Numesys, 6-7 Eylül’de, Polonya’nın Krakow kentinde düzenlenen Ansys Channel Partner toplantısında, “Best Performer New and Emerging Technology Sales” (Yeni ve Gelişmekte Olan Teknoloji Satışlarında En İyi Performansı Gösteren İş Ortağı ) ve “Biggest Number of Generated New Logos” (Satışlarına En Fazla Yeni Firma Ekleyen İş Ortağı) ödüllerini aldı. Numesys’in bu ödülleri getiren performansını ve firmanın güncel faaliyetlerini, Numesys Genel Müdür Yardımcısı Berrak Öncel, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.
Berrak Hanım, Eylül ayında Polonya’da düzenlenen Ansys Channel Partner toplantısında, Numesys olarak iki önemli ödül aldınız. Öncelikle bu ödüller vesilesiyle sizi ve ekibinizi tebrik ederiz. Söz konusu ödüller, Numesys’in hangi başarıları nedeniyle verildi?
Berrak ÖNCEL: Çok teşekkür ederim. Toplantıda, bu yılın başından bu yana gösterdiğimiz önemli başarılar sonucu, “Best Performer New and Emerging Technology Sales” (Yeni ve Gelişmekte Olan Teknoloji Satışlarında En İyi Performansı Gösteren İş Ortağı ) ve “Biggest Number of Generated New Logos” (Satışlarına En Fazla Yeni Firma Ekleyen İş Ortağı) ödüllerini aldık. Bu ödülleri, Avrupa’da faaliyet gösteren Ansys iş ortaklarının performanslarının değerlendirilmesi sonucunda, ciro olarak en yüksek performansa sahip olduğumuz için almaya hak kazandık. Bu başarı; başta çalışanlarımız, Yönetim Kurulumuz, Ansys ve birlikte çalışma fırsatı bulduğumuz değerli firmalarımız ile birlikte elde ettiğimiz bir başarıdır. Bu başarıya ulaşmak için çok çalıştık ve emek verdik; karşılığını almak bizi son derece mutlu etti.

Numesys, bu ödülleri alabilmek için nasıl bir performans gösterdi?
Berrak ÖNCEL: Yılın ilk yarısında, “Enterprise” olarak sınıflandırdığımız büyük çaplı ve çok değerli firmalarla birden çok yılı kapsayan Ansys lisans anlaşmaları imzalayarak Numesys tarihinde bazı ilklere imza attık. Dünyada ve ülkemizde geçirdiğimiz zorlu koşullara rağmen, yılın ilk yarısını önemli başarılarla ve büyük bir büyüme oranıyla kapattık. Örneğin, ülkemizde pandemi gibi nedenlerle oluşan zorlu koşulların olumsuzluklarına rağmen, bu senenin ilk yarısını, dolar bazında yüzde 24 büyüme oranıyla kapatmayı başardık. Üçüncü çeyrekte de bu büyüme oranını sürdürdük ve üçüncü çeyreğimizi de yine güzel başarılarla tamamladık.
Bu başarılarımızla ilgili olarak, Polonya’da Ansys üst düzey yöneticileri ile gerçekleştirmiş olduğumuz toplantılarımızda, övgü dolu sözler duyduk.
Türkiye’de Ansys’in tek “Elite” iş ortağı olarak aldığımız bu ödüller, bölgemizde sadece tek bir firmaya, yani sadece Numesys’e verildi. Çok çalışarak hak ettiğimiz bu ödülleri almaktan son derece mutlu olduk ve yılın kalanı için bizlere büyük motivasyon kaynağı oldu.
Geçtiğimiz yıl da pandemi gibi etmenlerin yarattığı açığı kapatmayı hedeflemiştik ve bu anlamda çok başarılı olarak dünya genelinde en yüksek ciroyu yapan 7.; Avrupa’da ise 3. Ansys İş Ortağı olmuştuk. Ansys’in dünya genelinde 250’den fazla iş ortağı olduğunu düşünecek olursak Numesys’in bu başarılara ulaşması bizler için çok değerli bir gelişme.

Uzun yıllara Yayılan Lisans Sözleşmeleri, Yeni Kapılar Açıyor
Numesys’in, Avrupa’yı da kapsayan bir bölgede bu ödülleri alan tek firma olması, Türkiye için ne ifade ediyor?
Berrak ÖNCEL: Verilen ödüller kapsamında değerlendirilen firmaların faaliyet gösterdiğiülkeler arasında, Avrupa’daki büyük ülkeler de bulunuyor. Bu ülkelerin Ar-Ge’ye ayırdıkları pay ve teknolojik gelişmişlik seviyeleri Türkiye’den ileride. Bu ortamda, bu ülkeler arasında Numesys’in söz konusu ödülleri alması, Türkiye’de Ar-Ge ve mühendislik alanında çok önemli çalışmalar yapıldığının göstergesidir.
Başarımızın ardındaki etmenlerden biri, savunma ve havacılık sektöründe faaliyet gösteren önemli firmalarla, Ansys ürünlerinin kullanımını ve desteklenmesini konu alan ve birden çok yıla yayılan anlaşmalar imzalamış olmamız. 3 yıllık Ansys lisans anlaşmaları için de çok önemli firmalarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu uzun yıllık Ansys lisans sözleşmeleri, Türk savunma ve havacılık sektörünün Ar-Ge ve mühendislik çalışmalarının geldiği güzel noktayı gösteriyor.

