kalmadı. “Sektör ne zaman açılacak? Kaldığımız yerden ne zaman devam edebileceğiz?” gibi sorulara cevap aradık. Bugün ise nihayet tünelin sonundaki ışığı görebiliyoruz ve 2022’nin ortalarında, 2019’daki üretim seviyelerine ulaşabileceğimizi öngörüyoruz.

Ciro, çalışan sayısı, makina parkı, sahip olduğu kalifikasyonlar ve oturmuş süreçleriyle Türkiye’nin en büyük havacılık firmalarından biriyiz. Türkiye’nin en büyüğü olan TUSAŞ’ın en büyük alt yüklenicisi konumundayız. Dünyaya baktığımızda ise Airbus’ın Detay Parça Üreticisi’yiz (DPM / Detail Part Manufacturer). Ciddi bir gözden geçirme sürecinden geçerek almayı başardığımız DPM unvanı, Airbus’tan doğrudan iş almamızın önünü açtı. Türkiye’de, DPM konumunda bulunan sadece iki firma bulunuyor. Bunlardan biri de biziz.
MSI Dergisi: Savunma ve havacılık sektörüne ilişkin şöyle bir gözlemimiz var: Türk sanayicisi, pandeminin şokunu dünyanın geriye kalanına kıyasla daha çabuk atlattı; hatta bunu bir avantaja çevirdi. Sektörde, son dönemde yüzde 300’e varan büyüme oranlarını yakalayan firmalar oldu. Peki, pandemi döneminde KPA neler yaptı?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: Bizim sektörde gördüklerimiz de bahsettiğiniz gözlemle paralellik taşıyor. Bir kere şunun altını çizmemiz gerekiyor: Türk sanayicisi krize talimli; Amerikalı ve Avrupalı firmalar ise bazı krizlerde bocalamaya başlıyor. ABD’de ve Avrupa’da kurumlar ve kuruluşlar, her şeyi çok iyi planlar. En ince ayrıntısına kadar düşünür, risk analizleri yapar, bu risklerden kaçınmak için tedbirler alır. Yurt dışına teslim ettiğimiz işler için bizden istenen ürün güvenliği (product liability) sigortaları, bunun en güzel göstergelerinden biri. Teslimatını yaptığımız bir parça, uçağa takılmadan önce bir ara aşamada, farklı bir tesiste monte edilecekse bu tesiste gerçekleşebilecek bir yangın durumu için bile bizden sigorta yaptırmamız istenir. Ama tüm bu planlarda, risk analizlerinde adreslenmeyen bir şey yaşandığında, bu firmalar ciddi anlamda bocalıyor. Türk firmaları ise çok daha çabuk toparlanabiliyor ve oluşan şartlara uyum sağlayabiliyor.
Belirttiğiniz yüzde 300’lük büyümeleri, biz havacılıktan çok savunma tarafında gözlemledik. Hatta bizim yaptığımız şey de savunma tarafına daha fazla odaklanmak oldu. Pandemiyle birlikte havacılık firmalarının önünde 2 yol belirdi. Ya havacılık için yaptıkları üretim hacmine yakın bir üretim hacmini yakalayabilecekleri, otomotiv gibi yeni sektörlere girecekler ya da bu dönemi atlatacak tedbirleri alıp pandeminin etkileri geçince çalışmalarına devam edeceklerdi. Biz, şöyle düşündük: Birinci yolu seçersek yeni bir sektör ve yeni müşterilere hizmet verebilmek için yeni şeyler öğrenmemiz gerekecekti. Bu süreçte, öğrenme eğrisini tamamlamamız en az 6 ay sürecek ve belki bundan sonra kar elde edebilecektik. 1-2 sene sonra ise havacılıkta işler eski haline döndüğünde, bir yanda yeni sektörde süren çalışmalar, diğer yanda havacılık sektöründe pandemi öncesine yakın yoğunluk olacak ve yönetilmesi zor bir tablo karşımıza çıkacaktı. Nitekim bu yolu tercih eden firmalar, bugün bu durumu yaşamaya başladı. Biz, ikinci yolu seçtik ve mevcut müşterilerimizin, ağırlıklı olarak savunma sektörüne yaptığı işlerde, proje bazlı diyebileceğimiz, butik işler aldık. Bu kapsamda Milli Muharip Uçak (MMU), HÜRJET, HÜRKUŞ, ATAK ve GÖKBEY gibi platformlara yönelik projelerde roller üstlendik. Bildiğimiz, tanıdığımız müşterilerimiz için bildiğimiz işleri yaptık. Tek fark, üretim sayılarının çok daha düşük kalması oldu.
