Ana Sayfa Manşet STM Genel Müdürü Özgür GÜLERYÜZ: “Tüm faaliyet alanlarımızda, askeri deniz platformlarında olduğu gibi, ekosistemle birlikte büyümeyi hedefliyoruz.”

STM Genel Müdürü Özgür GÜLERYÜZ: “Tüm faaliyet alanlarımızda, askeri deniz platformlarında olduğu gibi, ekosistemle birlikte büyümeyi hedefliyoruz.”

STM, hem yeni ürün geliştirme yaklaşımı hem bu yaklaşımın sonucunda oluşan faaliyet alanı çeşitliliği hem de danışmanlık hizmetleri ve ThinkTech teknoloji odaklı düşünce merkezi ile sektörde farklı bir konuma sahip. Geçtiğimiz Temmuz ayında STM Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Özgür Güleryüz, STM’nin bu farklı konumunu ve STM’nin önündeki yolu, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.

MSI Dergisi: Özgür Bey, öncelikle yeni görevinizin hayırlı olmasını diliyoruz. STM Genel Müdürlüğü görevine atanmadan önce, STM Mühendislik ve Danışmanlık Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyordunuz. Bu nedenle içinde bulunduğunuz ve çok iyi tanıdığınız bir kurumun başına geçmiş oldunuz. Görev döneminizde, kurumsal açıdan, hangi konuları öne çıkartmayı hedefliyorsunuz?

Özgür GÜLERYÜZ: STM olarak en büyük motivasyonumuz, vatan sevgisi. Hepimiz, vatan sevgimizi ön plana çıkartarak görev yapıyoruz ve en büyük amacımız da insanlarımızı ve ülkemizi korumak ve ülkemizi yüceltmek. STM’de, her kademedeki arkadaşımda bu bilincin olduğunu biliyorum ve bunu da faaliyetlerimizde gözlemliyorum.

Genel müdürlük görevine atanmamı da bu anlamıyla bir bayrak devri olarak değerlendiriyor, aldığım bu emaneti daha da ileriye taşıyabilme motivasyonu ve gururuyla çalışıyorum.

STM, entegratör rolünü, İ sınıfı fırkateynlerde de sürdürecek.

STM, bildiğiniz gibi 1991 yılında kurulmuş bir firma ve kurulduğu günden beri de Türk savunma ve havacılık sanayisinin ihtiyaçlarını, milli çözümlerle karşılayabilmek için çalışıyor. STM’nin kuruluş misyonunda, danışmanlık hizmeti vermek, proje yönetimi ve sistem mühendisliği gibi faaliyetlerde bilgi birikimi oluşturmak vardı. Günümüzde ise birçok farklı alanda teknoloji geliştiren, danışmanlık veren, mühendislik çözümleri sunan, sunduğu çözümlerle ülkenin ihtiyaçlarını milli şekilde karşılayabilecek yapıda olan bir şirket haline geldi.

STM, tüm bunları, tek başına değil, Türk savunma ve havacılık ekosistemi ile beraber gerçekleştirmeyi de kendisine hedef olarak koymuş bir şirket.

Bu anlamda ben de görev dönemimde, STM’nin bu vizyonunu devam ettiriyor olacağım. Amacımız hep şu olacak: STM’nin yetenekleri ölçüsünde yeni teknolojiler geliştirmek; eksik kaldığımız alanlarda ise ekosistemle bu eksikliği gidermek. Böylece hep birlikte ülkemizi, savunma ve havacılık alanındaki ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilecek seviyeye çıkartacağız. Ayrıca, bunu bir seviye ileri götürerek bu yetenekleri, ekosistemimizle birlikte yurt dışına ihraç edeceğiz ve ülkemizin refah seviyesine katkıda bulunacağız.

STM, hem mikro (solda) hem de nano (sağda) uydularının tasarım ve üretim çalışmalarını tamamladı.

MSI Dergisi: STM, bugün; askeri deniz platformları, siber güvenlik, otonom sistemler, radar sistemleri, uydu teknolojileri, komuta kontrol sistemleri, sertifikasyon ve danışmanlık olmak üzere, geniş bir alanda faaliyet gösteriyor. STM’nin faaliyet yelpazesinin bu kadar geniş olmasına ilişkin değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız?

Özgür GÜLERYÜZ: Defense News Top 100 listesine baktığımızda, listenin en üstünde yer alan firmalar arasında, STM gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren firmalar olduğunu görüyoruz. Aslında, bu firmalarla STM’nin faaliyet alanları, büyük oranda örtüşüyor. Bu firmaların STM’ye göre avantajı ise ürün ve hizmet portföylerinin daha geniş olması.

Dolayısı ile STM’nin, dünyanın en büyük firmaları ile benzer bir yolda olduğunu, ürün ve hizmet portföyünü genişlettikçe ve olgunlaştırdıkça hem listede kalıcılığını artıracağını hem de üst sıralara çıkabileceğini değerlendiriyoruz.

