Ana Sayfa Manşet Rolls-Royce Türkiye Ülke Direktörü Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: “Kendimizi, Türkiye’nin güvenilir ve kritik güç sistemi çözümleri sağlayıcısı olarak konumlandırıyoruz.”

Rolls-Royce Türkiye Ülke Direktörü Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: “Kendimizi, Türkiye’nin güvenilir ve kritik güç sistemi çözümleri sağlayıcısı olarak konumlandırıyoruz.”

Şebnem ASİL / s.asil@savunmahaber.com

Rolls-Royce, faaliyetleri ile Türk son kullanıcıların önde gelen çözüm ortaklarından; Türk savunma ve havacılık sektörünün de önemli paydaşlarından biri olmaya devam ediyor. Hem Rolls-Royce’un çalışmalarının yeni alanlarla çeşitlenmesi hem Türkiye’nin ihtiyaçlarının değişimi hem de Türk savunma ve havacılık sektörünün gelişimi, taraflar arasında yeni iş birliği fırsatları yaratıyor. Rolls-Royce Türkiye Ülke Direktörü Görkem Kiriş Gümüşel, firmanın Türkiye’deki konumunu ve gelişen iş birliği fırsatlarını, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.

MSI Dergisi: Rolls-Royce’un ana faaliyet alanı; elektrikli tahrik, hibrit sistemler, yakıt pilleri ve benzeri teknolojilerin öne çıktığı bir değişim süreci geçiriyor. Öncelikle bu değişimden bahsedebilir misiniz?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Sivil havacılık, savunma ve güç sistemleri alanında, yüksek verimli entegre güç ve tahrik çözümleri sunan, dünyanın önde gelen endüstriyel teknoloji şirketlerinden biriyiz. Rolls-Royce olarak, toplumları birbirine bağlayan, güçlendiren ve koruyan güce ve çözümlere öncülük ediyoruz; dünya çapındaki ofislerimiz ve üretim ve hizmet tesislerimiz aracılığıyla müşterilerimizi destekliyoruz. 150’den fazla ülkede 400’den fazla havayolu ve uçak kiralama şirketi, 160 silahlı kuvvet ve 5.000’den fazla enerji ve nükleer müşterisinden oluşan bir portföyümüz var.

Dünya, net sıfır karbon ekonomisine geçerken Rolls-Royce olarak faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerin, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmasını sağlamada öncü bir rol oynayabileceğimize inanıyoruz.

Bu kapsamda motorlarımız, önümüzdeki dönemde, daha düşük emisyonlara ve çevresel etkilere sahip, daha kapsamlı hibrit-elektrikli sistemlerin bir parçası olacak. Rolls-Royce olarak, mekanik alanındaki geleneksel uzmanlığımızı elektrik teknolojisi ile birleştirerek sistem entegratörü rolünü daha fazla üstleneceğiz. Ayrıca müşterilerimize ömür boyu performans sağlamak amacıyla dijitalleşmenin gücünü de kullanacağız. Bu sayede, yapay zekâ da dâhil olmak üzere sahip olduğumuz ileri teknolojileri birleştirerek müşterilerimiz için yeni çözümler geliştireceğiz.

150’den fazla ülkede 400’den fazla havayolu ve uçak kiralama şirketi ve 160 silahlı kuvvet, Rolls-Royce motorlarını tercih ediyor.

MSI Dergisi: Bu değişim kapsamında, Rolls-Royce ile Türk savunma ve havacılık sektörü arasında, hangi konularda iş birlikleri kurulabilir?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Rolls-Royce olarak, dünya genelinde farklı sektörlerde, geniş bir yelpazede iş birliklerine imza atmaya ve Türkiye’deki çalışmalarımız aracılığıyla da müşterilerimizi desteklemeye devam ediyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava platformlarında görev yapan 250’yi aşkın motorumuz ile ülkemize hizmet veriyoruz. Rolls-Royce T56 motorları, C-130 nakliye uçaklarına güç verirken Tyne motoru, C-160 nakliye uçaklarına; M250 motoru ise bir dizi eğitim helikopterlerine güç veriyor. Yeni programlar kapsamında, T129 ATAK helikopterine güç veren LHTEC CTS800 motorunu ve A400M nakliye uçağına güç veren ve Rolls-Royce’un ana ortağı olduğu TP400 motorunu envanterimize ekledik. CTS800 motorumuz ise Türkiye’nin yerli hafif genel maksat helikopteri T625 GÖKBEY’in geliştirme programı için kullanılıyor. İlk önceliğimiz, bu programlar için etkili ve sürdürülebilir bir destek çözümü sağlamak.