“Biggest Number of Generated New Logos” (Satışlarına En Fazla Yeni Firma Ekleyen İş Ortağı) alanında aldığınız ödül özelindeki değerlendirmelerinizi paylaşabilir misiniz?
Berrak ÖNCEL: Bu ödül özelinde de ülkelerinde güçlü sektörleri bulunan Avrupa’daki diğer Ansys iş ortaklarının arasından öne çıktık. Bu ödül, Türkiye’deki Ar-Ge çalışmalarının büyüklüğünü gösteriyor. Ayrıca, Türkiye’de Ansys kullanımının yeni firmalardaki artışını, ülkemizdeki Ar-Ge ve mühendislik alanındaki gelişmelerin nasıl büyük ve önemli bir noktaya ulaştığının diğer bir göstergesi olarak görüyoruz. Bunun da bu ülkemiz adına çok gurur verici olduğunu değerlendiriyoruz.

“Çalışmakta olduğumuz firmalarla başardık.”
Numesys’in 2022 yılı başından itibaren bu büyüme oranına ulaşmasının arkasındaki etmenler hakkında neler söylemek istersiniz?
Berrak ÖNCEL: Numesys’in kuruluşundan bu yana çalışmakta olduğumuz değerli firmalarımızı, her zaman teknoloji iş ortağımız olarak gördük ve süreçlerimizi de bu doğrultuda yönettik. Bu firmaların her zaman yanlarında olduk. Ansys yazılımının satın alınma aşamasından teknik desteğe, eğitim ve danışmanlığa kadar tüm hizmetlerimizi en doğru ve verimli şekilde vermeyi hedefledik. Böylece firmaların, Ansys yazılımlarını etkin bir şekilde kullanmalarını sağladık. Hem Ansys ürünlerinin farklı sektörlerde lider konumda olması hem de sağladığımız hizmetler, Numesys’i, diğer Avrupa ülkelerindeki Ansys iş ortakları arasında öne çıkarttı.
Sunduğumuz hizmetler, Ansys’in ABD’de ve Avrupa’da çalışmakta olduğu büyük firmalara sunduğu tüm hizmetleri kapsıyor. Teknik destek, eğitim ve danışmanlık hizmetlerimizle firmalarımız için önemli bir katma değer yaratıyoruz.
Ansys, 2021’den itibaren ABD gibi ülkelerde, büyük firmalarla, yılları kapsayan uzun vadeli lisans sözleşmeleri yapıyor ve bu sözleşmelerde firmalara tanıdığı ayrıcalıkları, Türkiye’de de 3 yıllık ve bundan daha uzun süreli lisans sözleşmesi yaptığımız değerli firmalarımıza da sunmaya başladı. Bu doğrultuda Ansys teknolojilerini ve Ansys’in çoklu fizik (multiphysics) ürün yelpazesindeki ürünlerini, artık uzun süreli sözleşmelerle sunabiliyoruz. Firmalar, bu sözleşmeler kapsamında bir ürün ve teknoloji havuzundaki kaynakları sınırsız bir şekilde kullanabiliyor. Önceki yıllarda uygulanan modellerde yer alan sabit lisans kısıtlamalarına tabi olmuyor.
Ansys’in “Teknoloji Havuzu” adını verdiği bu kaynakları Türk firmalarına sunabiliyor olmaktan çok memnunuz. Çalışmakta olduğumuz değerli firmalarımız, Ansys’in geniş teknolojik ürün kabiliyetlerine kolaylıkla ulaşabiliyor ve projelerini Ansys’in çoklu fizik kabiliyetleri sayesinde önemli ölçüde hızlandırabiliyorlar. Ansys, her sene bünyesine çok önemli yazılımları katıyor ve bunlar, söz konusu teknoloji havuzlarına ekleniyor.

