Ana Sayfa Özel Haberler Ad Astra Technology Group, Türk Teknoloji Ekosistemine Merhaba Dedi

Ad Astra Technology Group, Türk Teknoloji Ekosistemine Merhaba Dedi

Eylül AKDENİZ / e.akdeniz@savunmahaber.com

Şebnem ASİL / s.asil@savunmahaber.com

Fatih BALTACI / f.baltaci@savunmahaber.com

Orlin GANİ / o.gani@savunmahaber.com

Türkiye’nin teknoloji ekosistemi, özellikle yıkıcı teknolojiler üzerine yoğunlaşan yeni oyuncusu Ad Astra Technology Group’a (AATG) merhaba dedi. Savunma ve havacılık sektörünün yakından tanıdığı bir isim olan Uğur Coşkun tarafından kurulan AATG, 8 Kasım’da düzenlenen şirket lansmanıyla birlikte sektöre iddialı bir giriş yaptı. AATG Kurucusu Uğur Coşkun, özellikle yıkıcı teknolojiler konusunda çalışan ve ürünler ortaya koyan bir ileri teknoloji şirketi olmanın yanı sıra Türkiye’nin bu alandaki teknoloji ekosistemine yol gösterici olmayı hedeflediklerini söyledi.

AATG, geleceğin teknolojilerine yön verme hedefiyle, Türk savunma ve havacılık sektörünün girişimci ismi Uğur Coşkun liderliğinde kuruldu. Bir start-up olarak kurduğu BİTES’i, yaklaşık 500 kişilik kadrosuyla savunma ve havacılık sanayisinin en büyük 2’nci yazılım şirketine dönüştüren Coşkun, yeni kurduğu AATG ile birlikte çalışacağı ekosistemdeki oyuncularla birlikte daha parlak bir geleceği hedefliyor. 20 yılı savunma ve havacılık sektöründe olmak üzere yaklaşık 25 yılda edindiği tecrübeleri AATG ile farklı seviyelere taşımak için kolları sıvayan Coşkun ev sahipliğinde Ankara’da düzenlenen lansman törenine, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra savunma ve havacılık sektörünün önde gelen isimleri katıldı.

Bakan Tunç’tan Coşkun’a Övgü

Törende konuşan Bakan Tunç, dünyada teknoloji firmalarının kritik bir noktada olduğunu belirterek, Türkiye’nin de dünya ile yarışan şirketlere ihtiyacı olduğu vurguladı. Uğur Coşkun’un girişimci ruhuna yıllar önce şahit olduğunu belirten Bakan Tunç, “Uğur Bey’in, yıllar önce ilk şirketini kurup ziyaretime geldiğinde gözlerinde gördüğüm heyecana bugün de şahit oluyoruz. Tek başına çıktığı yolculuğunda, ülkemize 500 kişilik bir teknoloji devi kazandıran Coşkun’un, AATG ile aynı başarıyı yakalayacağına yürekten inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

AATG’nin lansman töreni, 8 Kasım’da, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da katılımıyla gerçekleştirildi.

Yıkıcı Teknolojilere Odaklanacak

Coşkun ise etkinlikte yaptığı konuşmada; savunma ve havacılık sanayisine adanmış 20 yılda elde ettiği tüm bilgi birikimini yansıttığı AATG ile sektörde yapılmayan işleri yapmayı ve geleceğin teknolojilerine yön vermeyi hedeflediklerini söyledi.

Yaptığı sunumla yeni şirketini katılımcılara tanıtan AATG Kurucusu Coşkun, “Dünya teknoloji ekosisteminde lider olma ve bu alandaki yenilikleri ülkemize taşıma vizyonuyla yola çıktık ve 3 Kasım’da, çekirdek bir kadroyla yeni şirketimiz Ad Astra Technology Group’u kurduk. Firmanın ismini, Latince bir deyim olan “per aspera ad astra”dan (zorluklardan yıldızlara) esinlenerek koyduk. Özellikle yıkıcı teknolojiler olarak tanımlanan yeni ve karmaşık dünyanın birçok endüstriyi dönüştürme gücüne sahip; üretici yapay zekâ, web3 teknolojileri, dijital ikiz, XR teknolojileri, Metaverse, robotik teknolojiler ve 5G teknolojileri gibi alanlarda çalışan ve bu alanlarda ürünler ortaya koyan bir yüksek teknoloji şirketi olmayı hedefliyoruz. Sadece teknoloji üreten değil, aynı zamanda ülkemizdeki girişimci ekosistemine yol gösteren taraf olacağız.” dedi.

“Geleceğin İhtiyaçlarına Bugünden Çözüm Üretmeliyiz”

2000 yılında bir bilgisayarla kurduğu BİTES’i, Türkiye’nin en büyük 2’nci yazılım şirketi konumuna ulaştırdığını ve resmi süreçlerin tamamlanmasıyla birlikte, 31 Ekim tarihi itibarıyla ASELSAN’a devrettiğini hatırlatan Coşkun, kurduğu yeni şirketin, Türkiye’nin teknoloji ekosistemindeki ihtiyaçtan doğduğunu vurguladı. Coşkun, “Özellikle NATO üyesi ülkelerin yıkıcı teknolojiler konusunda önemli girişimlerde bulunduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bu konuda hızlı adımlar atmak zorundayız. Çünkü gelişmelere hızlı tepki veremeyen toplumlar, hızlı olanların müşterisi olmaya mahkumdur. Girişimimizin amacı, yıkıcı teknolojilere odaklanarak geleceğin ihtiyaçlarına bugünden çözüm üretmek.” diye konuştu.

Ad Astra Technology Group kurucusu Uğur Coşkun, teknoloji ve ürün geliştirmenin yanı sıra genç teknoloji liderlerine yol göstermeyi de hedeflediklerini söyledi.

Türkiye’deki Potansiyeli Harekete Geçirecek

AATG Kurucusu Coşkun, Türkiye’de teknolojik gelişmelere hızlı tepki verebilecek genç ve dinamik bir potansiyel olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Bir yandan ürünleşme çalışmalarına yoğunlaşacak, diğer yandan genç teknoloji liderlerine yol göstermeye çalışacağız. Sektörün dinamiklerini bilen ve kullanıcılarla aynı dili konuşabilen bir sektör profesyoneli olarak, yenilikçi ve yıkıcı teknolojilerin sahadaki uygulamalara dönüştürülmesi vizyonu ve ileri görüşlülüğüyle hareket edeceğiz.”

25 Yıllık Deneyimin Eseri: AATG

AATG, 20 yılı Türk savunma ve havacılık sanayisinde edinilmiş yaklaşık 25 yıllık deneyim ve ileri görüşlülüğün sonucu olarak kurulmuş bir teknoloji şirketi olarak dikkat çekiyor. Sürekli gelişen teknolojiye ayak uydurmak ve bir adım ötesine geçmek amacıyla; üretici yapay zekâ, Metaverse, robotik teknolojiler, web3 teknolojileri, dijital ikiz, XR teknolojileri ve 5G teknolojilerine odaklanan AATG, yıkıcı teknolojilerin sahada uygulanabilirliğini mümkün kılarak ve Türkiye teknoloji ekosistemine yol gösterici olarak Türkiye’de bu alanda ilklere imza atmayı hedefliyor. Merkezi Ankara’da bulunan AATG’nin, dünyadaki ihtiyaçları doğru analiz ederek yeni gelişen teknolojilere odaklanacağını ifade eden Coşkun, “Bunun için yalın bir yönetim anlayışı ile hareket edeceğiz. AATG’de, yatay organizasyon ve grup şirketleri yapılanması sayesinde daha hızlı karar alan ve doğru yönetilen, ölçülebilir ve ölçeklenebilir bir organizasyon yapısı oluşturacağız.” dedi.

Uğur Coşkun, AATG’nin lansman törenine katılan konuklarla yakından ilgilendi.

Ad Astra Technology Group Kurucusu ve CEO’su Uğur Coşkun:

“Geleceği, Teknolojiyle ve Akıllı Konseptlerle İnşa Edeceğiz. Türkiye Yüzyılı Ancak Böyle Hayat Bulacaktır.”

Girişimci kimliğiyle savunma ve havacılık sanayisinin yakından tanıdığı bir isim olan Uğur Coşkun, kurucusu olduğu Ad Astra Technology Group (AATG) ile girişimcilik hayatında yeni bir sayfa açtı ve sektöre yeniden “merhaba” dedi. AATG Kurucusu ve CEO’su Coşkun, yaklaşık 25 yıllık girişimcilik tecrübesinin 20 yılını savunma ve havacılık sektöründen elde ettiğinin altını çizerek; “Ülkemizin nitelikli yapılarını doğru bir şekilde yönlendirmek için 20 yıl önce ilk şirketimi kurduğum zamanki enerjimden hiçbir şey kaybetmeden, üstüne eklediğim bilgi, birikim ve deneyimle yeniden başlıyoruz.” dedi. 8 Kasım’da gerçekleştirilen tanıtım toplantısıyla AATG’nin kuruluşunu ilan eden Coşkun; hedeflerini, yol haritasını ve vizyonunu MSI Dergisi okuyucuları için anlattı.

AATG Kurucusu ve CEO’su Uğur Coşkun: “Sektöre yeni giren şirketlerin doğru ekiplerle, doğru stratejilerle hareket etmelerine destek olmak ve enerjilerini doğru odaklayabilmelerini sağlamak için, ABD’deki mentörlük sisteminin bir modelini burada uygulayacağım.”

MSI Dergisi: 8 Kasım’da düzenlediğiniz lansman töreniyle AATG’nin kuruluşunu ilan ettiniz. Türk savunma ve havacılık sektörünün her kademede yakından tanıdığı bir isim olan Uğur Coşkun’un ne yapacağını herkes merak ediyordur diye düşünüyoruz. Öncelikle bir girişimci olarak AATG’nin kuruluşuna kadar neler yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

Uğur COŞKUN: 2000 yılında kurduğum BİTES ile 2004 yılında savunma ve havacılık sektörüne adım attım. Yaklaşık 25 yıllık girişimcilik tecrübemin 20 yılını burada elde ettim. Sektörün pek çok açıdan dönüm noktası olan 2004 yılı Mayıs ayında alınan Savunma Sanayii İcra Komitesi kararları doğrultusundaki gelişimine, o zaman start-up sayılabilecek BİTES ile bizzat tanıklık ettim. Bu, benim için büyük bir şanstı. Sektörün gelişimine paralel olarak büyüyen BİTES de bu süreçte bir start-up firmasından teknolojik bir KOBİ’ye ve sonrasında 500 kişilik global bir şirkete evrildi. Ben de bu sürece liderlik ettim. Savunma ve havacılık sanayisinin Türkiye’deki gelişiminden aldığımız güç ve edindiğimiz tecrübelerle birlikte, belli teknoloji alanlarında dünyadaki seviyeyi yakaladık. Böyle bir tecrübe, Türkiye’de çok az kişide vardır diye düşünüyorum.

Savunma ve havacılık sanayisine, HAVELSAN’ın HELSİM projesiyle adım atmıştım. Devamında BİTES’in kurumsal dönüşümünü bir noktaya kadar getirip sonrasında Türkiye’nin savunma sanayisindeki amiral gemisi ASELSAN ile 2019 yılında başlayan ortaklık sürecini ve ardından da 31 Ekim’de, BİTES’in tamamen bir ASELSAN şirketi olmasını sağlayan imzayı atmama giden süreçleri tecrübe ettim.

1 Kasım itibarıyla hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Sayfa yeni olsa da ben değişmedim. 25 yıl önceki enerjimden hiçbir şey kaybetmiş değilim. Sektör beni yakından tanıyor. Her zaman sektörle yatıp kalkan biri oldum. Bunlar kötü şeyler olduğu için söylemiyorum ama hiçbir zaman için yazlığım, teknem olsun gibi maddi hedefler peşinde koşmadım. Tabi bunlar da gerekli… Ama insanlar tatil planları yaparken, ben sahada kullanıcının yanında olmayı tercih ettim ve bundan keyif aldım. Hala da keyif alıyorum ve aynı enerji ve ruhla da 3 Kasım’da AATG’yi kurma kararı verdim.

“Hızlı Aksiyon Almak Gerekiyor”

MSI Dergisi: BİTES’le olan ilişkinizi 31 Ekim’de bitirip 3 Kasım’da AATG’yi kurma çalışmalarını başlatmanız ve 8 Kasım’da da lansman töreni yapmanız oldukça hızlı gelişen süreçler oldu. Yeni bir şirket kurma kararı almanız ve ardından gelişen süreci anlatır mısınız?

Uğur COŞKUN: 1 Kasım günü akşama doğru yeni bir şirket kurma konusunda kararımı vermiştim ama isim vb. detayları henüz kesinleştirmemiştim. Aslında başta da dile getirdiğim gibi 25 yıllık girişimcilik ve 20 yıllık savunma ve havacılık sanayisi deneyimimin üzerine 1 gün daha ekleyerek bu kararı verdim. Aslında yapmayı hedeflediğim şeyler, BİTES’teyken de yapmaya çalıştığım şeylerdi. BİTES’in son 5 yılında, yüzde 51’le hâkim ortak ASELSAN’dı ve ben de yüzde 49 ortaktım. Bu yapıda yönetim kurulumuza sunduğum bazı fikirlerim vardı. Şirketin içerisinde oluşan belli parçaları otonom hale dönüştürerek, özerk ve birbirinden bağımsız yapılar halinde yönetilebilir hale getirmek gibi fikirlerdi bunlar… BİTES içerisinde geliştirdiğimiz belli ürünlerin ve projelerin de spin-off mantığıyla şirketleşmesini istiyordum. Bunlar arasında ATOK, BizBize ve Zırh Ötesi Görüş gibi ürünler yer alıyordu… Bu ürünlerin her birinin kendi başına bir şirket gibi yönetilmesi, ana yapının desteğiyle kendi iç dinamiklerini oluşturması, benim ortaya koyduğum bir doktrindi. BİTES’i çatı şirket olarak kurgulayıp bir teknoloji grubuna çevirmek ve bunun yönetimini yapmak istiyordum. Bunun gibi yönetim kurulumuza sunduğum birçok başlık vardı. Yönetim kurulumuzu ikna edemediğim ya da o yapı içerisinde şekillendiremediğim şeyleri, şu an AATG’de uygulamayı planlıyorum. Yatırım imkânı olmayan şirketlere destek olmak, şirketleşme yapısını oluşturmak, bu yapı içerisinde belli parçaları otonom hale getirmek, özerk ve birbirinden bağımsız şekilde yönetilebilir olmalarını sağlamak gibi hedeflerim var. Yani geçmiş dönemlerde uzun uzun tasarladığım bir şeyi, şu an AATG’de uygulayacağım.

Zihinsel olarak belli çalışmalarını yapmış olduğum için de 8 Kasım’da lansman törenini yapabildim. Belki aylarca düşünülmesi gereken şeyler, kendiliğinden önüme geldi. 3 Kasım Cumartesi günü AATG’yi kurmaya karar verdim ve şirketin kuruluş sürecini başlattım ve bunu bir lansmanla da sektöre duyurmaya karar verdim. Zaten sektör de bu sürece tanıklık etti. Pazartesi ve salı günleri hazırlık ve katılımcıları davetle geçti. Çarşamba akşamı da lansmanı yaptık. Yaklaşık 200 kişi katıldı. Sağ olsun Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç başta olmak üzere, programı müsait olanlar yanımızdaydı. Programı müsait olmadığı için katılamayan çok kişiden de olumlu dönüşler aldım.

Bir şeye karar verdikten sonra hızlı aksiyon almak gerekiyor bence. Geri kalanı da bir ritüel. Lansmanda bir işaret fişeği attık aslında. Sektördeki pek çok kişi için bunun bir anlamı olduğunu görüyor ve biliyorum. Şimdi insanların bu teveccühüne, yanımda olarak göstermiş oldukları ilgiye uygun şekilde, inançlarını boşa çıkarmamak için çok yoğun ve meşakkatli bir sürecin içerisine girdim. Ülkemizin nitelikli yapılarını doğru bir şekilde yönlendirmek için yeniden başlıyoruz diyorum. Yeniden bir macera… Bu macerada AATG’nin iki temel ödevi var: Hayal etmek ve hayalleri gerçekleştirmek. Günümüzde etki üretmenin yolu kapasite inşa etmekten ve disiplinli bir şekilde uygulamaktan geçiyor. Gelecekte etki üretmek ise daha karmaşıktır. Hayal etmeniz ve hayal gücünün sınırlarını kabiliyetle birleştirmeniz gerekir. AATG bir iddianın adı. Zorlukları elbette çok daha fazla…

MSI Dergisi: AATG’nin neler yapacağına ilişkin biraz daha detay verebilir misiniz?

Uğur COŞKUN: AATG’de fiziki bir büyüme ve insan kaynağıyla genişlemeyi düşünmüyorum. AATG bir çatı şirket olacak. Altında farklı alanlara odaklanmış başka şirketler de olacak. Bunları ilerleyen zaman içerisinde sizlerin aracılığıyla sektörle paylaşacağım. Elde ettiğim savunma ve havacılık sektörü tecrübesini ve şirketlerin stratejik seviyede yönetilmesiyle ilgili birikimlerimi, AATG ile birlikte, genişlettiğim hedef kitlesinin kullanımına sunacağım. Bu hedef kitlesinin ilk basamağında da sektörde faaliyet gösteren ya da göstermek isteyen firmalar yer alıyor.

Çok kritik konularda çalışan şirketlerimiz var. Bu şirketlerin bazıları bir noktaya kadar gelmeyi başarmışlar; ama burada tıkanmış durumdalar. Ürünleşmeyi ya da kurumsallaşmayı tamamlayamamak ya da sermaye yetersizliği gibi nedenlerle daha fazla ilerleyemiyorlar.

Benim yaşadığım tecrübelerin, bu tür firmaların gelişimi açısından çok önemli olduğunu ve sektörde bu konuda büyük bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Çünkü doğru iş birlikleri kurgulama, ekipler kurma, bu ekiplere liderlik etme gibi alanlarda birçok yetkinlik kazandım. AATG’de, BİTES’teki gibi büyük bir yapı oluşturmak yerine;

  • Belli süreçleri tamamlamış ama bazı başlıklarda eksiklikleri olan, kurumsallaşma süreçlerine kanalize olmakta zorluk çeken, işin yoğunluğu ve riskleri açısından globalleşme ve stratejiye çok fazla enerji harcayamayan şirketlerin potansiyellerini doğru bir noktaya taşımak,
  • Faaliyetlerini yurt içi ve yurt dışındaki karar vericilere ve ihtiyaç sahiplerine doğru bir dille anlatabilmek açısından, onların yol arkadaşı olmak

gibi bir stratejim var.

“AATG’yi bir çatı firması olarak kurduk. İçerisinde; yapay zekâ, uzay, danışmanlık ve portföy yönetimi, bilişim alanlarında uzmanlaşmış ayrı ayrı firmalarımız olacak.”

“Mentörlük Sisteminin Bir Modelini Uygulayacağım”

MSI Dergisi: Burada tanımladığınız hizmet bir tür danışmanlık mı; biraz daha açar mısınız?

Uğur COŞKUN: Hayır. Kesinlikle amacım bu şirketlere bildiğimiz anlamda sadece danışmanlık desteği vermek değil. Yönetim kurulu seviyelerindeki süreçlerine de dahil olmayı planlıyorum. Onlarla birlikte risk alıp, ortaklık süreçlerinde yer alabilirim. Hem sektöre yeni giren şirketlerin doğru ekiplerle, doğru stratejilerle hareket etmelerine destek olmak hem de sektöre daha önce girmiş olan şirketlerin enerjilerini doğru odaklayabilmelerini sağlamak için ABD’de sıklıkla uygulanan mentörlük sisteminin bir modelini Türkiye’de ve doğru bir şekilde uygulamaya çalışacağım.

Ortak olduğum ve yönetiminde yer aldığım bu şirketlerin ürünleşmelerini ve onların doğru bir hizalama ile birlikte çalışabilirliklerini sağlamak amacına odaklanarak, bir güven-güven ortamı yaratma yöntemini kullanacağım.

Geçmişte de bunları yapıyordum ama sadece BİTES için yapıyordum. Zaten başka türlüsü de etik olmazdı. Ama bugün, artık daha özgür bir noktada, tüm bilgi birikimimi, tecrübe ve ilişki ağımı -ki bu ağın içerisinde yalnızca kullanıcılar değil tedarik makamları, akademik camia, sektördeki farklı alanlardaki oyuncular gibi sektör paydaşları da yer alıyor- sektörde faaliyet gösteren ya da göstermek isteyen şirketler için kullanacağım.

İlerleyen aşamalarda, sektöre yatırım yapmak isteyenlere ya da yatırımcı arayan firmalara danışmanlık hizmeti vermek ya da oluşturulacak bir yatırım portföyünü yönetmek gibi konularda da faaliyette bulunmayı ve hedef kitleyi bu tür işlerle daha da genişletmeyi planlıyorum.

Önümüzdeki süreçte, sadece Türkiye ile sınırlı kalmayı düşünmüyorum. Oluşturacağımız ekosistemde birlikte çalışacağımız şirketleri;

  • İhracat yapabilir hale getirmek,
  • Global ekosistemdeki ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yönlendirmek,
  • Yurt dışında iş birlikleri kurmak,
  • İhtiyaç sahibi olan ülkelere belli teknolojileri taşımak,
  • Buradaki firmalara bir vizyon kazandırarak onların portföy mantığında toplu bir şekilde yurt dışındaki doğru yatırımcılarla buluşturmak,

gibi hedeflerim de var. Bunun kıymetli ve kritik bir konu olduğunu düşünüyorum. Kümelenmiş şekilde topluca hareket etmek, dünyada da temel unsurlardan bir tanesi. Bu konuda tek başına değilim. Sektör dinamiklerinin ve mevcut yapıların daha da üstünde, nitelikli şirketlerle iş birliği yapacağım. Almış olduğum matematik mühendisliği eğitimimi de kullanarak doğru algoritmaları oluşturup, sistem mühendisliği yaparak, firmaların globalleşme yolunda kaynaklarını optimum şekilde kullanmalarını sağlayacak doğru bir iş modelini kurguladığımı düşünüyorum. Şimdi yıldızlara bakmanın vaktidir. Geleceği, teknolojiyle ve akıllı konseptlerle inşa edeceğiz. Türkiye Yüzyılı ancak böyle hayat bulacaktır.

MSI Dergisi: Az önce kurumsallaşmadan bahsettiniz. Kurumsallaşmadan neyi kast ediyorsunuz?

Uğur COŞKUN: Burada kurumsallaşmadan kastım kesinlikle bürokrasi yaratmak değil. Sektörün KOBİ’lerine baktığımız zaman, her şeyle mücadele etmesi gereken bir ya da birkaç ortak görüyoruz. Finans, üretim, insan kaynakları, satış, pazarlama, iş geliştirme, AR-GE, ÜR-GE ve hatta fuar standını hazırlama işi bile onların omuzunda. Ama bir insanın tüm bu farklı işlerden anlamasını bir kenara bırakın bu işlerin layıkıyla yapılması için zaman bulması bile mümkün değil.

İnsan kaynağı da bugün ciddi anlamda maliyetli olmaya başladı. Zaten belli alanlarda da sektörümüzde uzman personel eksikliği var. Sektörümüz, dinamikleri gereği proje mantığı ile ilerliyor. Ürünleşmeye ve ihracata yeni yeni adım atıyoruz. Artık özgürlüğümü ve bu alanlarda edindiğim tecrübeleri sektördeki doğru firmalarla paylaşarak, onların çözüm ortağı olmak istiyorum. Sektörde bu konuda büyük bir eksiklik ve ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. İlk aşamada bu çalışmaları tamamlayıp daha sonra hedef kitleyi ve hedef sektörleri biraz daha genişleteceğim.

“AATG’nin hedeflerinden biri uzay teknolojileri. Uzay teknolojilerine hazır olmak adına arka planını çok iyi kurgulaması, teknoloji yatırımlarını ve AR-GE yönetimlerini çok iyi yapıyor olması ve bir ekosistemle ilerlemesi gerekiyor.”

“Zorluklardan Yıldızlara Uzanıyoruz”

MSI Dergisi: AATG’ye dönecek olursak… Neden “Ad Astra”? İsim nereden geliyor; hikâyesini paylaşır mısınız?

Uğur COŞKUN: 2000 yılında başlayan ve 24 yıllık geçmişi olan bir hikâye bu. 20 yılı savunma ve havacılık sanayisinde adanmış ve burada kendi başına markalaşmış bir şirketin hikayesi. Son 5 yıl da sektörün en büyük oyuncusuyla ortaklık yapmış bir şirketin hikayesi… Bunlar oldukça meşakkatli ve ülke şartlarına göre farklı parametreleri olan tecrübeler. Bu hikâyeyi özetleyen “Per aspera ad astra” diye Latince bir deyim var. 1800’lü yıllarda bir kitapta geçen, sonrasında da çok yoğun bir şekilde kullanılan ve globalde iyi bilinen bu deyim “Zorluklardan yıldızlara” anlamına geliyor. Elon Musk da birçok yerde bu deyimi kullanıyor. Meşakkatli bir dönemden sonra yıldızları hedeflemek, gözünü zorluklara değil yıldızlara çevirmek ve buna odaklanmak…

İşin felsefi boyutu olduğu gibi somut anlamda da yıldızları hedefliyorum. Atatürk’ün de söylediği gibi “İstikbal göklerdedir.” O mantık içerisinde bakarsanız da gelecek uzayda. Uzay konusu, ülkemizde en az yatırım yapılan konu başlıklarından bir tanesi. Uzay teknolojileri ile ilgili 1960’lı yıllarda aya gitme konusundaki çalışmalar, aslında şu andaki ABD’nin dinamik teknoloji ekosistemini şekillendiren, üniversitelerin sanayi ile olan entegrasyonlarını doğru modellemelerini sağlayan en önemli başlıklardan bir tanesiydi. AATG’nin de aslında hedeflerinden bir tanesi uzay teknolojileri. Uzay teknolojileri için hazır olmak adına arka planını çok iyi kurgulaması, teknoloji yatırımlarını ve AR-GE yönetimlerini çok iyi yapıyor olması ve bir ekosistemle ilerlemesi gerekiyor. Bir taraftan sektöre az önce sunduğumuz başlıklarda hizmet verirken bir taraftan da bu yolculukta birlikte yürüyeceğimiz yapıları oluşturuyor olacağız. Bunu yaparken de gerekiyorsa o ekosistemde yer alabilecek şirketlerden hisse satın almak, onlara ortak olmak gibi iş modelleri de çantamızda mevcut. Böyle bir ekosistem için de çaba göstereceğiz. Var olan yapıları sektör bilgi ve tecrübemizle dönüştürmek, büyüme yatırımı gibi konular da bizim odağımızda yer alıyor.

Elon Musk’ın kurduğu SpaceX, özel bir şirket ve bugün NASA’nın astronotlarını uzaya taşıyor. Bir girişimcinin vizyonuyla ilerleyen bir yapıdan bahsediyoruz. Özel sektör dinamizminin ve girişimci ruhunun ABD’de çok fazla örneği var. Apple, Google, Facebook gibi yapılarda bunu görebiliyoruz. Burada da benim geçmişteki yol haritam, birikimim ve duruşum, aslında globalde başarılı olan bu teknoloji liderleri ve firmalarıyla benzerlik taşıyor. Ben de olması gereken ve dünyada kanıtlanmış olan yol haritasına uygun olarak hareket ettiğimi düşünüyorum. Tabii burası Türkiye, kendi dinamikleri ve matematiği var bunun da farkındayım.

AATG Geleceğin Dünyasında Yaşayacak

MSI Dergisi: AATG, savunma ve havacılık sektörü odaklı bir firma mı olacak yoksa hitap ettiğiniz başka sektörler de var mı?

Uğur COŞKUN: Bu güzel bir soru. Zira bizi daha kapsamlı bir teknoloji jeopolitiği değerlendirmesine yönlendiriyor. Soğuk Savaş boyunca savunma ve havacılık sanayisi tipik bir model izledi: Askeri amaçlarla üret, ardından da ticarileştir. İnternet de böyle bir teknolojiydi. Bugün akıllı telefonlarımızda olan GPS ve dijital kameralar da öyle. Öte yandan, günümüz teknoloji ekosistemi farklı; tamamen ticari amaçlarla üretilen teknolojiler, askeri rollerde kullanılabiliyor. İnternet üzerinden birkaç yüz dolara alabileceğiniz hobi dronları, RPG ya da bombalarla buluşunca farklı fonksiyonlar kazanıp, Ukrayna veya Orta Doğu’daki milyonlarca dolarlık zırhlı araçları hedef alabiliyor. Yine, Starlink uydu takımyıldızlarıyla sağlanan uydu internet servisi, askeri amaçlarla üretilmeyen; ancak Rusya- Ukrayna Savaşı’nın bir dönemine damga vuran bir teknoloji. Özetle günümüz teknoloji ortamı, çift kullanımlı (dual-use) dizayn felsefelerini de özellikle kapsıyor. Bu gelecekte de böyle olacak. AATG de geleceğin dünyasında yaşamak devam edecek. Teknolojinin olduğu her alanda, ticari ya da askeri, daha iyisini sunmak için çalışacağız.

Ad Astra Technology Group Kurucusu ve CEO’su Uğur Coşkun’a, zaman ayırıp sorularımızı cevaplandırdığı ve verdiği bilgiler için okuyucularımız adına teşekkür ederiz.

Loading

İlgili İçerikler

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyoruz, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Detaylı bilgi almak için tıklayın.