STM’nin birbirinden farklı alanlarda faaliyet gösteriyor olmasını bir çeşitlilik ve dolayısıyla zenginlik olarak görüyor, bu zenginlikten doğan sinerji ile besleniyor, yönetim yaklaşımımızı da bu çeşitliliği doğru ve işler yönetebilmek adına sergiliyoruz. Bu yönetim anlayışımız, daha fazla koordine olabilmemize ve ekosistemle daha doğru noktalarda kucaklaşabilmemize fırsat tanıyor. Şöyle bir örnek vereyim: STM olarak biz, Türkiye’nin en büyük askeri denizcilik firmasıyız. Ama bir tersanemiz yok. Çünkü ana entegratör kimliğimizle hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki tüm tersaneleri, kendi tersanelerimiz olarak görüyoruz. Benzer şekilde, diğer faaliyet alanlarında da tüm firmaları, kendi firmamız gibi, projelerimizdeki iş ortaklarımız olarak görüyoruz. Yönetim anlayışımızla beslediğimiz bu bakış açımızla tüm üretim tesisleri bizim için, ülkemizin ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında ortak üretim yapabileceğimiz alanlara ve dolayısıyla yine bir zenginliğe dönüşüyor. Yarınların ortak bir hedefe doğru birlikte yol alındığında çok daha güzel olacağına inanan bizler, bu zenginliğimizi çok önemsiyoruz.

STM olarak biz, Türkiye’nin en büyük askeri denizcilik firmasıyız. Ana entegratör kimliğimizle hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki tüm tersaneleri, kendi tersanelerimiz olarak görüyoruz.

İhtiyaçları Karşılayan, Entegratör Firma

MSI Dergisi: Bu tabloda, STM, sektörde nasıl bir rol üstleniyor?

Özgür GÜLERYÜZ: Son kullanıcı, tedarik makamı ya da sektör firmaları olsun, tüm paydaşlarımızın, “STM bu ihtiyacı karşılar!” demesini sağlamak istiyoruz. Bizim amacımız, her zaman ihtiyaçlara çözüm oluşturmak; varsa sorunları gidermek. STM, bunu sağlamak için, bazı projelerde ana yüklenici olabilir; bazı projelerde biraz daha geri planda rol alabilir. Bazı projelerde tek başına yer alabilir; bazı projelerde ekosistemi ile çözüm sağlayabilir. Tüm bu farklı alternatiflerin ortak noktası, ihtiyacın giderilmesi, sorunun çözülmesidir.

STM’yi, sektördeki diğer firmalardan biraz daha farklı bir şekilde konumlandırıyoruz. Bizim bakış açımız, tüm sektöre hizmet vermek. Bugüne kadar tamamladığımız projelerde, entegratör olarak ne kadar başarılı olduğumuzu gösterdik. Özellikle askeri denizcilik projelerimiz, bu konuda verebileceğimiz örneklerle dolu. Büyük entegrasyon projelerini, askeri deniz platformlarında olduğu gibi, STM ana yükleniciliğinde ve ekosistemimizdeki firmalarla birlikte yürütmeyi hedefliyoruz. Böylece, ülkemizin ihtiyaçlarına milli olarak çözümler üretmeyi; bu çözümleri, içeride başarıya ulaştığında ve kendini ispatladığında ise dost ve kardeş ülkelere ihraç etmeyi hedefliyoruz.

STM, hem savunma sektöründe hem de savunma dışı sektörlerde, siber güvenlik alanına yatırım yapan ya da yapmaya çalışan firmaların uyum içinde çalışmasını sağlayabilecek aktörlerden biri olmayı hedefliyor.

STM için bahsettiğim entegratörlük görevini, yalnızca projelerle gündeme gelen bir görev olarak da görmüyoruz. Daha ortada bir proje olmadan ihtiyaçları ve sorunları görüp bir yol haritası oluşturup ekosistemdeki firmalarla beraber yürümekten de bahsediyoruz. Vizyonumuzda, STM’nin, böyle çalışmaların da entegratörü olması bulunuyor.

Burada, bir önceki sorunuza da dönecek olursak; faaliyet alanlarımızın bir bölümü, aslında sektörde üstlendiğimiz rolle de ilgili. Örneğin, günümüzde; muhabere sistemleri, algılayıcılar ve otonom sistemlerle ilgili teknolojiler çok hızlı gelişiyor. Hem bizim hem de ekosistemimizde yer alan firmaların geliştirdiği bu çözümlerin ve kabiliyetlerin ihtiyaçlar odağında harmoni içerisinde bir araya getirilmesi ve yönetilmesi gerekiyor. Entegratör rolünü başarıyla gerçekleştirebilmek için de bir araya gelecek farklı tüm sistemleri iyi bilmeniz ve belirli bir mühendislik bilginizin ve kabiliyetinizin olması gerekiyor.