Tüm bu süreci ve stratejimizi de çalışanlarımızla açık bir şekilde paylaştık. Her birinin kafalarında, neler olacağına dair soru işaretleri vardı. Ama bizim onlarla kurduğumuz bu iletişim ve stratejimizin kısa zamanda olumlu sonuçlar vermesi, tüm endişeleri ortadan kaldırdı.
Burada, konunun sivil havacılık tarafına da değinmem ve şunu vurgulamam gerekir. Müşteri portföyümüzün genişliği ve bazı müşterilerimizin, bizim gibi alt yüklenicilerini korumak için yaptıkları uygulamalar da pandemi dönemini atlatmamızda bize destek oldu. Müşterilerimiz, KPA gibi havacılık kültürünü kazanmış, tüm altyapılarını oturtmuş ve pandemi öncesinde teslimatlarını sorunsuz bir şekilde gerçekleştiren bir firmayı kaybetmek istemediler. Bu, bize özel bir konu da değildi; başta Airbus ve Boeing olmak üzere platform üreticileri, alt yüklenicilerini korumak için bir dizi tedbir aldılar. Üretim sayıları daha düşük olsa da iş vermeye devam ettiler. Maliyetlerimiz arttığı için fiyatları yukarı çekme taleplerimizi olumlu karşıladılar. Bunların da pandemi dönemini en az kayıpla atlatmamızda önemli katkıları oldu.

KPA; Türkiye’de, ABD’de ve Avrupa’da, çok iyi bir talaşlı imalat firması olarak biliniyor. Biz bunu bir adım öteye taşıyarak bitmiş (son) ürün teslim eden bir firma olmayı hedefliyoruz ve bunun adımlarını atıyoruz.
TUSAŞ, Airbus ve Boeing’in Tercih Ettiği Alt Yüklenici
MSI Dergisi: KPA’nın, Türkiye’de ve dünyada ulaştığı bugünkü konumunu nasıl görüyorsunuz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: Ciro, çalışan sayısı, makina parkı, sahip olduğu kalifikasyonlar ve oturmuş süreçleriyle Türkiye’nin en büyük havacılık firmalarından biriyiz. Türkiye’nin en büyüğü olan TUSAŞ’ın en büyük alt yüklenicisi konumundayız. Dünyaya baktığımızda ise Airbus’ın Detay Parça Üreticisi’yiz (DPM / Detail Part Manufacturer). Ciddi bir gözden geçirme sürecinden geçerek almayı başardığımız DPM unvanı, Airbus’tan doğrudan iş almamızın önünü açtı. Türkiye’de, DPM konumunda bulunan sadece iki firma bulunuyor. Bunlardan biri de biziz.
Airbus’ın DPM’si olmamız, işimizi ne kadar iyi yaptığımızı gösteriyor ve başka firmaların da bize doğrudan iş vermesinin önünü açıyor. Bu kapsamda Bell Helicopter ve Boeing gibi devlerden de doğrudan iş alıyoruz.
MSI Dergisi: KPA’nın faaliyet gösterdiği alanda, hem yurt içinde hem de yurt dışında ciddi bir rekabet bulunuyor. Entegratörlerin tedarik havuzu, tüm dünyayı kapsıyor; dolayısı ile rekabet de dünya çapında yaşanıyor. Bu tabloda, KPA’yı rekabette öne geçiren en önemli özellikleri nasıl sıralarsınız?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: Son dönemde, havacılıkta yaşanan rekabet, otomotiv sektörüne daha çok benzemeye başladı. Otomotiv sektöründe, virgülden sonraki 3. ya da 4. basamak bile önemlidir ve ciddi bir fark yaratır. Havacılıkta da artık virgülden sonraki 1. rakam fark yaratmaya başladı.
