Ana Sayfa Haberler TSSK, 6. Proje Pazarı ile Teknokent Kümelenmesinin “Mühendislik ve Tasarım” Farkını Gözler Önüne Serdi

TSSK, 6. Proje Pazarı ile Teknokent Kümelenmesinin “Mühendislik ve Tasarım” Farkını Gözler Önüne Serdi

MSI Dergisi’nin 174’üncü sayısında yayımlanan makale, derginin İnternet sitesinde paylaşılmıştır:

 

Üyeleri, sektöre verdikleri mühendislik ve tasarım katkısı ile öne çıkan Teknokent Savunma Sanayii Kümelenmesi (TSSK), 6’ncısını düzenlediği Proje Pazarı’nda, yerlileştirme ve ihracat temalarını öne çıkarttı. 25 Şubat’ta, Ankara’da gerçekleştirilen etkinlikte, tema konuları, geniş katılımlı panellerde tartışılırken fuaye alanında sergilenen ürünlerle de bu konular kapsamında yapılan çalışmalar gözler önüne serildi.

 

TSSK 6’ncı Proje Pazarı; Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB)’nın desteği; Ticaret Bakanlığı, TÜBİTAK, Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SaSaD) iş birliğiyle; ODTÜ, ODTÜ TEKNOKENT ve TSSK tarafından düzenlendi. MSI Dergisi’nin de “Resmi Yayını ve Basın Sponsoru” olarak katkı verdiği etkinliğe, 900’ün üzerinde ziyaretçi katıldı; fuaye alanında ise 55 firma stant açtı.

 

TSSK Üyeleri, Yüksek Katma Değer Sağlıyor

Etkinliğin açılış oturumunda ilk konuşmayı, TSSK Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Öktem yaptı. Öktem, TSSK’nın, etkinliğin ana temaları ile örtüşen misyonunu, şöyle ifade etti: “Bir takım kısıtlayıcı düzenlemelere tabi ve hâlihazırda yurt dışından tedarik edilmekte olan kritik sistem, alt sistem ve ürünlerin yerlileştirilmesi ve bunların yurt içinde milli imkânlarla üretilebilmesi, ileri seviyede mühendislik gücü ve özgün tasarımlarla mümkündür. Mühendislik ve tasarım denildiğinde ise teknokent şirketleri ve Ar-Ge merkezleri; nitelikli ve konusunda uzmanlaşmış insan gücü ve üniversitelerdeki akademisyenlere ve altyapılara kolay ulaşım imkânları ile öne çıkmaktadır. Üye sayısı 140’ı geçen ve çoğunluğu KOBİ ölçeğinde olan teknokent şirketleri ve Ar-Ge merkezlerini bir araya getiren TSSK, bu bağlamda önemli bir misyon üstlenmektedir.”

Öktem, konuşmasında, TSSK ile ilgili rakamsal bilgiler de verdi:

  • TSSK üyesi firmalarda, çoğunluğu yüksek lisans ve doktora derecesine sahip, yaklaşık 2.500 Ar-Ge personeli çalışıyor.

    MSI Dergisi TSSK 6’ncı Proje Pazarı Özel Sayısı’nda, ihracatı ve yerlileşmeyi öne çıkartan firmalar, ürün ve çözümlerini tanıttılar.

  • Firmaların halen yürüttüğü savunma ve havacılık projelerinin toplam sayısı 365.
  • TSSK üyelerinin 2017 yılı sonu itibarıyla toplam cirosu, 1,4 milyar lira.
  • TSSK üyeleri, 2017 yılı sonu itibarıyla, 40’tan fazla ülkeye, toplam bedeli 135 milyon doları aşan ihracat gerçekleştirdi.

Öktem, TSSK’nın ihracat alanında verdiği katkıya da değindi: “TSSK üyesi firmaların; gerek kendi ürettikleri ürünler gerekse ana yüklenicilere ürettiği platformlarda kullanılan ürünleri ile ihracata çok önemli katkılar vardır. Özellikle firmaların özgün tasarımları, ITAR kısıtlarının aşılmasını sağlamakta; dolayısı ile ana sistemlerin dış piyasalarda rekabetçiliğine önemli katkılarda bulunmaktadır.”

Öktem, diğer kümelenmelerle iş birliklerini geliştirecekleri mesajını da verdi: “Bugün bizleri yalnız bırakmayarak aramızda bulunan diğer kümelerimizle de önümüzdeki dönemde, daha önce imzalanmış olan iş birliği protokollerini hayata geçireceğiz. Daha yakın iş birlikleri içinde olmayı, ortak etkinlikler düzenlemeyi ve üyelerimizi birbiri ile tanıştırarak verimli, birbirlerini tamamlayıcı ve sürdürülebilir çözüm ortaklıklarına vesile olabilmeyi temenni ettiğimizi belirtmek isterim.”