MSI Dergisi: Çizdiğiniz tabloda, “teknoloji geliştirme” konusuna da vurgu yaptınız. STM’nin teknoloji geliştirme konusuna yaklaşımını sizden dinleyebilir miyiz?

Özgür GÜLERYÜZ: Kuruluşumuzun ilk yıllarında proje yönetimi, sistem mühendisliği, teknoloji transferi, teknik ve lojistik destek ile danışmanlık hizmetleri sağlamak amacıyla başlayan serüvenimiz, ülkemizin ihtiyaç duyduğu sistemleri ve teknolojileri doğrudan geliştirmek, bağımsız bir şekilde tasarlamak ve üretmek olarak günümüzde devam ediyor. Bugün, ülkemize yeni teknolojiler kazandırmak için çalışıyoruz ve farklı enstrümanları da kullanabiliyoruz. Çalışmalarımızı sürdürdüğümüz faaliyet alanlarımızın temelinde de STM olarak kendi kaynaklarımızla gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge çalışmaları yer alıyor. İhtiyaç duyulan teknolojileri, Savunma Sanayii Başkanlığımızın (SSB) da yönlendirmesi ile belirliyoruz. Bir yol haritası çizip, STM’nin içinde yer alabileceği alanlarda, STM olarak ilerliyoruz; diğer alanlarda ise ekosistem ile hareket ediyoruz ve iş birliklerini yönlendiriyoruz.

Burada özellikle vurgulamak istediğim bir konu var: Kurulduğumuz günden bu yana hiçbir zaman yerli firmalarımıza rakip olma gibi bir motivasyonumuz olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Bizim motivasyonumuz, ülkemiz ihtiyaçlarının en iyi ve en hızlı şekilde karşılanması. Bu sebeple görevimizi icra ederken sektörümüze baktığımızda “karşımızda rakip” değil, “yanımızda ortak” görüyoruz. STM olarak, ihtiyaçları ve teknolojileri önden takip ediyoruz. Sahip olduğumuz birikimle de ülkemizce ihtiyaç duyulan ve bu ihtiyacı karşılayacak çözümün olmadığı alanlara yatırım yapıyoruz. Bunu, mümkün olduğunca öz kaynaklarımızla gerçekleştiriyoruz. Öz kaynaklarımızla ilerleyemediğimiz noktada da iş birlikleri yapıyoruz.

STM, aynı zamanda bir danışmanlık şirketi ve teknoloji, bu iş kolumuzda da çok önemli bir konumda. Şirket olarak danışmanlık verdiğimiz her konuda, “o konunun en iyi bileni” olmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz ve bu yaklaşımımız sayesinde müşterilerimizi daha doğru yönlendirebiliyoruz.

Teknolojiyi de bu kapsamda sadece farkındalık boyutuyla ele almakla yetinmeyip, doğrudan kullanarak danışmanlık hizmetlerimizle harmanlıyor ve bu şekilde konumlanıyoruz.

STM, karmaşıklığı bir uzay aracı ile karşılaştırılabilecek denizaltıların modernizasyonu konusunda da derin bir tecrübeye sahip.

Takip Eden Değil, Öncü Firma

MSI Dergisi:  STM’nin yenilenen İnternet sitesindeki ana bölümlerden bir tanesi, “İnovasyon” başlığını taşıyor. Teknoloji geliştirmenin bir de inovasyon boyutu bulunuyor. STM’nin inovasyon konusuna yaklaşımı hakkında neler söylemek istersiniz?

Özgür GÜLERYÜZ: Teknoloji konusundaki vizyonumuz, teknolojiyi takip eden değil, teknolojiye yön veren firma olmak. Günümüzde, bir ürünü geliştirmek 2-3 yıl sürebiliyor. Fakat o sürede, teknoloji eskiyebiliyor. Bu nedenle teknolojiyi takip ederek rekabetçi ve yenilikçi çözümler sunabilmeniz mümkün olmuyor. İşte bu noktada da inovasyonun önemi ortaya çıkıyor. STM olarak inovasyonu, sürekli gelişen bir endüstriyi dönüştürebilmenin yolu olarak görüyor ve “geleceğin teknolojilerine yatırım yapabilme kabiliyeti” olarak tanımlıyoruz. Bu yaklaşımımızı yeni internet sitemize ise “Yeniliklerimizle bugünü ve geleceğimizi savunuyoruz.” şeklinde taşıdık. 

Yenilikçi fikirler, bizim için çok önemli ve çok değerli. Dünyada rakiplerimiz boş durmuyor. Onlarla rekabet edeceksek bunu, onları takip ederek değil, öncü ürünleri ortaya koyarak başarmamız gerekiyor.

Sektörde üstlendiği rol, STM’ye, aynı zamanda “yönlendirme” görevi de yüklüyor. Bu doğrultuda, inovasyon konusundaki faaliyetlerimizin, ThinkTech çalışmalarının ve diğer hizmetlerimizin, sadece STM’ye değil tüm sektöre hitap etmesini istiyoruz. Hem STM’nin hem de sektörümüzün geleceğini tanımlamaya çalışıyoruz.