İkinci önceliğimiz ise Türkiye ile iş birliği yapabileceğimiz fırsatları araştırmaya devam etmek olacak. Faaliyet yelpazemizi; modernizasyon faaliyetlerine katılarak, yeni ekipmanların hizmete girmesini sağlayarak, tedarik zincirini güçlendirerek ve geliştirme programlarına katkı sağlayarak genişletmek istiyoruz. Bu projeler kapsamında, endüstriyel iş birliği planımızın Türkiye’nin hedefleriyle uyumlu olması birincil önceliğimiz. Bunun için Türkiye’deki yetkili makamlarla yakın bir şekilde çalışıyoruz.

Sayılarla Rolls-Royce
·        150: Rolls-Royce, dünya çapında 150'den fazla ülkede son kullanıcılara çözümler sunuyor.
·        400: Rolls-Royce motorları, tüm dünyada 400'den fazla havayolu ve uçak kiralama şirketi tarafından tercih ediliyor.
·        160: Rolls-Royce ürünleri, dünya çapında 160'tan fazla silahlı kuvvet ve emniyet gücü tarafından kullanılıyor.
·        5.000: Rolls-Royce'un enerji üretimi ve nükleer enerji çözümleri, 5.000'den fazla kurum ve kuruluş tarafından tercih ediliyor.
·        100: Rolls-Royce, askeri motor teknolojisinde 100 yılı aşkın bir deneyime sahip.

Türkiye’nin Stratejik Programlarında Varız

MSI Dergisi: Rolls-Royce’un, Türkiye’de, 50 yılı aşkın köklü bir geçmişi bulunuyor. Bu geçmişe baktığımızda, Rolls-Royce’un, Türk son kullanıcılar ve Türk firmaları ile iş birliğine dair değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Hâlihazırda Türkiye’de, bir dizi stratejik programda yer alıyoruz. Bu programlar, sadece savunma alanına yönelik değil; aynı zamanda Rolls-Royce’un faaliyet gösterdiği alanlarda, ticari ilişkilerin artarak gelişmesini destekleyecek diğer sektörleri de kapsıyor. Bu sektörlerin yardımıyla Türkiye ve Birleşik Krallık endüstrisi arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesini hedefliyoruz. Bahsetmek istediğim stratejik programlardan biri, Küçük Modüler Reaktörler ( Small Modular Reactors / SMR).

SMR programı için Ocak 2019’da, EUAS ICC firması ile bir mutabakat anlaşması imzaladık. Anlaşmanın amacını; projeyle ilgili olarak ortaklık fırsatlarını araştırmak, aşamalı bir fizibilite çalışması yürütmek ve bu çalışma için çerçeve belirlemek olarak özetleyebiliriz. Hazırlık faaliyetlerinin ardından, Temmuz 2020’de başlatılan ön fizibilite çalışmaları ise yakın zamanda tamamlandı.

Rolls-Royce, T56 3.5 Motor Yenileştirme Programı’nın, modernize edilen C-130 nakliye uçaklarını 2040’lı yıllara kadar kullanmayı planlayan Türk Hava Kuvvetlerine önemli bir değer sağlayacağını değerlendiriyor.

Birleşik Krallık üretimi olan SMR’ın Türkiye’de konuşlandırılması, düşük karbonlu enerji üretimi alanında, hem Birleşik Krallık’ta hem de Türkiye’de on binlerce yeni iş imkânı yaratabilecek bir proje. Bu iş birliği fırsatı, bizleri oldukça heyecanlandırıyor.