Öktem, konuşmasının sonunda, TSSK’nın göreve hazır olduğunun altını çizdi: “Bizden desteklerini esirgemeyen, başta SSB olmak üzere tüm tedarik makamlarına ve ana yüklenicilerimize; milli ve yerli üretim denildiğinde, TSSK firmaları olarak görev almaya her zamankinden daha fazla istekli ve talip olduğumuzu, bir kez daha tekrarlamak istiyorum.”

 

  HAVELSAN, İş Ortakları ile Büyüyor

Öktem’in ardından, etkinliğin altın sponsorlarından HAVELSAN’ın Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Ümit Güney kürsüye geldi. Güney, katılımcılara, HAVELSAN İş Ortaklığı Politikası’nı ve Sistemi’ni anlattı: “2016 yılında beri büyük bir titizlikle uyguladığımız HAVELSAN İş Ortaklığı Politikası’nın en önemli özelliği, proaktif bir yaklaşıma sahip olması. Bu program dâhilinde, iş ortaklarımız ile somut bir proje olmasını beklemeden birlikte çalışmaya başlıyoruz. Ekiplerimiz, yakın temas ile birbirini tanıyor ve potansiyel iş birliği alanlarını tespit edip yetenek havuzuna dâhil ediyoruz.”

HAVELSAN, 2016 yılından beri, 449 firma ile iş birliği protokolü imzaladı. Bunlardan 15 tanesi, aynı zamanda TSSK üyesi. 2018 yılında, HAVELSAN, ekosisteminde bulunan firmalardan 150 tanesi ile çalıştı. HAVELSAN, artık alımlarının %99’unu, ekosisteminde yer alan firmalardan yapıyor. Güney, bu tabloyu şöyle yorumladı: “Sistematik hale getirdiğimiz HAVELSAN İş Ortaklığı Politikası’nın meyvelerini, 3 yıl içinde almaya başladık. 2016 yılından bu yana, HAVELSAN’ın cirosu, her yıl dolar bazında %30-40 artarken personel sayımız, sadece %10 artmış. Burada en büyük payın, İş Ortaklığı Sistemi’nde olduğunu düşünüyoruz.”

  

TSSK, ASELSAN’ın Yerlileştirme Ortağı

Etkinliğin bir diğer altın sponsoru ASELSAN’ın Genel Müdürü Yardımcısı ve Mikroelektronik, Güdüm Elektro-Optik (MGEO) Sektör Başkanı Prof. Dr. Sezai Elagöz, sektörün düzenleyici kurumlarının, kümelenmelere ve yerlileşmeye verdiği öneme vurgu yaptı: “SSB tarafından hazırlanan ve sürdürülebilir savunma sanayisi için teknoloji ve alt sistem sahipliğini ön plana çıkartan Sektörel Strateji Dokümanı, kümelenmelerin ne kadar önemli olduğunu ve yol haritamızın ne olduğunu gösteren, önemli bir belge. Yine Cumhurbaşkanlığımız tarafından ortaya konulan 100 Günlük Eylem Planı’nda, yerlileştirmeye ve millileştirmeye ne kadar önem verildiğini görüyoruz.”

Prof. Dr. Elagöz, yerlileştirme ve millileştirme konusunda, MGEO’dan iki örnek verdi. ASELPOD’un iklimlendirme biriminin, TSSK üyesi bir firma tarafından özgün olarak geliştirildiğini; Lazer Güdüm Kiti’nin motorlarının yerlileştirilmesi konusunda çalışan dört firmadan birinin de TSSK üyesi olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Elagöz’ün ardından söz alan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara’nın, Türkiye’nin yüksek teknolojili ürün üretimindeki payını ön plana çıkarttı. Özdebir’in verdiği rakamlara göre, Ankara, yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde, %20’lik bir paya sahip.

