Samsun Yurt Savunma’nın (SYS) geliştirme çalışmalarına 2018 yılında başladığı CANiK M2 QCB 12,7 mm ağır makineli tüfek, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve Türk son kullanıcıların katıldığı kalifikasyon testlerini, kısa bir süre önce başarıyla tamamladı. Dünya genelinde standart olarak yapılan kalifikasyon testlerine göre daha kapsamlı olan ve daha ağır koşullarda gerçekleştirilen bu testleri başarıyla geride bırakan CANiK M2 QCB, uluslararası rekabette de bir adım öne geçti. SYS Genel Müdürü C. Utku Aral, bu önemli gelişmenin ardından, CANiK M2 QCB’nin fikirden eyleme kadar tüm geliştirme ve kalifikasyon sürecinin hikayesini, MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.
MSI Dergisi: 12,7 mm ağır makinalı tüfek geliştirmek, SYS’nin gündemine ilk olarak ne zaman ve nasıl geldi? SYS, nasıl bir strateji izledi; örneğin, neden 5,56 mm ya da 7,62 mm bir makineli tüfek geliştirmeyi tercih etmedi?
C. Utku ARAL: CANiK M2 QCB’yi geliştirme kararını verirken hem SYS’nin kurumsal ve teknolojik gelişimi hem de ortaya koyduğumuz strateji, önemli bir rol oynadı.
SYS, faaliyetlerine 1998 yılında başladı ve 2008 yılından itibaren de Ar-Ge ve tasarım çalışmalarına verdiği özel önemle kritik bir eşiği geçerek bugünlere ulaştı. Bu süreçte, hangi ürünleri geliştirmemiz ve bunların hangi özelliklere sahip olmaları gerektiğiyle ilgili dünya genelinde ciddi araştırmalar yaptık. Bu araştırmalarımız bize şunu gösterdi: Doktrinler ve çatışma şartları değişirken bazı kalibreler yetersiz kalıyor; bazı kalibrelerin yeterliliği ise bir kez daha ispatlanıyordu. Tabanca dünyasından bir örnek vermek istiyorum. ABD’de, FBI bir dönem 9 mm’nin etkinliğini sorguladı ve .40 kalibre mermiler kullanmayı denedi. 3 senelik bir deneme sürecinin sonunda ise hem bu kalibre değişikliği hedeflenen kinetik etkiyi sağlayamadığı hem de daha az mühimmat taşınmasına neden olduğu görüldü. Böylece 9 mm güven tazeledi ve halen de kullanımı devam ediyor.


Biz de benzer şekilde, daha üst kalibrelerde ciddi bir araştırma yaptık. “Kendini bulmuş, yakın zamanda değişmesini öngörmediğimiz kalibre hangisi?” sorusunun cevabını aradık. Cevabın da 12,7 mm olduğunu gördük.
Cevap neden 5,56 mm ya da 7,62 mm olmadı? Çünkü bu kalibreler halen sorgulanıyor. Örneğin, ABD sorguluyor. 5,56 mm belli noktalarda yetersiz kalıyor, 7,62 mm ise ağır bulunuyor. Sonuç olarak ABD, 6,8 mm’lik bir kalibre üzerinde çalışmaya başladı. Bu kalibredeki tüfeklere yönelik ilk siparişini de bu yıl verdi. Dolayısıyla 5,56 mm ve 7,62 mm’nin de içinde bulunduğu kalibrelerde bir hareketlilik var ve henüz dünya kararını vermiş değil. 2007-2008 döneminde, bu kalibrelerde bir piyade tüfeği geliştirilmesi konusu bizimle de paylaşıldı. Biz, hem bu tüfekleri geliştirebilecek Türkiye’de çok sayıda kuruluş olduğu hem de bu kalibreler henüz oturmadığı için böyle bir çalışmaya girmedik. Enerjimizi, kendini ispat etmiş ve önümüzdeki dönemde de geçerli olmaya devam edecek 12,7 mm için kullanmaya karar verdik.

MSI Dergisi: 12,7 mm, hangi özellikleriyle güncel kalabiliyor?