MSI Dergisi: STM ThinkTech; strateji belirleme, inovasyon, yeni ürün geliştirme gibi süreçlerde, STM’ye ne gibi katkılar sunuyor?

Özgür GÜLERYÜZ: ThinkTech, STM öz kaynakları ile fonlanan, Türkiye’nin ilk teknolojik düşünce merkezi. Birinci amacı, STM’nin teknolojiyi takip etme; yeni alanlar belirleme; bu alanlara yönelik ne gibi çözümler oluşturabileceği ile ilgili yol haritaları oluşturmak. Bu alanlar hangileri olabilir? Geleceğin trendleri neler? Ne tarz teknolojiler ileride karşımız çıkacak? ThinkTech, bu soruların cevaplarını bulacak, bu konularda hizmet verecek, çok güçlü bir organizasyon.

STM ThinkTech’te yapmaya çalıştığımız, basitçe açık kaynaklardan araştırma yapmak değil. Bazı alanlarda yatırım stratejilerini ortaya çıkartacak; bazı alanlarda ülkemize yön verebilecek çalışmalar yapıyoruz. Bazı alanlarda, konusunda uzman olan ve fikir yürüten insanları bir araya getiriyoruz; hep beraber bir beyin fırtınası yaparak gelecek trendlerini, analizleri, teknolojileri ortaya koyuyoruz. STM olarak, geleceğe yatırım yaparken ThinkTech’in çalışmalarını göz önünde bulunduruyoruz.

ThinkTech, sadece STM’ye hizmet veren bir yapı da değil. STM için yaptığı tüm çalışmaları ve daha fazlasını, bu hizmetlere ihtiyaç duyan diğer kurum ve kuruluşlar için de gerçekleştiriyor. Örneğin, ThinkTech, Kalkınma Ajansları ile bir dizi çalışma gerçekleştiriyor. Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve Mevlana Kalkınma Ajansı ile beraber Huğlu, Üzümlü’de, av tüfeği üreten firmalarımıza yönelik bir analiz gerçekleştirdik. Amacımız, firmaların, hem verimliliğini hem faaliyetlerinin katma değerini arttırmaktı. Bu çalışmanın olumlu sonuçlarını, önümüzdeki dönemde, rakamlara yansıyacak şekilde göreceğimize inanıyorum. Benzer şekilde, şu anda Gaziantep’te, İpek Yolu Kalkınma Ajansı ile makina ve metal sektörüne yönelik bir çalışmamız var.

Bu kapsamda hizmet verdiğimiz firmalarımıza yönelik tek amacımız, onları sadece savunma sanayisine yönelik iş yapar hale getirmek değil; farklı alanlarda da neler yapabilirler, nasıl daha çok büyürler, bunu ortaya koyabilmek.

ThinkTech yurt içinde faaliyetlerini sürdürürken bir yandan tüm bu kabiliyetleriyle bugün NATO için de özgün çözümler geliştirip hizmet veren bir konumda bulunuyor. NATO’nun belirlediği risk alanlarını senaryo tabanlı olarak analiz ederek yetkililere stratejik seviyede karar desteği sunan NATO SHAPE Bütünleşik Elastikiyet Karar Destek Modeli, bunun en iyi örneğini oluşturuyor.

ThinkTech’te nihai hedefimizi, hem yurtiçinde hem de yurtdışında, yarının sorunları için bugünden çözüm üretebilmek, şimdiden olası sorunlar için yol haritaları oluşturabilmek ve geleceği bugünden şekillendirmek olarak özetleyebilirim.

MSI Dergisi: Sosyal inovasyon konusunda da çalışmalar yürütüyorsunuz ve çeşitli yarışmalar düzenliyorsunuz. Bu yarışmaların, STM’nin çalışmalarına, projelerine ve insan kaynaklarına nasıl katkıları oluyor?

Özgür GÜLERYÜZ: Sosyal inovasyon yaklaşımımız, tüm faaliyet alanlarımızda da olduğu gibi, ülkemize azami faydayı sağlayabilmek hassasiyeti üzerine kurulu. Bu noktada da bir yandan ülkemizin güvenlik ihtiyacını yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirerek sağlarken; bir yandan kendi kapasitemizle yetinmememiz gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin daha güçlü yarınlarına birlikte hizmet edebileceğimiz mevcut her potansiyelin artırılması gerektiği görüşüyle hareket ediyoruz. Bu yaklaşımımızla sosyal inovasyonu, Türkiye için kritik konularda toplumsal desteğin alınması ve farkındalığın oluşması açısından kaldıraç olarak görüyoruz. Odağımızda ise hem şirket içinde hem de şirket dışında gençlerimiz var. STM olarak, en değerli varlığımızın insan kaynağımız olduğunun bilincindeyiz. Benzer şekilde, ülkemizin de en değerli kaynağının insan gücü olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamakla ilgili görevimizin bir ayağını da gençlerimizi çalışma alanlarımıza çekmek olarak değerlendiriyoruz.