 

SSB’den İnsan Kaynağı ve Finansman Vurgusu

Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, insan kaynağı ve finansman konularına vurgu yaptı: “Önümüzdeki süreçte, iki şey ön plana çıkıyor. Bunlardan biri insan kaynağı; ikincisi finansman… İnsan kaynağı konusunda, ülke olarak çok büyük bir sıkıntımız olmadığını değerlendiriyorum… Önümüzde ciddi bir fırsat var. Ülkemizin en iyi öğrencileri, mühendisliği tercih ediyor. Yapacağımız işler çoğaldı, finansman ihtiyacımız var. Finansmanı ülkemize taşımamız gerekiyor. Bunun yollarından biri ihracat. İhracata odaklanmamız gerekiyor. Bu, sürdürülebilirlik konusunda da avantaj sağlıyor. İhracatta bir diğer önemli husus, rekabetçilik. Dışarıda firmalarımızın rekabet etmesi gerekiyor. Bir nevi boy aynasına çıkıyoruz. Ürünlerimiz nerede, kalitemiz nerede, görüyoruz.”

Şeker, sektörün yapısı ile ilgili değerlendirmelerini de paylaştı: “Yapımız, bugün itibarıyla belli bir mesafe aldı; ama tam istediğimiz, sağlıklı yapıya ulaştığını söylemek biraz zor. Bunu biraz daha geliştirmemiz lazım. Bu anlamda hepimize görevler düşüyor. Tedarik makamı olarak bizlere düşen görevler var, ana yüklenicilerimize düşen görevler var. Bizim, ana yüklenici-kümelenme-alt yüklenici kurgusunu, ilişkisini sağlıklı bir yere oturtmamız gerekiyor. Bunu başardığımız zaman, çok daha iyi şeyler yapabileceğimizi düşünüyorum.”

Açılış oturumunun son konuşmacısı olan ODTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet T. Zeyrek, savunma ve havacılık sanayisinin, üniversite ve teknokent için çok önemli olduğunu belirtti. Bu önemin bir göstergesi olarak, ODTÜ Teknokent firmalarının yaklaşık %30’unun, savunma ve havacılık alanında faaliyet gösterdiğini ifade etti.

  

Sektörün Geleceğine Farklı Bakışlar

Etkinlik kapsamında düzenlenen panellerin ilki, “Türk Savunma ve Havacılık Sektörünün Geleceği Paneli” başlığı ile gerçekleştirildi. SDT Genel Müdürü ve TSSK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Ünal’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde; SSB Uçak Daire Başkanı Abdurrahman Şeref Can, SaSaD Genel Sekreteri Hüseyin Baysak ve STM Genel Müdür Yardımcısı Ömer Korkut, düşüncelerini katılımcılarla paylaştı.

SSB Uçak Daire Başkanı Abdurrahman Şeref Can, hava platformları ile ilgili çalışmalara değindi. Platformlara; tasarım, üretim ve idame konularından yaklaşarak, sektörün durumunu özetledi:

  • Sektörün, transonik ve süpersonik platformların tasarımları konusunda tecrübe eksikliği bulunuyor. Bu nedenle Milli Muharip Uçak (MMU) projesinde, BAE Systems ile iş birliği yapılıyor.
  • Sektör, platform ve platformun alt sistemlerini üretebiliyor. Adam x saat rakamlarında rekabetçi olan sektör, zamanında teslimat ve kalite konularında da rakiplerinin önüne geçiyor.
  • Türkiye, hava araçlarının idamesi konusunda, hem askeri hem de sivil pazarlarda iyi bir durumda. Sadece kendi platformlarına değil, başka ülkelerin platformlarına da hizmet veriyor.

Can, MMU’nun geleceği ile ilgili de şunları söyledi: “MMU, ortak bir program olacak ve olmalı. Şu anda dünyanın değişik yerlerinde, hem Avrupa’da hem Asya’da görüştüğümüz ülkeler var. Bir süre sonra el sıkışıp onları da programa dâhil edeceğiz.”

Can, hava platformlarının alt sistemleri ile ilgili yol haritası belirleme toplantılarını yoğun olarak sürdürdüklerini de belirtti.

SaSaD Genel Sekreteri Hüseyin Baysak, dünya savunma ve havacılık sanayisinin önünde var olan 10 riski sıraladı:

  1. Jeopolitik ve ekonomik ortamda kararsızlıklar
  2. Geniş tedarik zinciri varlığının yönetime getirdiği zorluklar ve teslimatlarda gecikme riski
  3. Ulusal ve uluslararası pazarlardaki rekabet
  4. Nitelikli personel açığı ve kaybının yönetimi
  5. Kritik kontratları yönetme becerisi
  6. Geniş sınırlama ve düzenlemelere uyum
  7. Yenilikçi çalışmalar (inovasyon) ve sonuçlarının üretime taşınmasının büyük finansal gereksinimi
  8. Firma evliliklerinin veya oluşturulan ortaklıkların (partnership, JV, vb.) sonuçlarının beklentileri karşılamaması
  9. Dijitalleşmenin oluşturduğu siber saldırı tehdidi
  10. Yabancı para kurları ile hammadde, malzeme vb. fiyatlarında gözlenen dalgalanmalar

