NAVİST Mühendislik, SAHA EXPO 2022’de, hem yeni çözümlerini tanıttı hem de NAVİST Makine ve Sistem Entegrasyon AŞ ve PTC’nin distribütörlüğü gibi yeni girişimleriyle ilgili sektörü bilgilendirdi. Firmanın sergilediği yeni çözümleri ise elektrikli ve hibrit taşıtlar için geliştirdiği Batarya Termal Yönetim Sistemi ve İnsansız Amfibi Araç konsepti oldu.
Hibrit ve Elektrikli Araçların Batarya Termal Yönetimine NAVİST İmzası
Hibrit ve elektrikli araçların termal yönetim sistemleri tasarımı konusunda 2 yılı aşkın süredir Avrupalı OEM’lere mühendislik hizmeti veren, batarya paketi soğutma konusunda da yerli ve yabancı referansları olan NAVİST Mühendislik; askeri bir kara aracı üreticisiyle kurduğu temaslar üzerine batarya termal yönetim sistemleri geliştirme konusunda çalışmaya başladı. Stratejik olarak, ilk adımlarını daha büyük bir pazar olan sivil sektöre yönelik atan firma, SAHA EXPO 2022’de, elektrikli otobüsler için geliştirdiği Batarya Termal Yönetim Sistemi’ni sergiledi. Firma, başarıyla tamamladığı bu sistemi askeri araçlar için uyarlıyor. Bu ürün, çok daha küçük boyutta ve yan yana ya da üst üste konularak aynı araçta görev yapabilecek. NAVİST Mühendislik, askeri araçlara yönelik yeni çözümünü, IDEF 2023’te sergilemeyi hedefliyor.

İnsansız Amfibi Araç, Yeni Konseptlerin Kapısını Aralayacak
NAVİST Mühendislik, İnsansız Amfibi Araç Konsepti üzerinde, SAHA İstanbul yönetiminin yönlendirmesiyle çalışmaya başladı. NAVİST Mühendislik Genel Müdürü Dr. Ertan Karaismail, bu konsepti şöyle tanıttı: “İnsansız Amfibi Araç, insan taşıyan amfibi araçlardan çok daha küçük boyutlarda olacak. Bu aracın, farklı faydalı yüklerle çeşitli görevleri üstlenebilmesini öngörüyoruz. Örneğin, çıkarma yapılacak kıyıdaki engellerin patlayıcıyla yok edilmesi ya da yaralıların taşınması gibi görevler. Araç, bir gemiden suya bırakılacak, kıyıya ulaşacak ve görevini yerine getirecek. Üstleneceği görevleri ise odaklı ve kısa sürede yerine getirilecek görevler olarak planlıyoruz. Diğer bir deyişle bu araç günlerce görev yapmayacak. Bu sayede, farklı alt birimleri ve kabiliyetleriyle ilgili fedakârlıklar yapabileceğiz. Örneğin, daha küçük bir bataryayla çalışabilecek. Böylece, daha hafif ve yüzebilen bir araç olacak.”
NAVİST Mühendislik, geçtiğimiz yıllarda amfibi araçlara yönelik geliştirdiği pod tipi açık pervaneli ve su jetli itki sistemleri sayesinde, hem amfibi araçlar hem de hidrodinamik tasarım konusunda önemli bir birikim elde etti. Firma, İnsansız Amfibi Araç’ta da bu birikimi kullanıyor.
Firmanın SAHA EXPO 2022’de sergilediği araç, konsept gösterimi amacıyla yapılmış bir tasarıma sahip. Bu araç, tek bir jet podundan tahrik alıyor. Paletli olan aracın, ilerleyen tasarım döngülerinde tekerlekli araca dönüşmesi de gündemde yer alıyor. Ayrıca aracın suda, gizlilik amacıyla azami seviyeye kadar batarak ilerlemesi de bir seçenek olarak değerlendiriliyor.
NAVİST Mühendislik, aracın genel tasarımını kendi bünyesinde gerçekleştiriyor. Uzaktan komutalı ya da otonom bir şekilde çalışabileceği değerlendirilen aracın bu çalışma modlarına yönelik birimleri için ise sektör paydaşlarıyla iş birliği yapmayı planlıyor.

Jet Podunda Hedef Yurt Dışı Pazarlar
NAVİST Mühendislik, standında, Jet Podu ürününü de sergiledi. Firma, son dönemde, bu ürününün yurt dışında pazarlanması ile ilgili faaliyetlerine ağırlık verdi. Bu kapsamda bir Uzak Doğu firması ile görüşmeleri devam ediyor. NAVİST Mühendislik, Asya ve Avrupa pazarını da hedefleri arasında değerlendiriyor.
NAVİST Mühendislik, Üretim Kabiliyetiyle Anahtar Teslim Çözümler Sunacak
NAVİST Mühendislik, yaz aylarında faaliyete geçirdiği NAVİST Makine ve Sistem Entegrasyon AŞ ile faaliyetlerine üretimi de ekledi. NAVİST Makine ve Sistem Entegrasyon, talaşlı imalat alanında faaliyet gösteriyor. Dr. Karaismail, bu gelişmenin, sektörün talepleriyle şekillendiğini vurguladı: “Bazı sektör paydaşlarımız, tasarıma hâkim olan kuruluşların gereksinimleri daha iyi anladığını ve üretimi de daha kaliteli gerçekleştirdiğini değerlendiriyor. Bu nedenle bizim üretim ayağımızın da olmasını talep ediyorlardı. NAVİST Makine ve Sistem Entegrasyon sayesinde, bu firmalara anahtar teslim çözümler sunabilecek hale geldik. Bunun yanı sıra sektörde, üretim yaptırabileceği, güvenilir iş ortakları arayan firmalar da var ve bunlar için NAVİST kalitesi önemli bir referans oluyor. Bu şekilde, tasarım içermeyen, sadece üretimi konu alan işler de bize gelmeye başladı.”
NAVİST Makine ve Sistem Entegrasyon, bir yandan da özellikle Avrupa’daki firmalar için düşük hacimlerde üretim yapmaya başladı. Dr. Karaismail, üretim altyapısına yatırım yapmaya devam edeceklerini belirtti.

Birden Çok Ana Yükleniciyle Çalışan Firmaların Aradığı PLM Çözümü: Windchill
NAVİST Mühendislik’in SAHA EXPO’daki gündem konularından biri de distribütörü olduğu PTC’nin ürünleri oldu. Firma, PTC’nin, özellikle Creo bilgisayar destekli tasarım ve Windchill ürün ömür döngüsü yönetimi (PLM) araçlarını ön plana çıkarttı.
Dr. Karaismail, PTC ürünleriyle ilgili şunları söyledi: “PTC ile geçtiğimiz yıl distribütörlük anlaşması imzaladık. Aslında PTC ürünleri, dünya genelinde yaygın olarak kullanılıyor; diğer yandan PTC’nin Türkiye’de kullanımı henüz global seviyenin çok altında. Son 1 yıl içinde bir müşteri portföyü oluşturduk. Creo, özellikle optik alanında çalışan firmaların tercih ettiği bir ürün. Bizim de bu şekilde Creo kullanan savunma ve havacılık sektörü firmalarımız var.”
Dr. Karaismail, Windchill içinse ayrı bir parantez açtı: “Windchill, farklı PLM yazılımlarıyla çalışabiliyor. Bu da özellikle birden çok ana yükleniciyle çalışan firmaların, Windchill’i tercih etmesine neden oluyor. Çünkü bu ana yüklenicilerin her biri farklı bir PLM aracı kullanabiliyor ve alt yüklenicilerin de her birine yatırım yapması mümkün olmuyor. Windchill kullandıklarında ise ana yüklenicilerin PLM sistemine, ihtiyaç duyulan noktada entegre olabiliyorlar. Türkiye’de de projelerin boyutları ve alt yüklenicilerden beklentiler arttıkça, PLM kullanımı da artıyor. Bu noktada, Windchill’in rakiplerine göre çok daha az kaynakla yönetilebilmesi nedeniyle, kullanımının gelecekte artarak sürmesini bekliyoruz. Fuar boyunca yaptığımız temaslar da bunun ipuçlarını verdi.”