Operasyon sahasında nakliyeden arama kurtarmaya, keşiften sıhhi tahliyeye kadar pek çok görevde silahlı kuvvetlerin eli-ayağı haline gelmiş genel maksat helikopterleri, bu çok çeşitli görevlerin icrası esnasında, doğrudan silahlı angajmanın hedefi haline de geliyor. Bu platformları silahlandırarak onlara öz savunma yeteneği kazandırmak, uçar birlik harekâtı konseptinin olgunlaştığı Vietnam Savaşı’ndan bu yana, genel maksat helikopteri kullanımının olmazsa olmaz koşullarından biri halini aldı. Ancak saldırı helikopteri olarak tasarlanmamış genel maksat helikopterlerine silah entegrasyonu, çeşitli nedenlerle zorlu bir süreç teşkil ediyor. Türk havacılık ve savunma sanayisinde hava, kara ve deniz platformları için silah entegrasyon çözümleri alanında uzmanlaşan Unidef, bu noktada, son kullanıcıların güvenebileceği bir çözüm ortağı olarak öne çıkıyor. Unidef’in kabiliyetleri, tecrübesi ve başarıyla tamamladığı entegrasyon projeleri, son kullanıcılara, sahada etkin olarak kullanabilecekleri, ömür devri maliyetleri düşük çözümler sağlıyor.
Genel Maksadın Silah Ayağı
Genel maksat helikopteri, ne kadar gerekli bir savaş aracı olduğunu, Vietnam Savaşı’ndan itibaren, katıldığı tüm muharebelerde, defalarca kanıtladı. Bu helikopter sınıfının farklı görevlere uygun tasarımı, ona büyük bir esneklik kazandırıyor. Bu esneklik, farklı sistemlerin ve bu kapsamda silahların da entegrasyonu için kolaylıklar sağlıyor. Nitekim genel maksat helikopterlerine; havadan havaya ve havadan karaya füzeler, güdümlü ve güdümsüz roketler, 5,56 mm’den 30 mm’ye kadar namlulu silahlar başta olmak üzere, çeşitli silahların entegrasyonunu yapmak mümkün.
Namlulu silah entegrasyonu ise kendi içinde farklılaşıyor. “Mürettebat tarafından elle kumanda edilen” (crew served) ve esas olarak helikopterlerin öz savunması amacıyla kapı ve pencerelerde kullanılan sistemler olabildiği gibi pilot ya da yardımcı pilot tarafından kullanılan “atış istikameti sabitlendirilmiş” (fixed foward) sistemler de namlulu silahların entegrasyonu kapsamında söz konusu olabiliyor.
Silah entegrasyonu; genel maksat helikopterlerinin muharebe arama-kurtarama helikopteri olarak görev yapmasına, ayaklanmaya karşı koyma (counter-insurgency / COIN) görevleri üstlenmesine, devriye görevlerine çıkabilmesine, muharebe sahasına nakliye gibi görevleri, koruma maksatlı refakat edecek bir başka platforma ihtiyaç duymadan yerine getirmesine olanak sağlamasının yanında, taarruz helikopterlerinin üstlendiği rollerin birçoğunu üstlenmesine ve silahlı keşif görevleri icra etmesini de mümkün kılıyor.
Bir Genel Maksat Helikopteri, Neden Silahlandırılır?
Genel maksat helikopterlerinin silahlandırılarak üstlenebileceği yeni görevlerin her biri için o göreve özel bir platform tasarlanması da mümkün. Öyleyse bu koşullarda neden bir genel maksat helikopterinin silahlandırılmasına ihtiyaç duyuluyor? Bu sorunun, farklı gerekçelere dayanan bir cevabı bulunuyor.
