Dünya genelinde giderek artan belirsizlik ve küresel güvensizlik; risk, tehdit ve tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Böyle bir ortamda, kurallara dayalı uluslararası sistem; ülkeler arası çatışmalar, terör, salgın hastalıklar, küresel eşitsizlik, mülteci sorunu, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, iklim değişikliği ve gıda arzı gibi sorunlar nedeniyle küresel düzensizliğe doğru evrilmiştir. Tüm insanlığı yakından ilgilendiren bu sorunlarla mücadele edebilmek için “büyük resmin” görülebilmesi ve geleceğin güvenlik perspektifinin analitik bir yaklaşımla doğru bir temele oturtulması zaruri hâle gelmiştir.

Ülkeler, sınır güvenliğinin sağlanmasından siber alanın korunmasına kadar birçok alanda savunma yatırımlarını arttırmakta ve uluslararası alanda çok boyutlu ilişkiler kurmaktadır. Türkiye de Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, gerek savunma ve güvenlik alanında yaptığı atılımlarla gerekse diğer ülkelerle kurduğu çok boyutlu ilişkilerle uluslararası alanda özne hâline gelmiş; etki alanımız 3 kıta, ilgi alanımız ise bütün dünya olmuştur. Buna bağlı olarak ülkemize yönelik risk ve tehdit yelpazesi de genişlemiştir.
Böyle bir ortamda, reel-politik gerçeklikle hareket ederek gelişmeleri yakından takip eden ve bu gelişmeler karşısında proaktif davranan Türkiye; Suriye ve Libya’da barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik ortaya koyulan çabalar, Karabağ sorununun çözümü, Rusya-Ukrayna çatışmasının sonlandırılması ve bu çatışmanın arttırdığı enerji ve gıda krizinin aşılması için sarf edilen gayretler ile bölgesinde ve çeşitli coğrafyalarda istikrar sağlayan ve güven veren bir ülke olmayı başarmıştır.

Ülkemizin böylesine önemli bir misyon üstlendiği bu süreçte görev ve sorumlulukları artan Millî Savunma Bakanlığımız da bölgesel ve küresel güvenlik için yeni yaklaşım ve stratejilerle Cumhuriyet tarihinin en yoğun ve en etkili faaliyetlerini icra etmektedir. Kahraman Ordumuz Kosova’dan Irak’a, Bosna-Hersek’ten Katar’a, Libya’dan Azerbaycan’a dünyanın dört bir tarafında BM, NATO, AB, AGİT ve ikili anlaşmalar kapsamında yürütülen harekât ve faaliyetlere azami desteğini sürdürmekte, dünya barışı ve bölgesel istikrara katkı sağlamakta; dünya orduları arasında etkin, caydırıcı ve saygın bir güç olarak yerini muhafaza etmektedir. Silahlı Kuvvetlerimizin tüm bu faaliyet alanlarında üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirebilmesi için personel temininden eğitim ve öğrenimine, yeni askerlik sisteminden teşkilat ve lojistik yapısına kadar reform niteliğinde birçok yenilik ve uygulama hayata geçirilmiş; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) nitelik ve nicelik olarak gelişimini sürdürmüş ve sürdürmektedir.
Ülkemizin savunma stratejisi; bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, toprak bütünlüğümüzü ve hayati çıkarlarımızı korumak esasına dayanmaktadır. Teröre karşı “çok boyutlu ve kapsamlı yaklaşım” sergilenerek “alan hâkimiyeti ve terörü kaynağında yok etme stratejisi” doğrultusunda, İHA/SİHA/TİHA başta olmak üzere yerli ve millî teknolojilerle desteklenen nokta operasyonlar, yurt içinde ve sınır ötesinde icra edilmektedir. Bu kapsamda Kahraman Ordumuz “Hudut, namustur!” ilkesiyle hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta, yurt içinde ve sınır ötesinde başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı aralıksız mücadele etmekte, Kıbrıs dâhil denizlerimizdeki hak ve menfaatlerimiz ile semalarımızı azim ve kararlılıkla korumaktadır.

