Ana Sayfa Manşet Kurumsal Gelişimini Sürdüren Anova, Ürünleşme ve İhracata Odaklandı

Kurumsal Gelişimini Sürdüren Anova, Ürünleşme ve İhracata Odaklandı

Türk savunma ve havacılık sektöründe 20 yılı geride bırakan bir teknolojik KOBİ olan Anova Ar-Ge Teknolojileri (Anova), ürünleşmeyi ve ihracatı esas alan yeni başarı kriterlerine odaklanıyor. Görev aldığı projelerde, sektördeki ana yükleniciler için esnek mermi yolu, yakıt pompası, askeri fan, AC/DC konvertör ve sayısal manyetik pusula gibi birçok kritik alt sistemi yerlileştiren firma, geliştirdiği teknolojilerle sektörün yurt dışı bağımlılığının azalmasına ve yerli katkı oranının artmasına önemli katkılar verdi; vermeye de devam ediyor. Bu süreçte Anova, kurumsallaşma yolunda da önemli adımlar attı. Firmanın bu yolculuktaki önemli duraklardan biri de genel müdürlük koltuğunun, şirket ortaklarından biri yerine, ilk defa bir sektör profesyoneline emanet edilmesi oldu. Yeni dönemde “Anova Genel Müdürü” olarak görevlendirilen Volkan Palaz ile bu dönüşümün yanı sıra Anova’nın sektördeki mevcut durumunu ve gelecek hedeflerini konuştuk.


Anova, daima savunma ve havacılık sektörünün içerisinde kaldı. Özellikle havacılık alanına odaklanarak teknolojik açıdan da zorlu mühendislik problemlerini çözen bir firma haline geldi. Bu süreçte Türkiye’de ciddi adımlar atmış olsak da yurt dışı pazarlarda istediğimiz seviyede var olamadık. Ancak Anova ailesi olarak, sıkı çalışmalarımızın meyvelerini toplamak için hazırız. Sayısız proje tamamladık ve şimdi başımızı kaldırıp, “Yurt dışında da var olmak için artık hazırız!” diyebiliyoruz.


MSI Dergisi: Volkan Bey, öncelikle 1 Ocak itibarıyla devraldığınız Anova Genel Müdürlüğü göreviniz dolayısıyla sizi tebrik ederiz. Sektörde 30 yılı geride bıraktınız ve yeni görevinize bu tecrübeyi de taşıyorsunuz. Anova Genel Müdürü olarak öncelikleriniz ve hedefleriz neler olacak?

Volkan PALAZ: İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Savunma ve havacılık sektörüne, 1 Eylül 1993 yılında
girdim ve bu yıl 30’uncu mesleki yıl dönümümdeyim. Anova ise bu sene 20’nci yılını kutlayacak. Anova’nın gösterdiği ivme, başarı ve sektöre adanmışlığı takdire değer. Bir teknolojik KOBİ olarak sektöre büyük katma değer sağlayan bir firmayı yönetmenin gururunu duyuyorum ve Anova’nın ilk kurumsal ve profesyonel genel müdürü olmanın sorumluluğunu taşıyorum. Öncesinde şirketimizin büyük ortağı Ahmet Açıkgöz genel müdürlük görevini de yürütüyordu. 1 yıl önce başlattığımız değişim ve gelişim sürecinde ilk adımı, organizasyonel yapı tarafında attık.

Kurumsallaşma sürecimizde, sürdürülebilirliğin en önemli kriterlerimizden biri olduğunu belirledik. Sürdürülebilirliğin teknik başarı boyutu, projelerimize yansıtılması gereken önemli bir faktör olsa da aynı zamanda finansal performans boyutunun da firma geneline yansıtılması gerekiyor. Bu nedenle de Anova’nın ürünleşme ve ihracat alanlarına odaklanması gerektiğine karar verdik. En büyük önceliğim bu iki konu olacak.

Bugüne kadar daha çok bir proje firmasıydık. Gelinen noktada Anova’nın bazı ürünleri olsa da projelerden
elde ettiğimiz birikimi yeterince ürünleştirmiş değiliz. Uluslararası ticarette, yeteneklerinizin yanı sıra müşterilerinize sunduğunuz paket çözümler de önemlidir. Burada da ürünler devreye giriyor. Yurt dışında, yurt içinde olduğu gibi proje yapmanız çok zor. Anova’daki sürecimizin felsefi arka planı da bu gerçekliğe dayanıyor.