Sosyal inovasyon çalışmalarındaki amacımız; hem kendi tecrübelerimizi gençlere aktarmak hem de gençlerin yeni dünya düzenindeki tecrübelerinden ve yönlendirmelerinden faydalanarak onları desteklemek ve bu sayede ülkemizin geleceğine yatırım yapmak. Bu çalışmalarımız sırasında, gençlere; ülkemizin ihtiyaçlarını anlatıyoruz; gelecekte hangi alanlarda ne tür faaliyetlerde bulunmaları halinde ülkelerine sağladıkları katkıyı artırabileceklerini görebilmelerini istiyoruz ve onlarda bu konuda ciddi bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.

İstekli ve kabiliyetli gençleri bulmamız gerekiyor. Aradıklarımız, sadece geleceğin mühendisleri değil. Örneğin, denizaltı tasarımına ve teknolojilerine yönelik düzenlemiş olduğumuz tez yarışmamız kapsamında bir denizaltıda görevli personelin psikolojisi de önemli bir konu. Psikoloji bölümlerinde okuyan gençlerin bu alanda yapacakları çalışmalar da ilgimizi çekiyor. Bu tip girişimlerimizle, mühendisliğini yaptığımız alana çok farklı pencerelerden bakabilmek için de fırsat yaratıyoruz.

Siber güvenlik alanındaki Capture The Flag (CTF) yarışması ya da Derin Arayışlar gibi kendi organizasyonlarımızın yanı sıra SSB ve T3 Vakfı gibi kurum ve kuruluşların gençlere yönelik faaliyetlerine de katılıyoruz. ROBOİK ve TEKNOFEST etkinliklerinde aktif olarak rol alarak gençlerimizle oralarda buluşmaktan, büyük bir keyif alıyoruz. Tüm bu etkinlikler sırasında tanıştığımız ve daha sonra STM’de işe başlayan arkadaşlarımız da oldu.

Şunu da vurgulamak isterim: Gençlerin heyecanına, dinamizmine ve bakış açısına her zaman ihtiyacımız var. Günümüzde teknoloji o kadar hızla ilerliyor ki bunu daha ileri yaşlarda olan bizlerin takip etmesi mümkün değil. Gençleri bu işe dâhil etmemiz gerekiyor. Bu bilinçle STM’de, Tersine Mentörlük Programı’nı başlattık. Bu, yeni jenerasyonun kendi bakış açısını, tecrübeli yöneticilerimize aktardığı bir program. Mentörlük programlarında, yıllardır yönetici arkadaşlarımız gençlere mentörlük yapıyordu. Bu yeni programda ise artık yeni mezun arkadaşlarımız, tecrübeli yöneticilerimize günümüz teknolojileri ve dijital beceriler konusunda mentorlük yapacak. Aynı zamanda yeni neslin düşünce biçimini, beklentilerini, ihtiyaçlarını, iş yapış modeline dair bakış açılarını ve hayallerini de aktaracaklar. Hedefimiz, mentorun öne çıkan yetkinlikleriyle, mentinin ihtiyaçlarının kesişmesini ve herkesin birbirinden yeni bir şeyler öğrenmesini sağlamak.

Bizim motivasyonumuz, ülkemiz ihtiyaçlarının en iyi ve en hızlı şekilde karşılanması. Bu sebeple görevimizi icra ederken sektörümüze baktığımızda “karşımızda rakip” değil, “yanımızda ortak” görüyoruz.

Gündem: İhracat

MSI Dergisi: Deniz projelerinde, hem yeni tasarımlar ve bunların inşası hem de modernizasyon konularında çalışıyorsunuz. Bu alanda, önümüzdeki dönemde, ağırlığın yurt içi projelerinde mi yoksa yurt dışı projelerinde mi olacağını öngörüyorsunuz?

Özgür GÜLERYÜZ: Bu konuda bizim bir tercih yapmamız söz konusu olmayacak. Hem yurt içinde hem yurt dışında, gündeme gelen projelerle devam edeceğiz.

Askeri denizcilik, çok ciddi mühendislik yeteneğine sahip olduğumuz bir alan. Yaklaşık 250 kişilik bir ekibimiz var ve birçoğu mühendis. Baktığınız zaman; bir denizaltı, bir uzay aracı ile aynı karmaşıklığa sahip. Bir denizaltının modernizasyon işini üstlendiğinizde ise siz, başka bir firmanın yapmış olduğu platformun içine girip bazı parçaları söküp onları değiştirip platformu tekrar çalışır hale getiriyorsunuz. Bu hiç kolay bir şey değil; ancak ulaştığımız noktada, bu kabiliyete sahibiz.

Gelecek için en önemli hedeflerimizden biri, bu kabiliyetimizi ve ekosistemimizle birlikte yarattığımız potansiyeli, ihracatta kullanmak. Gündemimizde, çalışmalarında sona geldiğimiz, gerçekleşme ihtimali yüksek ihracat projeleri var. Bunlar gerçekleştiğinde, STM’yi, küresel pazarda, bir basamak yukarı çıkartacak.