C. Utku ARAL: Balistik korumanın gelişimi ile silahların ve mühimmatın gelişimi aynı hızda olmuyor; balistik koruma, çok daha hızlı gelişiyor. Bunun birkaç sebebi var. Ülkelerin elinde zaten büyük mühimmat stokları var. Bu ortamda, bir ülke, silahının kalibresini değiştirse elindeki mühimmatı ne yapacak? Benzer şekilde, envanterde çok sayıda silah var. Bunların kullanamayacağı mühimmatı tedarik etse bu silahları ne yapacak? Silah ile mühimmat envanteri, ülkelerin kalibre değişimi konusunda kararlar alabilmesini zorlaştırıyor. Ama balistik koruma öyle değil. Yeni bir çelik yeleği tedarik edebilirsiniz. Aracınıza yeni bir zırh takabilirsiniz. Bunlar geçmişteki balistik koruma envanterini etkilemiyor. O yüzden balistik koruma teknolojilerinin çok daha hızlı geliştiği bir ortamda, yeni balistik koruma tedbirlerini dahi geçebilen bir kalibre olarak 12,7 mm’nin önemi arttı.
Teknolojik gelişmeler doğrultusunda askerin yavaş yavaş sahadan çekilmesi, insansız kulelerin ve araçların yaygınlaşması da piyade tüfeklerinin ve hafif makineli tüfeklerin zaman içinde öneminin azalabileceğini gösteriyor. Bu tabloda da 12,7 mm gibi durdurucu özelliği daha fazla olan bir kalibre ön plana çıkıyor.
Bu tespitler ışığında, 2012 yılı itibarıyla kararımızı 12,7 mm’den yana verdik.


MSI Dergisi: SYS’nin bu tespitleri yaptığı dönemde, iç pazarda nasıl bir talep vardı?
C. Utku ARAL: Türk savunma ve havacılık sektörü, geçtiğimiz dönemde birçok özgün platformu ortaya koydu. Diğer yandan iş bunları silahlandırmaya geldiğinde, özellikle ihracat kısıtlamaları nedeniyle ciddi sorunlar yaşandı. Uzaktan komutalı silah istasyonu olan; ancak bu istasyonda silah bulunmayan platformlar ihraç edilmek zorunda kalındı. Dolayısıyla yurt içinde önemli bir ihtiyaç vardı.

SYS, Hazırlık Dönemini Stratejik Hamlelerle Geçirdi
MSI Dergisi: SYS’nin, kalibreyle ilgili kararını 2012 yılında kesin olarak verdiğini dile getirdiniz. Sonrasında süreç nasıl ilerledi?
C. Utku ARAL: Biz bu kararı verdikten sonra, sektörümüzün önemli oyuncularından biriyle birlikte resmi makamlara başvurduk ve “12,7 mm ağır makineli tüfek geliştirme projesine talibiz!” dedik. O zamanlar, bu kalibrede geliştirme ve üretim yapmak için Milli Savunma Bakanlığından üretim izin belgesi almak gerekiyordu ve projenin başlatılması da bu izni almamızın önünü açacaktı. Fakat böyle bir proje, uzunca bir süre başlatılamadı. Biz de 12,7 mm makineli tüfek geliştirme çalışmalarımıza, 2017 yılında, uzun namlulu silahların özel sektör tarafından da geliştirilebilmesinin önü açılana kadar ara vermek zorunda kaldık.
Biz de beklediğimiz gün gelene kadar yapabileceğimiz hazırlık çalışmalarına odaklandık. Tabanca üretiminde iyi bir noktadaydık; ancak makineli tüfek üretiminin, tabancadan farklı süreçlerinin ve teknolojilerinin olduğunun da farkındaydık. Hem hassas üretim yapılan ve özel süreçler uygulanan hem de binlerle ifade edilen yüksek adetlerde üretilen az sayıda ürün arasında yer alan havadan yere akıllı mühimmat üretim projelerinin doğru adres olduğunu gördük. Alt yüklenici olarak yer aldığımız bu projelerle birlikte, makineli tüfek üretiminde de kullanacağımız ve yüksek üretim hacimlerini destekleyecek hassas üretim teknolojileri alanında yatırımlarımızı başlattık.