Bu tabloda, hem uyguladığımız stratejiler hem de Türkiye’nin coğrafi konumu ile uluslararası rekabette fark yaratıyoruz.
KPA olarak, işimizi maliyet etkin bir şekilde yapıyoruz; yüzde 99’luk etkileyici bir oranla zamanında ve yüksek kalitede teslim ediyoruz. Havacılıkta bu 3 metrik; maliyet, kalite ve zaman kritik öneme sahiptir ve bunlardan sadece birinde ya da ikisinde iyi olmanız yetmez; üçünde de iyi olmalısınız.
Tabii bu 3 metrikte de rekabetçi olmak için sürekli gelişmeniz gerekiyor. İnsan kaynağınıza ve makina altyapınıza sürekli yatırım yapmalısınız. Tüm süreçlerinizi kapsayan kurumsal kaynak planlaması (enterprise resource planning / ERP) sistemine sahip olmalısınız. Üretim süreçlerinizi sürekli geliştirmelisiniz. Rekabet edebilmek ve makul kâr oranlarını yakalayabilmek için gelir ve gider dengenizi iyi kurmalısınız.
Burada konu, yatırım planlamasına geliyor. Ciddi bir yatırım planlaması yapmanız şart. KPA olarak, her zaman ön alarak yatırım yaptık. Makina yatırımlarımıza, hiçbir zaman elimizdeki işlere bakarak karar vermedik. Sektörün nereye gittiğini analiz ettik ve ona göre yatırım yaptık. Sonra da bu yatırımın karşılığını alabileceğimiz işleri kovaladık. Sektörün öngörülerine de her zaman önem verdik. Örneğin, bugün katmanlı imalat çok sıcak bir konu. Ancak Airbus ve Boeing gibi müşterilerimizin öngörüleri, daha çok uzun yıllar talaşlı imalatın gündemde olacağını gösteriyor.
Yatırımın önemli ayaklarından biri de insan kaynağı. KPA’nın bugün en güçlü olduğu alanlardan biri de bu. Yaptığımız iş, bir ekip işi. Sadece stratejiyle ya da makina yatırımlarıyla bugünlere gelemezdik. Çok iyi bir ekibimiz var ve bu ekip, aldığı maaş kadar iş tatmini yaşamaya ve kendisine, KPA’da bir gelecek görmeye de önem veriyor. Biz de onların önüne, öngörülebilir kariyer planları koyabiliyoruz. Kariyer yolculuklarında ilerledikçe, sorumlulukları arttıkça, bunların gereği olan imkânları da onlara sunuyoruz.
Diğer yandan kurumsal süreçlerimizi ve sistemimizi o kadar iyi oturttuk ki; ekibimizde bir değişiklik olduğunda, faaliyetlerimiz kesintisiz devam edebiliyor; yeni gelen arkadaşlarımız da hızlıca sisteme uyum sağlayabiliyor.
Vurgulamak istediğim bir başka konu da makina parkımızın çeşitliliği. 70’in üzerinde tezgâhımız var. Ama aynı tezgâhtan 10’larcası yok. Her biri farklı konfigürasyonlara sahip. Böylece, farklı ihtiyaçlara kolaylıkla cevap verebiliyoruz.
Buraya kadar özetlediğim stratejik tercihlerimizin yanında, Türkiye’nin coğrafi konumu da bize avantajlar sağlıyor. Evet, ABD ile saat farkımız var ve aramızdaki mesafe az değil; ancak Avrupa’ya da bir o kadar yakınız. Bugün ürettiğimiz parça, ertesi gün montaj hattına girebiliyor.