Aynı zamanda Türk havacılık endüstrisi için de kesinlikle heyecan verici bir dönemden geçiyoruz. Rolls-Royce olarak, Türkiye’nin havacılık faaliyetlerinin geliştirilmesinde aktif rol almak istiyoruz. Ulusal programlar çerçevesindeki çözümlerimizle alakalı olarak, ilgili devlet kurumları ve sanayi kuruluşlarıyla görüşmeler yapıyoruz.

Faaliyet yelpazemizi; modernizasyon faaliyetlerine katılarak, yeni ekipmanların hizmete girmesini sağlayarak, tedarik zincirini güçlendirerek ve geliştirme programlarına katkı sağlayarak genişletmek istiyoruz. Bu projeler kapsamında, endüstriyel iş birliği planımızın Türkiye’nin hedefleriyle uyumlu olması birincil önceliğimiz. Bunun için Türkiye’deki yetkili makamlarla yakın bir şekilde çalışıyoruz.

MSI Dergisi: Türkiye, bugün Rolls-Royce için nasıl bir konumda?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Türkiye, Rolls-Royce için stratejik bir pazarı temsil ediyor. Faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde güçlü bir iş hacmine sahibiz ve iş birliklerimizi büyütme fırsatlarının mevcut olduğunu söyleyebiliriz.

2012 yılında kurulan İstanbul’daki ofisimiz, Rolls-Royce’un faaliyet gösterdiği tüm iş segmentlerinde aktif çalışıyor. MTU markalı Rolls-Royce Power Systems (RRPS), 1990 yılından bu yana Türkiye’de faaliyetlerini sürdürüyor. İstanbul’da üretim tesisi ve ofisleri olan MTU, ülke çapında geniş bir hizmet ağına da sahip. İstanbul Atatürk Havalimanı bölgesinde; Türkiye, Orta Asya ve İsrail merkezli havayolu müşterilerine, yerinde destek sağlayan bir teknik ekibimiz var. Türkiye’nin farklı konumlarında, toplam 150 çalışanımızla müşterilerimize hizmet veriyoruz.

Rolls-Royce, müşterilerine ömür boyu performans sağlamak amacıyla dijitalleşmenin gücünü de kullanıyor.

Rolls-Royce Destek Vermeye Hazır

MSI Dergisi: Hem Milli Savunma Bakanlığı hem de Savunma Sanayii Başkanlığının verdiği mesajlara baktığımızda, Türkiye’nin, özellikle savunma ve havacılık alanında, yabancı firmalarla iş birliği konusuna açık olduğunu görüyoruz. Ancak ihracat kısıtlarına tabi olmama ve teknoloji paylaşımı gibi konulardaki hassasiyetlerin de altı çiziliyor. Bu ortamda, Rolls-Royce, Türkiye’nin bu taleplerini ne ölçüde karşılayabilir?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Türk savunma sanayisi, mevcut programlarına önemli paydaşları dâhil ediyor. Bunların yanı sıra özgün programlarını ilerletmeye ve kritik alt sistem tasarımlarına odaklanıyor. Rolls-Royce olarak, bu alanlara destek verme ve var olan açığı doldurma konusunda elimizden geleni yapmaya hazırız.

Vizyonumuzla paralel olarak, geniş çaplı sektörel duruşumuzla, kendimizi, Türkiye’nin güvenilir ve kritik güç sistemi çözümleri sağlayıcısı olarak konumlandırıyoruz. Stratejimizi ise önemli dönüşümsel programları hayata geçirmek, endüstriyel kapasiteyi stratejik ortaklıklar ve üretim alanında iş birliğine dayalı stratejik ilişkiler yoluyla geliştirmek olarak nitelendirebiliriz. Umarım ki bu yeni yaklaşımımız, Türkiye’nin ulusal programları için endüstriyel kapasite geliştirme hedefiyle tam uyumlu olarak kabul görür.

Hâlihazırda Türkiye’de bir dizi stratejik programda yer alıyoruz. Bu programlar, sadece savunma alanına yönelik değil; aynı zamanda Rolls-Royce’un faaliyet gösterdiği alanlarda ticari ilişkilerin artarak gelişmesini destekleyecek diğer sektörleri de kapsıyor.

