Ümit BAYRAKTAR / ubayraktar@savunmahaber.com
Bu sene 5’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan SAHA İstanbul, hızlı büyümesini sürdürüyor. Sahip olduğu 517 üye ile Türkiye’nin en büyük kümelenmesi haline gelen SAHA İstanbul, bir yandan da üyeleri arasındaki iş birliklerini teşvik ederek Türkiye’nin kritik alanlardaki ihtiyaçlarını karşılayacak yeni şirketlerin kuruluşuna öncülük ediyor. Kümelenmenin geride bıraktığı 5 yıldaki başarılarını ve önümüzdeki döneme dair stratejisini ve vizyonunu, SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar’dan dinledik.
MSI Dergisi: 2015 yılında, “Türk savunma, havacılık ve uzay sektörünün, yerlilik oranının arttırılması ve uluslararası rekabette üst seviyelere taşınması için üyelerinin teknolojik ve sektörel yetkinliklerini geliştirmek, üyeleri arasındaki iş birliğini destekleyerek güçlü bir ekosistem oluşturmak” vizyonu ile kurulan SAHA İstanbul, geride bıraktığı 5 yılda, bu hedefe ne ölçüde ulaştı?

Haluk BAYRAKTAR: 2015 yılında, 27 üye ile kurulan SAHA İstanbul, 5’inci yılında, 517 üyesiyle bugün, Türkiye’nin en büyük ve en hızlı büyüyen kümelenmesi haline geldi. Başlangıçta hedeflediği; savunma ve havacılık sanayisinin millileşmesinin anahtar modeli olan “kamu-sanayi-üniversite” ekosistemini başarıyla hayata geçirdi. Ana yüklenici firmalarla tedarikçileri bir araya getirdiği etkinliklerde ve buluşma günlerinde, daha fazla firmanın savunma ve havacılık ekosistemine entegre olmasına imkân tanıdı. Ur-Ge projeleriyle sektörün yetkinliklerinin geliştirmesine önemli katkılar sağladı. SAHA İstanbul’un kurduğu iş ağı (network) sayesinde, yurt dışından ithal edilen bir ürünü, alt sistemi ya da bileşeni Türkiye’de üretme yeteneğine sahip bir firmaya ulaşmak, artık çok daha kolay. Sektör firmaları, ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını, SAHA İstanbul sayesinde, resmi makamlara daha kolay duyurabiliyor. Kamu ve özel sektör arasındaki iletişim, artık çok daha yakın ve daha sıcak. Özel sektör ve üniversite iş birliği, gerçek anlamda hayata geçirilmiş durumda. SAHA İstanbul’un 5 yıl boyunca yaptıklarını, kısıtlı zamanda ve alanda birer birer ayrıntıları ile anlatmak mümkün değil; ama kısaca bahsettiğim bu tabloya baktığımızda, SAHA İstanbul, kurulurken ortaya koyduğu vizyonu başarıyla hayata geçirdi ve şimdi yeni hedeflere yönelik çalışmalar yapılıyor. SAHA İstanbul olarak, tüm Türkiye’nin üretim potansiyelini harekete geçirerek; deniz, hava ve kara platformlarını, tamamen kendi milli kaynaklarıyla üretebilen; hatta ihraç edebilen, daha güçlü ve tam bağımsız bir ülke olma vizyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Marmara’da Kuruldu; Artık Tüm Türkiye’ye Dokunuyor
MSI Dergisi: İstanbul’da kurulan ve temelde Marmara Bölgesi’ni hedef alan bir kümelenme olmanıza rağmen bugün Türkiye’nin birçok bölgesinde üyeleri bulunan, Türkiye’nin en büyük kümelenmesi haline geldiniz. Bu büyümenin ardındaki etkenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Haluk BAYRAKTAR: SAHA İstanbul’u kurarken öncelikli hedefimiz; Türkiye’deki üretimin yaklaşık yüzde 50’sinin gerçekleştirildiği bölge olan ve Edirne’den başlayarak, Tekirdağ, İstanbul, İzmit, Yalova, Adapazarı ve Düzce’ye uzanan Kuzey Marmara koridorunda yer alan binlerce firmanın üretim potansiyelini, belli kalite standartlarına yükselterek, savunma ve havacılık sanayisine kanalize etmek ve buradaki firmalarla güçlü bir sinerji yaratmaktı. SAHA İstanbul’un kurulduğu dönemde, savunma ve havacılık sanayisi, Ankara’nın hâkim olduğu bir alandı. Ancak kısa sürede, Kuzey Marmara bölgesindeki sanayi, SAHA İstanbul çatısı altında bir araya geldi, kamu ve bu bölgedeki üniversiteler ile güçlü bir ekosistem oluşturuldu. Bu ekosistemin başarıyla devam etmesi, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki sanayicileri de savunma ve havacılık sanayisine yönelik üretim yapabilecekleri ve bu sektörün içinde yer alabilecekleri konusunda cesaretlendirdi. İlk hareketini Marmara Bölgesi’nden alan bu sinerji, Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen taleplerle şimdi tüm Türkiye’ye yayıldı diyebiliriz. SAHA İstanbul’un, şu anda 22 ayrı şehirden üyesi bulunuyor.