MSI Dergisi: Rekabette öne çıkmak için KPA’nın bundan sonrası için gündeminde hangi konular var; neler yapmayı planlıyorsunuz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: KPA; Türkiye’de, ABD’de ve Avrupa’da, çok iyi bir talaşlı imalat firması olarak biliniyor. Biz bunu bir adım öteye taşıyarak bitmiş (son) ürün teslim eden bir firma olmayı hedefliyoruz ve bunun adımlarını atıyoruz.
Son dönemde yaptığımız yatırımlar sayesinde, talaşlı imalattan çıkan parçaların; boya, kaplama ve diğer özel proseslerini kendi bünyemizde yapabilecek kabiliyetleri kazandık. Sektörümüzde azımsanmayacak bir sıklıkta şöyle olaylar gerçekleşiyor: Binlerce dolarlık bir parçayı, 10 dolarlık bir özel proses için bir alt yüklenicinize gönderiyorsunuz ve yapılan bir hata sonucu parça kullanılmaz hale gelebiliyor. Bu nedenle tüm kritik süreçleri kendi bünyemizde yapabilir hale gelerek tek elden çözüm sunmaya başladık. Bu da özellikle teslimat zamanı ve kalite kriterlerinde rekabetin önüne geçmemize yardım ediyor.
Bitmiş ürün teslim etmenin bir diğer ayağı, montajı da yapabilmeniz. Bir montaj tesisimiz var; daha büyüğünü de inşa ediyoruz. Böylece talaşlı imalattan başlayıp özel proseslerle devam eden ve montajla tamamlanan süreçleri, kendi bünyemizde yapabilir hale geldik ve bu kabiliyetlerimizi geliştirmeye devam ediyoruz.
Gelecekle ilgili bizi en çok heyecanlandıran konulardan biri de ürünleşme çalışmalarımız. Kendimize en çok kızdığımız konuların başında, Ar-Ge birimimizi biraz geç kurmuş olmamız geliyor. Diğer taraftan, gerçekten elimizdeki işlerle çok yoğun çalışıyorduk ve bu konuya zaman ayıramamıştık. Nihayet 2019’da Ar-Ge Merkezimizi kurduk ve 2 konuda çalışmalara başladık: Helikopterler için kablo kesme sistemini (Cable Cutter System / CCS) ve AKSUNGUR insansız hava aracının (İHA) iniş takımlarını, özgün birer ürün olarak ortaya koyacağız.
CCS, ATAK ve GÖKBEY helikopterlerinde kullanılacak. Bu projede kritik tasarım aşamasını geride bıraktık. İlk teslimatı da Mart ayında gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. CCS’yi tamamladığımızda ise dünyada bu alanda faaliyet gösteren 2 firmadan biri olacağız.
AKSUNGUR’un iniş takımlarını ise anahtar teslim olarak hazır hale getireceğiz. Temmuz ayından itibaren, ayda 1 adet olmak üzere teslimata başlayacağız.
Gündemimizdeki bir diğer konu da kendi tedarikçi zincirimizi oluşturmak. Büyüdükçe, dışarıya daha çok iş verebileceğiz. Tedarikçilerimizin sayısı artacak. Tedarikçilerimize yönelik bir geliştirme programını da uygulamaya alacağız. Airbus, Boeing, TUSAŞ ve diğerleri bizim gelişimimizde nasıl rol oynadılarsa biz de tedarikçilerimizin gelişiminde rol almak istiyoruz. Bu geliştirme programına yönelik insan kaynağımızı ve altyapımızı oluşturacağız. Tüm bunlar, bizi şimdiden heyecanlandıran ve mutlaka yapmak istediğimiz çalışmalar.

2019’da Ar-Ge Merkezimizi kurduk ve 2 konuda çalışmalara başladık: Helikopterler için kablo kesme sistemini (Cable Cutter System / CCS) ve AKSUNGUR insansız hava aracının (İHA) iniş takımlarını, özgün birer ürün olarak ortaya koyacağız.
