Dünya genelinde ve bölgemizde giderek artan belirsizlik, risk ve tehditler dikkate alındığında Türk Silahlı Kuvvetlerinin savunma ihtiyaçları da bu doğrultuda çok hızlı değişmektedir. Böyle bir ortamda millî menfaatlerimizin korunması için etkin, caydırıcı ve saygın bir silahlı kuvvetlerin varlığı kaçınılmazdır.

Teknolojinin stratejiyi belirlediği günümüzde, bilim ve teknolojideki ilerlemelerin etkisi, harekât alanında artarak devam etmektedir. Askerî harekâtın yönetimi, teknoloji olmadan başarıya ulaşamaz. Bu durum, eski çağlardan günümüze süre gelmiştir; gelecekte de etkisini artırarak devam edecektir.
Basit ve ilkel silah sistemleriyle başlayan süreç, bugün yapay zekâ ile kendini yönetebilen, otonom silah sistemlerine evrilmiştir. Yani teknoloji, harekâtın seyrini sürekli değiştirmektedir. Bu bilinçle proaktif davranıyor, savunma ve güvenlik anlayışımızı gelişen şartlara göre dizayn ediyor, sürekli bir gelişim kaydediyoruz.
Silahlı kuvvetlerimizin ihtiyacı olan her türlü silah, araç gereç ve mühimmatın yerli ve millî savunma sanayi imkânlarıyla sağlanması için büyük gayret sarf ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, destek ve teşvikleriyle yerlilik ve millîlik oranı %80’lere ulaşan savunma sanayiimizin ürettiği sistemler, milletimiz için gurur kaynağı olmuştur.

NATO standartlarında üretilen ve operasyonlarda denenmiş olan silah sistemlerimizin sahadaki etkinliği, tüm dünyanın da dikkatini çekmiş; yerli ve millî savunma sanayii ürünlerimize olan talep her geçen gün artmış; “Made in Türkiye” markası, uluslararası pazarda hak ettiği konuma yükselmiştir. Bunun en somut örneği, 2002 yılında yaklaşık 250 milyon dolar olan savunma sanayii ihracatımızın, 2021 yılında yaklaşık 3 milyar dolar seviyesine çıkarak rekor kırmasıdır.
Azami, yerlilik ve millîlik kriterleri çerçevesinde önümüzdeki dönemde envantere alınacak savunma ve havacılık sanayii ürünleri ile ordumuzun, günümüzün ve geleceğin muharebe ortamındaki etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir. Bugün yurt içinde ve sınır ötesinde büyük başarı ile icra edilen harekâtlarda; Ege, Akdeniz ve Kıbrıs’ta hak, alaka ve menfaatlerimizin kararlılıkla korunmasında; başta Azerbaycan ve Libya olmak üzere birçok coğrafyada Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirmesinde yerli ve millî imkânlar ile üretilen savunma sanayii ürünlerimizin katkısı açıkça görülmektedir.
Geçmişte piyade tüfeğimizi dahi yurt dışından tedarik ederken artık Millî Piyade Tüfeğimizi, akıllı hassas mühimmatımızı, ÇNRA’larımızı, Fırtına obüslerimizi, İHA/SİHA/TİHA’larımızı, ATAK helikopterlerimizi, fırkateynlerimizi ve savaş gemilerimizi tasarlayıp inşa ve imal ederek kendi ihtiyaçlarımızı karşılamakta; bunun da ötesinde söz konusu sistemleri artık ihraç etmekteyiz.

Savunma teknolojilerinin bir üst aşamasını ifade eden 5’inci nesil muharip uçakların yerli ve millî imkânlarla üretilmesi, bizler için hayati önemi haizdir. Millî Muharip Uçak Projesi, ülkemiz için bir platform veya silah sistemi geliştirmenin çok daha ötesinde anlamlar taşımaktadır. Ülkemiz, dünyada 5’inci nesil bir muharip uçağı üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip sınırlı sayıdaki ülkeler arasında yerini alacaktır.
Kara, deniz ve hava ateş destek vasıtaları, komuta kontrol sistemleri, silah sistemleri, radarlar ve akıllı mühimmat gibi sistemleri artık yerli ve millî imkânlarla üretmenin gururunu yaşıyoruz.
Savunma alanında güçlü ve bağımsız olmayan milletlerin, geleceklerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir. Bu anlayışla başlattığımız ve üzerinde hassasiyetle durduğumuz Millî Teknoloji Hamlesi, egemenlik ve bağımsızlığımız için vazgeçilmez olduğu gibi ülkemizin jeopolitik ve stratejik itibarıyla da elzemdir. Türkiye artık tüketen değil üreten, ithal eden değil ihraç eden, savunma ve güvenliği başka ülkelerin keyfine göre değil kendi imkân ve kabiliyetleri ile sağlayan, aynı zamanda ürettiği silah sistemleriyle sadece kendisinin değil dost, kardeş ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılayan ve uluslararası ilişkilerde güç dengelerine etki eden bir “özne ülke” konumuna yükselmiştir.
2002 yılında 66 olan proje sayımız, 2022 yılı itibariyle 750’yi aşmıştır. Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda kamu kurumları, vakıf şirketleri, özel sektör ve üniversiteler olarak büyük bir sinerji ve koordinasyon içerisinde, milletimizin huzuru ve refahı için yılmadan, yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz.

Biz insan kaynağımıza, potansiyelimize ve bunu güce dönüştürecek savunma sanayii firmalarımıza güveniyoruz. Savunma sanayiimiz, devletimizin ve hükümetimizin kararlı duruşu; mühendislerimizin, bilim insanlarımızın, sanayicilerimizin ve işçilerimizin gayretleriyle dünyada adından söz ettirmeye devam edecektir. İnancımız, sabrımız, azim ve kararlılığımızla çok daha büyük başarılar elde edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Hulusi AKAR
Millî Savunma Bakanı