Gündemdeki projelerimiz, hem yeni platformların inşasını hem de mevcut platformların modernizasyonunu içeriyor. İnşa ve modernizasyon projeleri arasında, birçok açıdan bir fark bulunmuyor. Çünkü her ikisinde de başarılı bir şekilde gerçekleştirmek için temelde kâğıt üzerinde karşılaşılmayan ama süreç içerisinde tasarımsal ya da alt sistemlerde değişikliğe gitmenizi gerektirecek durumlar oluşabiliyor. İşte bu noktada esnek ve sonuç odaklı çözüm üretebilme kabiliyetiniz sizi iyi ve tercih edilen bir mühendislik şirketi yapıyor. Dolayısı ile biz STM olarak hiçbir zaman tek başına bir tasarım ya da bir gemi inşa firması olmayacağız. Bir mühendislik firması olarak; tasarımda da yer alan; inşa faaliyetlerini yönlendiren; modernizasyonu, mevcut sistemleri anlayarak yapabilen bir firma olarak kalacağız.

STM ThinkTech’in faaliyetleri, hem STM’nin hem de sektörün geleceği daha net görebilmesine yardımcı oluyor.

MSI Dergisi: Otonom sistemler, dünya genelinde çok sıcak bir konu. Dünyada yapılan çalışmalar göz önüne alındığında, STM, bu alanda nasıl bir konumda?

Özgür GÜLERYÜZ: Türkiye’de, özellikle otonom mini İHA sistemleri konusunda STM, en büyük aktör ve böyle olmaya da devam edecek. Bizim amacımız; sadece KARGU, ALPAGU ya da TOGAN gibi uçan bir platform ortaya koymak değil. Yapay zekâ, makina öğrenmesi, bilgisayarlı görüntü işleme gibi geleceğin teknolojilerini bir araya getirerek faaliyet gösterebilen; muharebe alanında iletişim olmadığında da görevine devam edebilen, gerektiğinde birbiri ile iletişim kurabilen, otonom olarak hareket eden platformlar ortaya koymak. Bu konuların büyük çoğunluğunu, mevcut platformlarımızda hayata geçirmiş durumdayız. Diğerleri için de Ar-Ge projelerimiz devam ediyor. Örneğin, GPS olmayan ortamlarda görev yapabilmek, olmazsa olmaz bir kabiliyet. Buna yönelik olarak, görüntü işleme gibi farklı teknolojileri uygulayarak platformun kendi yönünü bulmasını sağlayacak Ar-Ge çalışmalarına, KERKES projesinde, SSB önderliğinde devam ediyoruz. Geliştirdiğimiz bu teknolojileri, diğer platform sağlayıcılarının da hizmetine sunacağız.

Mevcut platformlarımızın, dünyayla aynı seviyede; hatta bazı teknik özelliklerde daha ileride olduğunu söyleyebilirim. Platformlarımız, hem testlerde hem muharebe alanında kendini ispat etmiş durumda. Geri bildirmelerle de sürekli iyileştirmeler yapıyoruz.

Geleceğin harbi otonom sistemlerde. Harp sahası ise çok aktif. Bugün bir çözüm oluşturuyorsunuz, ertesi gün karşı çözüm çıkıyor. STM olarak, bütün mühendislik gücümüzle ve ekosistemimizle bu alanda olmaya ve ihtiyaç duyulan her hususa yönelik çözüm oluşturmaya devam edeceğiz.

MSI Dergisi: Siber güvenlik ve bilişim, savunma ve havacılık dışındaki sektörlerin de hem üzerinde çalıştığı hem de ürünlerini kullandığı çalışma alanları. Dolayısıyla rekabet açısından baktığımızda, sektörün dışına taşan bir rekabet söz konusu. STM, bu rekabette, hangi nitelikleri ile ön plana çıkıyor?

Özgür GÜLERYÜZ: STM olarak, bu alanda, aslında rekabetle değil, sektörü yönlendirme rolü ile ön plana çıktığımızı söyleyebilirim.

Siber güvenlik konusunda baktığımızda, Türkiye olarak, her şeyi bir anda yerli olarak yapmamız mümkün değil. STM olarak, bu alandaki öncelikli misyonumuz, SSB Siber Güvenlik Kümelenmesi ile beraber, ülkemize bir yol haritası çizmek. Yetenekleri olan firmaları, bu yol haritası kapsamında, ilgili alanlara yönlendirebilmek istiyoruz. Bu, bugünden yarına olabilecek bir şey değil; uzun vadeli bir süreç.

Dolayısı ile hem savunma sektöründe hem savunma dışı sektörlerde, siber güvenlik alanına yatırım yapan ya da yapmaya çalışan firmaların uyum içinde çalışmasını sağlayabilecek aktörlerden biri de STM olacak diyebiliriz.

Projeler açısından baktığımızda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve emniyet güçlerinin, siber savunma ve veri merkezleri gibi ihtiyaçlarının birçoğu, STM ana yükleniciliğinde yürüyen projelerle karşılanıyor. Siber Füzyon Merkezimizde de birçok kamu kurum ve kuruluşuna hizmet veriyoruz.

Siber güvenlik konusunda da en büyük amaçlarımızdan biri, bütün ihtiyaçları karşılayabilecek bir ekosistem oluşturmak. Her şeyi bizim yapmamız, hem insan kaynağı hem maddi imkânlar dâhilinde mümkün değil. SSB Siber Güvenlik Kümelenmesi ve diğer aktörlerle birlikte ilerlemeye devam edeceğiz.

STM’de, Tersine Mentörlük Programı’nı başlattık. Artık yeni mezun arkadaşlarımız, tecrübeli yöneticilerimize günümüz teknolojileri ve dijital beceriler konusunda mentorlük yapacak. Aynı zamanda yeni neslin düşünce biçimini, beklentilerini, ihtiyaçlarını, iş yapış modeline dair bakış açılarını ve hayallerini de aktaracaklar.

MSI Dergisi: Uydu ve uzay konusunda, mikro ve nano uydulara odaklanan çalışmalar yapıyorsunuz. Bu alandaki çalışmalarınızın geleceği ile ilgili planlarınızı öğrenebilir miyiz?

Özgür GÜLERYÜZ: Uydu alanı, STM’nin geleceğe yönelik yaptığı çalışmalarda, teknolojinin gelişimini ve ortaya çıkacak ihtiyaçları öngörerek kendi öz kaynakları ile yatırım yapmasının güzel bir örneği.

Geleceğe baktığımızda, mikro ve nano sınıfı uyduların öneminin artacağını ve ülkemizde, bu konuda bir açık olduğunu gördük. Öz kaynaklarımızla bu alanda, teknoloji geliştirme ve bazı konsept doğrulama (proof-of-concept) çalışmaları yaptık. Şu anda, hem mikro hem de nano uydularımızın tasarım ve üretim çalışmaları tamamlandı. Hedefimiz, 2020 sonunda bunları fırlatmaktı; ama pandemi nedeniyle planlarımızı 2021 yılına erteledik.

Önümüzdeki dönemde, uydu-uzay faaliyetleri konusunda, elde ettiğimiz tecrübeleri ve kazandığımız bilgi birikimini katabileceğimiz her türlü iş birliğine açığız.

MSI Dergisi: STM, kurulduğu tarihten beri, danışmanlık alanında da faaliyet gösteriyor. Sizce, Türk savunma ve havacılık sanayisi, STM’nin sunduğu danışmanlık çözümlerinden yeterince faydalanıyor mu?

Özgür GÜLERYÜZ: Kişilerin ve kurumların, dışarıdan alınan danışmanlık hizmetini kabullenmesi ve bu hizmetten faydalanması, hiçbir sektörde kolay bir konu değildir. Faaliyetlerimizi, bu farkındalık ile yürütüyoruz.

SSB ile uzun yıllar, farklı modellerde çalıştık. Günümüzde, SSB başta olmak üzere, birçok kurum ve kuruluşla ihtiyaç duyulan konularda ve stratejik alanlarda; karmaşık problemler için özgün çözümler oluşturulmasında ve sektör analizleri yapılmasında çalışıyoruz.

Danışmanlık, çok geniş bir alan. Kamudaki ve özel sektördeki birçok kurum ve kuruluşa, daha çok hizmet verebiliriz. Mevcut durumda, STM olarak bir sinerji yaratabildiğimizi, gerekli durumlarda kurumlarla iletişim halinde olup onları desteklediğimizi görüyoruz. Diğer yandan, değerlendirilmeyi bekleyen ciddi bir potansiyel de var.

MSI Dergisi: Ürün ve hizmet portföyünüz, önümüzdeki dönemde, hangi yeni alanlarda genişleyecek?

Özgür GÜLERYÜZ: Önümüzdeki dönemde de geleceğin trendlerini ve harp sahasındaki gelişmeleri, başta danışmanlık hizmetlerimiz ve ThinkTech girişimimizle takip etmeye ve geleceğe yön verecek çalışmalara imza atmaya devam edeceğiz.

Harp sahası, giderek daha otonom bir hal alacak. Bu kapsamda deniz platformlarımız gündemimizde önemli yer kaplamaya devam edecek. Özellikle insansız ve otonom sualtı ve suüstü platformlar kapsamında çalışmalarımız sürüyor.

Mini İHA’lar için geliştirdiğimiz yapay zekâ, bilgisayarlı görüş sistemleri ve büyük veri işleme kabiliyetlerinin önemi ve kullanımı, daha da artacak. Ekosistemimizle birlikte yeni çözümler sunacağız.