BLACK HAWK’ların Kuyruk Konileri KPA’dan
MSI Dergisi: Havacılık alanında yaptığınız üretimle ilgili ayrıntıları okuyucularımızla paylaşabilir misiniz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: 4.300 faklı parçanın imalatını yapıyoruz. Yılda, 1 milyondan fazla parça sevk ediyoruz. Airbus ve Boeing’in her ikisi için de 1.000 kalemin üzerinde detay parça üretiyoruz. Toplamda 1.500 farklı montaj parçası teslim ediyoruz. Ayrıca Bombardier için 150 farklı parçayı üretiyoruz. Daher ve Safran için de üretim yapıyoruz.
Bell Helicopter ile çok iyi giden bir iş birliğimiz var. 2017 yılında imzaladığımız söyleşmeyle Bell 429 helikopteri için bitmiş ürünler teslim ediyoruz ve bu süreci, ham madde tedarikinden itibaren biz yönetiyoruz. Bell Helicopter için yaptığımız teslimatlarda yüzde 100 kalite performansına ulaştık ve bunu başaran ilk yurt dışı alt yüklenicileri olduk. Her iki tarafın da çok memnun olduğu ve 2023 yılında bitecek bu sözleşmeyi, yakın zamanda 5 yıllık bir süre için, 2028 yılına kadar uzattık. Yeni alanlarda iş birlikleri başlatmak için de görüşmelerimiz devam ediyor.
Yerli projelerimizde görev almak da bize büyük bir gurur veriyor. İHA ve silahlı İHA projelerine yönelik üretimlerimiz devam ediyor ve bu işler, şu andaki ciromuzun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. AKSUNGUR, ANKA, HÜRJET, HÜRKUŞ ve MMU projelerinde, kendi alanımızda, TUSAŞ’ın en büyük alt yüklenicisiyiz.
Önem verdiğimiz bir diğer proje kapsamında, BLACK HAWK helikopterlerinin kuyruk konilerini üretiyoruz. Burada satın alma ve tedarikçi yönetimi gibi süreçleri de üstlenerek, montajı tamamlanmış kuyruk konilerini teslim ediyoruz. Toplamda 109 tane teslim edeceğiz. 30 tanesinin teslimatını tamamladık.
Türkiye F-35 programındayken, F-35’e yönelik üretim yaptığımızı da belirtmek isterim.

MSI Dergisi: Havacılık dışındaki alanlara yönelik de projeler yürütüyorsunuz. Bu faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: KPA, Küçükpazarlı Kardeşler Şirketi’nin bir markası. Bu şirket altında, inşaat ve savunma ile ilgili yapılanmalar da var. Ana iş kolumuz havacılık ve şirketin cirosunun yüzde 80’i bu iş kolundan geliyor. İnşaat ve savunmanın her ikisinin de payları ise %10 mertebesinde.
“Savunma ve havacılık” bir deyim olsa da savunma ile havacılığın disiplinleri biraz farklı. Müşterilerinin talepleri, kaynağında muayene gereksinimleri, toleranslar, teslimat mekanizmaları farklılıklar içeriyor. Bu nedenle biz savunma ile havacılığı birbirinden ayırıyoruz. İkisi ile ilgili üretimleri ayrı çatılar altında gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken, tabii ki Küçükpazarlı genelindeki kalite anlayışını tüm çalışmalarımıza yansıtıyoruz.
Savunma tarafında, 2.500 metrekarelik bir alanda, 65 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. FNSS, Roketsan, TÜBİTAK SAGE ve TÜBİTAK Uzay için üretim yapıyoruz.
Özellikle savunma tarafında, ayrıntılarını şu anda açıklayamadığımız önemli Ar-Ge çalışmaları da yapıyoruz. Zamanı geldiğinde, bunlarla ilgili gelişmeleri de büyük bir memnuniyetle paylaşacağız.

KPA, HAB’daki Yeni Tesisiyle Büyüyecek
MSI Dergisi: Yeni tesis yatırımlarınızla ilgili gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: Bugün, tüm faaliyet alanlarındaki çalışmalarımızı, Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan 8 farklı tesiste yürütüyoruz. Bunların toplamı, yaklaşık 70 bin metrekare.