MSI Dergisi: TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi, Türkiye’nin gündemindeki önemli projeler arasında yer alıyor. Rolls-Royce, bu proje kapsamında hangi çözümleri, nasıl bir iş birliği modeli ile sunuyor?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Bu proje kapsamında Türk Deniz Kuvvetleri, yeni nesil Hava Savunma Harbi (ADW) muhriplerini bünyesine katmayı planlıyor. Rolls-Royce olarak gaz türbinleri, dizel ana makinalar ve diğer ekipmanlar da dâhil olmak üzere geniş ürün yelpazemizle bu programın ortağı olma konusunda istekliyiz. Bu kapsamda MT30 gaz türbinimiz, 36 MW-40 MW güç aralığı ve sınıfının lideri güç yoğunluğunu sağlayan, bakımlar arasında güç kaybı olmadan mükemmel performans koruması sunan, modern ve son teknolojiye sahip bir çözüm olarak öne çıkıyor.

Rolls-Royce ve Honeywell’in %50 hisse ile ortak olduğu Light Helicopter Turbine Engine Şirketi (LHTEC), TEI’yi, CTS800 motorları için yetkili bakım, onarım ve revizyon atölyesi olarak konumlandırıyor. Bu kapsamda TEI, hem T129 ATAK hem de T625 GÖKBEY helikopter filosu için motor bakım ve onarım faaliyetlerini gerçekleştirebilecek.

Modernizasyon Projeleri de Kapsamda

MSI Dergisi: Savunma ve havacılık sektöründe, Rolls-Royce’un Türkiye ile gündemindeki projelerin bir bölümü, mevcut motorların güncellenmesi ile ilgili. Örneğin, T56 Serisi 3.5 Motor Yenileştirme Programı, böyle bir çalışma olabilecek nitelikte. Bu projeler, Türk Silahlı Kuvvetlerine nasıl bir katma değer sağlayabilir?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Rolls-Royce olarak, motor sistemlerimizi iyileştirmek için sürekli çalışıyoruz. Modernizasyon çalışmalarının, motorların güvenilirliğinde ve sürdürülebilirliğinde iyileştirmeler sunduğuna inanıyoruz. Bu çalışmalar, aynı zamanda bakım maliyetlerinin düşürülmesine de katkı sağlıyor. T56 3.5 Serisi Motor Yenileştirme Programı, motor sistemlerimiz üzerinde uyguladığımız iyileştirmelere yönelik çözümlerimizden biri. Burada diğer Rolls-Royce motorlarında kendini ispatlamış son teknoloji çözümler ve malzemeler kullanılıyor. T56 Serisi 3.5 Motor Yenileştirme Programı kapsamında, motorların yakıt verimliliği, güvenilirliği ve performansı arttırılırken bakım maliyetleri de azaltılıyor.

T56 3.5 Motor Yenileştirme Programı’nın, modernize edilen C-130 nakliye uçaklarını 2040’lı yıllara kadar kullanmayı planlayan Türk Hava Kuvvetlerine, önemli bir değer sağlayacağına inanıyoruz. Hava Kuvvetleri, bu sayede, motorun yakıt ve bakım maliyetlerinden, motorun ömrü boyunca, 2040 yılına kadar ciddi bir tasarruf elde edecek.

Yakıt tasarrufu ve arttırılmış türbin ömrü avantajı sunan T56 3.5 Serisi Motor Yenileştirme Programı, sıcak hava koşullarında ve yüksek irtifada performans avantajı da sağlayacak.

Türk havacılık endüstrisi için de kesinlikle heyecan verici bir dönemden geçiyoruz. Rolls-Royce olarak, Türkiye’nin havacılık faaliyetlerinin geliştirilmesinde aktif rol almak istiyoruz. Ulusal programlar çerçevesindeki çözümlerimizle alakalı olarak, ilgili devlet kurumları ve sanayi kuruluşlarıyla görüşmeler yapıyoruz.