 

STM Genel Müdür Yardımcısı Ömer Korkut; otonom sistemler, yapay zekâ ve siber güvenlik konularına değindi. Korkut, konuşmasında, siber güvenlik konusunda bir parantez açarak şunları söyledi: “Genelde insanlar somut olarak neyi görürlerse ona öncelik veririler. Soyut bazı oluşumlar, öncelik sırasında geriye itelenir ki siber güvenlik de bunlardan bir tanesi. Siber güvenlik, NATO’nun; kara, deniz, hava ve uzaydan sonra beşinci alan olarak ilan ettiği bir harp ortamı. Aslında biz de bunun içerisindeyiz. Sadece devletler ve kurumlar değil, insanlar olarak içindeyiz.” Siber güvenlikte istihbaratın öneminin altını çizen Korkut, dünyada, artık saldırılara, karşı saldırı ile cevap verilmesinin konuşulduğunu da sözlerine ekledi.

Korkut; otonom döner kanatlı vurucu insansız hava aracı KARGU’nun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve emniyet güçlerinin envanterine girdiği; sabit kanatlı ürünlerinin de bu sene içinde envantere girmesini bekledikleri bilgisini dinleyicilerle paylaştı.

Korkut, yapay zekânın, hem otonom sistemler hem de siber güvenlik için önemli olduğunu vurguladı. Özellikle siber güvenlik konusunda yetişmiş insan açığı olduğunu ve bu açığın, yapay zekâ ile kapatılabileceğini; bu konuda ciddi bir potansiyel olduğunu belirtti. TSSK üyelerinin de bu alanda çalışmasını tavsiye etti.

Korkut, gelen bir soruya cevap verirken ihracat konusunda şu vurguyu yaptı: “İhracatta da orkestrasyon çok önemli. Yurt dışına gittiğimizde, mutlak suretle oyuncuları, daha önceden, içeride kurgulayıp bu oyuncuların yurt dışında birbirinin ayağına [basmamasını sağlamamız lazım.] Bu çok önemli. Bunun sıkıntılarını, zaman zaman biz STM olarak yaşadık.”

 

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Etkinliğe Renk Kattı

Etkinliğin ilk panelinin ardından, Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Türk Savunma Sanayii Tarihi” başlıklı bir konuşma yaptı. Prof. Dr. Ortaylı’nın, ağırlıklı olarak Osmanlı Devleti döneminden Cumhuriyet’in ilk dönemine kadar olan gelişmelere, farklı açılardan değindiği konuşmasına, hem etkinlik katılımcıları hem de ODTÜ öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.

  

Sektör, İhracatın Öneminin Farkında

Etkinliğin ikinci paneli, “İhracat Paneli” başlığı ile gerçekleştirildi. Meteksan Savunma Uluslararası Satış, Pazarlama ve Kurumsal İtibar Direktörü ve TSSK Yönetim Kurulu Üyesi Burak Akbaş’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde; SSB Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Dr. Murat Ceran, Ticaret Bakanlığı KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanı Mustafa Ali Yurdupak, Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSI) Şube Müdürü Engin Yalçın, TÜBİTAK Horizon 2020 Güvenli Toplumlar Ulusal İrtibat Noktası Selcen Gülsüm Aslan Özşahin ve FNSS Orta ve Uzak Doğu Programlar Direktörü Ceyhun Süer, düşüncelerini katılımcılarla paylaştı.

SSB Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Dr. Murat Ceran, ihracatın, sektörün gelişmesi ile gündemin üst sıralarına çıktığını hatırlattı: “Bu toplantıyı, yaklaşık 10 sene önce yapsaydık muhtemelen konumuz ihracat olmayacaktı. Konumuz, daha çok savunma sanayisi ürünlerinin ve platformlarının ortaya çıkartılması olacaktı… Bugün, bu durum değişti. Artık Türkiye’nin savunma sanayisi firmaları, her türlü platformu tasarlayabilecek ve üretebilecek duruma geldi. Dolayısı ile artık konumuz, bu savunma sanayisi ürünlerinin, yurt dışı pazarlara ihracatı. İhracat, özellikle savunma sanayisi eksositeminin sürdürülebilmesi için olmazsa olmazlardan.”