Başından beri şunun farkındaydık: CANiK M2 QCB’yi ortaya koyduğumuzda, teslim edeceğimiz silahların bir bölümü, üçayak üzerinde, klasik piyade silahı olarak kullanılacaktı. Ama önemli bir bölümü de platformlar üzerinde görev yapacaktı. Bu da platforma entegrasyon ihtiyacını ortaya çıkartacaktı. Bu entegrasyonu yapacak iştirakimiz olan UNIDEF’i de 2013 yılında kurduk. Sizler de yakından takip ediyorsunuz: UNIDEF, kuruluşundan beri; hava, deniz ve kara araçlarına farklı silah entegrasyon projelerini başarıyla yapıyor. Ardından da 2020’de, UNIDEF’i elektromekanik sistemler konusunda destekleyecek UNIROBOTICS’i kurduk.
Tüm hazırlıklarımızı, 2017 yılı itibarıyla tamamlamıştık. 2018 yılında da SSB ile beklediğimiz projeyi imzaladık ve CANiK M2 QCB ile ilgili faaliyetlerimize, büyük bir ivmeyle başladık.

MSI Dergisi: Projenin imzalanmasıyla birlikte süreç nasıl ilerledi?
C. Utku ARAL: M2 12,7 mm ağır makineli tüfeğin, dünya çapında bizim dışımızda 4 tane üreticisi var. Bunların 2 tanesi ABD’de, bir tanesi Birleşik Krallık’ta ve bir tanesi de Belçika’da. Biz de ilk aşamada rakiplerimizin silahlarının performansını inceledik. SSB ve son kullanıcıyla birlikte, bu silahları test ettik. Test süreci, rakiplerimizin performansını ortaya koymanın yanı sıra geliştireceğimiz silahı hangi kriterlere göre test edeceğimizi de belirledi. “Namlu ömrü ne olmalı? Soğukta atış performansı ne olmalı?” gibi soruların cevapları da bu süreçte verilmiş oldu.
En başından itibaren hedefimizi; “dünyanın en iyi M2’sini yapmak” olarak ortaya koyduk. Hassasiyet ve atış performansı başta olmak üzere bir dizi konuda en iyisini hedefledik. Bunun da sahada bir karşılığı olduğunu biliyorduk. Çünkü M2, bir atış kontrol sistemiyle birlikte kullanılabilen bir silah. Bu da konuyu, tabancada olduğu gibi bireysel kabiliyetlerden bağımsız hale getiriyor ve teknik bir düzleme oturtuyor.
Bu doğrultuda, kritik performans parametrelerinde en iyisine ulaşmak için teknoloji tarafında ciddi çalışmalar yaptık. Örneğin namlu konusu. CANiK marka tabancaların namluları için özel prosesler kullanıyoruz ve böylece namlular, çok yüksek bir performans gösteriyor. Bu bilgi birikimimizi makineli tüfek tarafına da taşıdık. Bir başka örnek olarak, Asil Çelik ile yakın iş birliğimizi verebilirim. Bizim için malzemenin içindeki kirliliği önemli ölçüde azaltan, özel prosesler geliştirdiler. Bugün, dünya genelinde, M2 tüfeklerinde kullanılan en iyi malzemeye sahip olduğumuzdan eminiz. Benzer şekilde, yüzey prosesleri konusunda çok özel çalışmalar yaptık.
CANiK M2’yi, tabanca ile ilgili çalışmalarımızdan bağımsız, farklı bir ekiple geliştirdik. Teknoloji ve proses geliştirme ve testlerle geçen yoğun bir sürecin sonunda, 2021 yılının başında, atış testlerini yapacağımız prototipimiz hazır hale geldi.
MSI Dergisi: Daha genel bir çerçeveden baktığımızda, makineli tüfek geliştirme süreci, SYS’ye; teknoloji, altyapı ve ekosistem gibi konularda neler kazandırdı?
C. Utku ARAL: İmalat prosesleri, yüzey prosesleri, ısıl işlem gibi bir dizi konuda, daha önce ihtiyaç duymadığımız yatırımları yaptık. Türkiye’nin en büyük ısıl işlem tesislerinden birini kurduk. Ölçüm gibi konularda özel ekipmanlar satın aldık.