Ayrıca, yaklaşık 20 yıldır başarıyla sürdürülen Milli Teknoloji Hamlesi’nin sonuçlarını görmek ve SAHA İstanbul’un verdiği desteğe tanık olmak da firmalarımızı bu alanda birlikte hareket etmeye yönlendirdi. Bugün, SAHA İstanbul’un, Anadolu şehirlerindeki sanayicilerimizle daha yakın ilişkiler yürütebilmek için, Ankara ve Gaziantep’te irtibat ofisi de bulunuyor. Yoğun talep aldığımız Malatya, Kayseri ve Konya’da da irtibat ofisleri açmak, yakın gelecekteki planlarımız arasında yer alıyor.
Türkiye’nin her şehrinden sanayicilerimizin, ülkemiz için stratejik öneme sahip Milli Teknoloji Hamlesi’ne destek vermesini sağlamak, bizim için çok değerli. Potansiyelimizi doğru kanalize ederek Türkiye’nin her yerindeki büyüklü küçüklü sanayicilerimizle Türkiye’yi, tam bağımsız savunma ve havacılık sanayisine sahip kılacağız.
SAHA İstanbul, farklı büyüklüklerde yüzlerce sanayi kuruluşunu ve pek çok üniversiteyi aynı çatı altında buluşturdu. Türkiye’de, savunma ve havacılık sanayisine yönelik üretim yapan ana yüklenici ve KOBİ’lerin neredeyse tamamı, SAHA İstanbul çatısı altında bulunuyor.
Başarılarla Dolu 5 Yıl
MSI Dergisi: Geride kalan 5 seneye baktığınızda, SAHA İstanbul’un; savunma, havacılık ve uzay sanayisi için başardığı en önemli 3 şeyi nasıl sıralarsınız?
Haluk BAYRAKTAR: Öncelikleşunu belirtmeliyim ki; SAHA İstanbul, farklı büyüklüklerde yüzlerce sanayi kuruluşunu ve pek çok üniversiteyi aynı çatı altında buluşturdu. Türkiye’de, savunma ve havacılık sanayisine yönelik üretim yapan ana yüklenici ve KOBİ’lerin neredeyse tamamı, SAHA İstanbul çatısı altında bulunuyor.
Buradan hareketle başarılarımıza gelecek olursak öncelikle SAHA İstanbul, sektöre, birlikte iş yapma kültürünü kazandırdı. Milli Teknoloji Hamlesi ilk hayata geçirildiğinde, savunma ve havacılık sanayisindeki millilik oranı, yaklaşık %15-20 civarındaydı. Bugün ise %70’lere ulaşmış durumda. Evet, bunda teknolojik gelişmelerin elbette etkisi var; ama bu oranın yükselmesindeki bence en önemli etken, sanayicimize, potansiyelini gösterebileceği önemli fırsatlar sunulmasıydı. SAHA İstanbul da kurulduğu ilk günden itibaren geçen 5 yılda, bu sürece çok ciddi katkı sağladı. SAHA İstanbul, kamu ve sanayici arasında kurduğu köprü ile kamunun, sanayicinin üretim potansiyelinden; sanayicinin de savunma ve havacılık sektöründeki ana yüklenicilerin ihtiyaçlarından haberdar olmasını mümkün kıldı.

SAHA İstanbul’un bir başka başarısı, uluslararası standartların hâkim olduğu savunma ve havacılık sanayisinde, üretici firmalara yaptığı yönlendirmelerle üretim kalitelerini yukarı çekmelerini ve üretim yeteneklerini sertifikalandırmalarını sağlamak oldu. Teknik düzeyde verdiği katkılara ek olarak SAHA İstanbul, Türkiye’de bir benzeri bulunmayan SAHA MBA programı ile savunma ve havacılık sektörü için global düzeyde yönetme becerisine sahip yönetici adayları da yetiştiriyor.