“Sağladığımız imkânlar, sürekli gelişimin önünü açıyor.”
Genel olarak baktığımızda, size, savunma ve havacılık sektöründe simülasyon teknolojilerinin kullanımının firmalara ne gibi avantajlar sağladığını soracak olursak bunları ana hatlarıyla nasıl sıralarsınız?
Berrak ÖNCEL: Savunma ve havacılık sektörü; en gelişmiş teknolojileri kullanan, yeri geldiğinde henüz denenmemiş teknolojiler üzerinde çalışan, en yüksek ve en katı standartlar sahip bir sektör. Bu nedenle sadece ülkemizde değil tüm dünyada, diğer sektörlere kıyasla öncü konumunda yer alıyor. Bu sektörde ürün geliştirmenin maliyeti, özellikle tekrar etmeyen mühendislik (non-recurring engineering / NRE), fiziksel prototipleme, tasarım, geliştirme, kalifikasyon, ürünleştirme maliyetleri çok yüksek olabiliyor ve tüm süreçleri, çok kısıtlı bir zamanda yerine getirmek gerekebiliyor.
Simülasyon teknolojilerinin bu süreçlerde sektördeki firmalara sağladığı en önemli katma değerler, maliyetleri azaltmak ve süreçler için ihtiyaç duyulan süreleri kısaltmak oluyor. Böylece geliştirilen ürünün sektördeki ve global arenadaki rekabetçiliği artıyor. Simülasyon teknolojileri, bunları, sunduğu test ve analiz imkânlarıyla sağlıyor.
Fiziksel yerine sanal prototipleme yapmak; testlerin büyük bir kısmının sanal prototiplerle sanal ortamlarda gerçekleştirmek, artık tüm sektörlerin standart uygulamaları arasına girdi. Simülasyonun faydasının en görünür olduğu alan, en temel anlamda bu. Bunun yanında, bazı durumlarda öyle test senaryoları oluşturmanız gerekiyor ki bunları fiziksel olarak yürütmenizin imkânı olmuyor. Örneğin, yeni nesil otonom bir aracın tüm gereksinimlerinin tam olarak doğrulanabilmesi için 8 milyar kara mili mertebesinde bir yol testine ihtiyaç var. Aynı durum, hava araçları için de geçerli; hatta belki daha ağır şartlar söz konusu. Kısıtlı zamanda fiziksel olarak gerçekleşmesi mümkün olmayan böyle testlerde, simülasyon bir alternatif olmaktan çıkıyor ve elzem bir yetkinlik haline geliyor.
Bir platformun gerçek saha ve çalışma koşullarındaki değişkenlere vereceği tepkileri gerçek test senaryoları ile sahada gerçekleştirmek, yüksek maliyetler doğuruyor ve işgücü koordinasyonu gerektiriyor. Alınan geri bildirimler doğrultusunda iyileştirilen ürünün yeniden bu testlere tabi tutulması da yine sektör firmalarına ilave zaman kaybı, iş gücü kullanımı ve maliyet getiriyor. Simülasyon teknolojileri, sahada yapılacak son kalifikasyon testlerine kadar gelebilecek başlıca geribildirimlerin gereğinin, henüz tasarım aşamasında dahi bilgisayar ortamında yapılmasına imkan veriyor. Bu sayede sahada gerçekleşecek kalifikasyon testlerinde alınacak geribildirimler, önemli ölçüde azaltılıyor.

Yine çok nadir gerçekleşen ve test ortamında tekrarlanması için çok önemli altyapı yatırımları gerektiren kuş çarpması, yıldırım düşmesi, mayın/EYP patlaması vb. analiz çalışmaları da simülasyon koşullarında, çok daha düşük yatırımlarla ve gerçeğe çok yakın veriler elde edecek şekilde rahatlıkla gerçekleştirilebiliyor.
Savunma ve havacılık sektörüne bu anlamda en benzer dinamiklere sahip uzay teknolojileri alanından bir örnekle bu argümanları desteklemek gerekirse; uzay sektörünün yakın dönemdeki en büyük harikası olan “James Webb Uzay Teleskobu”nun dünyadan 1,5 milyon kilometre uzakta ve güneş yörüngesindeki koşullarda nasıl davranacağını gerçek test koşullarında sınamak, neredeyse imkânsızdı. Bu testler, büyük ölçüde mühendislik simülasyonları teknolojileri kullanılarak gerçekleştirildi.
Analiz çalışmalarına getirilen tüm bu kolaylık, “denenmeyeni rahatlıkla deneyebilme” noktasında mühendisleri cesaretlendiriyor ve normal test prosedürleri çerçevesinde belki denenmesine müsaade edilmeyecek, denenmesi bütçelenemeyecek ve önceliklendirilemeyecek birçok husus, bu sayede denenebilir kılınıyor. Bu geniş perspektif, firmaların ürüne tam hâkimiyet sağlamasına imkân veriyor; bu da sürekli gelişmenin önünü açıyor.
Numesys Genel Müdür Yardımcısı Berrak Öncel’e, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.