CANiK M2 QCB için Samsun’da bir dizi alt yüklenici firmayla çalışmaya başladık. Böylece projenin Samsun’a da önemli bir katma değeri oldu. Zamanla bu firmalarının sayısının artacağını; hatta bir kümelenme yapısına evirilebileceğini öngörüyoruz.

Tüm Testlerden İlk Seferde Geçildi
MSI Dergisi: 2021 yılının başında, atış testlerini yapacağınız prototipin hazır olduğunu belirttiniz az önce. Türkiye’deki kalifikasyon testleri ise bu yılın ortasında gerçekleştirildi. Arada geçen zamanda hangi gelişmeler yaşandı projede?
C. Utku ARAL: Hedefimiz, dünyanın en iyi M2’sini geliştirmek olduğu için testlerde hep fark yaratacak performansı görmeyi hedefledik. Bu süreçte, malzeme ya da prosesi değiştirdiğimiz durumlar da oldu. Projenin geneline baktığımızda, CANiK M2 QCB için 12 farklı prototip ortaya koyduk. İlk prototiple son prototip arasında, yaklaşık yüzde 80’lik bir benzerlik vardır.
Dolayısıyla, evet, 2021’in Ocak ayında testlere başladık; ama hedeflediğimiz performans farkını yaratacak silah, 2021 yılının Aralık ayında tam anlamıyla ortaya çıktı. Sonrasında kalifikasyon testleri için planlamaları yaptık, üretimleri tamamladık ve Mayıs ayında testlere başladık. Tüm testlerden terk seferde geçmemiz sayesinde yaklaşık 2 aylık bir süreçte de kalifikasyon testlerini tamamladık. Bu; söz konusu testlerin Türkiye’de ilk defa yapıldığı göz önüne alındığında çok kısa bir süre.

Kule Üreticileri Artık Aradıkları Silaha Sahipler
MSI Dergisi: Dünyanın en iyi M2’sini geliştirme hedefinize ulaşabildiniz mi?
C. Utku ARAL: Bu soruya bir örnek üzerinden cevap vereyim. CANiK M2 QCB teslim ettiğimiz bir yurt dışı kullanıcımız, bunları, deniz platformlarında yer alan uzaktan komutalı kuleleri için satın aldı. Başka bir ülkede yerleşik bir firma tarafından üretilen bu kuleler, bir süredir silahsız olarak bekliyordu. Kulelere entegre ettikleri CANiK M2 QCB’lerle yaptıkları atışlarda, daha önce hiç görmedikleri bir performans elde ettiler. Ama o farkı yaratan kule değil silah oldu. Çünkü diğer silahları da o kulelerde denemişlerdi ve elde ettikleri sonuçlar ellerinde vardı. Kule üreticisi firma da şimdi; “Müşteri özel olarak başka bir silah talep etmedikçe, bundan sonra CANiK M2 QCB’den başka bir şey kullanmayacağım!” diyor.
Bir diğer konu da namlu ömrü. Piyasadaki diğer M2’ler için 15 bin ve üzeri atım için namlu garantisi veriliyor. Testlerde ise 7 bin ila 10 bin atışta bu namluların kullanılamaz hale geldiğini gördük. Bizim ürettiğimiz namlular ise kalifikasyon testlerinde SSB’nin talebi olan 20 bin atıma başarıyla ulaştı. Kendi testlerimizde ise 25 bin atıma sorunsuz ulaştığımızı gördük.
Benzer şekilde, dünyadaki diğer M2 üreticilerinde, kullanım prosedürü gereği ömrü 5 bin-8 bin atım olan iğne, CANiK M2 QCB’de çok daha uzun süreler başarıyla görev yapabilir hale getirildi. Ayrıca, gururla belirtmek isterim ki CANiK M2 QCB, testlerin hiç birinde iğne kırılması yaşamadı.
Tüm bu hassasiyet ve dayanıklılık, hem sahada üstün bir performans sağlıyor hem de ömür devri maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyor. Ömür devri maliyetleri, sadece namluyu ya da iğneyi daha uzun süre kullanmakla azalmıyor. Silahın hassasiyeti, daha az mühimmatla görevi yerine getirmenizi sağlıyor. Diğer bir deyişle kullandığınız mermi sayısı azalıyor.