MSI Dergisi: Bu tür modernizasyon ve güncelleme projelerinde, Türk son kullanıcıların tesisleri (askeri fabrikalar ve bakım merkezleri) ve Türk savunma ve havacılık sektörü firmaları ne gibi roller oynayabilir?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Türkiye, bu modifikasyonları ve yenileştirme faaliyetlerini kendi bünyesinde gerçekleştirmek için gereken kabiliyete sahip. T56 3.5 Motor Yenileştirme Programımız kapsamında, ikame için yenileştirme kitlerini sağlamayı öneriyoruz. T56 3.5 Motor Yenileştirme Programı temel olarak, motor kaportası veya uçak modifikasyonu gerektirmeyen, motorun iç aksamlarındaki ikameden oluşuyor. 3.5 serisi yenileşme kitlerinin değişimi, motorun depo seviyesi bakım programına dâhil edilerek, Türk askeri fabrikalarının mevcut kabiliyetleri kullanılarak gerçekleştirilebilir.

Öte yandan, Türk sanayisine motor bakım, onarım ve revizyon konularında kabiliyetlerin genişletilmesi yönünde destek sağlıyoruz. Rolls-Royce ve Honeywell’in %50 hisse ile ortak olduğu Light Helicopter Turbine Engine Şirketi (LHTEC), Türk sanayisinin kabiliyetlerinin arttırılmasına destek olmayı amaçlıyor. TEI’yi, CTS800 motorları için yetkili bakım, onarım ve revizyon atölyesi olarak konumlandıracak bu faaliyet, Türkiye’ye yaptığımız kabiliyet transferi taahhüdümüzün bir parçası niteliğinde. Bu kapsamda TEI, hem T129 ATAK hem de T625 GÖKBEY helikopter filosu için motor bakım ve onarım faaliyetlerini gerçekleştirebilecek.

Rolls-Royce, hava araçlarına yönelik elektrik ve hibrit-elektrik teknolojilere de yatırım yapıyor.

MSI Dergisi: Savunma ve havacılık sektörü açısından yaklaştığımızda, Türkiye’deki projelerden bağımsız olarak, konunun bir de tedarikçi tabanı boyutu var. Son dönemde, Türkiye’de, özellikle “teknolojik KOBİ” olarak nitelendirilen; tasarım yapabilen, yenilikçi çözümler geliştirebilen ve uluslararası ana yüklenici firmaların tedarikçisi olabilecek kurumsal yetkinliğe erişen firmaların sayısı artıyor. Bu firmaların, projelerden bağımsız olarak Rolls-Royce’un tedarik zincirine girenler var mı?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: Rolls-Royce olarak, son dönemde, Türkiye’nin savunma sektörü alanında teknolojik KOBİ’lerin ön plana çıktığını gözlemliyoruz. Bu KOBİ’lerin başarıları, sektörün gelişimi için son derece önemli. Gelecekteki projelerde de daha aktif rol oynayacaklarını şimdiden öngörebiliyoruz. Rolls-Royce olarak, Türk savunma ve havacılık sanayisinin genel başarısına katkı sağlayacak her adımı, olumlu birer gelişme olarak değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda, hem sektöre hem de katılımcı taraflara fayda sağlayacak iş birliği fırsatlarını değerlendireceğiz.

Türkiye, Rolls-Royce için stratejik bir pazarı temsil ediyor. Faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde güçlü bir iş hacmine sahibiz ve iş birliklerimizi büyütme fırsatlarının mevcut olduğunu söyleyebiliriz.

Gençlere Tam Destek

MSI Dergisi: Rolls-Royce, gençlerin; fen bilimleri, teknoloji, mühendislik ve matematik (Science, Technology, Engineering, and Mathematics / STEM) konularına yönlendirilmesi konusunda da çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların Türkiye boyutunu sizden dinleyebilir miyiz?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: 21. yüzyılda, hem küreselleşmenin hem de bilgiye dayalı ekonominin faydaları ve zorluklarıyla karşı karşıyayız. Bilimsel ve teknolojik yenilikler, giderek daha da önemli bir hâle gelmiş durumda. Bilgi temelli ve teknolojik toplumda başarılı olmanın, öğrencilerin STEM’deki kabiliyetlerini, geçmişte kabul görülenin çok ötesindeki seviyelere getirmelerine bağlı olduğunu düşünüyoruz. Rolls-Royce olarak, Young Guru Academy’nin (YGA) Twin Bilim Seferberliği’ni (Twin Science Movement) yaygınlaştırmak için Türkiye’de yeni bir STEM projesi üzerinde çalışıyoruz. STEM strateji temamız ise “Elektrifikasyon ve Dijitalleşme”. Bu proje, kolay ve eğlenceli STEM deneyleriyle çocuklarda merak ve heyecan duygusunu uyandırarak bu alana yönelmelerini amaçlıyor. YGA’nın Bilim Seferberliği, Türkiye’nin her yerine son teknolojileri ulaştırarak özgür düşünen, özgün projeler üreten ve özgüvenli bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Bu programın bir parçası olmak ve Türk öğrencilerin gelecekteki başarılarına katkıda bulunmak bizleri gururlandırıyor.

Türk Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayisinde Rolls-Royce
·        Rolls-Royce, 50 yılı aşkın bir süredir Türk Silahlı Kuvvetlerine ait uçak ve helikopter platformları için motor sağlıyor.
·        A400M, C-130, C-160, T129 ATAK, T625 GÖKBEY, HAVA SOJ, OH-58 ve Bell 206 gibi hava araçları, Rolls-Royce motorlarını kullanıyor.
·        BARBAROS ve YAVUZ sınıfı fırkateynler, ADA sınıfı korvetler, sahil güvenlik botları ve çok amaçlı taktik platformlar gibi deniz araçları, Rolls-Royce ana makinalarını kullanıyor.
·        ALTAY Ana Muharebe Tankı, M60 Ana Muharebe Tankı, TULPAR Paletli Zırhlı Araç, FIRTINA Kundağı Motorlu Obüsü ve M113 Paletli Zırhlı Araç gibi kara araçları, Rolls-Royce motorlarını kullanıyor.

MSI Dergisi: Türkiye tarafından, böyle bir iş birliği için beklentileriniz neler?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: STEM’i Türkiye’ye adapte etmenin amaçlarından biri, gençlerin bilim ve mühendislik konusuna olan heyecanını uyandırıp onları Rolls-Royce’taki ve sektördeki diğer kariyer fırsatları hakkında bilgilendirmek. STEM projesi gibi programların, Türkiye’nin teknolojik kabiliyetini geliştireceğine inanıyoruz. STEM programını teşvik etmek, bizler için gelecekteki yetenek havuzumuzu oluşturmak için çok önemli bir adım.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki her birimizin COVID-19 döneminde yaşadığı zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, gençlerin bizlere bu kadar ihtiyaç duyduğu başka bir dönem olmamıştı. Bu noktada, gençler için merak uyandıran, ilgi çekici ve teşvik edici programlar sağlamak bizler için çok önemli.

MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?

Görkem KİRİŞ GÜMÜŞEL: 2020, hepimiz için öngörülemez bir yıl oldu. Günümüzün şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda, öne çıkan unsurlar arasında, büyüyen ve gelişen toplumların taleplerini karşılamak için sürdürülebilir enerjinin ve net sıfır karbon gücünün önemli olduğunu görüyoruz. Rolls-Royce olarak, bu gücü hayata geçirmenin öneminin farkındayız.

Mühendislik konusundaki derin uzmanlığımıza ve nihai pazarlara yerleşik bazda erişimimize dayanarak, dünya çapında bu hedefe ulaşmaya yardımcı olabilecek sayılı şirketler arasında yer aldığımıza inanıyorum. Dünyanın net sıfır karbon ekonomisine geçişinde kilit bir role sahibiz ve geçen yıl katıldığımız “UN Race to Zero” kampanyasıyla bu iddiamızı sürdürüyoruz. Bu kampanya kapsamında, hem yeni elektrik ve hibrit-elektrik teknolojilere öncülük edeceğiz hem de ürünlerimizin yenilikçi yakıtlarla net sıfırla uyumlu şekilde kullanılmasını sağlayacağız.

Önümüzdeki en büyük zorluklardan bazılarının çözümünün, teknolojinin dönüştürücü etkisinde olduğuna inancımız tam.

Rolls-Royce Türkiye Ülke Direktörü Görkem Kiriş Gümüşel’e, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için, okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.

Loading

İlgili İçerikler

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyoruz, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Detaylı bilgi almak için tıklayın.