TSK, güvenliğimizin sağlanmasında olduğu gibi doğal afetler ve acil durumlarda da tüm imkânlarıyla asil milletimizin emrindedir. Ülkemizde meydana gelen orman yangınları ile mücadele kapsamında toplam 20 hava aracımıza orman yangınlarını söndürme yeteneği kazandırılarak “rezerv güç” oluşturulmuştur. Bu rezerv güç, AFAD ve Orman Genel Müdürlüğünce hazırlanan büyük orman yangını müdahale planında yer alan üçüncü ve dördüncü seviye yangınlarda kullanılacaktır.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi orduların gücü, personelin kahramanlık ve fedakârlığının yanı sıra sahip olduğu yüksek teknoloji ürünü harp silah, araç ve gereçleriyle de doğru orantılıdır. Biz bunun farkında olarak personelimizin en ileri düzeyde eğitim-öğrenimi ve yüksek teknoloji ürünü silah sistemleriyle teçhizi için gayret göstermekteyiz. Bu kapsamda askerî fabrika ve tersanelerimiz TSK’nın harekâta hazırlık seviyesinin yükseltilmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamakta, kritik projeler bu tesislerde başarıyla yürütülmektedir. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumumuz ise daha dinamik, etkin, güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulması adına Yüce Meclisimizin iradeleri ile anonim şirkete dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm ile şirketimiz, TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra dost ve müttefiklerimizin de gelişen ve artan ihtiyaçlarına cevap verebilecektir. Yapılan bu değişiklik neticesinde, şirketimizin uluslararası pazarda da daha etkin bir konuma ulaşacağına inanıyoruz.
Burada şunu da ifade etmeliyim ki ülkemizin, ihtiyacı olan savaş gemilerini tasarlayıp inşa edebilen ve hatta ihraç eden sayılı ülkelerden biri olması, bizler için ayrı bir gurur vesilesidir. Bir taraftan ülkemiz için MİLGEM Projesi’nin 5’inci gemisi olan İSTANBUL fırkateynimizi inşa ederken diğer taraftan da Bakanlığımıza bağlı ASFAT kanalıyla dost ve kardeş Pakistan için 4 adet MİLGEM’in inşasına devam ediyoruz. Ayrıca Millî Denizaltı (MİLDEN) Projemizin kavramsal tasarımını da bu yıl içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz.

TSK’nın ihtiyacı olan silah sistemlerinin zamanında ve maliyet etkin bir şekilde üretimi ve tedariki için savunma sanayi ekosistemimizdeki paydaşlarımız olan savunma sanayi firmaları, kamu kurum ve kuruluşları, vakıf şirketleri, özel sektör ve üniversiteler ile yoğun bir şekilde çalışmaktayız. Bunun sonuçlarını da somut olarak almaktayız. 2002 yılında 66 olan proje sayımız, 2022 yılı itibari ile 750’yi aşmıştır. NATO standartlarında üretilen ve operasyonlarda denenmiş olan silah sistemlerimizin sahadaki etkinliği, tüm dünyanın da dikkatini çekmiş; yerli ve millî savunma sanayi ürünlerimize olan talep her geçen gün artış göstermiştir. Artık kritik silah, sistem ve platformlarımızın önemli bir bölümünü yerli ve millî imkânlarla üretecek, hatta ihraç edecek seviyeye gelmiş bulunuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, destek ve teşvikleriyle yerlilik ve millîlik oranı yüzde 80’ler seviyesine ulaşan savunma sanayimizin sağladığı imkân ve kabiliyetlerle donatılan Kahraman Ordumuzun etkin, caydırıcı ve saygın nitelikleri her geçen gün daha da artmaktadır.
Millî Savunma Bakanlığı ailesi olarak tüm personelimizin birlik ve beraberlik içerisinde çalışarak gösterdiği üstün gayretler, yerli ve millî savunma sanayimizin ordumuza kazandırdığı ve bundan sonra kazandıracağı imkân ve kabiliyetler ile önümüzdeki dönemde çok daha büyük başarılar elde edeceğimize yürekten inanıyorum. Bu vesileyle yerli ve millî savunma sanayinin gelişim göstergelerinden birisi hâline geldiğini memnuniyetle gördüğüm SAHA EXPO 2022 etkinliğinde emeği geçen tüm tarafları kutluyor ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.