Bir diğer önceliğim de bu yeni yapılanmanın gerektirdiği kurumsallaşmayı sağlamak. Çünkü bu
yapılanma, kendi içerimizde mevcut belli uzmanlık alanlarının dışında kalan diğer gerekli disiplinlerin de güçlendirilmesini sağlayacak. Teknolojik KOBİ olarak mühendisliği daima ön planda tuttuk. Ancak büyüdüğünüz zaman; insan kaynakları, finans, satın alma, kalite, konfigürasyon yönetimi, ELD ve iş geliştirme benzeri faaliyetlerin yürütüldüğü departmanların da güçlendirilmesi gerekiyor.

Büyümek ve kurumsallaşmak, belirli bir şirket içi bürokrasiyi de beraberinde getiriyor. Ama esnekliğimizi ve çevikliğimizi kaybetmek istemiyoruz. Dolayısıyla şirket içi iletişimi, en ideal ve akıcı biçimde kurgulamak için gayret gösteriyoruz. Bu konularda da doğru rotada ilerlediğimizi düşünüyorum.

Anova’nın tasarladığı ve ürettiği askeri fanlar, düşük hacim ve ağırlıkta yüksek soğutma kapasitesi sağlayabilmeleriyle dikkat çekiyor. Firmanın askeri fan ürün ailesinin üyeleri, birçok milli projede tercih edilen rekabetçi bir alt sistem çözümü olarak yurt dışına da açılıyor.

MSI Dergisi: Organizasyonel dönüşümle başladığınız bu sürecin devamı nasıl gelecek?

Volkan PALAZ: Bu süreçte belirli bir formül ya da reçete yok. Ancak 1 yıl önce başladığımız köklü ve önemli değişikliklerle Anova’nın gelecekteki altyapısını oluşturduk. Ürünleşme ve ihracat hedefleri başta olmak üzere ticari faaliyetlerimizin her noktasına kadar uzanan bu altyapıyı tamamlamak, yaklaşık 3 yıl sürebilir. Ancak her geçen gün takım ruhumuzu, kurumsal kültürümüzü ve departmanlar arasındaki iletişim kanallarımızı güçlendiriyoruz. 20 yıldır çok yoğun emek verilmiş bir firmanın genel müdürü olduğumun farkındayım.
Bu firmayı daha da ileri taşımak için mevcut değerlerimize artı değerler katmak, istikrar ve kararlılıkla olacaktır.

Anova, Yurt Dışında da Var Olmak İçin Hazır

MSI Dergisi: Sizin gibi sektörü çok yakından tanıyan bir ismin, Anova gibi sektörün önde gelen teknolojik KOBİ’lerinden birinde “genel müdür” olması, Anova’nın kurumsal gelişimi açısından ne
anlama geliyor?

Volkan PALAZ: Anova, daima savunma ve havacılık sektörünün içerisinde kaldı. Özellikle havacılık alanına odaklanarak teknolojik açıdan da zorlu mühendislik problemlerini çözen bir firma haline geldi. Bu süreçte Türkiye’de ciddi adımlar atmış olsak da yurt dışı pazarlarda istediğimiz seviyede var olamadık. Ancak Anova ailesi olarak, sıkı çalışmalarımızın meyvelerini toplamak için hazırız. Sayısız proje tamamladık ve şimdi başımızı kaldırıp, “Yurt dışında da var olmak için artık hazırız!” diyebiliyoruz.

İçimizdeki hazırlıkları tamamlama sürecine paralel olarak, benim yurt dışı tecrübemin de öne çıkacağı bir
dönem başlayacak. 30 yıllık sektör geçmişimin önemli bir kısmında, yurt dışı firmalarla çalıştım. Birçok uluslararası projede görev aldım. Savunma ve havacılık sektörünün küresel çaptaki firmalarıyla yaptığım
çalışmalardan edindiğim deneyimler de Anova’nın ihracat hedeflerine katkı sağlayacaktır.

Anova’nın askeri havacılık uygulamalarına yönelik geliştirdiği, kompakt ve yüksek verimli
Yakıt Transfer Pompası.