Özel bir görev için, genel maksatlı bir platform yerine o görev için tasarlanmış, adanmış bir platformun kullanılması, daha yüksek performans ve görevin başarılı şekilde ifa edilmesi için gerekli görülebilir. Ancak işin silah boyutuna bakıldığında, adanmış platformlarla genel maksatlı platformlar arasındaki farkın belirsizleştiği görülüyor. Askeri havacılık teknolojilerinde son yıllarda elde edilen atılımlar sayesinde, özellikle atış kontrol sistemleri, yer hedefi tespit sistemleri, hedef takip sistemleri gibi alt sistemlerde maliyet etkin çözümler, kolay ulaşılabilir seviyelere gelmiş durumda. Gelişmekte olan birçok ülkenin kendi savunma ve havacılık sistemlerini tasarlamayı tercih etmesi de ihracat pazarlarında, söz konusu alt sistemler alanında seçenekleri arttırıyor. Bu sayede, daha önceleri gelişmiş ülkelerin tekelinde olan bu alt sistemlere, daha kolay ulaşılma imkânı söz konusu oluyor.
Bahsi geçen bu alt sistemler, genel maksat helikopterlerinin, silahlı görevlerde, hedef tespitinden hedefin imhasına ya da bastırılmasına kadar sürecin bütününde, adanmış platformlarla rekabet edebilir bir performans göstermesini mümkün kılıyor. Böylece, silahlı kuvvetler, adanmış platformlar yerine, farklı görevleri üstlenebilen genel maksat helikopteri kullanarak ihtiyaçlarını, maliyet etkin şekilde karşılayabilir hale geliyor.
Bunların yanında muharebe sahasındaki diğer gelişmeler de genel maksat helikopterlerinin silahlı görevler için kullanımını daha maliyet etkin hale getirdi. Adanmış platformlar, baştan itibaren, en yüksek performans için tasarlanırken, genel maksat helikopterlerinin silah yükü, ihtiyaca göre ölçeklenebiliyor. Ölçeklenebilirlik, asimetrik ve düşük yoğunluklu çatışmalarda, genel maksat helikopterlerinin, daha alt seviye silah yükü ile görev yapabilmesini beraberinde getiriyor. Bu da görev maliyetini önemli ölçüde düşürüyor.
Özetle genel maksat helikopterleri, teknolojik gelişmeler sayesinde, silah kullanımını gerektiren birçok görevi, adanmış platformlar kadar etkin bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Düşük yoğunluklu çatışmalarda ve asimetrik tehditlere karşı ise çok daha maliyet etkin bir platform haline geliyor. Bu ortamda, bütçe kısıtları yaşayan ve farklı harcama öncelikleri olan silahlı kuvvetler için belirli sayıda genel maksat helikopteri ile diğer görevlerin yanı sıra silahlı görevleri de gerçekleştirmek, çekici bir çözüm olarak ortaya çıkıyor.

Cem Kurter
Unidef Kurucu Ortağı Cem Kurter, maliyet-etkinlik konusunda, şunları söylüyor: “Hızına yetişilemeyen askeri teknolojik ilerlemeler, maliyetleri de aynı oranda arttırarak muharebeyi, bütçeleri zorlayan pahalı bir seçenek haline getiriyor. Hâl böyle iken gelişmekte olan veya askeri bütçelerinin hatırı sayılır bir oranını diğer sosyal ve ticari yatırımlara yönlendirmek isteyen ülkeler, kabiliyet arttırıcı çeşitli alt sistemleri, daha maliyet-etkin, idamesi çok daha ucuz olan platformlara entegre ederek, düşük yoğunluklu ve asimetrik çatışma düzeninde üstün konuma gelmeye çalışıyorlar. Bugün herkesçe bilinen bir gerçek var ki; savaş artık sadece cephede kazanılmamalı, aynı zamanda muhasebe defterlerinde de kazanılmalıdır.”
Madalyonun Diğer Yüzü: Teknik Zorluklar
Genel maksat helikopterlerinin sunduğu esneklik, silah entegrasyonu için bir artı olsa da bu durum, silah entegrasyonu sürecinde karşılaşılan önemli zorlukları ortadan kaldırmıyor.