Burada, kalifikasyon için de ayrı bir parantez açmak istiyorum. CANiK M2 QCB, açık ara dünyanın en zorlu kalifikasyon testinden geçti. Bu da en iyisi olduğunun bir başka göstergesi.

MSI Dergisi: Rekabette üstün olduğunuzu değerlendirdiğiniz başka alanlar var mı?
C. Utku ARAL: Yıllık 3 bin adede ulaşan bir seri üretim kapasitemiz bulunuyor. Verilen siparişlerle ilgili çok hızlı geri dönüş yapabiliyoruz. Yabancı üreticilerden herhangi birine 500 tane silah sipariş verseniz muhtemelen 8 aydan önce alamazsınız. Biz ise 500 tane silahı yaklaşık 2 ay içinde teslim edebiliriz.
CANiK M2 QCB’ye sadece bir silah olarak değil bir platform olarak bakıyoruz ve bunun bir yansıması olarak da zengin bir aksesuar yelpazesi sunuyoruz. Geliştirdiğimiz alev gizleyenle bile silahın performansı arttırılabiliyor.
Platform anlayışımızın bir diğer yansıması olarak, iştiraklerimiz UNIDEF ve UNIROBOTICS ile entegrasyon çözümleri de sunmamız, yine önemli bir fark yaratıyor.

MSI Dergisi: Maliyet konusunda nasıl bir noktadasınız?
C. Utku ARAL: Ana hedefimiz hiçbir zaman daha ucuz olmak değildi. Öyle olsaydı ürünümüz çok daha önce hazır olabilirdi. Üstün bir performans sunuyoruz ve bunu da makul bir fiyatla yapıyoruz. Fiyatımız rakiplerimizle aynı seviyede, onlardan daha pahalı değiliz. Diğer yandan bizim ürünümüz, onların ürünlerinden çok daha üstün bir performans sağlıyor.
İhracat, Türkiye’deki Kalifikasyondan Önce Başladı
MSI Dergisi: SYS’nin CANiK M2’nin ihracatına, Türkiye’deki kalifikasyon çalışmalarının tamamlanmasından önce başladığını görüyoruz. İhracat tarafından nasıl bir süreç işledi? Ayrı bir kalifikasyon süreci mi oldu?
C. Utku ARAL: Bu konuyu açıklayabilmek için öncelikle kavramları doğru oturtmak gerekiyor. Tüm süreçlerini tamamlamış, olgun bir ürün alırken buna sadece kabul testleri yaparsınız. Örneğin, geçmişte Türkiye, yurt dışından M2 ağır makineli tüfekleri alırken bunlara sadece kabul testleri uyguluyordu.
SSB ile yürüttüğümüz proje, Türkiye’nin bakış açısıyla bir geliştirme projesiydi ve böyle projelerin sonunda da bir kalifikasyon sürecinin yaşanması gerekir. Biz bu süreci başarıyla tamamladık.
Bizim yurt dışına sattığımız CANiK M2 QCB’ler ise ilgili son kullanıcılar tarafından kalifikasyonu yapılmış ürünler olarak görüldü ve sadece kabul testleri yapıldı. Tabi biz bu kullanıcılarımıza ürün vermeden önce, kendi iç kalifikasyon testlerimizi tamamlamış ve SSB’nin kalifikasyon testlerinden de ilk seferinde geçebileceğimizi görmüştük. Hatta dünyanın farklı bölgelerinden mühimmat getirerek silahın bunlarla uyumlu şekilde çalışabileceğini de test etmiştik. 2021 yılının Aralık ayında, CANiK M2 QCB hazırdı ve hemen o ay ilk ihracatımızı yaptık.