Projelerden Elde Edilen Bilgi Birikimi Ürünlere Dönüşüyor

MSI Dergisi: Temelleri 2003 yılında atılan Anova, bugün 20 yıllık sektör tecrübesine sahip bir teknolojik
KOBİ olarak sektördeki sayılı firmalar arasında yer alıyor. Bugünün Anova’sını kısaca anlatır mısınız?

Volkan PALAZ: Anova çatısı altında 4 şirket ve bu şirketlerde de toplam 400 personel var. Genel müdürlük
görevini üstlendiğim Anova Ar-Ge Teknolojileri, 200 personelle bu gücün yarısını oluşturuyor. Çatının altındaki diğer şirketler; Anova Mühendislik, Figes ile ortak iştirakimiz Numesys ve son olarak da geliştirdiğimiz ürünlerimizin üretimlerimizi gerçekleştirdiğimiz Anova Savunma’dan oluşuyor. Bu 3 şirket bana bağlı değil ve bütün şirketler farklı şekilde yönetiliyor.

Anova Ar-Ge Teknolojileri, Deloitte Teknoloji Fast 50 programında, Türkiye’de son 6 yıldır üst üste en hızlı büyüyen 50 teknoloji firması arasına girmeyi başardı. Bu sene de başarımızı tekrar edeceğimize ve rekorumuzu bir üst seviyeye çıkaracağımıza inanıyoruz. Bu durum da büyümemizin sürdürülebilirliğiyle ilgili fikir vermesi açısından önemli.

Anova Ar-Ge Teknolojileri Genel Müdürü Volkan Palaz

Teknolojik KOBİ’ler için önce Ar-Ge ve tasarım süreçleri, ardından da ürünün ortaya koyulması ve üretim süreçleri geliyor. Ar-Ge süreçlerinde başarıya ulaşmanın anahtarı ise bilgi birikiminizdir. Bilgi birikimiyse
ancak ve ancak başarısızlıkların ve deneme yanılmaların da yaşandığı bir sürecin sonunda elde edilebiliyor. Bir alt sistemi geliştirme aşamasında, birçok başarısızlıklar elde edip bunlardan dersler çıkararak tekrar tekrar denemeniz gerekebiliyor.


Anova, savunma ve havacılık sanayisinde başarıya ulaşmak için fedakârlık yapmanın önemini göz önünde bulundurarak, ciro ve karlılık gibi konuları birinci önceliği olarak kabul etmemiştir. Sürdürülebilirliği sağlayabilmek için görev aldığı projelerde elde ettiği bilgi birikimiyle ürünler ortaya koyarak ve finansal kaynaklarını geliştirerek ticari başarı elde etme yolunu seçmiştir.

Ürün geliştirme ve ihracat gibi konulara odaklanırken sektöre sunduğumuz bilgi ve teknoloji yoğun
hizmetlerimizi geliştirmeyi sürdürmemiz gerektiğini de aklımızdan çıkarmıyoruz. Savunma ve havacılık sektörüne sağlanan desteklerden de faydalanarak, bir teknolojik KOBİ olarak faaliyet alanlarımızda uzmanlaşmaya ve teknolojik hakimiyetimizi arttırmaya devam ediyoruz.

Savunma ve havacılık sektörünün özel ihtiyaçları karşılayabilecek, istenen stabilite, dayanıklılık ve termal performansa sahip AC-DC, DC-DC Konvertör Ailesi, yurt içi projelerinde olduğu gibi küresel pazarda da ilgi görüyor.
Sayısal Manyetik Pusula, taşınabilir askeri cihazlardan silah kontrol sistemlerine ve insansız hava ve kara araçlarına kadar geniş bir kullanım alanına sahip. Bu ürün, yerlileştirilmesi tamamlanmış kritik bir alt sistem olarak Anova’nın ürün portföyünde bulunuyor.

Anova Ürünlerinin Performansı, Yurt Dışı Muadillerini Geride Bırakıyor

MSI Dergisi: Anova’nın sektördeki konumu ve sağladığı katma değerden bahseder misiniz?

Volkan PALAZ: Anova’nın bir sistem ya da alt sistem çözümünü ortaya koyması, yurt dışından ithal edilen bir ürünün yerleştirilmesi, millileştirilmesi demektir. Bu ürün, onlarca alt bileşenden oluşabilir ve içerisindeki her alt bileşeni de yerlileştirmek gerekebilir. Anova olarak, bize verilen görevlerde, her türlü alt bileşenle birlikte, sistemin komple yerlileştirilmesi için çalışıyoruz. Bu, zorlukları olan; mücadele gerektiren bir yol.

Anova, havacılık sektöründeki, özellikle iklimlendirme sistemleri ve yakıt sistemleri gibi kritik teknolojilerin
geliştirilmesi alanında çok ciddi faaliyetleri var. Ürünlerimiz, başta ASELSAN, TUSAŞ ve Roketsan gibi sektörün önde gelen sistem entegratörleri tarafından kullanılıyor. Anova olarak, savunma ve havacılık sektöründe mühendislik çözümleri üreten ve kritik önemdeki teknolojileri geliştiren bir firma konumundayız. Ürünlerimizi alt bileşenleriyle birlikte ele alıyoruz ve tasarım, test ve kalifikasyon, entegrasyon ve üretim aşamalarının tamamını kendi bünyemizde yürütebiliyoruz. Bu konumumuzu da sürdürmeliyiz; çünkü Türkiye artık platform üreticisi bir ülke haline geldi. Bu nedenle ihtiyaç duyulan tüm alt bileşenlerin yerlileştirilmesi gerekiyor.

Örtülü ve açık ambargoların yanı sıra son dönemde küresel tedarik zincirinde yaşanan problemler dolayısıyla sektör projelerinde alt sistem ve bileşen tedarikinde sıkıntılar yaşanıyor. Bu durumu, mühendislik birikimimiz sayesinde avantaja çevirebiliyoruz. Hem proje takvimi hem maliyet hem de ortaya koyduğumuz ürünlerin performansıyla yurt dışı muadillerini geride bırakabiliyoruz.

Teknolojik KOBİ’leri Destekleyici Modeller Ön Plana Çıkarılmalı

MSI Dergisi: Dışarıdan bakıldığında, sektörün yerlilik oranının giderek arttığı görülebiliyor. Fakat bu süreçte sektörün teknolojik KOBİ’lerinin yaşadığı zorluklar kamuoyu tarafından bilinmiyor ya da göz ardı edilebiliyor. Sizin yaşadığınız en büyük zorluk nedir?

Volkan PALAZ: Öncelikle şunu söylemeliyim: Bize verilen her türlü görevde başarıya ulaşma yolunda kendimize güveniyoruz. Bununla birlikte başta “zaman” faktörü olmak üzere birçok zorlukla mücadele etmemiz de gerekiyor. Çünkü projelerin belirli bir takvime göre ilerlemesi gerekiyor.

Teknolojik KOBİ’ler için önce Ar-Ge ve tasarım süreçleri, ardından da ürünün ortaya koyulması ve üretim süreçleri geliyor. Ar-Ge süreçlerinde başarıya ulaşmanın anahtarı ise bilgi birikiminizdir. Bilgi birikimiyse ancak ve ancak başarısızlıkların ve deneme yanılmaların da yaşandığı bir sürecin sonunda elde edilebiliyor. Bir alt sistemi geliştirme aşamasında, birçok başarısızlıklar elde edip bunlardan dersler çıkararak tekrar tekrar denemeniz gerekebiliyor.

Fakat proje takvimlerinin ve dolayısıyla da sözleşmelerin önümüzü açacak şekilde modellenmemesi, bizi sıkıntıya sokan nedenlerin başında geliyor. Bir projede, planlanan takvimdeki gecikmenin belirli cezai müeyyidelerden tutun diğer bazı zorlayıcı koşullara sahip olması normal. Fakat cezalandırıcı değil, destekleyici modellerin ön plana çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Son zamanlarda bu yönde atılan adımları, olumlu ve sektörün önünü açıcı buluyoruz.

MSI Dergisi: Kurumsallaşma sürecinde yurt içi ve yurt dışında şirket satın alma ya da yeni iştirakler
kurma gibi düşünceleriniz var mı?

Volkan PALAZ: Anova’nın gündeminde, organik büyümenin yanı sıra farklı stratejilerle büyüme de yer alıyor. Organik büyümemiz sürerken uygun göreceğimiz teknolojilere sahip ve bizim yapımıza uygun firma satın alımları gerçekleştirebiliriz. Oldukça nitelikli bir kadroya sahip olduğumuz için kendi içimizden spin-off firmalar da çıkarma potansiyelimiz bulunuyor. Ancak bundan sonraki stratejilerimizi, 2023 yılında yapacağımız çalışmalarla netleştireceğimizi söylemeliyim. Birçok farklı gelişim modelini değerlendiriyoruz.

Yurt İçindeki Çalışmalar Yurt Dışına Taşınacak

MSI Dergisi: İhracatınızı arttırmak için neler yapacaksınız?

Volkan PALAZ: Havacılık bizim için bir adım önde olsa da kara ve deniz sistemlerinde kullanılan çözümler de sunuyoruz. Bu paralelde öncelikle fuarlar başta olmak üzere yurt dışı etkinlik katılımlarımız artacak. Yurt dışında temsilcilikler oluşturmaya yönelik çalışmalarımız da devam ediyor.

ABD pazarına girme çalışmalarımız belirli bir olgunluğa ulaştı ve ilk temsilcilik anlaşmasını yaptık. Böyle büyük bir pazarda, birden fazla temsilciyle de yer alabiliriz. Avrupa pazarı için de temsilcilik anlaşması yaptık. Bu bölgelerin dışında; Rusya, Kore Cumhuriyeti, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Endonezya gibi ülkeler için sürdürdüğümüz faaliyetlerin de ilerleme aşamasında olduğunu söyleyebilirim. Hedefimizde Orta Doğu dahil birçok farklı bölge de var. Fakat gerek mühendisliğimize gerekse ürünlerimizin kalitesine duyduğumuz güven, en rekabetçi ve gelişmiş pazarlardan başlayarak ihracat çalışmalarına başlayabileceğimizi gösterdi.

Bizim sektörümüzde faaliyet gösteren yurt dışındaki firmalarla da hem teknoloji hem ürün bazlı iş birliği görüşmelerimiz var. Yakın geçmişte, NATO Destek ve Tedarik Ajansı (NSPA) kaynak arşivine kaydolduk. 2023 yılında, NSPA tarafında da NATO’daki gelişmeleri ve projeleri takip edeceğiz. Anova olarak Türkiye’de yapmakta olduğumuz faaliyetlerin tamamını, Türkiye’deki vakıf firmaları ve ana yükleniciler ile yaptığımız çalışmaları, yurt dışına da taşıyabilecek yetkinliğe sahibiz.

Anova’nın bir diğer ürünü olan Çevresel İklimlendirme Birimi (ECU), savaş uçaklarında kullanılan, hedefleme gibi amaçlarla kullanılan yeni nesil harici görev podlarının soğutma ve ısıtma ihtiyacını karşılıyor.

Nitelikli İnsan Kaynağı Birinci Öncelik

MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?

Volkan PALAZ: Anova olarak sahip olduğumu nitelikli insan kaynağımızı, birinci önceliğe yerleştiriyoruz. Bu alandaki gelişimimizi, sektörün beklentileri ve büyüme hedeflerimiz doğrultusunda sürekli dinamik tutmak oldukça önemli. Nitelikli insan kaynağımızın yurt dışına doğru kaymakta olduğunu biz de gözlemliyoruz. Son dönemde bunu önlemek adına düşünülen kanuni düzenlemeleri de duymaktayız. Bu gelişmeler önemli; ancak bu hususta hassas bir denge gözetilmek zorunda. İnsan kaynağımız, faaliyetlerimizin en temelinde yatan, en değerli kaynağımız. Bu kaynağı korumaya yönelik düzenlemeler düşünülürken nitelikli insan gücümüzün ürkütülmemesi gerektiğini de değerlendiriyoruz. Bu düzenlemeler, özellikle savunma ve havacılık sektörüne gönül veren gençlerin, kendilerini kısıtlanmış hissedip endişe duymasına yol açmamalı. Yöneticilerimizin, bu hassas dengeyi de dikkate alacağını umuyorum.

Anova Genel Müdürü Volkan Palaz’a, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.

Loading

İlgili İçerikler

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyoruz, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Detaylı bilgi almak için tıklayın.