Dr. Ceran, SSB Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığının faaliyetleri ile ilgili, şu rakamları paylaştı:

  • Aktif olarak 130’un üzerinde ülkenin raporlanması ve takibi
  • 70 ülke ile doğrudan iş birliği ve ihracat konularında, 500’ün üzerinde çalışmanın takibi
  • 2018’de, 70’in üzerinde delegasyon ziyareti
  • 2018’de, 8’i milli katılımlı 16 fuara iştirak
  • 2018’de, 17 tane ülke ile savunma sanayisi iş birliği toplantısı

Dr. Ceran, ihracat cephesinde, bir dizi gelişmeyi de katılımcılarla paylaştı:

  • Türkiye ile Filipinler arasında, Aralık ayında imzalanan devletlerarası anlaşmanın uygulama anlaşması da imzalandı. Böylece, Filipinler’e T129 ATAK helikopteri satışı ile ilgili bir engel kalmadı. Artık Türk Havacılık ve Uzay Sanayii ile Filipinler arasında sözleşme görüşmeleri gerçekleştirilecek. Dr. Ceran, konu ile ilgili olarak, “Bu yıl içerisinde, ilk 6 adet ATAK’ı Filipinler’e vermek istiyoruz.” dedi.
  • Dr. Ceran, FNSS ile ortak olarak KAPLAN MT orta ağırlık sınıfı tankı geliştiren Endonezya’nın, tankın seri üretimi için ciddi bir bütçe ayırdığını öğrendiklerini belirtti.
  • Türkiye ile Katar, 2018’de, 800 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma kapsamında; insansız hava araçları, zırhlı kara araçları, eğitim gemileri ve sahil güvenlik botları ile ilgili teslimat ve üretim çalışmaları devam ediyor.
  • Umman’da iki farklı Türk tersanesi, farklı uzunlukta botlarla ilgili ihaleler kazandı.

Dr. Ceran, ihracat ile ilgili hedeflerin daha üst seviyeye çıkartılacağını da söyledi: “İhracat rakamları her ne kadar 2 milyar dolar düzeyinde olsa da yakında açıklanacak Cumhurbaşkanlığı Programı’nda, bu rakam birkaç kat seviyesinde olacak. Dolayısı ile bizi heyecanlandıran zor bir hedef bizi bekliyor. Bunun için, içeride stratejik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle belli başlı savunma şirketleri ile birebir görüşerek deyim yerindeyse onların bir röntgenini çekmek istiyoruz. Onlar bu rakamlara ulaşabilmek için neler yapıyorlar, ne tür çalışmalar içindeler, iş geliştirme ve pazarlama birimleri ne kadar aktif çalışıyor? Bunu ortaya çıkardıktan sonra, Nisan ayı gibi raporumuzu üst yönetimimize sunacağız. Ekim-Kasım aylarında yapılacak Savunma Sanayii Şurası’nda, bunu sonuç bildirgesine işlemeyi düşünüyoruz.”

  

Ticaret Bakanlığı KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanı Mustafa Ali Yurdupak, farklı desteklerle ilgili bilgiler verdi. Savunma ve havacılık sektöründe, halen 8 adet UR-GE projesi yürütülüyor. Bakanlık, yakın zamanda, Küresel Tedarik Zincirlerine Katılım Desteği’ni de başlattı. Proje bazlı bu yeni destek, doğrudan firmalara veriliyor. Firmalar, küresel ana yüklenicilerle çalışabilmek için ihtiyaç duydukları makinalar, ekipmanlar, yazılım ve donanım için, %50’ye ve 1 milyon dolara kadar destek alabiliyor.

Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSI) Şube Müdürü Engin Yalçın, SSI’nın faaliyetleri ile ilgili gelişmeleri katılımcılarla paylaştı. SSI’nın üye sayısı, yaklaşık 700’e ulaştı. SSI, 2018’de, SSB ile iş birliği yaparak 9 fuara katıldı. 2019’da da Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Brezilya’da, İngiltere’de, Tayland’da ve Kuveyt’te düzenlenecek fuarlara, SSB öncülüğünde ve SSI organizasyonunda ortak milli katılım düzenlenecek. SSI ayrıca; IWA, Paris Air Show, Aircraft Interiors ve Arms and Security etkinliklerine milli katılım düzenleyecek. SSI, bunların bazılarında, konstrüksiyon dahil tüm masrafları karşılayacak.

  

 

TÜBİTAK Horizon 2020 Güvenli Toplumlar Ulusal İrtibat Noktası Selcen Gülsüm Aslan Özşahin, Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin de katıldığı Horizon (Ufuk) 2020 programı hakkında bilgi verdi. Bu program kapsamında, 2014-2018 yılları arasında En Başarılı Türk Sanayi Kuruluşları listesinde, savunma ve havacılık sektöründen ROKETSAN yer alıyor. ROKETSAN, aldığı toplam 0,7 milyon avroluk destek ile altıncı sırada bulunuyor.

FNSS Orta ve Uzak Doğu Programlar Direktörü Ceyhun Süer, FNSS’nin kuruluşundan beri toplam ihracatının 2,6 milyar doları geçtiğini belirtti ve ihracat alanında FNSS’yi başarıya götüren etmenleri sıraladı:

  • Süer, en başta, irade gösterilmesine ve ciddi çalışmaya vurgu yaptı: “Öncelikle şirketimizin kuruluşundan itibaren ortaklarımız, şirketin devamı ve büyümesi için ciddi bir irade ortaya koydular ve bu çerçevede de şirket profesyonel yönetimini yetkilendirdiler. Şirket yönetimi de bunlara ulaşmak için ortaya koyduğu hedeflere yönelik, yoğun ve özverili çalışmalar gerçekleştirdi.”
  • Süer, ürünlerin belirli niteliklere sahip olması gerektiğini belirtti: “İhraç edilecek seviyede ürünleriniz olması gerekiyor. Ürünlerinizi, eğer rakiplerinizin en az eşdeğer teknik özelliklerine ulaştıramazsanız ya da onların ürünlerine eşdeğer kalite ve performansta sunamazsanız şansınız çok fazla olmuyor. Ürününüzü, rakiplerinizden daha iyi bir fiyat-performans oranı ile teklif etmeniz gerekiyor. Bu da yetmiyor. Ömür devri boyunca ürünlerinizin desteğini sürekli ve eksiksiz sunmanız ve bu konuda müşteriye güvence vermeniz gerekiyor.” İhracatta süreklilik için, ürün gamının sürekli olarak çeşitlendirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
  • Süer, her ülkenin kendine has özellikleri olduğunu ve bunun göz önüne alınması gerektiğine değindi: “Her ülke için farklı strateji ve taktik geliştirme ihtiyacı var. Biz, terzi usulü; farklı kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çözümler sunuyoruz. Başarımızdaki en önemli unsurlardan biri, farklı müşteri isterlerini yerine getirebilmek. Hedef ülke kültürünün tanınması da önemli bir konu. Yeri geldiğinde; oturup kalkma, yeme-içme gibi davranışlar, size iş bile kaybettirebiliyor.”

TSSK Yönetim Kurulu Üyeleri

  • Süer, sabretmenin önemine de vurgu yaptı: “Kara savunma sistemleri sektörüne baktığımız zaman, ihtiyacın çıkmasından projeye bağlanmasına kadar, 5 ila 7 yıl geçiyor. Dolayısı ile siz bu süreçte dayanamayıp erken havlu atarsanız işi kaybedebilirsiniz. Sabır göstermek ve süreci iyi analiz edip sonuca gidecek taktik ve stratejileri oluşturmak önemli.”
  • Müşterilerin önemsenmesi ve bunun, müşterinin her kademedeki yetkililerine gösterilmesi, Süer’in değindiği bir diğer konu oldu.
  • Süer, güven konusunda şunları söyledi: “Müşteride güvenini tesis edilmesi ve bu güvenin korunması, vazgeçilmez. Ürünleriniz ve hizmetlerinizle ilgili müşteriye ne kadar açık olursanız o kadar güven tesis edersiniz. Çünkü rakipleriniz, sizi çok iyi takip ediyor, ürünlerinizi çok iyi takip ediyor. Sizin paylaşmadığınız hususları rakipleriniz paylaşırsa bu sizin açınızdan negatif bir etki yaratabilir.”
  • FNSS, gerçekleştirdiği tüm ihracatlarda, sözleşme imzası öncesinde, platform ve sistemlerini, müşterinin kendi şartlarında, en az bir kere test etti. Süer, bunun önemli bir avantaj yarattığının altını çizdi.
  • Süer, ihtiyaçların, ilk günden itibaren müşteri ile birlikte tesis edilmesi ve müşterinin, proje ekibinin bir parçası haline getirilmesinin, ilerleyen süreçlerde önemli avantajlar getirdiğini ifade etti.
  • Müşteri gereksinimlerinin karşılanmasında ve proje ilerlerken ortaya çıkan ihtiyaçlar konusunda esnek olunması, Süer’in vurguladığı bir diğer konu oldu.
  • Süer, başarılarının temellerinden birinin, esnek iş birliği modelleri olduğunu belirtti: “Biz, farklı ülkelerde, hem kullanıcı hem de sanayi ile bir takım olarak çalışmayı kurumsallaştırmış bir firmayız. Kullanıcılarımızın tercihleri doğrultusunda, farklı farklı proje modelleri geliştirebiliyoruz. Çalışmalarımız, yerel sanayinin kabiliyetlerine bağlı olarak, teknoloji transferinden ortak geliştirme projelerine kadar geniş bir yelpazede değişebiliyor. Bunun örnekleri; Malezya’da ortak üretim, Endonezya ile ortak geliştirme, Suudi Arabistan ile ortak bir fabrika işletilmesi.”

Süer, bu etmenleri sıraladıktan sonra şöyle devam etti: “Bizim gelecek ihracat stratejimiz; kazan-kazan, güven ve iş birliği üzerine kurulu yerel pazarlar oluşturmak üzerinedir. Malezya ve Suudi Arabistan, bizim yerel pazarımız olmuştur. Şimdi Umman ve Endonezya ile projeler yürütüyoruz ve bu iki ülkede, yerelleşme anlamında ciddi adımlar atmış durumdayız.”

  

Yerlileştirmede Kararlılık Sürüyor

“Yerlileştirme Paneli” başlığı ile gerçekleştirilen son panelin moderatörlüğünü, NANObiz Genel Müdürü ve TSSK Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Öktem yaptı. SSB Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel, TÜBİTAK Savunma ve Güvenlik Teknolojileri Araştırma Destek Grubu (SAVTAG) Grup Koordinatörü Mustafa Lutfi Civelek, TRTEST Genel Müdürü Bilal Aktaş ve ROKETSAN Tedarik Direktörü Ali Şarlak, düşüncelerini katılımcılarla paylaştı.

TSSK Yönetim Kurulu Üyeleri ve etkinliğin sponsorlarının temsilcileri bir arada.

 

SSB Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel, SSB’nin uygulamaları ile ilgili son gelişmeleri aktardı. Önümüzdeki dönemde, sanayi katılımı ve offset ile ilgili prensiplerde çok fazla değişiklik olmayacak; ancak yöntemsel değişikler yaşanacak. SSB, yerlilik listeleri oluşturacak. Bu listelerde, bileşen bazında konfigürasyon öğelerinin kırılımlarını teker teker yazacak ve hangilerinin, hangi firmalar tarafından yerli olarak geliştireceğini belirtecek.

Önümüzdeki dönemde, “Endüstriyel İş Birliği” kavramı da uygulamaya konulacak. SSB, kavram kapsamında, yabancı firmalarla KOBİ’leri eşleştirerek iş birliği yapmalarını teşvik etmeyi planlıyor. Ayrıca, Teknoloji Kazanım Yükümlülüğü projeleri ile Kategori C projeleri, Teknoloji ve Ürün Kazanımı projeleri altında toplanacak ve ürünleşme ön plana çıkartılacak.

SSB, tematik kümelenmeleri de destekleyecek. Ayrıca, Ar-Ge desteklerini sonrasına yönelik, sipariş garantisi verilebilmesi üzerinde de çalışmalar yürütülüyor.

SSB’nin bir diğer yeni projesi, Yetenek Envanteri (YETEN). YETEN ile sanayi envanterinin kontrol edilebilir hale gelmesi hedefleniyor. YETEN veri tabanı kurulduğunda, yatırım desteği ve yönlendirilmesi konularında kullanılacak.

TÜBİTAK SAVTAG Grup Koordinatörü Mustafa Lutfi Civelek, SAVTAG’ın kapsamında; Teknoloji Hazırlık Seviyesi 3 ile 6 aralığında; sahada ihtiyaç makamı ile doğrulanmış yetenekleri prototip olarak geliştirmenin bulunduğunu belirtti. Civelek, kapsamlarında hiçbir şekilde bir ürünü seri üretime yetiştirmek ya da sahada duyulan acil bir ihtiyaca cevap vermek bulunmadığını vurguladı.

Civelek, 3 konuda iyileştirme yapmaya ihtiyaç olduğunu söyledi: “Dünyada bilinen, mevcut en iyi yeteneklere sahip olma hedefinden vazgeçmeliyiz. Henüz geliştirilmemiş, bilmediğimiz, sürpriz etkisi yaratacak yeteneklere sahip olmalıyız… ‘Elde ne var?’dan hareket etmek yerine ‘İhtiyacımız nedir?’i sanayimizle geliştirmek zorundayız. Son olarak, ihtiyaç duyulan savaş sistemi yeteneklerimizin, platformlarımızın inşa projeleri ile birlikte geliştirilmesinden vazgeçmeliyiz.”