Kabul sırasında yapılan testler, aslında silahın kalitesini ortaya koyuyor. Silaha hata yaptıracak bazı hareketler var. Örneğin, silahın tetiğini düzensiz olarak çekmek; arka arkaya bir tekli bir seri atış yapmak gibi. Dünya genelindeki diğer M2’ler, bu testlerde tutukluk yapıyor. CANiK M2 QCB ise saat gibi çalışmaya devam ediyor. Zaten bu da silahın kalitesini ortaya koyuyor. Hatta CANiK M2 QCB’nin dış görünüşü bile bazı kullanıcılarımız için yeterli oluyor. “Bu silahın ne kadar emekle yapıldığı ortada” diyebiliyorlar.
Tabi şunu da vurgulamam gerekiyor: Yurt dışı kullanıcılarımız, tüm bu anlattıklarımın yanında tabancalarımızdan aşina oldukları CANiK markasına duyulan güveni de satın aldılar. CANiK markası, kullanıcılar için kalite ve güvenilirlikle eş anlamlı hale geldi.

MSI Dergisi: İhracat çalışmalarınız nasıl ilerliyor?
C. Utku ARAL: CANiK M2 QCB’yi satın alan ülkelerden ek siparişler alıyoruz. Silahımızın kalitesini gören son kullanıcılar devam siparişleri veriyor. Şu anda yurt içi teslimatlar haricinde yaklaşık 2000 adetlik teslimatı bekleyen yurt dışı siparişimiz var. Bugün için CANiK M2 QCB’leri, daha çok piyade kullanımına yönelik üçayak üzerinde kullanılacak şekilde teslim ediyoruz. Özellikle silah istasyonlarındaki kullanım arttıkça, ihracatımızın da artacağını öngörüyoruz.
MSI Dergisi: ABD’ye ihracat konusunda ne düşünüyorsunuz?
C. Utku ARAL: ABD Savunma Bakanlığına verdiğimiz bir teklifimiz var. CANiK M2 QCB’yi, ABD’deki fabrikamızda üretebileceğimizi de belirttik. Değerlendirmelerinin sonuçlanmasını heyecanla bekliyoruz.
MSI Dergisi: Başka ülkelerde de üretim yapmanız söz konusu olabilir mi?
C. Utku ARAL: Makineli tüfekte, tabancadan farklı olarak üretim adetleri daha düşük ve bu da başka ülkelerde, sipariş adetlerine göre üretim ya da montaj yapabilmenin önünü açıyor. Dolayısıyla sorunuzun cevabı evet, diğer ülkelerde de üretim ya da montaj modelleriyle çalışabiliriz.

Yatırım Miktarı 600 Milyon Lirayı Buldu
MSI Dergisi: Geriye dönüp baktığınızda, projeyi 2012’de alsaydınız sizce nasıl bir tablo ortaya çıkardı?
C. Utku ARAL: CANiK M2 QCB için son 3 yıllık dönemde, 160 milyon lira Ar-Ge ve yaklaşık 440 milyon lira da endüstriyelleşme yatırımı yaptık. Bunları da tabanca konusunda dünya markası haline gelen bir şirket olarak başardık. Projeyi 2012’de almış olsaydık hem teknolojik bilgimiz hem de maddi gücümüz 2018’deki seviyede olmadığından, çok daha fazla yorulurduk. Belki bu kadar fazla test yapma imkânımız olmazdı. Yine de zorlansak da mutlu sona ulaşırdık.
MSI Dergisi: Bir Türk firmasının böyle bir silahı geliştirmiş olmasını nasıl değerlendirmeliyiz?
C. Utku ARAL: Bizim açımızdan baktığımızda, SYS olarak kafamıza koyduğumuz şeyi başarabildiğimizi gösteriyor. Bizim önümüzdeki tek engel, zaman. Gerçekten çok iyi bir ekibimiz var. Bir bölümüyle 1998’den beri çalışıyoruz.
Başarımızın, sektörün özgüvenine katkıda bulunduğunu değerlendiriyorum. Biz, CANiK M2 QCB ile resmi kalifikasyon testlerinin çok daha öncesinde sektör kamuoyunun önüne çıktık, fuarlara katıldık, ihracat yaptık. Sonra da kalifikasyon testlerinden ilk seferinde geçtik. Bir proje doğru ele alındığında, tüm bunların mümkün olduğunu gösterdik. Bunun da sektöre, vizyon açısından örnek olabileceğini değerlendiriyoruz.