Öncelikle entegrasyon, çok az örnekte ideal koşullarda gerçekleştirilebiliyor. İdeal koşullarda, platformun, silah entegrasyonu düşünülerek tasarlanmış olması beklenir. Örneğin, böyle bir platform, entegrasyonun yapılacağı yerlerde güçlendirilmiş yapısal parçalara sahip olmalıdır. Ancak, pek çok örnekte, silahın entegre edileceği platformda, ihtiyaç duyulan altyapı bulunmuyor.
Bir diğer ideal koşul olan platformla ilgili tüm dokümantasyona ve arayüz bilgilerine sahip olunması ve platform üreticisinden destek alınması da çoğu örnekte söz konusu olmuyor.
İdeal olmayan koşullara eklenebilecek diğer zorluklar arasında;
- Kullanıcının, silah entegrasyonu sonrasında platformun performansının etkilenmemesini talep etmesi,
- Üreticinin garanti şartlarının getirmiş olduğu kısıtlar ve
- Sertifikasyon gereksinimleri nedeniyle tasarım kısıtları da bulunuyor.

Bu ideal şartlar olmadığında ise silah entegrasyonunu gerçekleştiren entegratörün tecrübesi ve uzmanlığı fark yaratıyor. Entegratörün konuya yaklaşımı, proje süreçleri ve son kullanıcı ile iletişimi de başarılı sonuçlar elde edilmesini önemli ölçüde etkiliyor. Çok sayıda başarılı silah entegrasyon projesine imza atan Unidef de işte tam da bu noktalarda ön plana çıkıyor.

Unidef’ten, Özel İhtiyaçlara, Sıra Dışı Silah Entegrasyon Çözümleri
Unidef, döner kanatlı platformlara, “mürettebat tarafından elle kumanda edilen”, küçük ve orta kalibreli silah sistemlerini entegre ediyor. Unidef’in entegrasyon yaklaşımı, “Silahları, yapısal bütünlüklerini değiştirmeden; ama etkinliklerini arttırıcı ilave sistemleri geliştirerek platform üzerinde güç çarpanı oluşturmak maksadıyla platformun bir parçası haline getirmek” ifadesi ile tanımlanabilir. Böylelikle kendi başlarına ayrı anlamlar ifade eden silahın ve platformun kabiliyetleri, faydalı veya akıllı bir ara yüz vasıtasıyla bütünleşerek yeni bir kabiliyet ve güce dönüşüyor.
Kapsam olarak bakıldığında Unidef, belirli bir amaç için tasarlanmış aracı, kullanım konseptine uygun olarak performansını arttırıcı ilave silahlar, komponentler ve yardımcı alt sistemler ile donatıyor; bu faaliyetlere bağlı olarak, bakım, onarım ve kullanıcı eğitimi programlarını tekrar tanımlıyor ve detaylandırıyor. Ayrıca platformu, yeni kazandığı kabiliyetlere yönelik yedek parça listesi ile destekliyor.
Kurter, yaklaşımlarını şöyle ifade ediyor: “Günümüz şartlarında, etkili bir helikopter filosunu elinde bulundurmak, birçok açıdan maliyetli ve pahalıdır. Bu sebeple kullanıcılar, maliyet etkin çözümlere odaklandılar ve mümkün olduğunca envanterlerini sadeleştirmeye yoluna gittiler. Kısıtlı kaynaklarınız varsa ve caydırıcılığınızı zayıflatmadan askeri bütçenizi disiplinli harcamak istiyorsanız entegrasyon kabiliyetinizi geliştirmeniz gerekmektedir. Unidef olarak bizim de hedeflediğimiz budur aslında; çözüm odaklı ve maliyet etkin belli bir platformu, en üst performansında kullanmayı sağlayacak entegrasyon kabiliyetleri geliştirmektir.”
Unidef, silah entegrasyonu çalışmalarını, “anahtar teslim çözüm” anlayışı ile yürütüyor. Kurter, verdikleri hizmeti şöyle tanımlıyor: “Yaptığımız şey, en basit tanımı ile endişeye yer vermeyecek şekilde, son kullanıcının hayatını kolaylaştırmak. Platformun performansını değiştirmeyen; hatta garanti şartlarını bozmayan çözümler geliştiriyoruz. Kullanıcı, bize platformu gösteriyor ve ihtiyacını tanımlıyor; biz de çözüm üretiyoruz.
Silah entegrasyonu söz konusu olduğunda, her son kullanıcının farklı bir görev profili ve operasyon tanımları oluyor. Bu nedenle Unidef, öncelikle son kullanıcının operasyonel ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyor. Örneğin, söz konusu platform bir hava aracı ise hem pilotları ile hem de uçuş teknisyenleri ile detaylı görüşmeler yapılıyor; platformun hangi şartlarda kullanıldığı ve maruz kaldığı tehditler analiz ediliyor.
Entegrasyon kapsamında yapılan kavramsal tasarımların, ihtiyaçları karşılamasının ve mevcut sorunları çözmesinin yanı sıra platformun altyapısına uygun olması, kritik öneme sahip. Diğer yandan, teknik kısıtlamalar nedeniyle yapılan her çalışmanın, ihtiyacı yüzde yüz karşılaması mümkün olmuyor. Bu tür durumlarda Unidef, bu kısıtlamaları ortaya çıkartıp çözümün nasıl optimize edileceğini, son kullanıcı ile karara bağlıyor.”
Kurter, şöyle devam ediyor: “Tüm bu çalışmaları yerine getirirken Unidef’in göz önüne aldığı noktalardan biri, platformun bazı sertifikasyonlara sahip olması. Örneğin, hava platformları için Unidef, platformun ‘uçuşa uygunluk sertifikasyonunu almış ve olduğu gibi kalifiye edilmiş bir platform üzerinde çalıştığı’ gerçeğini sürekli göz önünde bulunduruyor. Bu sebeple platform gövdesine, herhangi bir müdahalede bulunmuyor. Platformda hangi altyapı varsa buna uygun taban arayüzleri ve silah mesnetleri tasarlıyor. Kuşkusuz bu süreçte, teknik kısıtlamalar da tasarımı oldukça zorluyor. Unidef’in yetkin mühendislik ekibi, kapsamlı çalışmaların ardından, ortalama 5 farklı ön prototip oluşturarak nihai tasarıma ulaşıyor.
Unidef’in, Türk kullanıcıları için helikopterler üzerinde gerçekleştirdiği uygulamalar, bu çalışmalara örnek olarak verilebilir. Bu çalışmalardan birinde, kullanıcının görev profilinde, uçuşlar esnasında silahın dışarıdan gözükmemesi ve çevresel faktörlerden etkilenmemesi için, silahın mesnetle birlikte içeri katlanması gereksinimleri bulunuyordu. Unidef, bu tasarımı, iki farklı platformda başarıyla uyguladı. Silahın katlanarak platform içerisine alınması durumunda, silahı emniyete almak için, mesnet üzerinde, silaha giden elektrik akımını otomatik açıp kapatan anahtar ve kilitleme çözümleri tasarlandı. Böylelikle silahçının, çatışma ortamında ve çatışmasızlık ortamında reaksiyon süresi kısaltıldığı gibi, silahın platform içerisinde güvenli bir şekilde muhafazası da sağlanmış oldu. Ayrıca, silahçının konforunu en üst seviyede tutacak ve uçuş güvenliğini olumsuz etkilemeyecek bir konumlandırma belirlenerek ergonomik bir tasarım yapıldı.
Unidef, silahın çalışır vaziyetteyken kazayla üstünde bulunduğu platformu vurmaması için son kullanıcının talep ettiği atış açılarına bağlı kalarak, mesnetler üzerine çeşitli tahditler de koyuyor. Nihai tasarımdan sonra, sonlu elemanlar analizi ile mesnetlerin mukavemeti değerlendiriliyor ve gerekli görüldüğü takdirde, güçlendirmeler de yapılabiliyor.”
Zoru Mümkün Kılan Kabiliyetler
Unidef’in üstlendiği zorlu projeler ve son kullanıcıya sunduğu esnek çalışma ortamı, bir dizi özel yaklaşımı ve kabiliyeti gerektirdiği için bunlar olmadan projelerin zamanında, bütçesinde ve ihtiyaçları karşılayacak sonuçlarla tamamlanması mümkün olmuyor.
Kurter’in özellikle altınını çizdiği husus, Unidef’in çoğu zaman ideal olmayan koşullarda ve örnek alınabilecek benzer bir entegrasyonun olmadığı senaryolarda çalışması. Firma, silah entegrasyonunun genel tasarımını, platform üzerinde fabrika çıkışı bulunan altyapıyı kullanarak yapma konusunda önemli kabiliyetler geliştirmiş durumda ve bu kabiliyetler, başarıyla teslim edilerek envanterde kullanılan sistemlerle de kendisini kanıtladı.


Tamamlanan Projeler, Vaat Edilenleri Hayata Geçiriyor
Unidef, 2014 yılından beri, 5 farklı helikopter platformu için 7 farklı çözüm üzerinde çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Bunların biri hariç hepsi “kapı makinalı tüfeği” olarak adlandırılan, mürettebatın silahı elle kontrol ettiği, atış istikameti değişken (crew served) çözümlerden oluşuyor.
Firmanın bugüne kadar başarıyla tamamladığı silah entegrasyonu çalışmaları, şöyle sıralanıyor:
- AS532 COUGAR Helikopterlerine M134 Minigun Entegrasyonu: Hava Kuvvetleri Komutanlığı MAK Filo AS532 COUGAR Helikopterleri için gerçekleştirilen ve kalifikasyonu tamamlanan entegrasyon, kullanıcı tarafından kabul edilerek envantere alındı. Bu çalışmada, silahla birlikte tüm mesnet ve arayüzlerin NATO stok kodları da alındı.
Bu proje, dünya çapında bir ilk teşkil ediyor. Zira projede, AS532 COUGAR helikopterlerine Minigun tipi bir silahın ilk defa entegre edildi.
- S70i / UH-60 BLACK HAWK Helikopterlerine M134 Minigun Entegrasyonu: Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığının ve özel bir birliğin BLACK HAWK helikopterleri için silah entegrasyonu çalışmaları gerçekleştirildi. Bu çözümde, mesnet ve silah, helikopterin içine çekilebiliyor; böylece silah entegrasyonunun, helikopterin uçuş performansına etki etmesinin önüne geçiliyor. Kalifikasyonu tamamlanan entegrasyon, kullanıcı tarafından kabul edilerek envantere alındı. Silahla birlikte tüm mesnet ve ara yüzlerin NATO stok kodları da alındı.
- AB412 Helikopterlerine M134 Minigun Entegrasyonu: Bir Orta Doğu ülkesinin ihtiyacını karşılamak için, AB412 helikopterlerine de silah entegrasyonu çözümü geliştirildi. Mühimmat kutusu helikopter içinde ya da dışında olabilen çözümde, silah ve mesnet ise dışarıda yer alıyor.
Silah entegrasyonu yapılan bu helikopterler, çoğunlukla Muharebe Arama Kurtarma helikopterleri olarak faaliyet gösteriyor. Unidef’in gerçekleştirdiği çalışmalarla helikopterler, operasyonların en hassas safhası olan iniş ve kalkışlarda düşman ateşini baskı altına alıp kendini ve mürettebatını koruyacak kabiliyetleri kazandı.
Bu projelerde, platformlara entegre edilecek silah olarak, Profense tarafından üretilen M134 Minigun silah sistemi tercih edildi. Bu tercihin sebebi ise dakikada 3.000’in üzerinde 7,62 mm mühimmat ateşleyebilen 6 namlulu silahın, zaten bir platform koruma silahı olarak tasarlanmış olması ve asimetrik tehditlere en hızlı ve en kuvvetli cevap verebilecek silah olması. Silah sistemini platforma entegre etmek için gerekli tüm arayüzler, Unidef tarafından yerli imkanlarla geliştirildi ve üretildi.
Kurter’in bu süreçlerde özellikle vurguladığı husus, tasarımlar yapılırken son kullanıcının taktik ihtiyaçları, birebir görüşmelerle tanımlanmış olduğu. Bu sebeple tasarımlar, yabancı muadillerine göre farklılıklar gösteriyor. Kaidelerin silahla birlikte içeri katlanabiliyor olması ve silahı güvenliğe alabilmek için elektrik kilit mekanizması ile donatılmış olmaları, bu farklardan bazıları. Sunulan entegrasyon çözümleri ve arayüzler, malzeme kalitesi, kaplama teknolojisi ve ergonomik kullanım açısından bakıldığında, üzerinde çok daha fazla mühendislik zamanı harcanmış ürünler olarak öne çıkıyor.
Sahada İspatlanmış Performans
Unidef’in AS532 COUGAR ve S70 BLACK HAWK helikopterleri için yaptığı silah entegrasyonları, envantere girmelerinin ardından, ilgili son kullanıcıların birçok tatbikat ve operasyonunda görev aldı. Bunun neticesinde bugün bu entegrasyonlar, “çatışmada kendisini ispatlamış” (combat proven) unvanını almaya da hak kazandı.
Kurter, beraber çalıştıkları son kullanıcıların, üstlendikleri görevlerin doğası itibarıyla ketum olduklarını belirterek, aldıkları geri bildirimleri şöyle özetliyor: “Entegrasyonla ilgili olumsuz hiçbir geri bildirim almadık. Uçuşa uygunluk testlerini son kullanıcı ile beraber yaptığımız ve nihai tasarım da son kullanıcı tarafından onaylandığı için olumsuz geri bildirimleri en baştan ortadan kaldırıyoruz. Son kullanıcılarımızı, her konuda, can kulağı ile dinliyoruz. Sahadan elde ettiğimiz tecrübelerle malzeme kalitesi, aksesuarların geliştirilmesi gibi konularda daha çok çalışıyoruz.”
Gelecekte Daha Geniş Yelpazede Çözümler ve Yeni Platformlar Var
“Unidef, geleceğe dair çalışmalarını, dört bir koldan yürütüyor. Firmanın gündeminde; farklı platformlardan farklı silahlara, yeni entegrasyon kabiliyetlerine kadar geniş bir konu yelpazesi bulunuyor” diyerek sözlerine devam eden Kurter’ göre, bundan sonraki süreçlerde, daha karmaşık silah entegrasyonlarını yapabilmek maksadıyla Unidef, gerekli yük sertifikasyonlarına haiz olmayı amaçlıyor: “Unidef, bu konudaki yatırımlarını iki alanda yoğunlaştırdı: Gerekli ilave test altyapısını oluşturmak ve konuyla ilgili kapsamlı eğitimler almak. Bu alandaki yatırımların, EMAR 21 ve MIL-HDBK-516C ile uyumlu yapılması da firmamızın öncelikleri arasında. Platforma entegre edilecek silah olarak Minigun’un ardından hedefte, 12,7 mm M2 ağır makinalı tüfeği yer alıyor. M2’nin, harici bir silah istasyonu üzerinde, S70 BLACK HAWK helikopterlerine entegrasyonunu konu alan bu projede, kullanıcıya, hem mürettebat tarafından yönlendirilebilen (crew served) hem de atış istikameti sabitleştirilmiş (fixed forward) çözümler sunulacak. Bu proje, Unidef’in yük sertifikasyon çalışmaları için de pilot proje olacak.

Unidef’in tamamladığı projeler, hâlihazırda 7,62 mm kalibreli silahların entegrasyonunu kapsıyor. Ancak ilerleyen süreçte, 12,7 mm makinalı tüfeklerin yanı sıra 30 mm’lik topların arasında yer alan kalibrelerdeki bir yelpazede silah entegrasyonu çözümleri sunmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda, Unidef, platform üzerinde yapısal tadilatları yapabilecek bir kabiliyete erişmek ve ilgili yük sertifikasyonlarını haiz olmanın yanı sıra;

- Kendi Silah Yönetim Sistemi’ni (Store Management System) tasarlayıp üretmek ve
- Aviyonik modernizasyon ve değişiklikler için çözüm ortaklarıyla beraber bir ekosistem yaratmak gibi kritik hedefleri de bulunuyor.
Böylece de hem yurt içi hem de yurt dışındaki ana platform üreticilerinin, silah entegrasyon projelerindeki güvenilir çözüm ortağı olmayı da amaçlıyoruz.”

olacak silah entegrasyonunun konsept tasarımını, IDEF 2019’da sergiledi.
Kurter, Türkiye özelinde, ekosisteme de vurgu yapıyor: “Bu konudaki çalışmalarımızın, ülkemizdeki havacılık sanayisinin ve kültürünün tabana doğru yayılarak olgunlaşmasına ve kabiliyet çeşitliliğinin artmasına da olumlu katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Bu konuda da samimiyetle çalışıyoruz.”
Kurter, Unidef’in gündeminde, döner kanatlı yeni platformlara silah entegrasyonu bulunduğunu da ekliyor: “Unidef, CH-47F helikopterlerinin sağ ve sol pencereleri ile rampasına silah entegrasyonu gerçekleştirmek için çalışmalara başladı. Bu kapsamda, özel tasarımlar üzerinde duran firma, silah olarak da özel çözümler kullanmayı planlıyor. Söz konusu entegrasyon, platformlar üzerinde herhangi bir yapısal tadilat gerektirmeyecek. Pencereye yapılacak ve içeri alınabilir nitelikte olacak silah entegrasyonunun konsept tasarımı, firmanın IDEF 2019’daki standında yer aldı. Ayrıca SH-60 SEA HAWK helikopterlerine de Minigun entegrasyonu üzerinde çalışıyor. Bu entegrasyon tamamlandığında, Minigun bu model helikopterlere ilk defa takılmış olacak.

silah entegrasyonu çözümü geliştirdi.
Yurt dışındaki faaliyetlerini de yoğunlaştıran Unidef, deniz aşırı potansiyel bir kullanıcı için, özel bir S70 BLACK HAWK programı üzerinde çalışıyor. Kullanıcı, bir görev profili için dikkatlice kurgulanmış taktik ihtiyacını belirtti. Belirli bir sayıda helikopterin, Unidef’in, Türkiye’de yaptığı bir uygulamanın aynısıyla silahlandırılmasını talep etti. Müşterimiz, bu görev profili için ilave saldırı helikopterine de ihtiyacı olabileceğini düşünüyor ama bütçesi böyle bir alım için yeterli değil. Biz aynı BLACK HAWK helikopterlerinden bir kısmını platforma tadilat yapmadan maliyet etkin bir şekilde taarruz helikopterine (gun ship) çevirmek için proje teklifimiz üzerinde çalışıyoruz. Projemiz bir taarruz helikopterinin ateş gücünü karşılayacak bir çözüm olmaktan ziyade onun kabiliyetinin önemli bir bölümünü, BLACK HAWK üzerinde karşılayacak şekilde bir çalışmayı kapsıyor.”
En İyisi Çözümü Sunan İş Ortaklar
Türk savunma ve havacılık sektörünün kritik ihtiyaçlarına çözüm sunan Unidef, farklı projelerinde kullandığı farklı sistem ve alt sistemler için yurt içi ve yurt dışındaki; Profense, Ohio, AEI Systems, Samsun Yurt Savunma, Anova ve 3EOS gibi firmalarla iş birliği içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu iş ortakları, Unidef’in projelerine, kendi alanlarında en iyi çözümleri sunarak hem projenin başarısının hem de müşteri tatmininin en üst seviyeye taşınmasına destek oluyor.