SAHA İstanbul öncülüğünde kurulan konsorsiyumlar ile Türkiye’de üretilmeyen ürünler ve alt sistemler, sırasıyla üretilebilir hale geliyor. Uçaklarda iklimlendirme sistemlerini üretmek üzere SAHA İstanbul öncülüğünde oluşturulan konsorsiyum, daha sonra TASECS (Turkish Aerospace Environmental Control Systems A.Ş.) ismiyle firmalaştı ve üretime başladı. Daha yakın zamanda, kümelenme üyesi 11 firmanın girişimiyle ve SAHA İstanbul liderliğinde, Türkiye’deki en büyük eksikliklerden olan, makina teknolojisinin ana kalemi CNC kontrol ünitesi ve tahrik sistemlerini, 2 yıl içinde yerli ve milli olarak üretecek olan MİLTEKSAN CNC Teknoloji ve Kontrol Sistemleri Sanayi A.Ş. (MİLTEKSAN) kuruldu.
TASECS ve MİLTEKSAN, İlk Örnekler
MSI Dergisi: TASECS ve MİLTEKSAN’ın faaliyetleri hangi aşamaya ulaştı? Yeni alanlarda şirketler kurulması da gündeminizde mi?
Haluk BAYRAKTAR: SAHA İstanbul, savunma ve havacılık sanayisinde yurt dışına bağımlı olduğumuz stratejik alanlarda yerli ve milli ürünler ortaya konabilmesi için firmaları bir araya getirerek konsorsiyumlar kuruyor ve sonrasında bu konsorsiyumlar şirketleşiyor. Geçen yıl SAHA İstanbul öncülüğünde bir araya gelen firmalar tarafından, TUSAŞ ortaklığı ile kurulan TASECS, bunların ilki. Milli hava platformları için yurt dışından satın alınan iklimlendirme sistemlerinin yerlileştirilmesi için kurulan TASECS, ilk siparişini, HÜRKUŞ platformu için almıştı. Daha sonra, Türkiye’de üretilecek milli hava platformlarının iklimlendirme sistemlerini üretmek için yeni siparişler de aldı.
SAHA İstanbul, kamu ve sanayici arasında kurduğu köprü ile kamunun, sanayicinin üretim potansiyelinden; sanayicinin de savunma ve havacılık sektöründe ana yüklenicilerin ihtiyaçlarından haberdar olmasını mümkün kıldı.
MİLTEKSAN ise geçtiğimiz günlerde duyurduğumuz; Akım Metal, BCD Teknik, BİTES, Melina Aero, Mobilgi, Pavotek, Simsoft, Simularge, SolidCNC, Usel Makina ve WAT Motor firmalarının ortaklığıyla kurulan diğer bir şirket. MİLTEKSAN, gerek savunma ve havacılık sanayisinde gerekse sivil sektörde ihtiyaç duyulan ve ülkemizde üretimi olmayan 5 eksenli CNC kontrol ünitesi ve tahrik sistemlerini, 2 yıl içinde yerli ve milli olarak üretecek. Temel olarak, ülkemiz makina sektörünü harekete geçirmeyi ve cari açığın kapatılmasına katkı sağlamayı hedefleyen bu girişim, yenilikçi yaklaşımlar ve çağdaş teknolojiler kullanarak, dijital dönüşüm kavramıyla birlikte geliştirilecek yeni nesil CNC kontrol ünitesinin, tamamen yerli imkânlarla üretilmesini sağlayacak. MİLTEKSAN çalışmaya başladı bile…
SAHA İstanbul olarak, hâlihazırda ithal ettiğimiz; ancak Türkiye için kritik öneme sahip sistemlerin yerlileştirilmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Bütün bu çalışmalarda uzun vadedeki hedefimiz, ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra, ihracat yaparak Türkiye’ye döviz girdisi sağlanması konusunda sektörün öncüsü olmak.
MSI Dergisi: “Milli Teknoloji Hamlesi”, SAHA İstanbul ile özdeşleşen bir slogan haline geldi. Türkiye’nin millileşme konusundaki bu adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Haluk BAYRAKTAR: Milli Teknoloji Hamlesi, yaklaşık 20 yıldır Türkiye’de başarıyla sürdürülüyor. Ancak bugüne kadar verilen emeklerin karşılığını, özellikle son yıllarda almaya başladık. Milli Teknoloji Hamlesi, bu motivasyonla daha da hız kazandı. Gün geçmiyor ki; yurt dışından satın almakta olduğumuz bir ürün, alt sistem ya da alt sistem bileşeninin yerlileştirildiğini duymayalım. Türkiye, sahip olduğu üretim potansiyelini, savunma ve havacılık sanayisinde oldukça verimli şekilde gerçeğe dönüştürmüş durumda. Türkiye artık; İHA, SİHA, gemi, askeri kara aracı, radar ve elektronik harp sistemleri ve akıllı mühimmat gibi yüksek teknolojili ürünleri kendi üretebilen bir ülke. Türk Silahlı Kuvvetlerinin deniz, hava ve kara sistemlerinde ve platformlarında, çok ciddi oranda yerlileşmenin yaşandığı bir döneme, hep birlikte şahitlik ediyoruz. Bundan sonraki süreçte, savunma ve havacılık sanayisinde başarıyla uygulanan Milli Teknoloji Hamlesi’nin, tüm sektörler tarafından örnek alınarak yaygınlaştırılması ve aynı disiplinle uygulanması gerekiyor. Makina, ilaç ve ulaşım gibi sektörlerde de bu başarı yakalandığında, Türkiye ekonomisi, gerçek anlamda bağımsız hale gelecek.
SAHA İstanbul olarak, hâlihazırda ithal ettiğimiz ancak Türkiye için kritik öneme sahip sistemlerin yerlileştirilmesi için çalışmaya devem edeceğiz. Bütün bu çalışmalarda uzun vadedeki hedefimiz, ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra, ihracat yaparak Türkiye’ye döviz girdisi sağlanması konusunda sektörün öncüsü olmak.
MSI Dergisi: Sektör tecrübenize dayanarak, sizden, sektörün mevcut durumu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz? Sizce COVID-19 sonrası dönemde, sektörü nasıl bir gelecek bekliyor?Bu kapsamda, SAHA İstanbul, geleceğe nasıl hazırlanıyor? Üyelerinizin ulusal ve uluslararası iş birliklerini arttırmak için yeni projeleriniz var mı?
Haluk BAYRAKTAR: Çin’de ortaya çıkan ve hızla tüm dünyaya yayılan salgının, sağlık kadar ekonomiye de etkisi büyük oldu. Salgın, aynı zamanda biyo-güvenlik sorununu da savunmanın merkezine getirdi. Salgın ile birlikte, belki onlarca yıl sürecek dijitalleşme, neredeyse bir yıl içinde gerçekleşti. Bu da siber güvenliği, savunma ve havacılık sanayisinde ilk sıralara taşıdı. Milli teknolojilerin ve her alandaki milli yeterliliğin önemi anlaşıldı. Önümüzdeki zaman dilimi; teknolojinin eskisine göre çok daha kritik olduğu; üretim kadar iletişim süreçlerinde de teknolojinin etkin kullanıldığı; bilgilerin güvenliğinin en az üretimdeki başarı kadar önemli olduğu ve bunun için tedbirler alınması gereken bir dönem olacak.
Artık her şey dijital bir dünyanın içinde planlanıyor ve gerçekleştiriliyor. Türkiye için, savunma ve havacılık sanayisinde millileşmeye hız verildiği, diğer sektörlerde yerli ve milli üretimin daha fazla teşvik edildiği; ama aynı zamanda güvenliğin üst düzeyde tutulduğu bir dönem başladı. SAHA İstanbul da bu süreçte en hızlı dijitalleşen kurumlardan biri oldu. Hızla organize olundu ve YouTube üzerinden gerçekleştirilen video konferanslar ile firmaların tanıtımları gerçekleştirildi. SAHA İstanbul olarak, savunma ve havacılık sanayisinde geleceğin teknolojilerini ve ihtiyaçlarını da yakından takip ediyoruz. Millileşme süreçlerinde, firmalarımızı, eskiden kalmış ya da bugün kullanılan teknolojileri değil, geleceğin teknolojilerini üretebilir olmaları konusunda teşvik ediyor ve projeler geliştiriyoruz.
SAHA EXPO: Potansiyeli Olan KOBİ’ler için Bir Fırsat
MSI Dergisi: SAHA İstanbul’un düzenlediği SAHA EXPO, sektöre ne gibi yenilikler getirecek?
Savunma ve havacılık sanayisinde başarıyla uygulanan Milli Teknoloji Hamlesi’nin, tüm sektörler tarafından örnek alınarak yaygınlaştırılması ve aynı disiplinle uygulanması gerekiyor. Makina, ilaç ve ulaşım gibi sektörlerde de bu başarı yakalandığında, Türkiye ekonomisi, gerçek anlamda bağımsız hale gelecek.
Haluk BAYRAKTAR: Dünyada ve Türkiye’de savunma ve havacılık sanayisine yönelik ihtisas fuarları uzun yıllardır yapılıyor. Ancak SAHA İstanbul, ağırlıklı olarak platformların tanıtıldığı, ana yüklenici firmaların öne çıktığı bu fuarlardan farklı bir alana yöneldi.
SAHA EXPO, ana yüklenici firmalar ile savunma ve havacılık sanayisine yönelik üretim yapan ya da yapmak isteyen ve sektörün tedarik zincirinde yer alabilecek firmaların, hiçbir aracıya ihtiyaç duymadan, doğrudan iş konuşabildikleri bir fuar. SAHA EXPO, Türkiye’nin dünyaca tanınan ana platform üreticilerini, alt sistem üreticilerini, tedarikçilerini, start-up’larını, üniversitelerini, Ar-Ge merkezlerini ve medya kuruluşlarını bir araya getiriyor. SAHA EXPO’ya sektörün gösterdiği yoğun ilgiye baktığımızda, bu fuarın önemli bir eksikliği de tamamladığını söyleyebiliriz.
4-7 Kasım 2020 tarihleri arasında 2’nci kez gerçekleştirmeyi planladığımız SAHA EXPO’yu, giderek artan COVID-19 vakaları sebebiyle katılımcılarımızın ve ziyaretçilerimizin sağlığını ve İçişleri Bakanlığımızın aldığı tedbirleri göz önüne alarak 10-13 Kasım 2021 tarihine erteledik.
Bu yıl ayrıca SAHA EXPO fuarı ile koordineli olarak gerçekleştirmeyi planladığımız SAHA EXPO Sanal Fuarını ise 9 Kasım 2020-9 Nisan 2021 tarihleri arasında, ilk haftası karşılıklı video konferanslara açık olacak şekilde, 300’ün üzerinde katılımcı ile çevrim içi olarak gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. SAHA EXPO Sanal Fuarı, Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden binlerce sektör profesyonelinin buluştuğu bir fuar olacak ve aynı zamanda, Türk savunma ve havacılık sanayisinin ilk sanal fuarı olacak. SAHA EXPO Sanal Fuarı, tüm dünyadan 7/24 ziyaret edilebilecek. SAHA İstanbul tarafından gerçekleştirilecek sanal fuar, Türk savunma ve havacılık sanayisinin gücünü sanal dünyaya taşıyan, türünün ilk örneği olacak. Sektörümüzde faaliyet gösteren, yüksek teknolojili üretim potansiyeline sahip 300’ün üzerinde firma ve üniversitenin ürün ve kabiliyetlerini tanıtmak amacıyla gerçekleştirilecek sanal fuar, SAHA İstanbul üyesi ASELSAN’ın bir iştiraki olan BİTES tarafından geliştirilen XperEXPO uygulaması ile yapılacak. Kullanıcılar, 3 boyutlu modelleme ve interaktif animasyonlar ile birebir yansıtılan ürünleri, en gerçekçi haliyle SAHA EXPO Sanal Fuarı’nda tecrübe edebilecekler. SAHA EXPO Sanal Fuarı’nda görüntülü iletişim de mümkün olacak. Katılımcılar, bu sayede, karşılıklı iletişim eksikliği de hissetmeyecek. Fuar ziyaretçileri ve katılımcı firmaların yetkilileri arasında yüz yüze iletişim, BizBize uygulaması ile sağlanacak.
MSI Dergisi: COVID-19’dan dolayı ortaya çıkan durgunluğun, özellikle KOBİ seviyesinde firmaları daha çok etkilediğini görüyoruz. SAHA İstanbul, KOBİ’lere bir destek sunuyor mu ya da destek sunulmasına aracı oluyor mu?

Haluk BAYRAKTAR: Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını, elbette ki ülkemizde de etkili oldu. Salgının en yoğun yaşandığı dönemde ekonominin çarkları durduysa da yeni normale geçişle birlikte, tüm sektörlerde üretim yeniden başladı. SAHA İstanbul olarak, her zaman olduğu gibi bu dönemde de KOBİ’lerimizin yanında durduk. Yasal düzenlemelerden ve desteklerden sürekli üyelerimizi haberdar ettik. Destek veren kurumlar hakkında bilgiler paylaştık, sektörlere özel verilen desteklerden yararlanması için firmalarımızı olabildiğince yönlendirdik. Örneğin, KOSGEB destekleri ve TÜBİTAK destekleri konusunda, YouTube üzerinden herkese açık video konferanslar düzenledik. Bu video konferanslar oldukça ilgi gördü. Bu desteklerden yararlanmak isteyen üyelerimizin, başvuru hazırlık süreçlerinde de yanlarında olmaya devam ediyoruz.
SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar’a, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için, okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.