Hedef Orta Kalibre Silahlar
MSI Dergisi: CANiK M2 ile ilgili gelecek planlarınız neler?
C. Utku ARAL: Şu anda CANiK M2’nin, daha yüksek atım hızına sahip sürümü olan M2F üzerinde çalışıyoruz. Dakikada 850-1.100 atım yapabilecek M2F ile ilgili iç kalifikasyon çalışmalarımızı tamamladık. Bu sürümü, özellikle hava platformlarına yönelik olarak geliştirdik. Helikopter kapı silahı olarak ya da BOMBUS gibi silah podlarında kullanılabilecek. Bu sürüm için sözleşme aşamasına gelen projelerimiz var.
Bir yandan da CANiK M2’nin platformlarda daha etkin kullanılabilmesi için bir dizi projemiz devam ediyor. Bunlarla ilgili gelişmeleri de önümüzdeki dönemde paylaşacağız.
MSI Dergisi: SYS’nin, M2 ve sürümlerinin ardından hedefinde neler var?
C. Utku ARAL: 12,7 mm, hafif silahlar altında değerlendirilen bir kalibre olsa da aslında hafif silahlarla orta kalibre silahlar arasındaki sınırı oluşturuyor. 12,7 mm’nin yukarısı orta kalibre oluyor.
M2 de aslında herhangi bir makineli tüfek değil, daha çok bir “top yavrusu”. Kendi nişangâhı ile yaklaşık 2 km’ye atış yapabiliyorsunuz; ancak bir atış kontrol sistemi kullandığınızda, menzili 6 km’ye çıkıyor.
M2 gibi bir tüfeği geliştirmek ciddi bir iş. Yaptığınız bir hata, testlerde can kaybına yol açabilir. Ciddi bir poligon altyapısına sahip olmanız gerekiyor. Deneme yapmak için mühimmat almak bile başlı başına bir süreç. SYS, tüm bunların gereğini yapabildiğini gösterdi.
Önümüzde hedef olarak, orta kalibreli silahlar yer alıyor. Bu konuda, hem yurt içinde hem yurt dışında yatırımlar yapıyoruz. Gelişmeler oldukça sektör kamuoyuyla paylaşacağız.
MSI Dergisi: Daha düşük kalibreler, örneğin, hafif makineli tüfekler ve piyade tüfekleri de SYS’nin gündemine gelebilir mi?
C. Utku ARAL: Dünya genelindeki kullanıcılar, örneğin, 6,8 mm kalibreye karar verirse mevcut mühimmat üretim hatlarının bu kalibreye uyarlanabileceğini ve yüksek üretim hacimlerine ulaşılabileceğini öngörüyoruz. Eğer kullanılacak kalibre ile ilgili dünya genelindeki belirsizlik ortadan kalkarsa biz de bu alanlara girmeyi düşünebiliriz.

MSI Dergisi: Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?
C. Utku ARAL: Kalifikasyonunu tamamlamış bir silah olarak ortaya koyduğumuz CANiK M2 QCB’nin Türkiye’ye önemli bir katma değer sağladığını ve sağlamaya da devam edeceğini görüyoruz. Yurt içindeki kullanıcılarımız, hem üstün performanslı bir silah kullanacak hem de bununla ilgili her türlü satış sonrası hizmetini, M2 serisi silahlar için daha önceden tecrübe etmedikleri bir hızla alacaklar. Yerli platform üreticisi firmalar ise özellikle ihracat projelerinde, silaha çok kısa sürelerde erişebilmenin avantajını yaşayacaklar.
Anlattığım tüm süreçlerde; SSB, Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı başta olmak üzere tedarik makamları ve son kullanıcılar, başından itibaren bizim yanımızda oldular. Onlara bir kez daha şükranlarımızı sunmak isterim. Asil Çelik gibi, elini taşın altına koyan firmalarımıza da buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Son olarak da tabi ki SYS’nin tüm çalışanlarına, 10 yılı aşkın bir süreye yayılan bu çalışmalarda başarıya inandıkları ve her zaman özveriyle çalıştıkları için teşekkür ediyorum.
SYS Genel Müdürü C. Utku Aral’a, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz.