Hüseyin BAYSAK / Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SaSaD) Genel Sekreteri
Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SaSaD), her yıl üyelerine yayınladığı anketler ile sektör metriklerini toplayarak analiz etmekte ve raporlamaktadır. Bu raporlarda yer alan veri ve analizler, sektörün tüm paydaşları tarafından referans alınmaktadır. Ayrıca, verilen kararlarda dayanak olarak da kullanılmaktadır.
SaSaD olarak, 2019 yılının Sektör Performans Metrikleri’nin oluşturulmasını yeni tamamladık ve Nisan sonunda, Savunma Sanayii Başkanlığının (SSB) onayı ile yayınladık.
Topladığımız verileri incelediğimiz zaman, sektörümüzün, 2019 yılında çok başarılı bir performans sergilediği görülüyor. Hemen tüm metriklerde, olumlu gelişmeleri görüyoruz. Bu tabloyu, izleyen başlıklarda kısaca inceleyeceğiz.
Ciro
2019 yılında sektörün cirosu (Toplam Satış Tutarı), 2018 yılı verilerine göre, %24,23 artış ile 10.884.081.347 dolar olmuştur. Son 5 yılın bileşik yıllık büyüme hızı (CAGR / Compound Annual Growth Rate) %16’dır ve önemli bir gelişme ve büyümeyi işaret etmektedir. Bu büyümede, güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonlar nedeni ile artan talebinin yanında ihracat ve bağlantılı olarak Yurt Dışı Satış Gelirlerindeki çok olumlu tablonun etkisi büyüktür.
Sektör cirosunda en yüksek pay, kara sistemlerine aittir ve 3,5 milyar dolarlık bir toplam satış tutarı yaratmıştır. Bu segmenti, sırasıyla; 2,4 milyar dolar ile askeri ve 1,84 milyar dolar ile sivil havacılık; 971 milyon dolar ile silah, mühimmat, roket/füze segmenti takip etmektedir.
Yurt Dışı Satış Gelirleri
SaSaD raporları, sektörün ihracat gelirlerinin yanında sektör oyuncularının yurt dışında yürüttükleri mühendislik, eğitim, bakım/onarım vb. faaliyetler sonucu ülkemize kazandırdıkları döviz gelirlerini de değerlendirmeye almaktadır. Bu döviz gelirleri ve ihracat rakamı bir arada “Yurt Dışı Satış Gelirleri” terminolojisi ile ifade edilmektedir.
Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliğinin açıkladığı ihracat tutarı, gümrüklerden bir GTİP numarası ile yurt dışına çıkan savunma ve havacılık ürünlerini kapsamaktadır ki Yurt Dışı Satış Gelirleri’nde de aynı tutar yer almaktadır. İlave olarak, döviz kazandırıcı hizmet gelirleri eklenerek raporlanmaktadır.
Yurt Dışı Satış Gelirleri, 2019 yılında, 2018 yılı tutarlarına göre %40,21 artış ile 3.068.519.809 dolara yükselmiştir. Bu tutarın 2.741 milyar doları ihracat gelirleri; 327 milyar doları ise Döviz Kazandırıcı Hizmet Gelirlerinden oluşmaktadır.
Sektörün ihracatı ise bir önceki yıla göre %34,6’lık artış ile 2.740.988.087 dolar seviyesine ulaşmış bulunuyor.
ABD ve Avrupa gibi offset ile bağlantılı pazarların dışındaki Yurt Dışı Satış Gelirleri artışı, ayrı bir önem taşımaktadır. Offset pazarlarının dışında bir pazar potansiyelinin oluşturulmuş olması, sektör oyuncularının pazarlama ve iş geliştirmedeki başarılarının bir işaretidir. Son 5 yılda, Yurt Dışı Satış Gelirleri’ndeki CAGR, %10 olarak gerçekleşmiştir. Bu da sektör oyuncularının dünya pazarlarındaki oynadığı rolün önemli bir göstergesidir.
İthalat
İthalatta, cirodaki artış ile paralel düzeyde bir artışın olduğu görülüyor. Sektörün 2019 yılı ithalatı, %26,11’lık bir artış ile 3.088.465.821 dolar olarak gerçekleşmiştir.
İhracatımızın ithalatı tam olarak karşılaması ve toplam ciro içindeki payının yaklaşık %30’larda olması da sektör çalışmalarında oluşturulan katma değerin önemli boyutta olduğunun bir kanıtı olarak değerlendirilebilir.
İthalatın %47’si Avrupa, %45’i ABD ve %8’i ise diğer ülkelerden yapılmıştır. Burada tedarik kaynağı çeşitlendirilmesi ile ITAR vb. kontrol rejimlerinden uzak kaynak yaratılmasının, sektörün üzerinde önemle çalışması gereken bir konu olduğu değerlendirilmektedir.
İthalatta en yüksek harcamanın, askeri ve sivil havacılık (sırasıyla 648 milyon dolar ve 564 milyon dolar) tarafından yapıldığı; kara sistemlerinde ise bu tutarın 400 milyon dolar civarında olduğu dikkate alınınca, havacılık sektörümüzde dışa bağımlılık oranının yüksekliği dikkat çekmektedir.
Ürün ve Teknoloji Geliştirme Harcamaları
Sektör oyuncularımız, temel araştırmalara yönelik çalışmaları, çok sınırlı seviyede yapmaktadırlar. Çalışmaları, esas olarak ürün ve teknoloji geliştirmeye yöneliktir. Bu nedenle biz, Ar-Ge Harcamaları ifadesi yerine, Ürün ve Teknoloji Geliştirme Harcamaları ifadesini kullanıyoruz.
Sektörümüzde yürütülen ürün ve teknoloji geliştirme çalışmalarında da benzer güzel gelişmeler kaydedilmiş durumdadır. Bu kalemde, 2018’e göre %15,44’lük bir artış ile 1.672.052.468 dolarlık bir harcama gerçekleşmiştir. Bu tutarın 1.423.067.193 doları Ürün Geliştirme, 248.985.275 doları Teknoloji Geliştirme kapsamında harcanmıştır. Toplam harcamanın %19,8’lik kısmı (331.291.055 dolar), öz kaynak harcamalarıdır.
Proje finansmanı ile yürütülen Ürün ve Teknoloji Geliştirme çalışmaları kapsamında harcanan tutar 1.340.761.413 dolardır. Bu rakam, sektöre devlet desteğinin boyutu ve verilen önemin açık bir göstergesidir. Toplam rakamlara baktığımızda, öz kaynak harcamaları, önceki yıla göre %14,7; proje ile finanse edilen kaynaklar %15,6 artmıştır.
Yıl İçerisinde Alınan Siparişler Tutarı
Sektörün yıl içerisinde alınan yeni siparişlerinde ise %12,56’lık bir azalma olmuştur ve bu rakam, 10.671.519.679 dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Yeni alınan siparişlerdeki bu düşmeye rağmen sektörün önünde önemli tutarda yeni işin bulunuyor olması, önem arz etmektedir.
Yeni siparişlerin %60’lık bölümü yurt içinden, %19’u ABD’den, %15’lik bölümü diğer ülkelerden, %6’sı ise Avrupa’dan alınmıştır.
Yurt dışı siparişlerin %71’i yurt dışındaki firmalardan; %29’u ise son kullanıcıdan alınmıştır.
Yurt içinde ise siparişlerin %67’si son kullanıcıdan; %33’ü firmalardan kaynaklanmaktadır.
İstihdam
İstihdamda, 2018’e göre %9,71’lik bir artış sağlandı ve sektörde çalışan sayısı, 73.771 kişiye yükseldi.
Çalışanların %25’i mühendis, %48’i teknisyen/operatör, %2’si yönetici, %10’u idari/mali yönetim/tedarik personeli (üniversite mezunu) ve %16’i destek/idari/vasıfsız personelden oluşmaktadır.
Yine çalışanların %43’ü üretimde; %21’i ürün ve teknoloji geliştirme bölümlerinde çalışmaktadır.
Mühendislerin %65’i lisans, %31’i lisansüstü ve %4 doktora derecesinde akademik kariyere sahiptir.
Üniversite mezunu olup, idari/mali yönetim/tedarik bölümlerinde çalışan personelin %78’i lisans, %21’i lisansüstü, 1’i doktora derecesine sahiptir.
Gelecek Öngörüleri
Sektörümüzün gerçekleşen ve 2019 yılına ait performans göstergelerini özetledikten sonra, geleceğe yönelik beklentilerini ölçmek üzere ayrı bir anket yaptık.
Bu anketimizde:
- “Gelecek 24 ay için işinizin gelişip büyüyeceği konusundaki düşünceniz nedir?” sorumuza verilen cevaplarda:
- Büyümenin öncelikli konuları olacağını ve bu konuda emin olduklarını söyleyenler katılımcıların %75, önceki 12 ay seviyesinde bir gelişme bekleyenlerin %15 ve daralma bekleyenlerin ise %10 seviyesinde olduğu görülmüştür.
- Büyüme konusundaki öngörülerde ise %39’luk kısım %15’in üzerinde; %18’lik kısım %10-15; %20’lik kısım %5-10; ve %23’lük kısım ise %0-5 arası bir büyüme ifade etmişlerdir.
- “Bu büyümede takip edeceğiniz stratejiler nelerdir?” sorusuna verilen cevaplarda: %65’i ürün gamına yeni ürünler eklemeyi, %50’si hizmet gamında yenilikler yapmayı, %55’i yeni coğrafi bölgelerde pazarlama yapmayı, %83’ü mevcut pazarlarda varlıklarını arttırmayı ön gördüklerini belirtmişlerdir.
- Firmaların gelecek planlamalarında yer alan konular kapsamında; %42’si diğer firmalar ile formal, %35’i informal ilişkiler geliştireceklerini, %49’u ise yeni yatırımlar yapacaklarını ifade etmişlerdir. %7’lik bir kesim ise firma evliliklerini veya satın alımlarını planladıklarını belirtmişlerdir.
- Gelecek iki yıl için, ürün ve teknoloji geliştirme çalışmalarına ayıracakları öz kaynak tutarının cirolarına oranına ilişkin sorumuza ise %30’u %10’dan fazla, %20’si %6-10, %20’si %4-5 ve %30’u da %1-3 arasında öz kaynak tahsis edeceklerini iletmişlerdir.
- Tedarik zincirinde yer alan tedarikçilerle ilgili olarak risk değerlendirmesinde, sanayicilerimizin; %33’ü tedarikteki aksamanın yükümlülüklerini yerine getirmede çok kritik olduğunu; %52’si ise bazı stratejik ortakların yükümlülüklerini yerine getirmede kritik olduğunu, diğerlerine çözüm üretilebileceğini; %15’i ise tedarikçilerde yaşanacak aksamanın önemli olmadığını, yerine yeni tedarikçi geliştirebileceklerini belirtmişlerdir.
Sonuç
COVID-19 öncesi yapılan anket çalışmalarımızdan sektörümüz ile ilgili toplanan veriler, sektörde işlerin iyi gittiğini ve geleceğe ümitle bakıldığını göstermektedir. Salgının tüm dünya ekonomisi ve özellikle bazı sektörler üzerindeki etkileri ile salgın sonrası gelişme öngörüleri değerlendirildiğinde, savunma ve havacılık sanayicileri için de salgının önemli etkileri olacağını değerlendirmek hiç zor olmayacaktır.
Pek çok ülke, bütçe kaynaklarının kullanılmasında öncelikler konusunda yeni yaklaşımlar belirleyecektir. Bu belirlemede, bazı ülkeler için savunma ve havacılık, desteklenecek sektörler sıralamasında geriye düşebilecektir. Bu gelişme, ihracat potansiyelimize olumsuz etkiler yapabilecektir. Bu kapsamda, kayıpların tıbbi cihaz ve malzeme ihracı ile dengelenmesi, sektör oyuncuları tarafından dikkatle ele alınacaktır. Benzer şekilde, dikkatle takip edilmesi gereken diğer alanlar; siber savunma, iletişim, otomasyon/endüstri 4 ve uzaktan çalışma konuları olabilir.
Yurt içinde ise sektörümüzün ülke savunmasındaki önemi ve güvenlik güçlerimize yaptığı tedariklerin kritikliği dikkate alınarak öncelikli sektörler arasında yer alacağını değerlendiriyoruz. Kriz döneminde belirli ölçekte yaşanan finansal sıkıntılar nedeni ile özellikle KOBİ nitelikli sanayicilerimizin desteklenmesini; proje ödeme takviminde gecikmelerin olmamasını ve yeni proje geliştirme sürecinin kesintisiz devamını önemsiyoruz.