Yeni tesis yatırımlarımız ise iki koldan devam ediyor. Ağustos ayında, özel prosesler için yeni tesisimizi açacağız. Yine Sincan Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bu tesis, özel boya ve kaplama alanlarında, Türkiye’nin önde gelen tesislerinden biri olacak.
Bizi asıl heyecanlandıran gelişme ise Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (HAB) açacağımız tesisimiz olacak. Bu tesis, bizim için stratejik bir yatırım olacak. Toplam 118 bin metrekare alana sahip olacak. Baştan itibaren havacılığa yönelik olarak tasarlandığı için büyük boyutlu havacılık parçalarının montajının yapılmasına uygun bir altyapı sunacak. Böylece, havacılıkta en büyük katma değeri taşıyan bitmiş ürün teslim etme kapasitemizde çok önemli bir sıçrama yapacağız. Hayalimiz, bu tesisin yükleme kapısından, “shell and barrel” denilen, uçağın bir gövde kesitinin ya da kanadının çıkması.

MSI Dergisi: HAB’daki tesis tamamlanıncadiğer tesisleriniz faaliyete devam edecek mi?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: HAB’daki tesisimiz, altyapımızı genişletecek ve mevcut tesislerimiz onu besleyecek. Birçok tezgâhımız, gerek taşınmalarının güçlüğü gerekse üretime ara veremeyecek kadar yoğun olmaları nedeniyle mevcut yerlerinde kalacak. Altyapımızın yaklaşık yüzde 30’unu HAB’a taşıyacağız. HAB’daki tesisimizin, 2025 ya da 2026 yılında faaliyete geçmesini hedefliyoruz.
MSI Dergisi: Havacılık sektörünün önünde nasıl bir yol görüyorsunuz? Özelde KPA’nın önünde nasıl bir yol haritası bulunuyor? Gelecek planlarınızı sizden dinleyebilir miyiz?
Taha KÜÇÜKPAZARLI: Havacılık, durdurulamayan bir sektör. Dünya globalleştikçe havacılık sektörü de gelişmeye devam edecek. 2030’lu, 2040’lı ve 2050’li yıllarla ilgili öngörülere baktığımızda, hava trafiğinin artmaya devam ettiğini; kıtalar ve ana merkezlere ek olarak özellikle bölgesel bağlantıların da ağırlık kazandığını görüyoruz.
Biz de bu tabloya bakarak yatırımlarımızı büyük bir heves ve heyecanla yapıyoruz. Sektörün önünün çok açık olduğunu değerlendiriyoruz. Türk firmalarının da doğru teçhizat ve süreçleri, ABD ve Avrupa’ya kıyasla düşük maliyetli iş gücüyle bir araya getirerek önemli bir avantaja sahip olacağını görüyoruz.
2028 yılında, HAB’daki tesisini işletmeye başlamış, 500’ü beyaz yakalı 1.500 çalışanı olan, 100 milyon dolar ciroya ulaşmış, irili ufaklı 200 firmanın bulunduğu tedarik zincirine yılda 30 milyon dolarlık iş veren bir KPA olmayı hedefliyoruz.

KPA Genel Koordinatörü Taha Küçükpazarlı’ya, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için, okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.
Airbus A319 Airbus A320 Airbus A321 Airbus A330neo Airbus A400M Airbus H160 Airbus H175 | Bell 429 Boeing 737 Boeing 747 Boeing 777 Bombardier CS100 Bombardier CS300 |

KPA’nın Makina Altyapısı · 50 adet 5 eksenli tezgâh · 17 adet 3 eksenli tezgâh · 7 adet 4 eksenli tezgâh · 7 adet torna tezgâhı · 1 mm’den 15 m’ye kadar hassas 5 eksen işleme kabiliyeti

KPA’nın Sahip olduğu Belge ve Sertifikasyonlar • AS9100 • NADCAP