Civelek, önümüzdeki dönemle ilgili de şunları söyledi: “TÜBİTAK SAVTAG olarak aşamalı ve yarışmalı bir Ar-Ge projelendirme modelini teşvik edeceğiz. Bunu usul ve esaslarımıza ekledik… İhtiyaç planlaması faaliyetlerinin sonuçlarını, projeler yerine programlarla desteklemeye çalışacağız. Tekil projeleri, ihtiyaç makamlarından görev olarak aldıktan sonra, bunlara ilişkin programlar kurgulayıp gerçekleştirmeye çalışacağız… Artık yerli ve milli olmayan donanım ve yazılımlarla SAVTAG projelerine teklifte bulunulması yasak. Bundan önce, teknolojik olarak hızlı olmak adına, zaman zaman yeteneğin adım adım geliştirilmesi adına, bu konuda gevşetmeler yapılmıştı. Ancak bunu sıfıra indirmek için çalışıyoruz.”

TRTEST Genel Müdürü Bilal Aktaş, TRTEST’in, sektörün gelişimi ile önemli bir rol oynayacağını; “Birçok firmamız, çok güzel ürünler ortaya koydu. Artık bu ürünlerin, test ve sertifikasyon ile taçlandırılması ihtiyacı açıkça görülüyor.” sözleri ile özetledi. Aktaş, TRTEST’in, mevcut hiçbir yapıya rakip ya da alternatif olmadığını da özellikle vurguladı.

Kuruluşu ile hızlı bir tempoya giren TRTEST’in portaline, 3-4 aylık süreçte; 1.687 akredite laboratuvar, 5.122 adet de farklı laboratuvar ve test kabiliyeti kayıt edildi. Ayrıca TRTEST, test konusunda çözüm sunan çeşitli firmalarla çözüm ortaklığı sözleşmeleri imzaladı.

TRTEST, önümüzdeki dönemde, sektöre farklı hizmetler sunmaya hazırlanıyor. Bunlardan bir tanesi, henüz envantere girmeyen sistemler için referans olmak. Firmalar, bu ürünlerini, TRTEST nezaretinde, TRTEST onaylı tesislerde test ettiğinde, kullanıcı makamlara, bunu bir referans olarak sunabilecek. “Ürünümü, TRTEST nezaretinde test ettim ve testlerden başarıyla geçti.” diyebilecek.

TRTEST, farklı testlerin nasıl gerçekleştirildiğine dair bir prosedür kütüphanesi oluşturmaya da başladı. Bu kütüphanenin zamanla zenginleşmesi ile firmaların yararlanabileceği önemli bir referans kaynak oluşacak.

TRTEST, projelere, sistem gereksinimlerinin belirlenmesi aşamasında itibaren destek vermeye de başlayacak.

Meteksan Savunma Uluslararası Satış, Pazarlama ve Kurumsal İtibar Direktörü ve TSSK Yönetim Kurulu Üyesi Burak Akbaş, etkinliğin Resmi Yayını ve Basın Sponsoru MSI Dergisi’nin plaketini, MSI Dergisi İş Geliştirme Koordinatörü Şebnem Asil’e takdim etti.

 

ROKETSAN Tedarik Direktörü Ali Şarlak, ROKETSAN’ın yerlileşme ile ilgili faaliyetlerinden bahsetti ve iş birliği anlayışlarını öne çıkarttı: “ROKETSAN, Türkiye’de milli ve yerli olarak üretilen hiçbir ürünü kendisi yapmıyor. Tamamen ülkemizin kendi içindeki değerli sanayi kuruluşları ile yapıyor. Bilgisini paylaşmaktan çekinmiyor. Güvene dayalı bir sitem kurmak istiyor. Bu kapsamda, 2015’te yeni bir sistem kurduk. Çözüm ortakları aradık. Bütün sanayicileri gezdik. Hala da devam ediyoruz. Çözüm ortağı dediğimiz 45 firmayı, ilk etapta belirledik.”

TSSK 6’ncı Proje Pazarı, üçüncü ve son panelin ardından, etkinliği destekleyen kuruluşlara plaket takdimi ile sona erdi.

Loading

İlgili İçerikler

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyoruz, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Detaylı bilgi almak için tıklayın.