Siber güvenlik, yine gündemin üst sıralarında olmaya devam edecek. Bu alanda faaliyet gösteren birçok firma var. Diğer yandan, alan çok geniş ve yapılması gereken çok şey var. Bu nedenle konuya rekabeti değil sinerjiyi ön plana alan bir anlayışla yaklaşmamız gerekiyor.

Ekosistemi ön plana koyarak açık olan alanlarda yeni ürünler geliştirmek; sektöre de yön göstermek konusundaki motivasyonumuzu önümüzdeki döneme de taşıyacağız. Vizyonumuzda yenilikçi projeler gerçekleştirmek; farklı ürünler geliştirmek de var. Tabii burada önceliğimiz, ihtiyaçları öngörüp bunları net bir şekilde anlayıp sektöre yön verecek konumda olmak. Konusunda uzman firmalarla bir araya gelip çok daha hızlı süreçlerle ürünler geliştirmeye devam edeceğiz.

STM, sosyal inovasyon kapsamında düzenlediği ve desteklediği yarışmalarla hem kendi tecrübelerini gençlere aktarmak hem de gençlerin yeni dünya düzenindeki tecrübelerinden ve yönlendirmelerinden faydalanarak onları desteklemek ve bu sayede Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmayı hedefliyor.

2023 Hedefi, Cironun Yarısının İhracattan Olması

MSI Dergisi: Size, STM’nin gelecek hedeflerini de sormak istiyoruz. 2023 yılında, nasıl bir STM göreceğiz? Hedeflerinize; ciro, ihracat, çalışan sayısı, yeni ürünler gibi farklı açılardan değinebilir misiniz?

Özgür GÜLERYÜZ: Gelecekle ilgili en temel motivasyonumuz, kuşkusuz, mevcut projelerimizi başarıyla tamamlayabilmek ve bunlardan elde ettiğimiz birikimleri, çok daha büyük projelere taşıyabilmek. Böylece, içinde bulunduğumuz faaliyetleri giderek büyütmek.

Bir diğer önemli motivasyonumuz, büyümeyi, mümkün olduğu kadar ihracatla gerçekleştirmek. 2023 hedefimiz, ciromuzun %50’sinin ihracattan kaynaklanması. Daha uzun vadeli hedefimiz, bunu giderek arttırmak. Bu, kolay olmayacak. Ama bunu gerçekleştirebilecek potansiyele sahip olduğumuzu değerlendiriyoruz. Ayrıca, bunu, ekosistem ile birlikte başarma gibi bir vizyonumuz da var. Bu anlamda, altyüklenici firmalarımızı motive edip yönlendirmeye de çalışıyoruz.

Bir diğer hedefimiz, 2023’te, dünyanın en büyük savunma firmaları listesinde, ilk 80’in içinde olmak.  Daha uzun vadede de bu listede kalıcı olmayı ve ilk 50’ye girmeyi hedefliyoruz.

Siber güvenlik konusunda, askeri alandaki faaliyetlerimize devam edeceğiz. Bunun yanında, sağladığımız hizmetleri ve geliştirdiğimiz teknolojileri, sivil sektöre yaymak gibi bir hedefimiz de var. STM olarak, sivil alanda da önemli bir aktör olabileceğimizi değerlendiriyoruz. Bunun, olmazsa olmaz olduğunu düşünüyoruz.

İnovasyon konusunda, bugünü değil geleceği inşa etmeye devam edeceğiz. Hem geleceğin dünyasının gerekliliklerini tanımlamaya hem de bu teknolojilerin geliştirilmesine katkı sağlayacak ve savunma sanayimizdeki uygulama alanlarını artıracağız. Son dönemde, blok zincir (blockchain) konusunda yaptığımız çalışmaları, bu konuda bir örnek olarak verebilirim.

Bugün, ülke olarak, millilik ve yerlilik konusunda önemli bir aşamaya geldik. Bunu devam ettireceğiz, diğer sektörlere taşıyacağız, ThinkTech ile farklı sektörlerin gelişmesine ve Türkiye’nin toplu kalkınmasına destek olacağız. Ülkemizin gücünü hissettirebilmek için, uzmanlığımızı sonuna kadar kullanacağız.

MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu ya da konular var mı?

Özgür GÜLERYÜZ: Paydaşlarımızdan aldığımız geri bildirimlerin de gösterdiği üzere bizimle çalışan firmalarımız memnun. Hedefimiz, ihtiyaç makamlarından tedarikçilerimize varıncaya kadar, STM ile birlikte çalışma isteğini ve bu memnuniyeti devam ettirmek.

Gelecekte de çalışmalarımızı ve STM’nin saygınlığını hizmet verdiğimiz kurumlara ve altyüklenicilerimize hissettirerek, yurt dışındaki saygınlığımızı daha da yücelterek hem sektörümüze hizmet eden hem de ihracat yapan bir yapıda yolumuza devam edeceğiz.

STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz’e, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için, okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.

Loading

İlgili İçerikler

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyoruz, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Detaylı bilgi almak için tıklayın.